Matt zar zor yetişmişti trene. Uyuyakaldığı için neredeyse kaçırıyordu treni. Tahmin ettiği gibi bütün kompartımanlar dolmuştu. En boş olarak gözüne kestirdiği kompartımana daldı. İçeri de yalnızca bir kız vardı. Utangaç bir tavırla konuştu. ''Şeyy, bütün kompartımanlar dolu. Seninle yolculuk yapmam da bir sakınca yoktur umarım.'' Ah, Matt her zaman kızlara karşı bu kadar çekingen olmak zorunda mıydı? Bu huyu yüzünden genellikle arkadaşları konusunda alay konusu oluyordu. Ancak bu elinde değildi. Geçmiş yıllarda çoğu kez girişimleri olmuştu, ama hepsi de kendi beceriksizliği yüzünden yarım kalmıştı. Kıza bakmaya cesaret edemedi. Başı eğik bir şekilde yerdeki döşemeleri saymak ona daha çok cazip geliyordu şu anlık.