'' Réena, geçkalıyorum! '' Beni dinlediğinden bile şüpheliydim. Bir şeyler düşünüyor gibiydi; ama bunun kaçışı yoktu. Geçkalıyordum. '' Heey! '' Sonunda onu feci bir şekilde sarsmıştım. Kendisine gelipte yüzüme bakana kadar saatin geçtiğini gördüm. '' Çok teşekkür ederim. Sayende treni kaçırdım. '' Oturduğum puf koltuğa gömülmüş ne yapacağını bekliyordum. Kalkıp duvara dayalı olan ahşap komidine doğru yürüdü. Elinde anahtarla bana doğru geldi. '' Hadi gidelim. Sen sürersin. '' Şok olmuştum. Bunu çok sevdiğimi biliyordu. Az önceki somurtkan halimden eser kalmamıştı. Elindeki anahtarı alıp koşarak bahçeye çıktım. Arabaya binmiş gelmesini bekliyordum. Önden gittiğim için tüm bavulları onun taşıması gerekmişti. Tabiki büyü ile... Bana göz kırptıktan sonra '' Hadi uçur bizi! '' dedi. Zaten mutluluktan uçuyordum. Buna nasıl izin verdiğini anlamamıştım. Son hızla gökte süzülmeye başladık. Okula geç kalırsam ne olur? Düşünmüyordum bile. O an, anın tadını çıkartmakla meşguldüm. Oldukça eğlenceliydi. '' Harikaaa bir şeyy! '' Sadece attığı sesiz kahkahayı duyabilmiştim.
Ufukta okulun kulelerini ve trenden yeni inmiş öğrencileri görünce birden içimin rahatladığını hissettim. Oldukça sert bir iniş yapmıştık.'' Hadi git. Beni görmesinler. Acele et! '' Haklıydı. Onu görürlerse ortalık karışabilirdi. Hemen arabadan inip bağaja koştup. Onlarıda bir çırpıda boşattıktan sonra kapıya vurarak '' Devam et. '' dedim. Gülümsüyordu. Bende. Göğe yükselip ilerlemeye başladı. Gözden kaybolana kadar onu izledim. Görüş alanımdan çıktığında ağırca bavulları alıp okula doğru ilerledim.
Merdivenler boştu. Herkes Büyük Salonda olmalıydı. Öyleydide. Kapıda durmuş kalabalık salona bakarken aslında burayı ne kadar çok özlediğimi anladım. Kokusunu bile özlemiştim. Ve şimdi buradaydım. Nihayet!