Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Dönüş

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Lora O'Devine
Gryffindor V. Sınıf
Gryffindor V. Sınıf
Lora O'Devine


Mesaj Sayısı : 62
Mücadele Tarafı : Fikirlerin değil, insanların insanı.
Sihirsel Soy : Safkan.
Evcil Hayvanı : Örümcekleri var. Epey.
Kayıt tarihi : 28/05/09

Dönüş Empty
MesajKonu: Dönüş   Dönüş Icon_minitimePerş. Haz. 04, 2009 7:51 pm

Başta uzaktan gelen ama gittikçe yakınlaşan sevimsiz bir zırıltı tarafından karanlık, sıcak ve huzur dolu kendi dünyasından çekip çıkarıldı genç cadı. Tanıdık, en az on yıllık yatağındaydı ama ne yatak ne de oda tanıdık geldi ona. Evet, odadaki her şey fiziksel olarak aynı görünüyordu ama bir şeyler farklıydı sanki. Şişmiş mavi gözlerini kısarak birkaç saniye düşündü ve aklına gelenlerle beraber okkalı bir küfür savurdu. Çünkü genç cadı, artık evinde değildi; babasının durmadan hatırlattığı üzere o gün annesinin evindeydi. Şu kahrolası dava, bir hafta kadar önce sonuçlanmıştı. Cadı bu davanın annesinin ya da babasının lehine sonuçlanmadığına son derece emindi, bu uzamış davadan kazançlı çıkmış birisi varsa, o da kesinlikle annesiyle babasının avukatlarıydı. Ve davanın sonucu da başka türlü düşünmeyi engelliyordu zaten: Ortak velayet. Bu iki kelimeli saçma hukuk terimi aklından geçtiğinde, neredeyse acı bir kahkaha patlatacaktı cadı. Londra’nın iki pahalı avukatı da bir işe yaramamıştı ve şimdi, ebeveynleri onu paylaşmak zorundaydı ki ikisi de bu konuda en ufak bir taviz vermeyi bile düşünmüyor gibiydi. Kollarını yatağın başlığına kadar uzatarak gerindi ve iç geçirdi. Haftanın dört günü annesinde ve üç günü de babasında kalacaktı, iki haftada bir dördüncü günü babası alacaktı.

Evet, sonunda bitmişti şu kahrolası dava… Bundan bir altı yıl önce ebeveynlerinin boşanmasına sevineceğini düşünmezdi. Ama altı yıl önce bir cadı olabileceğini ve bunun için bir okula gitmesi gerektiğini de düşünmezdi ki bu ona göre son derece büyük bir değişkendi. Nasıl yapacağını hâlâ bilmese de, bugün okuluna geri dönüyordu. Sandığını hazırlamıştı ve çok bir şey kaybetmeden okuluna dönüyordu sonunda. Bu düşünceyle yüzüne yerleşen gülümseme, alt kattan gelen desibeli yükselmeye başlamış konuşma sesleriyle beraber kayboldu. Yataktan çeviklikle fırladı, basamakları üçer beşer indi ve sesin kaynağıyla –kaynaklarıyla- karşılaştı.

“O bugün gidiyor Sophie ve bir dönem boyunca dönmeyecek! Bugünün senin olduğunu biliyorum ama- Tanrı aşkına! Lillian benim de kızım.” Annesinin konuşmak için hazırlanmasına aldırış etmeden sakin, alaycı ve umursamaz bir tonda araya girdi genç cadı. “Boşanınca kavga etmemeniz gerekiyordu. Eh. Bir şeyleri hâlâ aynı olduğunu bilmek güzel...” Kısa ve acı bir gülüşle ebeveynlerinin ikisine de baktı. Yüzüne yerleşen küçümser bir ifadeyle kollarını kavuşturdu ve ebeveynleri kızlarını beraber bırakmaya sahte, gereksiz bir nezaketle karar verip babası arabada bekleyeceğini söyleyene kadar da orada öylece, beyaz geceliğinin içinde, duvara yaslanarak dikildi. Kapı kapanınca da annesine son bir pis bakış atıp yavaş adımlarla merdivenleri çıktı, odasına gitti ve giyindi. Hogwarts kıyafetleri ütülü bir şekilde sandıkta bekliyorlardı, okula gidebilmek için muhtemelen bir sürü muggle yolundan geçmeleri gerekiyordu ki okula nasıl gidebileceğinden de emin değildi. En fazla beş dakika sonra giymeyi özlediği kot pantolonu –mahkeme salonları kaşındıran kumaş pantolonlar giyilmesi gereken ciddi ortamlardı- tişörtü ve merdivenlerden indirmenin hiç de eğlenceli olmadığı sandığıyla beraber alt kattaydı. Annesi temkinle görünüşüyle ilgili birkaç şey söyledi, genç cadı onları kulak ardı etti ve çıktılar.

Bir yarım saat kadar sonra, bulmanın hiç de kolay olmadığı Çatlak Kazan’ın önüne park etmişlerdi. İçeri gelmeye hevesli görünmeyen babasıyla arabadan çıkmadan önce vedalaştılar. Aslında bu, kızı bir dönemliğine farklı bir ülkeye yatılı okula giden bir kızla babasından çok, kızını ponpon kız antremanına bırakan bir babayla kızın vedalaşması gibiydi ve Lillian, daha teatrel bir şeyler olmadığı için minnettardı. Babasının gaza basmasıyla beraber çıkan tuhaf homurtunun eşliğinde, kapıyı açarak annesiyle beraber içeri girdiler. Genç cadının buradan sonra ne yapabilecekleri hakkında bir fikri yoktu ama bir muggle olan annesi bir taneye sahipmiş gibi gözüküyordu. Siyah saçlara ve kendisininkilerle aynı mavilikte gözlere sahip kadın eliyle ‘burada bekle’ tarzı bir işaret yaptı ve içeri girdiklerinden bu yana onlara tuhaf tuhaf bakan genç hancıya doğru yürüdü. Ne konuştuklarını duyamayan genç cadı da beklemekle ve hanı incelemekle yetindi. Rahatladığını sezebildiği annesi yüzüne yayılmış bir gülümsemeyle hancıya kendisini işaret ettiğindeyse en tatlı gülümsemesini takınıp sandığını tutmadığı eliyle ‘ben buradayım’ gibilerinden kısaca elini salladı.

Annesinin ona göre fazla abartılı kucaklamasından kurtuluşundan en fazla beş dakika sonra Hogwarts arazisine girmişti bile. Annesinin Lillian’ı yanı sıra cisimlemesi için para verdiği büyücü –şansına iyi kalpli birisi denk gelmişti, şu muggle düşmanlarından birine rastlasalar ne olacağını hayal etmek bile istemiyordu ki cadı, aslında hayal gücü çok gelişmiş birisiydi- okulun sınırlarına girene kadar ona eşlik etmişti. Adama –Lillian’ın normalde sahip olmadığı bir kibarlıkla- teşekkür ettikten sonra yakın durmakla beraber o kadar da yakın olmayan şatoya doğru yürümeye başladı. *Evimdeyim.* diye düşündü git gide artan bir hızla yürürken. *Annemin ya da babamın evinde değil, evimde.* Yanından geçtiği gölü fark etmemiş görünerek, yatakhanesinin düşüncesiyle sürüdüğü sandığını daha kuvvetli çekmeye ve adımlarını sıklaştırmaya başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Dönüş
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Eve Dönüş
» Dönüş
» Hogwarts'a Geç Dönüş
» Geri Dönüş!
» İrlanda'dan Dönüş |

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg ::  ||| Başlangıç :: RPG İçi-
Buraya geçin: