Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 ~ Hogwarts Savaşı

Aşağa gitmek 
+11
Gaspard McAllen
Jesse Ablow
Armina O'Rourke
Alojz Czekaj
Garlyn C. McAllen
James Dean Caliente
Maya Jade Audrey
Oxana Radoslava
Margeaux Deschanteh
Gibson Taylor
Archill Thomas Caliente
15 posters
YazarMesaj
Archill Thomas Caliente
░Emekli Hogwarts Müdürü ░
░Emekli Hogwarts Müdürü ░
Archill Thomas Caliente


Mesaj Sayısı : 2864
Doğum tarihi : 24/12/90
Yaş : 33
Mücadele Tarafı : Aydınlık~
Sihirsel Soy : Safkan~
Kayıt tarihi : 23/04/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue100/100~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue50/60~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (50/60)

~ Hogwarts Savaşı Empty
MesajKonu: ~ Hogwarts Savaşı   ~ Hogwarts Savaşı Icon_minitimeC.tesi Ağus. 06, 2011 12:41 pm

İşte o gün gelmişti… Günlerdir, hatta aylardır ertelemeye çalıştığı, onu sürekli çıkmaza sürükleyen o varsayımın şimdi gerçekleştiğini görmek, çok öncelerden tahmin etmiş olsa da acı veriyordu ona. Göğsü öfkeyle kabarmış, midesi olayın ciddiyetinin verdiği endişeyle kasılmıştı. Kendisine dolu dolu gözlerle bakan öğrencilerinin önündeydi şimdi ve yıllardır ilk defa kendisini bu kadar rahatsız hissediyordu. Ama belli etmemeliydi bunu. Umut vermeliydi kendisinden beklendiği gibi. Hatta gülümsemeliydi. Bitecek demeliydi onlara, bu bir kâbus, az sonra uyanacağız ve her şey bitecek… Aklındaki saçma düşünceleri bir kenara atıp kendisini toparlamaya çalıştı. Olayın ciddiyetini ne kadar iyi anlatırsa o kadar çok hayatı kurtarabilirdi. Ve öyle de yapacaktı. Önünde dört bina masasının alabildiğine uzandığı kürsüsünde dikleşip boğazını temizledi. Büyük Salon ilk defa bu kadar sessizdi, öğrencileri ilk defa elle tutulabilecek kadar somutlaşmış bir dikkatle dinliyordu onu. “ Hogwarts ikinci kez tehdit altında! ” Sesi salonda yankılanırken biraz bekledi, ne söyleyeceğini bilmiyordu. Sesi de garip çıkıyordu. “ Vampirler ve bazı hainler(!) ikinci kez bu şatoya saldırma cüretini gösteriyorlar. Anlaşılan hiçbirinin tarihten haberi yok! ” Konuştukça ritmini buluyordu. Şimdi göğsü heyecanla kabarmıştı, heyecanını öğrencilerine aktarmak, onları cesaretlendirmek istiyordu. “ Zamanın en büyük Karanlık Büyücüsü olarak anılan kişi bile bu şatodan çıkamamışken, şimdi üç beş çapulcunun buna yeniden cüret etmesi ne kadar da komik ve ne büyük bir yanılgı! ” Şimdi gülümsüyordu. Aslında öğrencilerini cesaretlendirmek istiyordu ama sözleriyle kendisini de cereyana getirmişti. Hemen elini kaldırıp Büyük Salon’un devasa kapılarının önünde duran, Bakanlıktan gelen grubu işaret etti. “ Önceki savaşın aksine bu sefer Bakanlık da yanımızda. Bizlere yapacağımız küçük temizlikte yardımcı olacaklar. Bu sefer çok daha güçlüyüz! ” Öğrencilerin başları Bakanlıktan gelenlere dönerken Archill hafifçe öksürüp öğrencilerin dikkatini tekrar kendisine yönlendirdi. “ Şimdi, öncelikle bu savaşa katılması için kimseyi zorlamayacağız. İsteyen Bina Sorumluları’nı takip edip sığınağa gidebilir. Onun haricinde, dördüncü sınıf üzeri öğrenciler burada kalıp Hogwars için(!) savaşabilir. ” Biraz bekledi, bir hareketlilik bekliyordu aslında. Öğrencilerin kalkıp sığınağa gitmesini, içini rahatlatmasını… ama herkes büyülenmiş gibi ona bakıyordu. “ Bina Sorumluları! Hemen öğrencileri alıp sığınağa götürün. Hemen! ” Artık sabrı kalmamıştı. Bina Sorumluları hareketlenip öğrencilere seslenirken, Archill de kürsüsünden inip profesörlerin masasına doğru yöneldi. Savaş Başlıyordu!


En son Archill Thomas Caliente tarafından Paz Ağus. 18, 2013 12:45 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://phoenix-ro.yetkin-forum.com
Gibson Taylor
Slytherin IV. Sınıf
Slytherin IV. Sınıf
Gibson Taylor


Mesaj Sayısı : 106
Doğum tarihi : 23/12/94
Yaş : 29
Mücadele Tarafı : Karanlık Taraf!!!
Sihirsel Soy : Safkan
Kayıt tarihi : 26/07/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue85/100~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (85/100)
Düello Gücü:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue0/0~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (0/0)

~ Hogwarts Savaşı Empty
MesajKonu: Geri: ~ Hogwarts Savaşı   ~ Hogwarts Savaşı Icon_minitimeC.tesi Ağus. 06, 2011 1:35 pm

Yepyeni bir güne güzelce gözlerimi açmıştım. Güneşin aydınlığı gözlerimi açar açmaz gözüme vurmuştu. Gözlerim rahatsız olmuştu. Yavaşça kaktım etrafıma baktım. Ortalık sakindi. Umarım gelecek saatlerde de bu sürerdi. Slytherin öğrencileri olabildiğince sakindi. Giyindim ve Sltherin ortak salonunun kapısından çıktım. Ortalıkta hafif bir telaş vardı. Herkes hızlı ve emin adımlarla büyük salona ilerliyordu. Slytherin ortak salonun kapısını sihirli sözcüklerle açtırdım ve içeri girdim. " Millet dışarıda kıyamet kopuyor sanrım. Herkes hızlı bir şekilde büyük salona yürüyordu. " Bu sözlerimi söyler söylemez arkamı döndüm ve ortak salonumuzdan çıktım. Dışarıdakilerin adımları daha da hızlanmıştı. Büyük salona doğru yavaşça yürüyordum. Herkeste bir telaş vardı. Surat ifadeleri tamamen değişmişti. Camdan havaya bakmıştım sabah kalktığımda ki güneşten eser yoktu. Gökyüzü simsiyahtı ve siyah bulutlarla kaplıydı. Bu karanlık tarafın yaklaşma işaretlerinden bir tanesiydi. Gülümsedim. Hızlı adımlarla öğrencilerin arasına karıştım ve büyük salona gittim. Hızlı bir şekilde öğrencilerin oturma yerleri doluyordu. Bakanlıktan da bir grup görünce saldırı olduğunu artık anlamıştım. Artık öğrenciler sıralarına yerleşmişlerdi. Herkes pür dikkat Archill'e bakıyordu. Archill tahta kürsüye çıktı ve boğazını temizledi. Gözlerindeki korku buradan anlaşılıyordu. “ Hogwarts ikinci kez tehdit altında! ” Diye bağırdı ve sesi bütün salonda yankı yapıp dolaştı. Sesi garip çıkıyordu. Anlaşılan hem sinirliydi hemde korkuyordu. “ Vampirler ve bazı hainler(!) ikinci kez bu şatoya saldırma cüretini gösteriyorlar. Anlaşılan hiçbirinin tarihten haberi yok! " Anlamıştım artık bizi cesaretlendirmeye çalışıyordu. “ Zamanın en büyük Karanlık Büyücüsü olarak anılan kişi bile bu şatodan çıkamamışken, şimdi üç beş çapulcunun buna yeniden cüret etmesi ne kadar da komik ve ne büyük bir yanılgı! ” Gülümsüyordu fakat bunu nasıl bir gülümseme olduğunu anlamakta zorluk çekiyordum. Bizi cesaretlendirmeye çalışırken kendisi mi cesaretlenmişti? Bakanlığın burada ne işi var diye düşünmeye başlamıştım ki “ Önceki savaşın aksine bu sefer Bakanlık da yanımızda. Bizlere yapacağımız küçük temizlikte yardımcı olacaklar. Bu sefer çok daha güçlüyüz! ” diye bağırdı. Sesi bütün salonda yankı yapıyordu. Herkesin gözlerinde dehşet vardı. Şimdi herkes bakanlıktan gelen gruba bakıyordu. Dikkatimiz çekmek ister gibi öksürdü Archill. “ Şimdi, öncelikle bu savaşa katılması için kimseyi zorlamayacağız. İsteyen Bina Sorumluları’nı takip edip sığınağa gidebilir. Onun haricinde, dördüncü sınıf üzeri öğrenciler burada kalıp Hogwars için(!) savaşabilir. ” Ne? Bu kesinlikle bir saçmalıktı. Ben dördüncü sınıftım ve asla bu savaşı kaçıramazdım. Herkes yerine çivilenmiş gibi kalmıştı sıralarında. Tanrım! Sadece ben mi kalkmıştım? Artık Archill dayanamadı. “ Bina Sorumluları! Hemen öğrencileri alıp sığınağa götürün. Hemen! ” Bina başkanları bize onları takip etmemiz için bağırıyordu. Bir şekilde aradan sıvışmalıydım. Ayağa kalktım ve büyük salondan çıkarken aradan sıvışarak kaçtım. Savaş bütün etkileriyle başlamıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Margeaux Deschanteh
Gryffindor VI. Sınıf & Sınıf Başkanı
Gryffindor VI. Sınıf & Sınıf Başkanı
Margeaux Deschanteh


Mesaj Sayısı : 1493
Sihirsel Soy : Safkan.
Kayıt tarihi : 23/12/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî: Vurucu
Rpg Puanı:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue93/100~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (93/100)
Düello Gücü:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue30/60~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (30/60)

~ Hogwarts Savaşı Empty
MesajKonu: Geri: ~ Hogwarts Savaşı   ~ Hogwarts Savaşı Icon_minitimeC.tesi Ağus. 06, 2011 7:12 pm

    " Hey, Liz! Ne için burada toplandığımızı biliyor musun? " Genç cadı sesinin titrediğine ilk defa şahit olmuştu. Birkötülük hissediyordu, içinden bir histi bu. Sanki... Neyse, diye düşündü. Heralde kavgaların azalmasını falan istediklerini söyleyeceklerdir... Halbuki bilmiyordu genç cadı, kıyametin kopacağı günün bugün olduğunu.
    Okullarının müdürü konuşmasını yapmak içinkürsüsüne çıkarken genç kız titredi. Kesin ters giden bir şey vardı. Diğer öğrenciler pek fark etmeseler de Margeaux insanların o anki duygularını kolaylıkla anlayabilirdi. Müdür soğuk terler döküyordu. Ters giden bir şey muhakkak vardı. Arada bir çatallanan sesiyle konuşmaya başladı genç müdür. " Hogwarts ikinci kez tehdit altında! " Genç kız bir kez daha titredi, bu seferki ldukça şiddetliydi. Aslında yanında olan fakat müdüre doğru döndüğünden arkasında kalan arkadaşı Liz kolunu tuttu. Margeaux farkında değildi belki ama oldukça şiddetli tütriyordu, durmadan. Biliyordum, diye düşündü. " Vampirler ve bazı hainler(!) ikinci kez bu şatoya saldırma cüretini gösteriyorlar. Anlaşılan hiçbirinin tarihten haberi yok! " Vampirler, diye mırıldandı. Daha mitolojide kalmışken o iğrenç yaratıklar, severdi onları. Hoşuna bile giderdi belki fakat gerçeklikleri ortaya çıkıp büyücülere saldırmaya başlayınca işler değişmişti işte. Şimdi tiksiniyordu onlardan. Bir tanesi önüne çıksa, gözünü kırpmadan 15 yaşında katil olabileceğinden şüphesi yoktu. Onların adını duyguğunda titremesi kesilmişti aslına. Onlardan korkmuyordu çünkü. Onlardan nefret ediyordu. Anlatılmaz bir nefretti hem de bu. " Zamanın en büyük Karanlık Büyücüsü olarak anılan kişi bile bu şatodan çıkamamışken, şimdi üç beş çapulcunun buna yeniden cüret etmesi ne kadar da komik ve ne büyük bir yanılgı! " Kesinlikle, diye geçirdi yine içinden. Hogwarts daima iyilerindi, iyilerin kalacak. Hala adını anmayı istemediği o Lord'un dönemini annesi yaşamıştı. Son sınıftaydı o zamanlar. Savaşa o da girmişti. Ona anlattığı ilk seferde, büyük bir haranlıkla dinlemişti O'nu. " Önceki savaşın aksine bu sefer Bakanlık da yanımızda. Bizlere yapacağımız küçük temizlikte yardımcı olacaklar. Bu sefer çok daha güçlüyüz! " Önceki savaşta, yani o hala adını anlamyı istemediği Lord'un dönemindeki savaşta, Bakanlık karanlık taraftaydı. Bunun nasıl olduğuna hala akıl erdiremiyordu genç cadı. Bakanlık hep iyi olanı istemiştir... Diğer arkadaşları müdürün işaret ettiği yere dönüp bakarken o dikkatle müdürü inceliyordu. Herhangi bir mimiği bile bu durumun boyutunu anlamasına yetebilirdi fakat müdür boğazını temizledi ve öğrencilerin dikkatini çekmeye çalışarak konuşmasını sürdürdü. " Şimdi, öncelikle bu savaşa katılması için kimseyi zorlamayacağız. İsteyen Bina Sorumluları’nı takip edip sığınağa gidebilir. Onun haricinde, dördüncü sınıf üzeri öğrenciler burada kalıp Hogwars için(!) savaşabilir. " Hogwarts için savaşmak... Annesi anlatırken hep o zamanlarda olmayı istemişti. Bende savaşsam kötülerle, demişti hep. O zaman gelmiş miydi? Savaşmalı mıydı? Yoksa bir korkak gibi kaçmalı mıydı? Büyük bir tiksintiyle Slytherin masasına döndü. Yüz ifadeleri komikti, anlaşılan neredeyse hepsi kaçmayı tercih ediyor gibiydi. " Bina Sorumluları! Hemen öğrencileri alıp sığınağa götürün. Hemen! " Yerinden kımıldamadı, kesinlikle kımıldamayacaktı. Sığınağa gitmeyecekti. Kalıp Hogwarts için savaşacaktı! Kararlılıkla ayağını yere vurdu ve o an kafasına dank etti: O bina bakanıydı, binasındaki öğrencilerin sığınağa sağ sağlim ulaştığından emin olmalıydı. Bir kez daha ayağını yere vurdu. Bu sefer kararlılıktan değil, hayal kırıklığındandı bu öfke.
    Yerinden kalkıp sığınağa sığınıp savşın bitmesini bekleyecek olan öğrencileri topladığında, onları önüne koydu bina sorumlularıyla beraber ve sığınağa gitmek üzere ona çok uzun gelen bir yolculuk başladı.


En son Margeaux Deschanteh tarafından Perş. Ağus. 11, 2011 6:04 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Oxana Radoslava
Ravenclaw VI. Sınıf
Ravenclaw VI. Sınıf
Oxana Radoslava


Mesaj Sayısı : 140
Doğum tarihi : 13/08/92
Yaş : 31
Mücadele Tarafı : Rerörerö
Sihirsel Soy : Safkan
Kayıt tarihi : 25/05/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue100/100~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue0/0~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (0/0)

~ Hogwarts Savaşı Empty
MesajKonu: Geri: ~ Hogwarts Savaşı   ~ Hogwarts Savaşı Icon_minitimePaz Ağus. 07, 2011 12:32 am

Mutsuz bir çocukluk geçirdiğimi hep söylerler. Bence geçirdiğim özgür bir çocukluktu. Gerçi özgürlüğümü sağlayan koşullar mutsuzluk vericiydi, ama özgürlüğün en büyük mutluluk olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Çocukluğum ile ilgili anılarım, özgürlüğüme bağlı olarak, bölük pörçük. Her zaman her yerde kaldığımı, akşamları bütün arkadaşlarım eve çağrıldıkları halde inatla tek başıma sokakta oturmaya devam ettiğimi hatırlıyorum. Bizim evin salonundan nefret ederdim. İlk yıllarda salonun penceresinde oturup annemin gelmesini beklerdim, ben annemi ne kadar çok beklersem onun da o kadar çabuk geleceğini sanıyordum. Sonra, annemin eve dönüşünün onu beklemem ile hiç alakası olmadığını anlayınca, kendimi sokaklara attım. Halamlar ve teyzem benim bu özgürlüğümden hiç mutlu değillerdi tabii, hele biraz daha büyüyüp geceleri de sokağa çıkmaya başladığımda iyice mutsuzlaştılar, kapının önüne dikilip kimlerle nereye gittiğimi, ne zaman döneceğimi öğrenmek istediler, bomboş bir bakıştan başka cevap alamadıkça hırslandılar. O içi boş bakışlarımdan onları hayatıma asla sokmayacağımı çok iyi anlıyorlardı, ama evimizden çekip gitmek yerine salonun koltuklarına daha da sıkı yapışır ve bu gidişle bir çok konuda zorluk çekeceğimi birbirlerine anlatmaya başlarlardı. Halamlar beni bu hale getirenin hep annem olduğunu teyzeme örneklerle açıklamayı da ihmal etmezlerdi, ama teyzem ailenin erkek tarafına laf yetiştirmeyi ayıp sayıyordu.

Aslında komik kadınlardılar. Annem güzel bir kadındı, babam da yakışıklı bir adam. Annemle babam birbirlerini görür görmez aşık olup evlenmeye karar vermişler. Büyükannem önce teyzemin evlenmesi gerektiğini söyleyecek olmuş, ama teyzem bu tür adetlerin çoktan eskidiğine, hem de annemin bir an önce evlenmesinin ailemiz için çok daha iyi olacağına ikna etmiş büyükannemi. Annem, onun önce evlenmesine karşı çıkmayınca, teyzemin boynuna sarılıp sevinçten hüngür hüngür ağlamış. Teyzem, annemle babam tanıştıktan üç hafta sonra tanıştığı bir adamla, annemle babamın evlenmesinden iki ay önce evlenince, sorun da kendiliğinden çözümlenmiş zaten. Büyükannem hala birbiri ardına evlenen kızlarına istediği çeyizi hazırlayamadığından yakınır.

Eniştem eciş bücüş bir adamdı. İyi adamdı aslında, ama eciş bücüştü. Kafası omuzlarına göçmüştü. İçinde kaybolduğu, kocaman vatkalı, lacivert, siyah, kahverengi ceketleri vardı, yaz kış üstünden çıkartmazdı ceketini. Gözleri prtlek pörtlekti; ama eniştemin hakkını vermek lazım, geceleri dışarı çıktığımda bir tek o laf söylemezdi bana. Öylece bakardı sadece. Teyzem aklına geldikçe eniştemle ne kadar iyi anlaştıklarını anlatır dururdu bana, gerçek aşk işte buydu, eniştem belki babam kadar yakışıklı, boylu poslu değildi; güzel sözler söylemesini, karısını kucağına oturtup sevmesini pek bilmezdi babam gibi, ama bir evliliğin yürümesi için bunlardan başka özellikler de gerekirdi, işte annem bunu bir türlü anlayamamış ve benim de mutsuzluğuma sebep olmuştu. Bu kadına benim hiç de mutsuz olmadığımı bir türlü anlatamadım. İşin ilginç yanı, özgürlüğümü, yani mutluluğumu en çok teyzeme borçluydum. Babam bütün gün salonda oturur ve bir süre sonra sıkılıp benim de onunla oturmamı isterdi, ama benim koskoca adamla konuşacak neyim olabilirdi ki? Üstelik babamın istekleri hiç bitmezdi, şimdi su, iki dakika sonra meyve, hemen sonra yemek, sonra gazete, sonra kahve, sonra... Hiç bitmezdi. Ama teyzemin bizim eve gelip gitmeye başlamasıyla bu hizmetçilik de son bulmuştu. Teyzem babamın bitip tükenmeyen isteklerine cevap verdiği için beni istediğim gibi sokağa bırakıyorlardı artık. Teyzem kocasıyla ne kadar iyi anlaştığını aklına geldikçe annemle bana anlatırken, bize gelip gitmeye başladıktan sonra, kocasıyla sadece bizim yüzümüzden kavga ettiğini çıtlatmaya başladı bana. Ama bunu anneme söylememem konusunda sıkı sıkı tembihte bulunmayı da ihmal etmezdi, çünkü annemin üzüleceğini biliyordu, onun üzülmesine dayanamazdı.

Bunları anneme gerçekten anlatmadığımı bilseydi...
Annem babamdan boşanmaya karar verdiğinde de teyzem çok yardımcı oldu. Büyükannem ilk başta bu işe şiddetle karşı çıkıyordu çünkü, ne de olsa daha önce ailelerinden hiçbir kız koca evini terk etmemişti, ama teyzem onu ikna etmeyi bu sefer de başardı. Teyzem yine de annemin boşanmasına çok üzülmüştü, mahkeme sonuçlandığı gün annemin boynuna sarılıp hüngür hüngür ağladı, sonra da bana önümde yeni bir mutsuzluk kapısı daha açılacağını söyledi. Benim mutsuz olmam için ortada bir sebep olmadığını bu kadına anlatamayacağımı öğrenmiştim artık. Boşanma kararının verildiği günlerde evde sinsi bir hava, gizli bir hengame vardı; halamlar ve teyzem bir köşeye çekilip dakikalarca fısır fısır konuşurlar, sonra ben birden odaya girince bir an şaşkınlık geçirip ailelerinden bir cadı çıkmasının ne kadar gurur verici olduğundan bahsetmeye başlarlardı, arada da bir türlü yerine oturtamadıkları kahkahalarını çınlatırlardı. Dediğim gibi, komik kadınlardılar. Ama halamların da hakkını yememeliyim. Tabii ki bu boşanma işinde ailelerinde kalan tek erkek olan babamın tarafını tuttular, yine de arada bir, babamda da hata olduğunu yarım ağızla olsa bile itiraf ederlerdi. Gerçi annem babama pek kadınlık yapmamıştı, bütün gün çalıştığı için adamın önüne sıcak bir yemek koymamıştı, ama babam da zor adamdı, kadınlar onu her zaman el üstünde tuttukları için öyle davranılmaya alışmıştı bir kez. Boşanmadan önce ya da sonra kimse benimle bir şey konuşmadı, ama teyzem mutsuzluğumdan bahsetmeye devam etti. Ona göre bir geleceğim bile yoktu. Ben de sustum ve bir yorum yapmadım bu konu hakkında. Okul tatil olduğunda tatilimin yarısını annemde, diğer yarısını babamda geçirmek sorun olmadı. Binama yaraşır bir biçimde davrandım, olgunca olanların benimle ilgisi olmadığını bilerek... Ha, bir de öncesinden daha da özgür oldum. Aile üyeleri ağır bir travma geçirdiğimi düşündükleri için yaptığım hiçbir şeye ses çıkartmadılar.

Bunları kimseye anlatmadım. Ne çok sevdiği kocasını yatakta kendisinden yirmi yaş genç bir kızla basan teyzemi ne oğlan meraklısı halalarımı ne teyzeme her zaman minnettar olan annemi ne de sürekli teyzemin yardımına koştuğu babamı. Anlatmak istemedim bir Rus ailesinin tuhaf hikayesini, bu yüzden bambaşka bir benlik yarattım kendime, aslında olmadığım ama olabilmeyi çok istediğim. Çoğu insana kötü davrandım, ukala edalarımla ezdim... Bir dakika; ben tüm bunları bir çok insana yapmadım, sadece Alojz'a yaptım. Etrafımda dolanıp durmasına sinir olduğum için onun varlığını bile reddettim. Şimdiyse müdürü dinliyorum gzlerimle onu ararken. Onunla daha önce de karşılaşmıştık, hatırlıyorum, ama hayal meyal. Okul açılmamıştı daha, mektup bile gelmemişti. Saçlarım o zamanlar daha açık renkliydi, aslında sarıydı, fakat neden büyüdükçe kumral olduğumu bilmiyorum. Teyzem beni bir restorana götürmüştü, nedenini hatıırlamıyorum, ama bir nedeni olmak zorunda, teyzem yle dışarıda yemek yeme gibi bir şeye para harcamayacak kadar tutumlu bir kadın. Sanırım nedenini asla anlamamıştım. Ama o gün görmüştüm onu, evet bundan eminim. Ona asla söylememiştim bunu tabii, bunu hatırlıyor olmam onun için bir umut olabilir sonuçta, hem zaten onun varlığını reddederken böyle bir şeyi hatırladığımı söylemek... Saçma olurdu. Onun ve ailesinin safkan olduklarını düşünüyordum, bunu ona hiç sormadım, ama neden bir muggle restoranında bulunduklarını da merak etmedim değil. Zira büyücü ve cadı dünyasında muhteşem yerler var. Hayır, onu arkamda bana bakarken görmedim. Onu, onlardan hemen bir kaç dakika çıktığımız restoranın önündeyken, uzaktan gördüm.

Müdür konuşmaya devem etti. Tepki vermedim, korkmadım, yahut ne olacağı için endişe etmedim. Neden bilmiyorum üzüldüğüm tek konu bugün bitirmeye kendi kendime söz verdiğim kitabımın, bugün değil de sonraya ertelenmesi oldu. O kitabı bugün bitirip bir başkasına başlamak istiyordum halbuki. İnsanın aklına acil durumlarda en tuhaf şeyler geliyordu galiba. Aileniz parçalanırken siz teyzenizin kocasının nasıl bir adam olduğunu çözmeye çalışıyordunuz ya da bir savaşın ortasında bulduğunuz zaman kendinizi aklınıza gelen tek şey bitirmek istediğiniz saçma bir kitap oluyordu. Sanırım bu düşünmek istemediğimiz şeylerle ilgiliydi. Savaşın ortasında ölme ihtimalimizi düşünmek, sevdiğimiz birisine bir şey olma ihtimalini düşünmek... Sanki bunları düşünürsek gerçek olacaktı ve mümkün olduğunca başka şeyleri getirmeliydik aklımıza. Yine de hepimiz biliyorduk. Az sonra değişecekti hayatlarımız. Seyrinde giden her şey bozulacaktı, insanlar değişecekti, insanlar gidecekti, insanlar bir daha dönmeyecekti. Bugün istemediğimiz her şey olacaktı, olmasından çok korktuğumuz her şey tek tek başımıza gelecekti. Belki yanımızda duran öğrenci yaralanacaktı, belki her zaman ölmesini ve bu yüzden o günkü dersi iptal olsun diye umduğumuz profesör ölecekti ve biz sonsuz acılarla büyük bedeller ödeyecektik. Hepimiz daha on beştik. Ufacık çocuklardık, hayatın anlamını bilmiyorduk, çoğumuz daha ilk öpücüğünü almamıştı ve en önemlisi henüz doya doya 'Ben yaşadım!' diyemeyecektik. Hayır, hepimiz ölmeyecektik, ama hepimiz de yaşamayacaktık. Masanın öbür ucunda oturan Alojz'a baktım. Bakışlarımda herhangi bir duygu yoktu. Kızgınlık, korku, acıma, sevgi... Sadece ona bakmak ve orada olduğunu bilmek istemiştim. Ve daima orada olacağına emin olmak isterdim, kim bana bunun garantisini verebilirdi?

Bina başkanlarının sorumluluğunda gitmek isteyen ve yaşı küçük olan öğrenciler giderken ben oturmaya devam ettim. Bu büyük bir tercih olacaktı; kalıp savaşmak mı yoksa gitmek mi? Kimsenin büyüklüğünün farkında olmadığı bir şeydi bu; büyük bir yüktü. Gidersen seni kimse yargılamazdı ama geceleri uyuyabilir miydin? Peki, kalırsan ne olurdu? Ölür müydün? Öğrencilerin büyük kısmı gittiğinde ve sadece savaşmak isteyenler kaldığında da oturmaya devam ettim. Aslında çoğu kalanın savaş bittikten sonra, sığınaklara giden beşinci sınıf öğrencilere nasıl bakacağını biliyordum. Savaştan sonra nasıl büyü bir değişim geçireceğimizi de biliyordum. Yutkundum ve derin bir nefes aldım. Savaş karşıtı bir ailenin kızıydım ben, annem de babam da ne olursa olsun şiddet yanlısı değillerdi. "Profesör Caliente, affedersiniz efendim?" dedim. Yüce Merlin! Bu ses benim sesim miydi? Konuşa ben miydim? İlk defa yüz yüze geldiğim savaş beni bu kadar çok mu sarstı? Ama tuhafta, çok tuhaftı. Korku hissetmiyordum, bu korkudan yahut diğer her şeyden daha kötüydü, hissizlikti. Hiçbir şey hissetmiyordum. "İlk savaştan sonra Hogwarts için herhangi, ekstra güvenlik önlemi alınmamış mıydı? Ve şey... Saldırının tam olarak nereden başlayacağını biliyor muyuz?" Ya içlerinden birisi ile yüz yüze savaşmak zorunda kaldığımda ne olacaktı? Birini öldürebilir miydim? Tanrı aşkına, on beş yaşındayım ben daha! Birilerinin ya da kendimin ölümü ile yüzyüze gelmek kolay, ama ya başkasının ölümüne neden olmak, kim olursa olsun... Bu benim için çok zor olacaktı. karanlık büyücü ve cadılardan çok kendi kendimle savaşacaktım ve her şeyin bir daha toparlanmamak üzere değiştiğini görecektim. Yutkundum, korkmuyordum. Sadece henüz değişmeye hazır değildim. Henüz ölmeyi düşünmüyordum. Henüz tanıdığım kişilerin ölümünü kaldıramazdım. Henüz birini öldüremezdim. Tuhaf! 'Henüz' yapamayacağım şeyleri tek bir günde yapmak ve kabullenmek zorundaydım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Maya Jade Audrey
Gryffindor V. Sınıf
Gryffindor V. Sınıf
Maya Jade Audrey


Mesaj Sayısı : 20
Doğum tarihi : 15/05/91
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 26/06/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue100/100~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue0/0~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (0/0)

~ Hogwarts Savaşı Empty
MesajKonu: Geri: ~ Hogwarts Savaşı   ~ Hogwarts Savaşı Icon_minitimePaz Ağus. 07, 2011 11:33 am

Duyduklarıma inanamıyordum. ‘Hogwarts ikinci kez tehdit altında.’ Bu cümle meşgul ediyordu beynimi. Zihnim takılıp kalmıştı sanki. Bozuk bir plak gibi geriye sarıp duruyor, sürekli başımın içinde bu cümle yankılanıyordu. ‘Dur!’ İçten içe attığım çığlık işe yaramamıştı ama bir süre sonra duyduğum başka bir cümle, baştan aşağı vücudumun kaskatı kesilmesine neden oldu. Profesör Caliente açıkça benden arkadaşlarım savaşırken saklanmamı istiyordu. Bir korkak gibi güvenli bir yere gitmemi, elim kolum bağlı halde tanıdıklarımın ölüm haberini beklememi… ‘Hayır!’ Buna asla izin vermeyecektim. Bina Sorumlusu gelip bana seslenince yerimden kıpırdamadım. Gitmeyecektim, gidemezdim! “ Hadi canım, bu savaş size göre değil. ” İşte şimdi sinirlenmiştim. Öyle ki gözlerime hücum eden yaşlara zor hakim oluyordum. Yerimde doğrulup öfkeyle baktım genç cadıya. “ Kime göre peki? Benim de sevdiklerim var, tanıdığım herkes savaşa katılıyor. Onlar savaşırken elim kolum bağlı halde oturamam! ” Şimdi gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Bir anda patlak veren öfkem yine aynı şekilde kayboldu gitti. Etrafımda öğrenciler koşuştururken çaresizce baktım profesöre. “ Lütfen, profesör… ” Artık yalvarıyordum, hayatımda ilk defa birine yalvarıyordum. Profesör dayanamayıp kabul etti. Şimdi onunda gözleri dolu doluydu. Son kez bana bakıp “ İyi şanslar, tatlım. ” diyebildi ancak. Elini uzatıp yanağıma dokunduğunda gözlerindeki yaşlar parlak vermek üzereydi. Ancak, hışımla arkasını dönüp Gryffindor öğrencilerine seslenmeye devam etti. O an ilk kez korkunun en saf halini kalbimin derinliklerinde hissettim. Ölüm ilk kez göz kırpıyordu bana.

Öğrencilerin neden olduğu kargaşanın tam merkezindeydim. Bina ayrımı olmadan bütün öğrenciler birbirinin yanında duruyordu şimdi. Herkes birilerine sesleniyor, profesörler küçük öğrencileri toparlamaya çalışıyor, öğrenciler birbirlerini sakinleştirmeye çalışıyordu. Bense Gryffindor masasının çevresinde dolanıyordum. Bir yandan da endişeyle, avazım çıktığı kadar bağırıyordum. “ James! James! ” Artık umutsuzluğa kapılmışken gördüm onu. Profesörlerin bulunduğu masanın hemen önünde duruyordu. Hemen oraya doğru yöneldim. Kalabalığı yara yara yanına ulaştığımda şaşkınca baktı bana. Sonra kaşlarını çatıp endişeyle kolumdan tutup daha tenha bir yere doğru sürükledi. Sonunda kolumu bıraktığındaysa hala öfkeliydi ifadesi. Gözlerimiz buluştuğunda öfkesini yitirip korkuyla kekelemeye başladı. “ Maya… ”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
James Dean Caliente
Gryffindor VI. Sınıf & Sınıf Başkanı
Gryffindor VI. Sınıf & Sınıf Başkanı
James Dean Caliente


Mesaj Sayısı : 1364
Doğum tarihi : 24/12/90
Yaş : 33
Mücadele Tarafı : Keyfine göre.
Sihirsel Soy : Melez.
Kayıt tarihi : 14/05/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî: Kovalayıcı
Rpg Puanı:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue100/100~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue30/60~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (30/60)

~ Hogwarts Savaşı Empty
MesajKonu: Geri: ~ Hogwarts Savaşı   ~ Hogwarts Savaşı Icon_minitimePaz Ağus. 07, 2011 1:16 pm

Bazı insanlar için hayat her zaman anlamlı değildir. Birinin yanındayken hayat anlam kazanır onlar için; yahut ölüm gelip kapıya dayandığında hayat bir şeyler ifade etmeye başlar. James işte tam da böyle bir an yaşıyordu. Amcası kürsüsünden onlara doğru seslenirken göğsü kabarmaya başladı. Kalbinin ritmi amcasının her sözüyle biraz daha artıyordu. Nefesi hızlandı, elleri uyuşmaya başladı. Son olarak adrenalin gözlerini kararttı, bedeninin üzerine şu an hiç ama hiç istemediği bir ağırlık çöktü. Hislerine gelince… Ne hissedeceğini bilmiyordu. İlk defa karşılaştığı duygular bedenini esir almıştı. Korku değildi içindeki, öfke de değildi. Biraz düşününce ‘endişe’ olarak tanımladı bu duyguyu. Tabii ki daha öncede endişelenmişti ama bu seferki bambaşkaydı. Sadece endişe değildi çünkü bu, endişenin yanında hissettiği duyguları da yadırgayamazdı, sadece duygularının odak noktasındaydı endişe! Çevresinde gözüne çarpan her şey için endişe duyuyordu şimdi. Önünde koşuşturan öğrenciler, profesörler, her zaman evinden daha üst seviyede tuttuğu Hogwarts, her şey, her şey! Maya. İsmi zihnine düştüğünde kalbi acı içinde kıvranmaya başladı. Gözleri onu aradı bir an. Onu bulmak, umut vermek, her şeyin biteceğini söylemek istiyordu. Yapamadı. Karşısına çıkmamak en iyisi olacaktı. Tanıyordu onu! Eğer karşısına dikilirse ayrılmazdı James’den. Bu düşünce korkuttu onu. Maya’nın cansız bedeninin Büyük Salon’un taş zeminde yattığı bir görüntü gözünün önünden geçip kayboldu. Hayır! Bu riski göze alamazdı. Maya’nın sığınağa gitmesi ikisi için de en doğrusuydu.

Profesörlerden birinin sesi kulağına ulaştığında yerinden kalkabildi ancak. Profesör ikinci kat savunması için gönüllü arıyordu. James hemen profesöre doğru yönelip otuzlu yaşlarının sonundaki büyücünün omzuna dokundu. Profesör yeşil gözlerini ona diktiğinde gururla döküldü sözcükler ağzından. “ Ben gönüllüyüm, Profesör. Hogwarts’a olan borcumu ödeme fırsatını asla kaçırmam. ” Profesör endişeyle baktı ona. Ama gözlerinin derinliklerindeki coşkuyu net bir şekilde görebiliyordu James. “ Emin misin, oğlum? ” dedi profesör tereddütle. “ Orda nelerle karşılaşacağımızı ben bile tahmin edemiyorum. ” Düşünmeden “ Eminim, efendim. ” diye cevapladı James. Profesör daha fazla itiraz etmedi. Eliyle profesörlerin masasını işaret edip orada beklemesini söyledi. James hemen oraya doğru yöneldi. Ve ilk kez amcasıyla buluştu gözleri. Bir saniyelik bir iletişimdi bu. Amcası ona endişeyle bakıp tekrar profesörlerle konuşmasına döndü. James bir şey demedi. Usulca gönüllülerin toplandığı yere gidip aralarına sıkıştı. Tam o sırada kalbinin sıkışmasına neden olan ses ulaştı kulağına. Kaşlarını çatıp yanına gelmeye çalışan güzel kıza baktı. Yanına ulaştığındaysa kolundan tutup doğruca taştan bir heykelin arkasına götürdü onu. Korkuyordu, sevdiği kız için koruyordu. “ Maya… Burada ne işin var Maya? Lütfen bunu bana yapma… ” Sesi titriyordu. Kızın güzel gözlerine bakarken gözleri yanmaya başladı. Dayanamayıp sarıldı ona. Belki de son kez güzel kokusunu çekiyordu içine. Belki de son kez hissediyordu bedenini kendi bedeninde. “ Şimdi hemen sığınağa gitmeni istiyorum. Söz veriyorum, her şey bittiğinde tekrar birlikte olacağız. ” Şimdi tekrar sevgilisini kol mesafesinde tutuyordu. Maya gözlerinden yaşlar süzülürken bir şey diyecek oldu ama James parmağını sevgilisinin dudaklarına bastırıp onu susturdu. Şimdi hafifçe itiyordu onu. “ Git hadi! ” Kız yerinden kıpırdamayınca bağırmaya başladı. “ Git Maya! Çok geç olmadan git! ” Kız hüngür hüngür ağlayarak koşmaya başlarken James ifadesizce onu izledi. Gözleri yanıyordu ama ağlamayacaktı. Bugün değil! Profesörün sesi ulaştı kulağına. “ Gönüllüler! ” Dişlerini sıkıp tekrar profesörlerin masasına doğru yöneldi. Tam o anda büyük bir patlama duyuldu. Şato sarsılmaya başladı. İşte savaş başlıyordu…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Garlyn C. McAllen
Gryffindor IV. Sınıf
Gryffindor IV. Sınıf
Garlyn C. McAllen


Mesaj Sayısı : 91
Doğum tarihi : 23/12/94
Yaş : 29
Mücadele Tarafı : Bir Ondadır, Bir bunda =)
Sihirsel Soy : Safkan
Evcil Hayvanı : Hamster
Kayıt tarihi : 22/07/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue85/100~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (85/100)
Düello Gücü:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue0/0~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (0/0)

~ Hogwarts Savaşı Empty
MesajKonu: Geri: ~ Hogwarts Savaşı   ~ Hogwarts Savaşı Icon_minitimePaz Ağus. 07, 2011 2:27 pm

Hayatta bazı imiş çıkışlar olur. Hayat seni bu iniş çıkışlarda üzebilir de üzmeye bilir de. Hayat gariptir. Zaman ise acımasız bir öğretmendir. Öğreteçekleri bitince, bütün öğrencilerini öldürür. Kimiside daha hayata gülemeden veda eder. Kimisi vardır, kendine yararı dokunur. Kimisi vardır, kendinden başka herkesi düşünür. Hayatta bir çok insan tanıdıklarını ve ailesini kaybediyor. Onlar giderken tutunacak bir dal veriyor. Hayat böylece devam ediyor. Ha öyleyse üzülmemelimiyiz? Asla! Sadece bir kişinin ölümü senin ölümüne neden olmamalı.

Diğer öğrenciler ve ben pür dikkat Archill'i dinliyorduk. Archill çok heyecanlıydı ve gözlerinde bir korku vardı. Arkada bakanlık üyeleri vardı. Tabi ki de bu normal değildi. Savaş olduğunu herkes anlamıştı. Bay Archill bütün tecrübeleriyle kürsüdeydi. Boğazını temizlemişti. “ Hogwarts ikinci kez tehdit altında! ” İşte başlıyorduk. Ufak bir iç çektim ve dikkatimi tekrar Archill'e verdim. Sesi bütün salonda yankı yapıyordu. “ Vampirler ve bazı hainler(!) ikinci kez bu şatoya saldırma cüretini gösteriyorlar. Anlaşılan hiçbirinin tarihten haberi yok! ” Sesi titremeye ve garip çıkmaya başlamıştı. Şimdi kendini toplamıştı. Anlaşılan bize korkmamız için cesaret dolu sözler söyleyecekti. “ Zamanın en büyük Karanlık Büyücüsü olarak anılan kişi bile bu şatodan çıkamamışken, şimdi üç beş çapulcunun buna yeniden cüret etmesi ne kadar da komik ve ne büyük bir yanılgı! ” Sanırım bizi cesaretlendirirken kendisine de cesaret gelmişti. Artık sesi gittikçe daha da iyileşiyordu.“ Önceki savaşın aksine bu sefer Bakanlık da yanımızda. Bizlere yapacağımız küçük temizlikte yardımcı olacaklar. Bu sefer çok daha güçlüyüz! ” Sanırım temizlik demişti. Evet demişti. Bize çaktırmadan cesaret hapı mı yutmuştu ne? Ağzını açıyordu. Bakalım bu kez ne çıkacaktı ağzından.“ Şimdi, öncelikle bu savaşa katılması için kimseyi zorlamayacağız. İsteyen Bina Sorumluları’nı takip edip sığınağa gidebilir. Onun haricinde, dördüncü sınıf üzeri öğrenciler burada kalıp Hogwars için(!) savaşabilir. ” Aaaa! Lanet olsun. Asla bu savaşı kaçıramazdım.“ Bina Sorumluları! Hemen öğrencileri alıp sığınağa götürün. Hemen! ” Artık savaşın başlamasına az kalmıştı. Archill öğrencilerini kaybetmek istemiyordu. Artık sınıf başkanları öğrencileri toplamaya başlamıştı. Kapıya doğru ne hikmettir ki Slytherin sınıfıyla yan yana gidiyorduk. Gibson'ı gördüm. Etrafına sinsi sinsi bakıyordu. Kesin bir halt karıştırıyordu. Kafama koymuştum. Onu takip edecektim. Kapıya iyice yaklaştık ve o gümbürtüde Gibson'ı takip ederek ustaca bir şekilde oradan kaçmıştık. Buna bende şaşırmıştım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alojz Czekaj
Ravenclaw VI. Sınıf
Ravenclaw VI. Sınıf
Alojz Czekaj


Mesaj Sayısı : 95
Evcil Hayvanı : Tembel hayvan, hayvanın peşinden koşarken ve onu beslerken harcadığı zamana acıyan biri olarak en zahmetsiz hayvanı seçmesi doğaldır.
Kayıt tarihi : 28/05/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue90/100~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (90/100)
Düello Gücü:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue0/0~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (0/0)

~ Hogwarts Savaşı Empty
MesajKonu: Geri: ~ Hogwarts Savaşı   ~ Hogwarts Savaşı Icon_minitimePtsi Ağus. 08, 2011 11:37 am

Uzun zaman oldu, bu derece yoğun strateji yapmayalı uzun zaman oldu. Düşünüyorum, müdürün söylediklerini. Öncelikle güvende olacağım noktaları. Malum, savaşta güvende olmam mümkün değil. Her an beni de fark edebilir bu yaratıklar. Etrafta bir sürü kişi bile olsa bir hedef olarak belirlenebilirim. Bunlar sıradan değiller, tabi biz de değiliz. Çok iyi büyü yapanlar var ve doğal olarak bir çoğu yedinci sınıflar. Ancak onlardan da ısırılanlar aşırı derecede fazla olacak. Asamı tutuyorum sıkı sıkı ve hesaplama yapıyorum. Burası bir mekan, mekanda değişken de olsa bir sürü obje, matematiksel hareket var. Vampirlerin matematiği bile var. Her birinin tipik davranışları, stratejileri olacak. Rastgelelikte bile bir varsayımsal aritmansi var. Gözlerimi kapatıyorum Oxana'nın bana baktığından bihaber halde. Hogwarts'ın diğer mekanlarını hatırlıyorum. Zamanında, boş vakitlerimde, ders çalışmaktan sıkılıp etrafı dolaşmam, nerede ne kadar ne var diye hesap yapmam işime yaramış. Benim için beş yıllık hobi oldu bu. Tabi kurallar yüzünden giremediğim yerler de olmadı değil. Mesela kullanılan kızlar tuvaletleri, yasak oda gibi yerler. Onun dışında biraz da Asana'nın yardımıyla mutfağı bile hesaplayabildim. Keşke Asana yakında olsa, onun bilmediği yer yok gibi. Kurallar onun için bir hiç. Tabi güzel düşünce ama onun hesaplayamadığı nokta, okuldan atılırsan, okulu nasıl keşfedeceksin? En azından çoğunluğunu. Neyse ki kız henüz bu sonla karşılaşmadı, iyi.

Gözlerimi etrafta gezdiriyorum yeniden. Acaba büyük salon uygun mu savaşa? Alanın geniş olması bana kaçma imkanı mı verecek, yoksa vampire daha geniş hareket alanı mı sağlayacak? Gerçi alan geniş olsa bile masaların kalkması lazım. ''Masalar,'' diye söze giriyorum. ''Üstlerinden atlayamayız vampirler gibi. Kalkan büyüsü kullandıktan sonra saldırıdan kaçamayız. Bunları kaldırsak olmaz mı?'' diyorum elimi kaldırıp ama söz hakkı bile istemeden. ''Siper olarak bile işe yaramazlar. Uzaktan saldırı yapabilen bizler için normalde zorluk olmasa da hareket alanının kısıtlanması burayı bizim için apaçık bir tuzağa dönüştürür. Yani burada savaşacaklar için.'' Ve diğer objeleri inceliyorum. Acaba nasıl kullanabilirim. Etraf kalabalık olacak ve sandalyeler işimize yarar. Bir kaç tahta parçalamamız lazım. Fırlatma büyüsü ile kalplerine saplayabiliriz. Ve diğer objeleri inceliyorum. Yeni masalar alınabilir, neden onları ayak altından çekmek adına parçalamayalım? Canımızdan değerli değiller kaç bin yıllık tarih bile olsalar buradakiler. Ve zırhlar, zırhların elinde duran mızraklar da saplanmak için uygun. Ancak bunları vampirlerin ilk bakışta fark edip de bize karşı kullanmayı akıl edemeyeceği yerlere koymamız lazım. Ayrıca vampirleri iplere dolayarak yakabiliriz. Ve Oxana, kalbimi kırmış bile olsa onu seviyorum, hala seviyorum. Sadece, artık umudum kalmadı. Onu korumam lazım, ancak artık ona yaklaşamam. İstemiyor bunu, şimdiye kadar çok fazla bencillik ettim. Daha fazla zorlamamın manası var mı? Onu düşünürken bile ona şöyle bir bakmıyorum.

Bir de şu vardı, sığınak. Burası, Hogwarts bile güvenli değilken gene aynı mekanda sığınak nasıl güvende olacaktı? Bizim en önemli görevimiz de iş buydu, canımızdan bile önemli bir görev, sığınaktakilerin hayatı, savunmasız, küçük cadı ve büyücüleri korumalıydık. Onlar daha ufak, çocuktu. Zaten güvende olmak için giden yaşıtlarımız ve bizden büyükler bir elin parmağını geçmeyecek kadardı. Ve Slytherin'ler. Onlar da inanılmaz katılım yapmıştı. Kendi tarafları olmayınca karşıdakiler, doğaldı bu tabi. ''Büyük salonda ya da dışında, tek bir yerde kalmayalım. Bizi bir araya toplayıp, çember içine alıp öldürebilirler. Küçük gruplar halinde ve mümkün olduğunca kenarlarda savaşmak bizim için en büyük avantaj olacak. Onların hızları düşünülürse bizim en büyük dezavantajımız fazla hantal olmamız. Bu yüzden düelloda iyi ve hızlı olanları bilindiğine göre her gruba birer tane verilebilir. Anlaşmazlıklarımızı ve kişisel özelliklerimizi unutmalı, strateji gereği birbirimizin canlarını korumalıyız. Ve en önemlisi, birbirimize güvenmemiz lazım.'', diyorum herkesin duyabileceği bir sesle. Tamam, çok bilmişlik ediyordum ama savaşla ilgili araştırma da yapmıştım, olası bir savaştan haberdar olur olmaz. Bu salondan hepimiz canlı çıkamayacaktık belki de ben de ölecektim ve açıkçası bu beni korkutmuyor değil, ama korkaklık edersem kaybedeceklerim beni daha da korkutuyor. Vampirlerin zaferi altında yaşamak bir büyücü için en büyük onur sorunu. Bir Slytherin öğrencisi için bile. Ah, Tanrım, tam bir askere dönmüştüm bu durumda. Tamam, garip ve asosyal olabilirdim ama onursuz ve korkak değildim. Eminim, bu özellikleri taşıyanlar da bu noktada tamamen benliklerini aşacaklardı. Ve bir gümbürtü kopuyor. Ben hızla ayağa kalkıyorum. Ve karışan kalabalığa bağırıyorum. ''Büyük salondan benimle beraber çıkıp Hogwarts'ın stratejik alanlarını savunmak isteyen var mı? Eğer yoksa tek başıma gideceğim.'' diyorum ve bunu der demez zaten açık olan kapıya yöneliyorum. Asamı olası bir vampire karşı doğrultuyorum. Vampirler içeri doluşmadan bir an önce o saptadığım yerler ulaşmalıyım. Üst katlardan birine çıkacaktım, gitmem gereken yere belliydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://phoenix-ro.yetkin-forum.com/t7561-yedisibirarada#171933
Armina O'Rourke
Hayalet
Hayalet
Armina O'Rourke


Mesaj Sayısı : 73
Mücadele Tarafı : Bebeklerim Chucky ve Jigsaw'ın tarafını tutarım ben
Kayıt tarihi : 15/07/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue90/100~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (90/100)
Düello Gücü:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue0/0~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (0/0)

~ Hogwarts Savaşı Empty
MesajKonu: Geri: ~ Hogwarts Savaşı   ~ Hogwarts Savaşı Icon_minitimePtsi Ağus. 08, 2011 12:17 pm

Demek savaş olacak ha? Abilerim mi savaşacak yani? Acaba nasıl baş edecekler bu durumla? Profesörlere bakıyorum ve Müdür Caliante'nin konuşmasını dinliyorum. Yeşilimsi gözlerim iri iri, resmen korkudan titriyorum. Yanımda oturan Eudor'un elini tutuyorum sıkı sıkı. Dudaklarım öyle bir gerilmiş ki neredeyse minik, pembe bir çizgiye dönmüş. Solondaki herkesi inceliyorum, Hufflepuff masasını, diğer masaları, abilerimi, arkadaşlarımı, Elmas'ı, Haziran'ı, Gaspard'ı. Geçmişte yaptıklarımızı hatırlıyorum beraber. Tamam sığınağa gideceğiz ama ya vampirler kazanırsa? O zaman sığınağa gelmezler mi? Neredeyse ağladım ağlayacağım. Cebimden kafadan ibaret bebeklerimi çıkarıyorum bir elimle ve onları avucumda sıkıyorum. Jigsaw, Chucky, o filmlerdeki gibi yapın, vampirleri öldürün, beni, bizleri koruyun nolur. Hele sen Jigsaw, biliyorum, sen iyi birisin aslında, bizim yanımızda olacaksın. Chucky'i senin gibi olmaya ikna eden sensin. Sonra birden, onların gerçekte öyle olmadığını hatırlıyorum. Ah, sadece o filmlerdeki isimleri vermiştim ya. Korkunca hayal gücüm fazla çalıştı işte.

Ve bina başkanlarının ardından diğerleriyle gidiyoruz. Arkama bakıyorum bebeklerimi göğsüme yaslayıp. Gözlerim doluyor ansızın. Hıçkırmamak için kendimi kasıyorum. Gözlerim yerde, ufak hıçkırıklarla sessiz sessiz ağlıyorum. Herkesin bu kadar gergin olması, korkmuş olması sinirlerimi iyice bozuyor. Gene de hiç sesimi çıkarmadan ilerliyorum. Ve sığınağa doğru giderken tam yarısında bir gümbürtü kopuyor. Ben sarsılıyorum bir an ve farkında olmadan bebeklerimden biri düşüyor kucağımdan. Ben sığınağın kapısına yaklaşınca fark ediyorum birinin düştüğünü. ''Jigsaw? Eudor, Jigsaw gitti.'' diyorum telaşla onun elini bırakarak. Chucky'i cebime atarak koşar adımlarla geriye gidiyorum. Bina başkanları ağlayıp duran çocuklarla uğraşmaktan benim farkıma bile varmıyorlar. Ancak Eudor'un peşimden gelmesine de engel oluyorlar onun dediklerini dinlemeden. Saçlarımı arkaya atıyorum koşu esnasında dağılan. Vampirler birazdan gelecek, onların Jigsaw'ı öldürmelerine engel olmam gerek. Acele ile etrafa bakıyorum. Nerede acaba? ''Jigsaw? Jiggy? Neredesin kızım?'' diyorum, bağırarak. Gümbürtüler iyice artıyor. Etrafta kimse olmadığına göre ben de koyuveriyorum kendimi. Alay edecek kimse yok burada ya, kalanlar henüz Büyük salonda. Ağlıyorum hıçkıra hıçkıra. ''Jiggy, nerede...ee...sin?'' Sonra gümbürtüler daha da artıyor. Korku ile asamı çıkarıyorum cübbemin cebinden. Yüzüm ağlamaktan sırılsıklam oldu. Yüzüme düşen ve yapışan saç tellerimi düzeltiyorum. Ellerim titriyor korkudan.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://phoenix-ro.yetkin-forum.com/t7561-yedisibirarada#171933
Jesse Ablow
Ravenclaw VI. Sınıf
Ravenclaw VI. Sınıf



Mesaj Sayısı : 101
Doğum tarihi : 13/11/94
Yaş : 29
Mücadele Tarafı : Tarafsız.
Sihirsel Soy : Safkan.
Kayıt tarihi : 29/06/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue94/100~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (94/100)
Düello Gücü:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue0/0~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (0/0)

~ Hogwarts Savaşı Empty
MesajKonu: Geri: ~ Hogwarts Savaşı   ~ Hogwarts Savaşı Icon_minitimePtsi Ağus. 08, 2011 9:23 pm

Karanlık, hiçbir zaman ışıksız ortamda gördüğümüz siyahlık değildir. O, içimize işlemiş bir mikroptur. Biz, kendimizi koruyamadığımızda o çoğalır ve ruhumuzu ele geçirir. İşte o zaman, hiçbir şeyden korkmayız, ölmek dışında.

Gözleri, Büyük Salon’un her yerinde endişe ile kasılan insanları görmekten yorulmuş olacak ki gözkapaklarının ardına sığınmışlardı. Burnunda dolan hava, soluk borusunu da ferahlatarak ciğerlerine varıyor; bir süre sonra aynı yoldan geri dönüyordu. Bu sırada düşünceler de beynine hızla işliyor ve birkaç salise sonra yerini başkalarına bırakmak için geldikleri yere geri dönüyorlardı. Kollarını iki yana açıp hafifçe gerindi. Ciğerleri, göğüs kafesini kırıp göğsünü parçaladıktan sonra dışarıya kendilerini atmak adına iyice şişerken, aralarında kalan koyu kırmızı organ, defalarca attı. Heyecan yahut korku… Herhangi biri, kalbini ele geçirmek üzereydi besbelli; bu nedenle de normalin üzerinde bir hareket vardı küçük kapakçıklarda. Sürekli kasılıp gevşiyor, durmadan vücuduna kan pompalıyordu. Bu durum, birkaç dakika daha böyle gitti ve ardından müdür, konuşmasına başladı. Durmadan nefes alıp yaptığı konuşması, fazla amatörceydi Ulysses’e göre; ancak o dudaklarının kıpırdamasına engel oldu ve nefes alış verişine normal tempoya dönmüş kalbinin atışları eşliğinde devam etti. Salon, şimdi ona korkunç bir katliam merkezi olarak gözükmeye başlamıştı. Gözlerini ardı ardına birkaç kez kırptıktan sonra az önce düş dünyasında yarattığı kanlı Hogwarts’tan gerçeğine dönebildi. Beyninin her kıvrımında farklı bir şey düşünülüyordu sanki. Kafasının içi uğultularla dolmuştu. Bunun üzerine oturduğu yerden kalkmak için omuzlarını biraz dikleştirdi ve ayaklarını tabana sertçe vurdu. Çıkan ses kimsenin dikkatini çekmemiş olabilirdi; fakat bu kendisine büyük bir cesaret kaynağı olmuştu. Her öğrencinin üzerindeki cübbelerden mavi armalı olanı kendinde de mevcuttu ve bu ona ayak bağı olacaktı. Cübbesini üzerinden hızlıca çıkartırken kollarından geriye doğru kayan kumaş, teninde farklı hisleri uyandırmıştı. Gözlüklerini sağ elinin işaret parmağı ile biraz yukarı ittirdikten sonra aşağı doğru kayan siyah kıyafetin iç cebinde durmuş, kendini belli etmek üzere sırıtmış asayı hızla çekip aldıktan sonra daha yere düşmemiş olan cübbenin yok oluşunu izledi.

Binasından olan bir öğrencinin fikirlerle dolu konuşmasının sonunu duyduğunda onun yola koyulduğunu fark etti ve onun arkasından gitmek adına öne doğru atıldı. O daha Büyük Salonun kapısına varmadan ona yetiştikten sonra dudaklarını kıpırdattı ve daha önceden muhabbeti olmadığı çocuğa bir soru yöneltti. “Peki, planın nedir? Nasıl korumayı düşünüyorsun burayı?” Daha cevabını beklemeden onun yanında yolculuğuna başlamış olmanın verdiği gururlar yüzüne yerleşmiş tebessüm, küçük öğrencilerin sığınağa varıp varmadığını ve orada güvende olup olamayacaklarını düşünmesi ile siliniverdi. Savaş, okulu ele geçirmeden önce tüm acımasızlığı ile Ulysses’in beynine nüfuz etmişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gaspard McAllen
Hufflepuff III. Sınıf
Hufflepuff III. Sınıf
Gaspard McAllen


Mesaj Sayısı : 385
Doğum tarihi : 23/12/94
Yaş : 29
Mücadele Tarafı : Taner! Oh yeah :)
Sihirsel Soy : Safkan
Evcil Hayvanı : Çita :D
Kayıt tarihi : 09/05/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue85/100~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (85/100)
Düello Gücü:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue0/0~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (0/0)

~ Hogwarts Savaşı Empty
MesajKonu: Geri: ~ Hogwarts Savaşı   ~ Hogwarts Savaşı Icon_minitimeSalı Ağus. 09, 2011 2:02 pm

Hayatımı etkileyecek bir büyü savaşı daha. Ben ailemi zaten bu yüzden kaybettim. İstemiyordum. Karanlık güçler her zaman ki gibi can peşindeydi. Can yakmak hoşlarına gidiyor olmalıydı. Hayatımın yarısını onların bana verdiği acıyla yaşadım. Halada yaşıyorum. Etkisini çok fazla hissettirmese de ben ailemi çok özlüyorum. Abim benim tek tutunma amacım. Kalbim sıkışır gibi oluyor. Vampirler ve karanlık taraf bize saldırıya geliyor. Savaşın etkileri herkes biliyor ki büyük olacak. İnsanlar ölecek canlar yanacak. Ne hakları var ki bu düzeni bozmaya. Anlamıyorum. Hayatın bize öğreteceği daha ne kaldı ki? İsyan etmiyorum. Ama etsem de olur. Büyük olsaydım kesin bu savaşa katılırım. Daha üçüncü sınıfım. Ben istesem de istemesem de sığınağa gideceğim. Abimle orada güvende olabiliriz. Arkadaşlarım orada güvende olabilirler. Fakat ya savaşı karşı taraf kazanırsa. Olmaz! Kazanırlarsa hayat cehenneme döner. Bunu aklımdan bile geçirmemeliyim.

