|
| | Kompartıman 10. | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Melanie Lawrence Ravenclaw V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 1654 Mücadele Tarafı : Tarafsız. Sihirsel Soy : Safkan. Kayıt tarihi : 11/06/09
Bilgiler Quidditch Mevkiî: Rpg Puanı: (100/100) Düello Gücü: (0/0)
| Konu: Kompartıman 10. Çarş. Ağus. 12, 2009 8:24 pm | |
| Sanki kompartımadan uzaklaştıkça, rahatlıyordum. Bu duygu inanılmaz güzeldi. Sigara dumanından yoksun, temiz bir hava almak, Jennifer'ın somutlaşmış kehanetinden kaçmak... Kendime gelmemde büyük ölçüde yardımcı oluyordu. Rahatlayabilirsin artık, Rolle, diye mırıldandım. Artık yalnızdım, öğrencilerin dolaşmadığı trenin büyük koridorunda ilerliyor, bazen kapısı açık kalmış kompartımanların içine göz atıyordum. Tanıdık ve yalnız birini bulma umudu denilebilirdi buna. Yanında rahat olacağım biri, korkunç baş ağrımı bana unutturacak biri. Bir kompartımanın içinde Steve'i görmüştüm, içeri girip girmemekte kararsız kalarak, birkaç saniye boş boş dikilmiş, sonra onu ratahtsız edeceğimi düşünerek vazgeçmiştim. Oysaki onunla konuşmak gerçekten iyi olurdu. Bütün yolculuk boyunca ayakta kalamazdım herhâlde. Belki de en iyisi kompartımana geri dönmek olacaktı, ya da silinmeden kalmayı başaran nadir numaralardan biri olarak ilgimi çekmiş, on numaralı kompartımana bakabilirdim. İçerisi belki boştu veya tam aksine hiç tanımadığım kişiler vardı. Ne önemi vardı? Sıkıntıdan patlamak üzereydim, ayrıca trenden inmemek gibi saçma bir isteğim vardı. Kapısı kapalı kompartımanın camından içeriye baktım. Tanrım! Buna ne denirdi? Kader mi? Gerard, içeride tamamen yalnız bir şekilde otururken, benim dokuz numaralı yolculuk yerime dönmem mümkün müydü? Sanki bunu yapabilirmişim gibi, seçeneğin olması bile yanlıştı. Biraz titrek, biraz istekli hareketlerle sürgüye yapıştım. Ne yapacağımı bilmeme rağmen, işleri yapış sıram fazlasıyla hızlıydı. Kapı ardına kadar açılınca, yanaklarıma hücum eden kanı görmesini istemediğim çocuğun gözlerine bakmaya çalıştım. " Ah, Gerard. " Ne diyebilirdim ki? İçeride seni gördüm ve yanına oturmak için büyük bir istek duydum! " Ben... Şey... Biraz kötü oldum ve koridorda gezinirken seni gördüm. Gelmemde bir sakınca var mı? " Yalan! Koca bir yalandan ibaretti sözlerim. Ravenclaw dışında da ünü yaygın olan bu çocuktan etkilendiğimi itiraf edemiyordum sadece. Sorun bundan kaynaklanıyordu. Hâlâ kapının önünde dikiliyordum. Sanki ters bir şey söylerse, hemen kaçmak için uygun anı yakalayabilirmiş gibi. Derin bir nefes aldım ve yolculuğu unutma kararı aldım. Tek istediğim, burada oturmaktı, az veya çok. | |
| | | Richard Madelon Ravenclaw V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 68 Mücadele Tarafı : Tarafsız. Sihirsel Soy : Safkan. Kayıt tarihi : 11/08/09
Bilgiler Quidditch Mevkiî: Rpg Puanı: (100/100) Düello Gücü: (0/0)
| Konu: Geri: Kompartıman 10. Çarş. Ağus. 12, 2009 11:42 pm | |
| Gök, yavaşça kararıyordu. Trene geç kalmamayı umuyordum, ummakla yetiniyordum aslında. Daha bavulum bile hazır değildi, Beatrix'e bakmaktan hazırlayamamıştım. Karşı pencereden, onun yatağını görmek güzeldi. Bir de yanındaki kız vardı, Rochelle. Gizemli geliyordu bana, fazla gizemli. Ne pahasına olursa olsun, tanışmalıydım onunla. Kız röntgenlemekten vazgeçebildiğimde, bavulumu toplamaya koyuldum. Kız değildim, katlamak benim becerilerim arasında da değildi dolayısıyla. Bastırarak, bavula sıkıştırmam zor olsa da eğlenceliydi. Üzerimdeki cübbe, kız parfümlerinden geçilmiyordu. Kendimi her koklayışımda, kendimden geçiyor ve mest oluyordum. Elimde değildi, kızlar beni seviyordu ve kızları kırmayı sevmezdim. Yatakhaneden çıkarken, kızların etrafta olmaları hoşuma gitmişti. Ortak Salon'da bavullarıyla bekliyorlardı ve yanlarından geçtiğimde hepsi kıkırdadı. Hogwarts bahçesine inerken, merdivenler zorlamadı beni. Şanslı günündesin Gerard! Dar patikada, Slytherin kızlarının arkasında buldum kendimi. Hepsi çok güzeldi, özellikle Marseqlia denen kız. Onda da çözemediğim bir şeyler vardı, güzelliği dışında. Onu görmemek için kör falan olmak gerekirdi! Dar patikaya girmiştik. Temkinli ve hızlı adımlarla yürüyordum -kızlara bakıyordum-. Trenin sesini duyduğumda, önden bayanların geçmesini söylerek, geri çekildim. Herkesin bindiğinde emin olduğumda bindim, centilmendim evet. Böyle konularda üstüme yoktu. Kızlarla aynı kompartımanda olmak istemiyordum sanki, bana bile garip gelse de bu, bedenim en son kompartımana sürükleniyordu. İlerledim, ilerledim. Sürgüyü yavaşça sağa çektim. İçeri girdim, bomboştu. Sağ koltuğa, camın yakınına oturdum. Uzanmak saçma olurdu, sonuçta çok öğrenci vardı, nasıl sığarlardı? Ya da şöyle diyelim, yanıma bir kız oturamazdı. Bavulumu yukarı yerleştirirken, sürgünün açılmasıyla tek kaşım havaya kalktı. İçeri giren kişi her kimse Ravenclaw'lı olmalıydı, gözüme ilk arma çarptı. O kuşu nerede olsa tanırdım! En başta bedeni inceledim, bu ince ve narin beden bir erkeğe ait olamazdı. Yüzüne baktığımda ise Rochelle'yi gördüm. Bu kızı Tanrı göndermişti sanki bana. Tatlı sesini dinlerken, fiziğine hayran kaldığımı gizlemeye çalışıyordum. “-Ah, Gerard! Ben... Şey... Biraz kötü oldum ve koridorda gezinirken seni gördüm. Gelmemde bir sakınca var mı?” Tatlıca gülümsedim. Hayır, yok dercesine kafamı salladım. Yine de pekiştirmek için konuşmaya başladım. “-Elbette yok, Rochelle'ydi değil mi? Seninle yolculuk etmekten şeref duyacağıma emin olabilirsin.” Tekrar gülümsedi, kızın gözlerinin içine bakarak... Koltuğa oturarak, eliyle karşıyı gösterdi. Rochelle koltuğa yerleşirken, çantasından bir paket çikolata çıkardı. Ağzına bir-iki tane atıp, pakti Rochelle'ye uzattı. Yumuşak bir sesle konuştu, mideye inmiş çikolataları sindirirken. “-Fıstıklı ve fındıklı çikolatam var, tek başıma yemek keyifli değil. İstediğin kadar alabilirsin.” | |
| | | Melanie Lawrence Ravenclaw V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 1654 Mücadele Tarafı : Tarafsız. Sihirsel Soy : Safkan. Kayıt tarihi : 11/06/09
Bilgiler Quidditch Mevkiî: Rpg Puanı: (100/100) Düello Gücü: (0/0)
| Konu: Geri: Kompartıman 10. Cuma Ağus. 14, 2009 6:50 pm | |
| “-Elbette yok, Rochelle'ydi değil mi? Seninle yolculuk etmekten şeref duyacağıma emin olabilirsin.” Kendine hakım olmalısın, kendine hakim olmalısın. Tanrım! Sanki direkt beni kendimden geçirmek için konuşuyordu. Üzerimde yarattığı etkiden haberi yok gibiydi; şayet olsaydı böyle davranmazdı. Davranmamalıydı ya da. Hızla kalkıp inen göğsüm, gürültülü nefes alış-verişlerim. Nasıl heyecanlandığımı kesinlikle anlamıştı. Rezil oldum, diye düşünmekten kendimi alamadım. Böylesine yakışıklı birinin karşısında, heyecanlanmamak tuhaf olurdu, yani hiç olmazsa bir kız için; ama yine de... Utandırıcıydı işte. Derin; fakat titrek bir nefes aldım. Kendimi kontrol edebilme yeteneği bende doğuştan olmalıydı, hani Malice'i bile engellemiştim. Doğal, saf bir başarı. Yakışıklı, belki birazcık hoşlandığım bir çocuğu gördüm diye, hemen salınmak ne kadar doğruydu? Daha ağır başlı olmalıydım. Buna yüz ifademi kontrol etmekle başladım. Duruşumu dikleştirdim ve sözleri üzerine koltuğun ucuna oturdum. Arkama yaslanma becerisini gösterecek kadar rahat değildim ve hâlâ aklımın bir köşesinde, bunun bir hayalden ibaret olduğunu söyleyen bir ses vardı. " Rochelle, evet. Teşekkür ederim. " Konuşacak gücü kendimde bulmam epey zor olmuştu. Sesimin titreyeceğinden, zorlukla bastırdığım heyecanın tonuma yansıyacağından korkmuştum, neyse ki hiçbir şey korktuğum gibi olmamıştı. Seri hareketlerle çantasından paket çıkarmış olan çocuğu izliyordum. Dağınık saçları, insanın içine işleyen gözleri... Yunan Mitolojisi'nden fırlamış bir Tanrı'ya benziyordu, yani bana göre. Çıkardığı şey çikolata idi. Vücuduyla orantılı büyüklükteki elleriyle kırdığı bir parçayı ağzına atıp, geriye kalanı bana uzatana kadar, ona buğulu bir camın arkasından bakıyormuş gibi hissediyordum kendimi. Dokunmak istesem, cama çarpacakmış gibi, garip bir hisle karşılaşıyordum, ama gerçekti. Bana uzanan eli, biraz önce ruhuma işleyen gözleri... Duygularına da hakim ol, aptal! İçimdeki sese hak vermek istiyordum aslında, ama... Olmuyordu işte. Çikolataya doğru uzandım. Titreyen ellerimle, küçük bir parça kopardım ve kalıbı tekrar Gerard'a verdim. İsmi benliğimde yankılanırken, kalbimin atışları da hızlanıyordu, Tanrım. " Tekrar teşekkür ederim. " Çikolata tüm lezzetini damağımda bırakarak erirken, söyleyecek bir şey bulmak zordu. Gözlerine bakmaksa tam bir felaket. Eğer o konuşmazsa, yol boyu susabilir, usta bir ressamın elinden çıkmışçasına kusursuz olan bu portreyi izleyebilirdim. O zaman kesinlikle benden kuşkulanır, deli olduğumu düşünürdü herhâlde. " Iım. Dönem nasıl geçti? " Benim için yeterince kötüydü; ancak şu an bunun bir önemi yoktu. Jennifer, onun kehanetleri, hatta Eolyn! Yavaş ol, Rolle. En yakın arkadaşını çöpe attın. Yine haklıydı, gözlerimi bu müthiş kişinin gücünden kaçırarak, dışarıya çevirdim. Bir şey göreceğimden değil tabii ki de, yapacak bir şey bulamadığımdan. | |
| | | | Kompartıman 10. | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|