Büyük salondaki etkileyici konuşmalar yaşanırken arkadaşlarıma bakıyordum. Eudor, Armina, Elmas ve Haziran onlar en yakın arkadaşlarım birisini kaybetmem beni ailem kadar etkiler. Hepsine teker teker bakıyordum. Gözlerinde korku var. Benim yok değildi. Abime bakıyordum. Gryffindor masasında sakin bir şekilde Archill'i dinliyordu. İçim rahatladı. Archill başkanlara öğrencileri götürün diye bağırdı. Büyük salonda bir uğultu vardı. Dördüncü sınıflarda savaşa kalmak istiyordu. Archill bunun zararlı olacağını ve baş edemeyeceklerini düşünüyordu. Sınıf başkanları bizi sıra halinde sığınağa götürüyordu. Slytherin ve Gryffindor sınıfı büyük salonun kapısına iyice yaklaşmıştı. Dikkatimi Gibson abi çekti. Kalabalıktan yararlanıp ardan sıvıştı. Bir de ne göreyim. Abim peşinden gidiyordu. Sığınağın dışarısında kalabilirlerdi. Savaş onları yaralayabilirdi. Sesimi çıkartmadım çünkü yakalanırlarsa abim ve Gibson iyi bir ceza alabilirdi. Gözlerimi yumdum ve sadece güvende olmalarını istedim. Artık koridorları geçmiştik. Armina ve Eudor yan yanaydı. Birbirlerine bakıyorlardı. Sonuçta aşıklardı birbirlerine. O sırada bir gümbürtü koptu ve Armina'nın bebeği düştü. Gümbürtüyü fark eden sınıf başkanları daha da hızlı olmamızı söylüyorlardı. Armina ellerinden kurtuldu ve bebek için arkaya koşturdu. Eudor'u tutmuşlardı. Ben kalabalıktan bir çırpıda sıyrılıp Armina'nın peşinden koştum. Bebeğini aradığını görüyorum uzaktan fakat gümbürtüler ona hızlı yaklaşmama engel oluyordu. Bende korkuyordum. Bir kaç adım kala korkudan asasını çıkarttığını ve ağladığını gördüm. Yanına gittim. İşin gerçeği bebek tam önüme düşmüştü ve onu almıştım sığınakta vermek için fakat Armina geri dönmüştü. Armina'ya sakince yaklaştım ve ona bağırarak seslendim. Çünkü gümbürtüler sesleri engelliyordu. " Armina gel gidelim! Bebek bende al! Hadi Armina hadi! " Gümbürtüler gittikçe artıyordu ve bende korkmaya başlamıştım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ra'asiel B. S. d'Orléans
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Ra'asiel B. S. d'Orléans


Mesaj Sayısı : 80
Doğum tarihi : 13/08/92
Yaş : 31
Sihirsel Soy : Safkan
Evcil Hayvanı : Karabaş
Kayıt tarihi : 26/07/11

~ Hogwarts Savaşı Empty
MesajKonu: Geri: ~ Hogwarts Savaşı   ~ Hogwarts Savaşı Icon_minitimeSalı Ağus. 09, 2011 9:37 pm

Göstermeye çalıştığın kadar asil mi gerçekten ruhun? 'Aman' demeden hiç aman dilemedin mi kimseden sahiden? Sözlerinle karşı çıkar gözüktüğün adaletsizliklere şahit olduğunda başını çevirdiğin, hedeflerine ulaşmak için ters yola girdiğin, kendini ters yolda bulduğunda geri dönmeye boş verdiğin olmadı mı hiç? Doğuştan sahip olmadığın güce sahip kimselerden yardım görmek için saf değiştirdin ya da güçlenmek için güçlünün yanında durdun; yeteneklerini sergileme imkanının da ötesinde sana türlü imtiyazlar tanıyanın, tanıyanların arzularına kim bilir kaç kez boyun eğdin; ve kim bilir kaç kez değil aynada, bir su birikintisinde bile aksine yakalanmaktan korktun değil mi? Utandın sessizce içinde biriktirdiğin 'sen'den... Sahi... Bugün sahip olduklarını kime, kimlere borçlusun? Hayallerine kavuşmak, olmak istediğin yere varmak, hiç değilse mevcudu korumak için nelere sustun, neleri, kimleri sattın? Konuşsaydın yahut saklasaydın bütün bu elindekilere yine sahip olur muydun? Güzel elbiselerinin, galleonlarının, malikanelerinin, belki şöhretinin bedelini ziyadesiyle ödedin aslında değil mi? Kendine bile anlatmadığın, yok saydığın tecrübelerini bir gün çıkaracak mısın hafızanın o karanlık bölgesinden? Kimseye fırsat vermeden sen anlatabilecek misin kendini bir gün? Üzülme... Herkes kadar kirlisin. Sen, tanrının ruhu sakat doğurduğu insan cinsinin aciz bir üyesisin. Belki de hayatının lekeleri isminin gerisinde, satır aralarında kalır sadece. Eğer hikayeni anlatmaya karar verdiğin gün dürüst olabilirsen, geçtiğin yollardan bahsedebilirsen vardığın noktadan ziyade, ailenin kefareti belki omuzlarından kalkar bir gün. Çok mu acı çekiyorsun gerçekten? Nüfuzlu ve ünvan sahibi bir ailenin en küçük çocuğu, tek kızı olmak bu kadar mı zor? Belki bugün senin için bu kefareti ödeme vakti gelmiştir, sen de öyle düşünüyorsun, değil mi? Bu savaş Ra'asiel, bu savaş seni, ailen adına ödemke zorunda olduğun tüm kefaretlerden kurtarabilir belki. d'Orléans Hanedanlığı'nın ülkelerine yaptıkları ihanet silinmese bile, seni 'temiz'leyebilir. Düşüncelisin, neden bu kadar çok düşünüyorsun? Yutkunuşundaki ve o gözlerindeki tereddüt... Korkuyorsun, yine ve yeniden susacak mısın? Savaş alanından kaçacak mısın? Tıpkı büyükbabanın isyanı duyunca tahtı bırakıp kaçtığı gibi? Müdür Archill'i pürdikkat dinliyorsun. Sığınaklara gitmek isteği ile yanıp tutuşuyorsun, zavallı Ra'asiel! İçindeki korkunun büyüklüğünün farkında mısın? İçinde büyüttüğün onca şeyin farkında mısın? Hayır, hayır, göstermeye çalıştığın kadar asil değil ruhun senin. Sen henüz şekillenmemiş bir ruhtan başka bir şey değilsin. Ama ödemek zorunda olduğun kefaretin farkındasın. Savaştan kaçan, kaçmaktan da öte ülkelerini satan aile üyelerinin aksine, sen bundan iğreniyorsun, için tiksinti dolu senin, nefretle büyütülmüş, olgunlaşmamış bir ruh... Kararını verdin, değil mi? Artık bu 'kirli' geçmişe dayanamadığın için verdin kararını, ama sen de biliyorsun savaş esnasında sürekli kaçıp saklanacaksın. Vampirlerden ve kurtadamlardan kaçmaya çalışacaksın. Yine de savaşa katılmak bile senin için, kefaretini ödemek için yeterli. Ölmeyi düşünüyorsun, ya ölürsün ne olur? Korkma, henüz ölmeyeceksin. Kefaretini hala ödeyemediğini anladığın an, ölmeyi dileyeceksin belki ama ölmeyeceksin. Yurkunarak naktığın genç adam kim? Ah, ufak oyuncağın! Aidan, genç ve yetenekli Aidan... Ne söylüyorsun ona? Dudaklarından dökülen kelimeler de ne öyle? "Ben kalacağım." mı diyorsun? "Sen gidebilirsin." Bu durumda bile oyuncağına emir vermekten hoşlanıyorsun, ne komik! Peki ama, gerçekten savaşabilecek misin, bunu kendine neden hiç sormuyorsun? Diğer öğrenciler gibi ayağa kalkıyorsun ama hayır, sığınağa gitmeyeceksin. Peki ama... Nereye gideceksin, bir fikrin var mı küçük cadı?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Steven Edward Williams
Slytherin IV. Sınıf
Slytherin IV. Sınıf
Steven Edward Williams


Mesaj Sayısı : 42
Mücadele Tarafı : Karanlık Tarafta
Sihirsel Soy : Safkan
Evcil Hayvanı : köpek
Kayıt tarihi : 06/05/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue83/100~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (83/100)
Düello Gücü:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue0/0~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (0/0)

~ Hogwarts Savaşı Empty
MesajKonu: Geri: ~ Hogwarts Savaşı   ~ Hogwarts Savaşı Icon_minitimeÇarş. Ağus. 10, 2011 12:39 pm

O gün bir şeyler oluyordu. Ters giden ve endişe veren fakat buna ne sebep olmuş olabilirdi ki? Telaşla ve ani bir kararla bütün Hogwarts öğrencileri büyük salonda beklendiğine göre bir şey var demekti. Fakat ben çok sakindim, endişeden çok merak vardı. Neler olduğunu çok merak ediyordum, ben de herkes gibi hızlıca Slytherin kıyafetlerimi giydim. Büyük salonda konuşulanları kaçırmak istemiyordum. İçimden bir ses, benim gerçekten ilgimi çok çekecek bir şey olduğunu söylüyordu. Bilmediğim bir heyecan kaplamıştı beni, her geçen dakika dahada sabısızlanıyordum.

Koridorlara çıktığımda herkes telaştan bir oradan bir oaraya koşuşturuyor, itekliyor ve tedirgin bir şekilde ilerliyordu. Şu zavallıların bu hallerini izlemek zevkli oluyordu. Hayatım boyunca ilk kez Hogwarts'ı bir telaş almış başını gidiyordu, hiç görmemiştim. Başıma ilk kez geliyordu. Durumun ne kadar ciddi olduğu herkesin yüzünden anlaşılıyordu. Salona ulaştığım zaman zaten neler olup bittiğini öğrenecektim.
En sonunda büyük zorluklarla toplantının yapılacağı yere varmıştım. Onca sıkış tepiş içinde yürümek berbat bir duyguydu, herkese söylene söylene salona ulaşabilmiştim. Sonra kendi binamızın masasına oturarak açıklamayı beklemeye başladık. Salonda büyük bir sessizlik vardı, kimsenin gıkı çıkmıyordu. şöyle gözümü küçüklere çevirdim, yüzlerindeki korku ve meraklı bakışlar kürsüdeydi. Kim bilir neler hayal ediyorlardı. Benim de canım sıkılmış öğrencileri izliyordum. Artık bir an önce konuşmanın başlaması gerekiyordu. Ben bunları der demez Hogwarts yöneticimiz de konuşmasına başlamıştı. Baya tedirgin ve korkmuş görünüyordu, sesi titriyor konuşmakta güçlük çekiyordu. Evet karanlık Hogwarts'a doğru geliyordu. Büyük bir savaş kaçınılmaz olacaktı. Fakat bu savaşın öncekinden daha farklı olacağı kesindi. Daha sonra profesörün sesi düzelmeye başladı, artık kendinden daha emin ve cesaretli konuşuyordu. Bir yandan öğrencilerin moralini düzeltmeye çalışıyor bir yandan da kendi moralini düzeltmeye çalışıyordu. Anladığım kadarıyla vampirlerin ve kara büyücülerin amaçları asalardı, güç elde etmekti. Öyle görünüyorki onlar Slytherin ve ölüm yiyen demeden herkese saldıracaklardı. Buna gerçekten çok şaşırıyordum. Nasıl yapıyorlardı kendi gibi olanlara anlam veremiyordum. Bu savaş benim kaderim olabilirdi, bende kendime yer edinmeliydim çünkü böyle bir şeyi asla kaçıramazdım. Yeteri kadar büyü bilgim vardı, babam bana çok şey öğretmişti. Hemde lanet büyülerini bile. Kendimi avunabilirdim. Fakat kime karşı? Benim gibi kötü olanlara mı yoksa Hogwarts'a karşı mı? Benimde kafam karışmıştı. Kara büyücülere karşı savaşıyor olduğumu düşünmek çok garibime gidiyordu. Fakat eğer bana da gelecek olurlarsa o zaman karşılıklarını da alacaklardı, asla ölmeye ve asamı vermeye niyetim yoktu. Buna izin vermezdim. İlk kez eziklerin yanında savaşacak olmayı düşünmek kötüydü fakat mecbursam bunu yapmak zorundaydım fakat Hogwarts için değil çıkarlarıma uygun olduğu için. Bu savaşta tarafım olmayacaktı, sadece kendi tarafımda olacaktım. İleride bunun ne getireceğini ben de kestiremiyordum. Fakat bana olumlu yönde çok şey katacağından emindim.

Sonra profesörün bu savaşa sadece 4.sınıf üzerindeki öğrencilerin katılacağını duyunca şoka uğradım. Bir an " Neee!" Diye bir tepki verdim. Slytherin masası bana dönmüştü bir an. Hayır kesinlikle bunu kabul edemezdim, sığınaklara asla gitmeyecektim. Oturup hiç bir şey yapmadan savaşın bitmesini bekleyemezdim. Ben de savaşacaktım evet bunu yapacaktım. Ardından beni çok iyi tanıyan profesöre döndüm, o her zaman beni anlamıştı.
" Bu savaşa ben katılacağım, sığınağa gitmeye hiç niyetim yok. Ben yeteri kadar büyü bilgisine sahibim sizde biliyorsunuz. Savunacak kadar gücüm var. Lütfen beni de katın" Şöyle bir yüzümü süzdü. Elini çenesine koyarak düşünmeye başladı. Kısa bir süre sonra kabul etmişti. İşte bu beni çok mutlu etmişti. Ben de bu tarihi savaşta kendime yer edinecektim. Hedefime bir adım daha yaklaşmıştım. Şimdi sabırsızlıkla mücadeleyi beklemeye başlamıştım. Herkes sığınağa giderken ben 5.sınıflarla birlikte kalmıştım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Doğa Günercel
Ravenclaw VI. Sınıf
Ravenclaw VI. Sınıf
Doğa Günercel


Mesaj Sayısı : 192
Kayıt tarihi : 22/06/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue93/100~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (93/100)
Düello Gücü:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue0/0~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (0/0)

~ Hogwarts Savaşı Empty
MesajKonu: Geri: ~ Hogwarts Savaşı   ~ Hogwarts Savaşı Icon_minitimePerş. Ağus. 11, 2011 5:21 pm

    Müdürün dediklerini büyük dikkatle dinlemiştim. Kalıp savaşmalıydım kesinlikle. Ölsem bile, umrumda değildi. Hem, belki ölürsem daha mutlu olurdum? Diğer dünya daha iyiydi belki? Sevdiklerinizi acımasızca elinizden alacak birileri yoktu belki de orada? zaten, burada ölü gibiydim. Ölüden ziyade hayalet... Amaçsızca ortalarda dolaşıyor, uyuyor, yemek yiyor ve zinciri bağlayarak tekrar başa dönüyordum. Sosyal hayatım bitmişti, önemlisi ben bitmiştim. Ölümün bir insanın canını bu kadar yaktığını hiç düşünmezdim. Daha birkaç hafka birlikteyken, acımasızca almışlardı O'nu beden. Desdemona'mı almışlardı benden. Kollarım arasında yitip gitmişti hayatım, Haytım olmuştu birka haftada işte. Hem, ölsem bile savaşta, iy bir amaç uğruna ölmüş olmazmıydım? Sığınağa goğru giden topluluğa baktım ve kalıp savaşanlara da. Bende oturduğum yerden kımıldamadım. Sığınağa gitmiyordum. Kalıp savaşacaktım. Hem Hogwarts, hem de güzeller güzeli Desdemona'm için...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
M. Serenity Bennett
Ravenclaw VI. Sınıf
Ravenclaw VI. Sınıf
M. Serenity Bennett


Mesaj Sayısı : 173
Mücadele Tarafı : Kendi tarafı işte.
Sihirsel Soy : Üvey annesi ve babası safkan. Gerçek annesi melez babası muggle doğumlu.
Evcil Hayvanı : Kurtlara bayılır ama evde bir kurt besleyemeyeceğine göre sadece bir köpekle yetinmek durumunda kaldı. Beyaz bir terier, adı Toil.
Kayıt tarihi : 28/06/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue95/100~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (95/100)
Düello Gücü:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue0/0~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (0/0)

~ Hogwarts Savaşı Empty
MesajKonu: Geri: ~ Hogwarts Savaşı   ~ Hogwarts Savaşı Icon_minitimeC.tesi Ağus. 13, 2011 7:23 am

Yavaşça soluk aldı ve gözü Kurt'u arayan bir şekilde etrafı incelemeye koyuldu; ancak o yoktu. Neredeydi? Bilmiyordu. Sonra nefesini aldığı hızda geri saldı. Hafif bir kabarıklığa kapılmış göğsü şişliğinden kurtuldu. Sonra asasını cübbesinden çıkartarak masaya koydu, sertçe. Herkes bir telaş içerisinde ya sığınaklara gidiyor ya da savaş planları yapıyordu. Alojz, savaş hakkında konuşuyordu. Craig ise hiçbir şey düşünemiyordu. Oxana neredeydi? Belki şu anda aynı soru onun kafasından da geçiyordu. Şu an Oxana'yı düşünme zamanı değildi ama. Şimdi, Kurt'u da düşünemezdi. Küçük çocukların canı, güvenliği birinci sıradaydı. Belki de küçük çocukların ardına saklanmış kendi güvenliği önemliydi.

Asasını geriye aldı masadan, sonra yavaşça ayaklandı. Parmak uçlarında süzülüyordu belki de şimdi, fark etmemişti. Yürümeye başladı, salonun dışına doğru gidiyordu. İlerledikçe ilerliyor, hızla çıkmaya çalışıyordu. Profesörlerin, müdürün sözleri hiç dikkatini çekmiyordu. Onun dikkatini çeken şey, uğultu arasından duyulan korku dolu çığlıklardı. Belki kimsenin fark etmediği, edemediği o masum çığlıkları duyuyordu. Gururlu muydu? Ya da mutlu mu? Değildi. Kendini savaşın ortasına atacak olmaktan mutlu değildi. Hüzünlüydü biraz, biraz da endişeli. Belki de... Belki de korkuyordu. Cesur değildi. Olsaydı Ravenclaw'da değil Gryffindorda olurdu zaten. O zekiydi. O zaman neden zekâsını kullanmak yerine böyle salak salak düşünüyordu? Bilmiyordu. Yavaşça salondan çıktı ve ilerlemeye başladı. Nereye gittiğini bilmeden.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Archill Thomas Caliente
░Emekli Hogwarts Müdürü ░
░Emekli Hogwarts Müdürü ░
Archill Thomas Caliente


Mesaj Sayısı : 2864
Doğum tarihi : 24/12/90
Yaş : 33
Mücadele Tarafı : Aydınlık~
Sihirsel Soy : Safkan~
Kayıt tarihi : 23/04/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue100/100~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
~ Hogwarts Savaşı Left_bar_bleue50/60~ Hogwarts Savaşı Empty_bar_bleue  (50/60)

~ Hogwarts Savaşı Empty
MesajKonu: Geri: ~ Hogwarts Savaşı   ~ Hogwarts Savaşı Icon_minitimeC.tesi Ağus. 13, 2011 10:24 am

Out: Gryffindor'a 20 Puan! Slytherin'e 15 Puan! Hufflepuff'a 10 Puan! Ravenclaw'a 20 Puan! ~ Hogwarts Savaşı 146178
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://phoenix-ro.yetkin-forum.com
 
~ Hogwarts Savaşı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ~ Hogwarts Savaşı!
» Delilah,Darlena ve Hermia'nın Odası & Yastık Savaşı.
» Hogwarts Savaşı Ve Ölenler
» Hogwarts Savaşı için ve Genel rp'ler için
» Hogwarts, Hogwarts geldik sana.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg ::  ||| Başlangıç :: RPG İçi-
Buraya geçin: