Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 IV. ve V. Sınıflar

Aşağa gitmek 
+6
Melanie Lawrence
Steve D.Strong
Charlotte Mabelle Xanei
Marseglia Svenja Vaquier
Daniel Jacob B. Black
Lyonelina Mullendore
10 posters
YazarMesaj
Lyonelina Mullendore
☼ Tılsım Profesörü ☼
☼ Tılsım Profesörü ☼
Lyonelina Mullendore


Mesaj Sayısı : 278
Doğum tarihi : 30/08/92
Yaş : 31
Sihirsel Soy : Safkan
Kayıt tarihi : 02/07/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
IV. ve V. Sınıflar Left_bar_bleue100/100IV. ve V. Sınıflar Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
IV. ve V. Sınıflar Left_bar_bleue0/0IV. ve V. Sınıflar Empty_bar_bleue  (0/0)

IV. ve V. Sınıflar Empty
MesajKonu: IV. ve V. Sınıflar   IV. ve V. Sınıflar Icon_minitimeCuma Tem. 24, 2009 7:54 pm

Haftanın son günü, 4. ve 5. ders olarak Kehanet sınıfına gelen öğrenciler güneşin yüzünü gösterdiği bir günde burda olmaktan çok rahatsız. Yinede profesör öğrencilerden önce gelip onları beklemeye başlıyor. Uzun bir süre bekledikten sonra öğrenciler sınıfı doldurmaya başlıyor. Profesör öğrencilerin aralarında gezmeye başladıktan sonra dersin konusunu anlatıyor. Profesör herkesden yanındaki arkadaşı hakkında bir kehanette bulunmasını ister. Sınıf bu durumu gayet çok sever ve arkadaşarı hakkında komik kehanetlerde bulunur. Profesör bu durumu fark edince sözlü yerine yazılı bir şekilde yapılmasını ister. Kağıtlar profesöre verildikten sonra zil çalar ve öğrencilerden önce profesör sınıfı terk eder.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Daniel Jacob B. Black

Daniel Jacob B. Black


Mesaj Sayısı : 269
Doğum tarihi : 23/07/95
Yaş : 28
Mücadele Tarafı : Karanlık Taraf
Sihirsel Soy : Safkan
Evcil Hayvanı : Çapkın Prens, DJ, Danny Jake vs.
Kayıt tarihi : 09/05/09

IV. ve V. Sınıflar Empty
MesajKonu: Geri: IV. ve V. Sınıflar   IV. ve V. Sınıflar Icon_minitimePaz Ağus. 02, 2009 4:06 pm

Onun için çok yorucu bir gündü. Bir yandan derslerle, bir yandan ödevlerle ve bir yandan da kendi sorunlarıyla baş etmeye çalışıyordu. Neyse ki bugün haftanın son günüydü. Ertesi gün biraz daha fazla uyuyabilir ve ödevlerini bir sonraki güne bırakabilirdi. Kendine biraz vakit ayırmalıydı. Durup düşünmesi gerektiği o kadar çok şey vardı ki, artık kendisi bile bunları takip edemez olmuştu. Ona yardımcı olabilecek bir ailenin, kan bağının olduğu birilerinin hasretini çekiyordu. Hiçbir zaman bulamayacağı bir şeydi belki de bu. Belki de Lisa’yla Bart onun için bir fırsattı. Tabi sırf bu sebeple de hayatını mahvedebilirdi. Bir aileye neden ihtiyacım olsun ki! Ben yalnız da gayet güzel yaşıyorum. Kendini her saniye bu şekilde avutuyordu. Ama biliyordu, bir şeylerden kaçmaya çalıştıkça o şeyler ona daha da çok yaklaşıyordu. Eğer kız kardeşini, ikizini bulabilseydi onunla hemen hemen aynı duyguları yaşamış biriyle konuşabilirdi. DJ’i kesin anlardı, onun da kız kardeşini anlayacağı gibi. Yine imkansızdı, evlatlık verilen ikizini nereden bulacaktı ki? Kim bilir soy adı neydi! Babası mektupta lütfedip de onun ismini yazsaymış belki ufak bir şansı olurmuş. Tabi yeni ailesi onun ismini değiştirtmiştir. Onun bir ailesi var, benimse bir avuç hatanın doğurduğu insanlardan başka hiç kimsem yok! Hayatına lanet ederek çantasını omzuna attı ve kehanet sınıfının yolunu tuttu. Son iki ders çabucak bitsin ve hemen ortak salona döneyim, diye düşünüyordu hep. Neyse ki profesör dersliğe çoktan gelmişti. Bir de onu beklemek zorunda kalmayacaklardı. Kehaneti bilerek mi en sona koyuyorlardı acaba? Dersliğin ortamı daha da uykularını getirsin ve hafta bitmeden son bir işkence daha olsun, onları daha da sıkalım, diye mi düşünüyorlardı? Olabilirdi, ne de olsa yetişkinler öğrencileri düşünmezlerdi. Onları İngiliz yarış atları gibi kullanmayı severlerdi. Her zaman tek başına oturduğu masada yeni bir kızı gördü. DJ onu daha önce görmediğine emindi. Kız gayet güzeldi, sevimliydi ve bir ortama yeni girmiş bir insan gibiydi. Kesinlikle yeni gelmişti ve yanına oturdu diye bu yüzden ona kızmamalıydı. Hem kendi kendine fal bakmaktan çok daha iyiydi. Bu derste bir eşi olacaktı artık. Kızın yanına oturdu ve başıyla selam verip, merhaba, gibisinden bir şeyler geveledi ağzında. Muhabbete girmelerine vakit bulamadan profesör konuya girdi. Yanlarındaki arkadaşları hakkında kehanette bulunacaklardı. İşte bu süperdi. Gelecekte neler olabileceğini tam olarak kestiremeyecekleri için sallayabildikleri kadar sallayabilirlerdi. Kimse de bir şey diyemezdi. Tabi inandırıcı bir şekilde kehanette bulundukları sürece. Birden fazla kişiyle oturanlar kendilerine eş seçerlerken profesör DJ’e “Ah neyse ki sen de kendine bir eş bulmuşsun çocuk.” dedi. DJ ifadesizce kafasını salladıktan sonra yanındaki kıza döndü. Adını bile bilmediği biri hakkında nasıl bir kehanette bulunabilirdi ki. Sonra göz ucuyla onun kehanet kitabının kapağına baktı. Marseglia Svenja Vaquier yazıyordu. Büyük ihtimalle bu onun adıydı. Hafifçe öksürdü ve konuya daldı. “Imm sanırım adın Marseglia Svenja Vaquier, ben de Daniel Jacob Black. Sırayla kehanette bulunalım öyleyse.” Fazla kasıntı bir konuşma yapmıştı ama nedensiz yere gerilmesi onun suçu değildi ya. Yanındaki kızdan tuhaf bir elektrik almıştı. Yo hayır, ona da aşık olmamıştı tabi ki. Daha farklıydı. Gereksiz bir yakınlık hissi. Belki de Kehanet dersinin tuhaf getirilerinden biriydi bu da işte. Sırıttı ve derse döndü. “Marseglia, sen benim aramakta olacağım ikizimsin. Benimle çok iyi anlaşacaksın ve gün gelecek ikimiz de kötü işlere imza atacağız. Karanlık iki büyücü olacağız gibime geliyor. Benim zihnimdeki sihirli küre böyle diyor.” Gülümsemesi genişledi ve dalga geçtiğini belirten bir ‘hıh’lama çıkarttı. Kendine bir kardeş, yandaş aradığı doğruydu ama durum bu raddeye gelmemeliydi. Yani yoldan geçene bu tarz kehanetlerde bulunup insanların da kafasını bulandırmamalıydı. İyi de ne kaybederdi ki! Maksat eğlenmekti ki çok eğlenmişti. Henüz Marseglia cevap veremeden profesör işlerin iyice cıvıttığını anlayıp kehanetleri doğru düzgün bir kapıda yazmalarını istedi. DJ somurtup gözlerini devirdi. Tüy kalemini alıp mürekkep hokkasına daldırdı ve yazmaya başladı. “Ben gayet ciddiyim Profesör. Marseglia Svenja Vaquier benim aramakta olacağım ikizim. İkimiz birbirimizle gayet iyi geçineceğiz ve o Karanlık bir cadı olacak, tıpkı ikizi gibi. Gaddarca şeyler yapacağından eminim. Ruhsuz bir cadıya da dönüşebilir. Bilemiyorum, Kehanet yeteneğim olduğunu sanmıyorum ama bu dersi seviyorum tabi. Neyse, Marseglia’yı ‘ben’li ve karanlık günler bekliyor.” Sırıtıp yazdığı yazınının altına adını ve imzasını ekledi. Marseglia’ya bakıp göz kırptı ve sonra kağıdı profesöre teslim etti. Acaba Marseglia ne diyecekti? Büyük bir ihtimalle DJ’i küçük düşürücü şeyler yazacaktı. Hangi aptal kalkıp da birini ikizi ilan ederdi ki!? Tabi ki DJ; bu yüzden küçük düşürülmeyi hak ediyordu. Bir süre sonra bitiş zili çaldı ve ilk önce profesör dışarı çıktı. DJ de çantasını omzuna attı ve Marseglia’ya selam vererek derslikten çıktı. Kafaya takacak bir şey yoktu. Her şey harika gidiyordu. Biraz eğlenmekten kimseye zarar gelmezdi; Merlin’e bile!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Marseglia Svenja Vaquier

Marseglia Svenja Vaquier


Mesaj Sayısı : 303
Doğum tarihi : 03/07/94
Yaş : 29
Mücadele Tarafı : Düşünceleri yeni yeni şekilleniyor.
Sihirsel Soy : Safkan.
Evcil Hayvanı : Sven, Marsely. xP
Kayıt tarihi : 17/07/09

IV. ve V. Sınıflar Empty
MesajKonu: Geri: IV. ve V. Sınıflar   IV. ve V. Sınıflar Icon_minitimePaz Ağus. 02, 2009 6:52 pm

Derslerle geçen upuzun bir hafta içi geçirmişti. Yetiştirilmeye çalışılan ödevler, her gece tomarlarca parşömeni uyduruk yazılar için boşa harcamak, ödevin yarısındayken beğenmeyip tekrar yazmak ve bunun gibi başka zırvalıklar... Boğucu sıcaklıktaki hava onu bunaltırken bugünkü son dersi olan Kehanet'e doğru tek başına yürüyordu. Bu sene gelmiş olmanın faydaları işte. Şu ikiz zımbırtısı yüzünden gelmişti Hogwarts'a ama şu bütün gün koşuşturup durduğu dersleri sağ olsun aramaya başlamak bir yerde dursun ararken nasıl bir yol izleyeceğini bile düşünmeye fırsat bulamamıştı henüz. Geceleri ödev yazmaktan elleri çürümüş haldeyken aklına Jerard geliyordu. Eğer bu dönem ikizini bulma konusunda bir kademe ilerlemezse bütün yaz onun delici bakışlarına maruz kalacaktı ki bu düşünce Marseglia'yı deli etmeye yetiyordu. İki ders kehanet pek eğlenceli görünmüyordu doğrusu. Profesör edindiği ilk izlenimlere göre tuhaf biriydi, fazlaca tuhaftı ki bu özellik onun Marseglia'ya itici görünmesi için yeter de artardı. Öyleleri sevmezdi, sevdiği tipler davranışları kesin olanlardı. Bu profesör de şu sevdiği tipler arasına kesinlikle giremez görünüyordu, doğrusu. Onu Kehanet dersliğine götüren koridora sonunda ulaşmıştı, açıkçası bu derse neden girdiğini bile bilmiyordu. İçinden bir şey onu bu derse girmesi için dürtüklüyor gibiydi. Farklı bir şeyler yaşayacağını düşünmek onu günün bayıltıcı sıcağında bu saçma derse iki saat katlanmaya çalışmasına yol açmıştı. Hisleri doğrultusunda hareket etmezdi pek ama kapının günün sıcağına göre fazla serin kulpunu çevirirken bugün her şeyi hisleri doğrultusunda yaptığını fark etti ve hislerinde yanılmamayı umdu. Bulduğu ilk boş yere kurulduktan sonra her ne kadar görmekten bıkmış olsa da parşömen rulosuyla tüy kalemini çıkardı. Sınıfın dolmasını beklerken sağ elindeki tüy kalemle karıştırmaya başlamış olduğundan haberi yoktu. Armasından Slytherinli olduğunu anladığı bir çocuk yanında oturup selam verdi. Şaşırmıştı birden yanında birini görünce. Eh şaşkınlığı davranışlarına da yansımış olacak ki elindeki tüy kalemi kucağına düşürdü. Gerçi uslu kalem ses çıkarmayıp rezil olmaktan kurtardı onu ama neyse ki! Profesör vakit kaybetmeden bugün yapacakları hakkında konuşmaya başladığında sınıftan sevinç nidası yükseldi. Bu derste yanlarındaki hakkında kehanette bulunacaklardı ki bu sınıftakilere oldukça eğlenceli görünmüş gözüküyordu. Tabii hisleriyle hareket ettiği için pişmanlık duymayı bırakmaya karar veren Marseglia için de. Sınıfın gizemli havasına rağmen bugün yapacakları şey oldukça kesin görünüyordu. Sadece karşısında oturan sevimli Slytherin öğrencisi için yüksek sesle bir şeyler zırvalayacaktı işte. Gelecekte ne olacağını ilerde göreceklerine göre şimdi ne derse desin inandırıcı olmayacaktı tabii. İnandırıcı olamayacaksa neden ciddi ciddi kehanette bulunmaya kalksın ki? Bir kere bu sınıfın gözünde dersi ciddiye aldığına dair bir izlenim bırakır. Tabii dersi ciddiye almadığından dolayı yanlış olur. İnsanları yanıltmaya ne gerek var? Kulağının yakınlarında bir yerlerden duyduğu sesle paranoyakça düşüncelerinden sıyrılıverdi. Demek yanında oturan ve ona alışık olmadığı bir şekilde sempatik gelen çocuğun ismi Daniel’di. Evet, alışık olmadığı türden bir sempatiklikti bu yıllardır en arkadaşı oymuş gibisinden. Yalnızca kardeşine duyabileceğin türden de diyebiliriz.“Marseglia, sen benim aramakta olacağım ikizimsin. Benimle çok iyi anlaşacaksın ve gün gelecek ikimiz de kötü işlere imza atacağız. Karanlık iki büyücü olacağız gibime geliyor. Benim zihnimdeki sihirli küre böyle diyor.” Hah, işte tam da beklediği gibi dalga geçmelerle dolu eğlenceli bir ders. Karşılıklı gülüşmelerden ve sınıfta kopan gülme nöbetinden sonra, kafasında dağınık bir şekilde toparladığı ve biraz daha gülmelerine neden olacak kehanetini sunmaya hazırlanırken profesör sınıfta kopan tüm bu dalga geçişlerden bıktığını belli edercesine kehanetlerini kâğıda yazmalarını istedi. Kahretsin! Yorucu haftadan sonra herkesin gülüp kafa dağıtmaya ihtiyacı vardı. Ah şu büyükler hiçbir zaman bizi anlamayacaksınız, değil mi? Kendinin de bir gün yetişkin olacağını düşüncesini aklından silmeye çalışarak önündeki kâğıda yoğunlaşmaya çalıştı. Yazma konusunda pek iyi değildi ayrıca şu Daniel’in ikiz kehanetini düşünüyordu. Tamamen dalga geçer gibi söylemişti ama her şakanın altında bir gerçek vardır* teorisi kafasını kurcalamaya yetiyordu. Gerçi bu kasten yapılmış bir şaka değildi. Dersin amacına uygun olarak dalgayla karışık bir sesli düşünme işiydi o kadar. Aslında Marseglia’nın kafasını kurcalayan uydurma kehanetin geneli değildi, sadece iki kelimeye takılmıştı. *Aramakta olacağım* Ya teorideki gibi şakanın özündeki gerçek buysa? Bu iki kelimeden Daniel’in ikizini aradığını çıkarması doğru olur muydu? Kafasını kurcalayan sorular yüzünden yazacağı şeye de odaklanamamıştı zaten. Ne sinir bozucu! Sıkıntıyla karışık endişeyle şu kehanet saçmalığını yazıp vermesi gerektiğinde karar kıldı. Daha fazla bu ikiz meselesini düşünmeye devam ederse iyice kafayı yiyeceğinden yazısına odaklanmaya çalıştı. “Daniel Jacob Black’i şu aramakta olduğu ikiziyle beraber bir şeylerin peşindeyken görüyorum profesör. Bu aradıkları şey karanlık bir şey de olabilir, Daniel’in ilerde edineceği bol çocuklu ailenin her sabah taze yumurta çıkaran tavuklarından birini yakalamak için peşinden koşmaları da olabilir, bilemiyorum.” Tam da Marseglia’lık bir kehanet olmuştu doğrusu bu. Bir bakıma bir şeyleri fütursuzca eleştirirken, başka bir bakıma göre de dalgayla karışık bir mesaj veriyordu. Evet, bunu sevmişti. Altına garip el yazısıyla adını da yazdıktan sonra profesöre iddialı bir bakış eşliğinde uzattı. Hislerini onu yanıltmamıştı evet. Bu ders onu eğlendirmişti bir faydası daha olmuştu onun için ama şu Daniel’i bir yerlerde yakalayıp şu ikiz olayının nerden çıktığını sormalıydı. Belki de onu aradığı kişiye götürecek olan Daniel’di belli mi olur?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Charlotte Mabelle Xanei

Charlotte Mabelle Xanei


Mesaj Sayısı : 750
Doğum tarihi : 16/10/93
Yaş : 30
Mücadele Tarafı : Sız ^^
Sihirsel Soy : Safkan
Evcil Hayvanı : Belle , Mabel , Chotte , Charl , Cha-Cha
Kayıt tarihi : 13/07/09

IV. ve V. Sınıflar Empty
MesajKonu: Geri: IV. ve V. Sınıflar   IV. ve V. Sınıflar Icon_minitimePaz Ağus. 02, 2009 8:08 pm

Güneşin batmadan önce tazelediği kızılımsı ışıklar pencereden, merdivenlerin ucunda oturan kıza vuruyordu. Sarı saçları hafif meltemle dalgalanıyor, mavi gözleri ışıkla renk değiştirerek ilginç bir görünüm katıyordu. Binasının ortak salonunun önündeki merdivenlerde oturmuş, yeni bulduğu kitabı inceliyordu. Ünlü büyücü ve cadılar hakkında her bilgi içeriyor, bazılarının altında kitabın eski sahibinden yorumlar görüyordu. Bir tanesi onu o kadar çok güldürmüştü ki yanaklarını elleriyle yarım saat ovalamak zorunda kalmıştı. Haftanın bitmesi için sadece iki ders kalması onu çok sevindirse de, dersin kehanet olması kaşlarının çatılmasına sebep oluyordu. Belki yanlış görmüş olma umuduyla çantasını karıştırıp programını bulmuş, oflayarak gerisin geri eski yerine yollamıştı. O sırada kehanet kitabını almayı unuttuğunu fark edince ortak salonun yanında olduğuna şükretmişti. Hemen soruya kısaca bir cevap salladıktan sonra içeri girmişti. Kızlar yatakhanesine çıkarken birkaç kızın ders öncesi sohbet ettiklerini görmüş, ilgisini çekmeyince vakit kaybetmeden hızlanmıştı. Neredeyse saatlerce gibi gelen bir sürenin ardından hiç yıpranmamış – diğer ders kitapları kadar ilgilendiği yoktu – kitabını bulmuş çantasına rasgele atmıştı. Derse daha çok olduğu için acele etmek istemiyordu ancak bir an önce bitmesini istiyordu. Güneş ne zaman batmak üzere olursa birkaç kişi dışında boş olan koridorlar ilgisini çekiyordu. Kimse derse gitmek istemediği için son dakikalara doğru kalabalık olurdu buralar. Yavaş hareketlerle arada bir dışarıya bakarak, oyalanarak sonunda dersliğin yolunu bulmuştu. İçeri girdiğinde o kadar az kişi vardı ki erken gelme yönündeki isteğine lanet etmeden duramadı. Profesörün bir köşede kürelerle uğraşmasını izlerken dalıp gitmiş, birinin yanına oturmasıyla sınıfın dolduğunu ancak fark edebilmişti. Gelen kişiyi elbette tanıyordu ancak dalgın kafası birkaç saniye geç doğru cevabı bulabilmişti. “ Selam Steve “ Hafifçe gülümseyerek karşılaması biraz ilgincine gelse de, Steve’in bir şeyler söylediğini ağzının oynamasından sadece anladığında daha çok şaşırmıştı. Neden bu kadar dalgın olduğunu bilmiyordu… Bir şey sormuş olabilir mi acaba diye bakarken, onu dinlemediği anlamamasını dileyerek çantasından kitabını çıkarıyordu. Sonunda profesörün konuşup şimdiye kadar en eğlenceli geçecek dersi ilan etmesi yüzünde gülücükler açmasına sebep olmuştu. “Ah neyse ki sen de kendine bir eş bulmuşsun çocuk.” Profesörün karga gibi sesini duyduğunda yan masaya hafifçe bakmıştı. Çocuğu daha önce görmüş olsa da kızı görmediğinden emindi. Tamam, herkesi tanıyan popüler biri değildi ama en azından yüzler tanıdık olurdu genellikle. Parlayan mavi gözler, küçük bir ağız ve burun… Hayır, görmediğinden emindi. Çok fazla o tarafa baktığını anlaması uzun bir süre alsa da sonunda Steve’e dönerek gülümsemişti. Tamamen durmuş olmasına rağmen aklını vızır vızır çalıştırmak için uğraşıyordu. Ama nafile… Hiçbir şey aklına gelmez bir şekilde Steve’e bakarken onunda düşünceli gözlerini görmüştü. Sınıfa dönüp göz gezdirdiğinde herkesin gülüp atıştığını görürken, kendilerinin böyle sakince beklemeleri acayip kaçıyordu. Özellikle Steve böyle durumlarda asla sessiz kalmaz, komik davranışları veya esprileriyle ortamı yumuşatırdı. “ Aklıma hiçbir şey gelmiyor. “ ince sesiyle söylenmişti yanında oturan arkadaşına. ‘ Bizden böyle bir şey istemeleri çok yanlış sanki biz görücüyüz… “ kendi içinden mırıldanırken haklı olduğunu düşünüyordu… Sınıf haddini aşmaya başlamıştı. Bazıları oradan oraya laf atıyor, bazıları kehanetten çok sohbet ediyordu. Bunu profesörde fark etmiş olmalı ki yazılı bir şekilde verilmesi gerektiğine kanaat kılmıştı. Halen hiçbir şey bulamamış bir halde oturuyor, elindeki tüy kalemi parşömene doğrultmuş bekliyordu. Sonunda aklına gelen ilk saçmalığı yazmaya başlamıştı. “ Steve Strong iki yıl sonra iki seçenek seçmek zorunda kalacak. Çok zorlanacak ama sonunda ikincisini seçecek. Ayrıca iki yıl boyunca iki sayısı ona şans getirecek. “ Daha iyi şeyler yazamayacağını düşününce adını yazıp katlayarak profesöre vermişti. Ders bittiğinde çantasını sırtına atarak kendisini bekleyen Steve’e doğru yürüdü ve kendini sınıfın sakin ortamında kalabalık koridora bıraktı…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Steve D.Strong




Mesaj Sayısı : 764
Mücadele Tarafı : O an kim haklı geliyorsa ondan...
Sihirsel Soy : Safkan
Evcil Hayvanı : Rascal (Sözlüğü aç bak bakalım,ne demekmiş...)
Kayıt tarihi : 09/05/09

IV. ve V. Sınıflar Empty
MesajKonu: Geri: IV. ve V. Sınıflar   IV. ve V. Sınıflar Icon_minitimePtsi Ağus. 03, 2009 12:54 pm

Bunaltıcı ve rahatsız edici bir gün içinde bulunduğunu anlayalı çok oluyordu. Sabah koşusuna bile isteksizce başlamıştı.Ayakları hatırladığı zaman diliminde ilk defa geri geri yatakhaneye dönüp hareketsizliği arzulamıştı.Garip ve rahatsız ediciydi.İlk defa terden rahatsız olup o rutin zorunluluğun getirdiği banyo alışkanlığını koşudan daha uzun tutmuştu.İçindeki o sıkıntı gitgide büyüyor,kendini odaya kapatıp hiçbirşey yapmamayı arzuluyordu. Ya da yaz tatilini...Yaz tatilini ilk kez bu denli ister olmuştu.Nedeni ise kendisi için bile muammaydı.
Üstelik bu koşu olayı günün ilk kötü başlangıcı değildi. Normal uyanma saatlerinde Steve her zamanki gibi çoktan yatakhaneye gelmiş,siyah tişörtünü üstüne geçiriyordu. Buraya kadar herşey iyiydi, yatağının üstünde duran ıslak havlunun yeri ıslattığı bölgeyi görmeyişine kadar. Düşüşünü tam olarak hatırlamıyordu ama kafasını yatağın kenarına çarptığı o an gayet netti. Lanetler okuyarak kalkmış ve kanın sızdığı ince çizgiye ne yapacağı aklına gelmediğinden muggle usulüyle şakağının üstüne bir bant yapıştırmıştı.Ne kadar demode görünüyor olmalıydı. Birkaç yatakhane arkadaşının kendisine güldüğünü duydu,bu da gitgide büyüyen egosunda ani bir inişe sebep oldu. Anlaşılan şanssız günündeydi...
Homurdana homurdana Kehanet dersine geldi. Son dersin gelişi hem müjde hem de lanet gibiydi. Sonunda bu uğursuz günü bitirmek üzereydi ama sıkıntısından bir parça bile eksilmemişti an içinde. Bütün uğursuzluklar peşinden gelmişti,buraya gelirken de neredeyse bir hayalet yüzünden merdivenlerden uçuyordu. Sevdiği gün batımını birkez daha kaçırmıştı ama onun sevdiği şeylere karşı üreyen bu duyarsızlığı daha sinir bozucuydu. İyi bir ders olmasını diledi her ne kadar olmak istediği yerin burası olmadığını bile bile. Kendisini neşelenmeye zorladı ve günlük kıyafeti kabul ettiği pozitiflik maskesini yüzüne geçirdi. Kabul etse de etmese de bu keyfini biraz yerine getirmişti.
Sınıfa geldiğinde her zamanki gibi tanıdık bir simanın yanına geçip ders başlamasını beklemek için birşeylerle oyalanmayı planlıyordu.İlerdide Charlotte'a takıldı gözü. Dalgın görünüyordu,ama bitkibilimdeki kadar kötü görünmüyordu. Günlük bir sorundan ibaret olduğuna karar verip yanına oturdu.
Selam Steve
Adımı hatırlaması bile iyiydi.Her ne kadar neşeli şaklaban ruh hali olmasa da Charlotte'a çevirdi başını gülümseyerek;
Sana da Charlotte.Bu saatte kehanet dersine mağruz kalan zavallılar için güzel bir gün değil ama nasıl gidiyor görüşmeyeli?
Charlotte'un dalgınlığı hareketlerinden anlaşılıyordu,bu yüzden sorusundaki cevapsızlığı yadırgamadı. Herkes için orta halli bir gündü sanki bu gün. Ya Steve'in üstünde bir büyü falan vardı ya da günde. Ama sınıftaki neşeli cıvıldaşmalar ve şakalaşmalar ilk şıkkı daha mantıklı kılıyordu.
“Ah neyse ki sen de kendine bir eş bulmuşsun çocuk.”
Profesörün iğrenç sesini dinlemek de güne negatif bir etki kazandırıyordu. Ama ikinci dersten sonra yanındaki arkadaşının bağcığına basıp hem kendi hem de kendiyle bir grup öğrenciyi devirip bitmiş dersten kovulmak kadar kötü değildi. Neredeyse alnına da bir bant katılıyordu aynı gün içerisinde.
Çocuktan kastı olan kişiye bakmak için masaya dönük başını çevirdi. İlerisinde zamanında en iyi dostu ilan ettiği kişi ufak tefek bir kızla oturuyordu. Kızın cüppesindeki armayı seçemedi bu yüzden umursamamaya karar verdi. Çizgi film karakterleri gibi bir yüzü vardı,küçük burun dolgun dudaklar... Baktıkça gülümseyesi gelmişti,pişkin iğrenç sırıtışlardan değil, komik bir filme güler gibi. Kızın komik ifadesinden değildi sebebi,belki etrafa görüntüsüyle yayabildiği neşedendi...
Eski dostunun yine iş üstünde olduğu düşüncesiyle yüzünü buruşturdu. Ama vazifesi olmayan birşeye karışmamalıydı,başını yeniden masaya çevirdi. Bu hareket Charlotte'un gülümsemesini kaçırmasına sebep oldu.
xxx
Charlotte ile ilgili aklına hiçbir kehanet gelmiyordu!Hiçbirşey...sıfır! Kafadan birşey atmaya çalıştı ama onu bile beceremedi. Kahkahalar ve kesik kıkırdamalar sınıf ortamını doldururken içinde bir öfke kıpırtısı hareketlendi. Mutluyken herkesin mutlu olmasını ister,mutsuzken herkesin sizinle mutsuz olmasını istersiniz ya,o türden bencilce bir düşünceydi.Tamamen bilinçaltının yönettiği türden. O şaklabanların arasında kendi de olabilirdi ama başka yer başka zamanda...
“ Aklıma hiçbir şey gelmiyor. “ dedi Charlotte dürüstçe.
Açıkçası,benim de... Bu yetenekten yoksunum.
Kehanette bulunmakta her zaman kötüydü zaten. Yalan söylemekte iyi,fakat geleceği görmekte kötü. Zaten gelecekte olan gelecekti,bilindiğinde ne süprizi kalırdı ki?
‘ Bizden böyle bir şey istemeleri çok yanlış sanki biz görücüyüz… “
Onaylar gibi kafa salladı. Kendisi de başka alemlerdeydi zaten. Bedenen buradaydı ama zihni... Zihninin nerede olduğuna dair en ufak fikri bile yoktu.
Profesör şamatadan rahatsız olup sözlü görevi yazılıya çevirdi.Böylesi daha kolaydı.Arada kağıdın üzerine eğdi başını kaldırıp göz ucuyla Charlotte'u süzüyor,elini tekrar hızlı hareket ettirerek parşömenin üzerinde mürekkebin dans etmesine izin veriyordu. Ona baktığı sıralardan birinde aslında ne kadar dikkat çekici biri olduğunu da tekrardan hatırladı. Altın sarısı saçları ona o çok sevdiği güneşi hatırlatıyordu. Gözleri de göl kenarında zaman geçirdiği sıralarda güzelliğine hayran olduğu suyu. Fazla baktığını farkedip düşüncelerinden sıyrıldı ve tekrar yazmaya başladı.
Bitirdiğinde kontrol amaçlı yazdığını tekrar okudu;
Charlotte Mabelle Xanei,geçmişte yaşadığı sorunlarının bir kısmından arınıp bir yardım eli bulacak.Sonunda aklından geçen gerçekleri birine anlatabilecek. Rakipleri yenik düşecek.Gelecekte onu rahatlama ve zafer bekliyor.Bu esnada onu büyük bir sorumluluk ve baskı sezdim...
Kağıdı özenle katlayıp profesöre götürdü. Kağdı verdiğisırada ve sonrasında kimseye bakmadı,kimseyi aranmadı. Charlotte işini bitirdikten sonra ayak ucundaki çantayı omzuna asıp o rahatsız edici koridora daldılar.


En son Steve D.Strong tarafından Ptsi Ağus. 03, 2009 7:52 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://phoenix-ro.yetkin-forum.com/kimlikler-f6/steve-dean-marti
Melanie Lawrence
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Melanie Lawrence


Mesaj Sayısı : 1654
Mücadele Tarafı : Tarafsız.
Sihirsel Soy : Safkan.
Kayıt tarihi : 11/06/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
IV. ve V. Sınıflar Left_bar_bleue100/100IV. ve V. Sınıflar Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
IV. ve V. Sınıflar Left_bar_bleue0/0IV. ve V. Sınıflar Empty_bar_bleue  (0/0)

IV. ve V. Sınıflar Empty
MesajKonu: Geri: IV. ve V. Sınıflar   IV. ve V. Sınıflar Icon_minitimePtsi Ağus. 03, 2009 7:48 pm

Hava o kadar sıcaktı ki. Tanrım böyle bir günde kim derse girmek isterdi ki? Diğer herkes gibi bende isyan ediyordum bugüne, sıcaklığa ve Kehanet dersine! Eğer bugün ki programımı doldurmasaydı, favori ağacımın gölgesine sığınabilir, dilediğimce vakit geçirebilirdim. Hem kafam şişmez hem de eğlenceli bir gün geçirirdim. Eğlenceli bir gün geçirmek düşüncesi biraz abartılıydı; aklımda bu kadar çok düşünce varken rahat olamazdım; ama hiç olmazsa Kehanet olmazdı! Gerçekten hiç gitmek istemiyordum; eğer sınıfta kalmak gibi bir tehlikeyle karşı karşıya olmasaydım gitmezdim de. Beatrix ve Jo çoktan çıkmışlardı. İsyanlarımı duyamayacak kadar uzakta olmaları iyiydi. Onları koruyabildiğim için sevindim ve gerekli olduğuna inandığım birkaç malzemeyi kolumun altına sıkıştırıp, odadan ayrıldım. Dersin başlamasına daha vardı, bu nedenle hiç olmazsa biraz yürümek istiyordum. Belki biraz oksijen alırsam, durmuş olduğuna inandığım beynim tekrar harekete geçerdi. Şu son günlerde ilginç olaylar yaşamıştım. Jennifer'ın benim hakkımda söyledikleri hâlâ aklımı kurcalıyordu. Haklı olduğunu biliyordum, Kehanet dersinde onu görmekten korkuyordum. Orada başıma gelecekleri tahmin etmek bile yeterince ürkütücüydü. Bunları düşünme, dedim kendi kendime. Sakin uygulamak kolaymış gibi. Kendimi bir bataklıkta gibi hissediyordum. Buradan kurtulmak için her debelendiğimde daha çok batmaktan başka bir şey geçmiyordu elime. Bunları düşünme! Düşünmemek her ne kadar zor bir eylem olsa da, bunu yapmaya çalışacaktım. Kendimi kontrol altına almayı öğrenmiştim. Daha beteri de olabilirdi, bugüne kadar bir çok kişiye zarar verebilirdim. Bu sırada da galiba Jenny'i komik bir duruma düşürmüştüm; belki de ondan özür dilemeliydim. Beni düşünmekten başka bir şey yapmamıştı, küçük bir uyarıydı sadece sözleri. Önce bahçeye çıktım. Kalbime ve beynime soluk gittiğinden emin olunca, Kehanet dersliğine ulaşabilmek için merdivenleri tırmanmaya başladım. Dördüncü kata ulaştığımda nefes nefese kalmıştım. Sıcağında etkisiyle saçlarım alnıma yapışmıştı, hızlı bir biçimde inip-kalkan göğüs kafesim dolayısıyla kalbim dışarıya çıkmak için atak yapmaya çalışıyordu sanki. Kapının koluna yapışıp, biraz bekledim. Hiç olmazsa soluk alış-verişlerim düzene girse hiç fena olmazdı. Bunun olması için epey zaman geçmesi gerektiğini anlayınca, büyük bir güç sarf ederek kolu çevirdim ve içeri girdim. Yakıcı Güneş, etkisini sınıfta da gösteriyordu. Pencereye yakın olan sıraların çoğu boştu, erken gelen öğrencilerin tümü duvara yakın, pencereden uzak sıraları seçmişlerdi. Haklıydılar da! Orta da olup, Jenny'nin oturduğu sırayı birini gözüme kestirdim ve ona doğru ilerledim. Profesör sınıftaydı; ancak dersin başlaması için sıraların dolmasını bekliyor olmalıydı. İtiraz etmeyi, bizi bırakması gerektiğini söylemek istedim; ama genç Profesörün yüzünde öyle bir bıkkınlık ifadesi vardı ki, kendimi boşu boşuna yoracağımı anladım. Çünkü sarf edeceğim tüm cümleleri duymuştu biliyordum. Bu nedenle kırdığımı düşündüğüm genç bayana yöneldim. Tam bir şey diyecektim ki, kelimeler boğazımda tıkandı. Onu kırmıştım ve şimdi yüzsüz yüzsüz selam vermek saçma olmayacak mıydı? Üstelik yanına da oturmuştum. Ders başlayana kadar konuşmamaya karar verdim; ancak bakışları bir an olsun bana doğru yönelince, yarım bir şekilde gülümsedim.

Ders tahmin ettiğimden daha uzun bir süre sonra başlamıştı. Sıkıntıdan patlamak üzereydim. Yanımda oturan kıza bir şey diyemiyordum. Ayrıca kısa aralıklarla sıraların arasında gezen profesör, istemeden de olsa sinirlerimi bozuyordu. Başlamazsa dersliği terk etmek gibi bir plânı uygulama düşünceleri içersindeydim ki, sanki ne yapacağımı anlayan profesör harekete geçti. Eşlerimiz hakkında kehanette bulunmak hem de bu sıcakta! İçimden, hayır olmaz, diye bağırmak geldiyse de dudaklarımı kıpırdatmadan durmayı başardım. Olabildiğince masum bir ifade takındım, dersliğe geldiğimden beri ilk kez Jenny'e tam anlamıyla bakarak konuştum. " Kehanet yapmada benden daha başarılısın. " Tepkisinin ne olacağını bilmiyordum, bu nedenle her kelimeden sonra duraksıyor, yüz ifadesini analize ediyordum. " Sen başlamak ister misin? " Küçükte bir gülücük yerleştirdim cümlemin sonuyla birlikte yüzüme. Beni kovabilirdi, kovsa yeride olurdu hatta; ama taviz vermeksizin konuştu. " Tamam. Ben başlarım. " Her mimiğini inceliyordum, bana karşı beslediği bir nefret varsa onu arıyordum hareketlerinde. O ise, sanki onu incitmemişim gibi oldukça sakin hatta düşünceliydi. Benim geleceğime gerçekten önem veriyor olmalıydı. " Karanlık... Güç... Ölüm... Bu üçü arasında bir bağlantı var mı sence? " Karanlık benim diğer bir yanım olmalıydı. Güç, Malice ile eş değerdi. Ölüm ise bahsettiği rüyayla ilgili olmalıydı. " Olabilir. Başka ne düşünüyorsun? " Masum bir ses tonuyla konuşmak bile hayli zordu. Haklıydı! Başından beri. Uyarı değildi bu gerçekti. Ona inanmamayı, yine bir yalana sığınmayı seçtiğim için görmek istemiyordum bunu. Başından beri, haklıydı. " Sana geçen gün söylediklerim haricinde yeni bir şey yok. Kendimi de görüyorum; ama bulanık. Evet, sıra sende. " Sesinde en ufak değişiklik olmamıştı. Bense geçen günü acıyla hatırlıyordum. " Ben görücü değilim, biliyorsun. " Diye başladım söze. Söyleyeceklerim saçma olabilirdi sonuçta. Gülmemesi gerektiğini de ekleyecektim, ama vazgeçtim. Sululuğa gerek yoktu. " Kaderimin seninle kesişeceğini görüyorum, düşünüyorum veya hissediyorum. Her neyse işte. Beni kurtaracaksın ve ben sana minnettar kalacağım, Jenny. " Biliyordum, buna sezgi mi denirdi yoksa başka bir şey mi onu bilmesem de, genç cadının beni kurtaracağını biliyordum! " Bazen istemediğin şeyler olur, kabullenmek istemediğin... Ama sen bana bu şeyi kabul ettireceksin. Evet, işte bu kadar. " Sonlara doğru derinleşen ses tonum, beni bile ürkütmüştü doğrusu. Dersin başlaması ve bizim yorum yapmamız için epey süre geçmişti zaten. Zil çalınca, son sözlerimi ekleyebilmek için Jenny'e döndüm. " Ben sana şimdiden minettarım. " Eşyalarımı topladım ve Jennifer'ın derin bakışlarına daha fazla dayanamayarak arkamı döndüm. Hızlı adımlarla derslikten uzaklaşırken, aklıma sığabildiği kadar soru ve düşünce hücum etmişti. Acıyla gülümsedim, bunun olacağını da biliyordum; ama görücü değildim işte.


En son Rochelle Lawrence tarafından Çarş. Ağus. 05, 2009 6:50 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Olga Synnöve




Mesaj Sayısı : 157
Doğum tarihi : 23/06/96
Yaş : 27
Mücadele Tarafı : Dumbledore'un Sürüsü.
Sihirsel Soy : Safkan
Evcil Hayvanı : Turk*
Kayıt tarihi : 29/06/09

IV. ve V. Sınıflar Empty
MesajKonu: Geri: IV. ve V. Sınıflar   IV. ve V. Sınıflar Icon_minitimeSalı Ağus. 04, 2009 3:15 pm

İçimi çektim.Dersler.Yaz tatillerinde Hogwarts'ı özlüyor olabilirdim,ama dersleri kesinlikle özlemiyordum.Bu sıcak günde derse girmenin ne anlamı vardı? Herkesin aklının tatilde veya ders harici herhangi birşeyde olacağına yemin edebilirdim.Dikkatlerini vermeyeceklerdi,dersi de anlamayacaklardı.O zaman niye ders veriyorlardı ki profesörler? Hem kendileri yoruluyor,hem de bizi yoruyorlardı.Bunlarla uğraşmamaya karar verdim.Ortak salondaki koltuğumda biraz daha yayıldım ve karşımdaki ikinci sınıf öğrencilerinin,İksir profesörünün verdiği ödevle mücadele etmesini izledim.İçimden bir ses yardım etmemi söylüyor,öbür ses ise "Zaten kendin biraz sonra bu güzel ve rahat koltuktan kalkıp,derse gireceksin.Anın tadını çıkart!" diye tıslıyordu.İçimdeki bu tartışmayı yoksaydım ve çocuklara yardım ettim.Kolaydı.Ya da 4 senedir bu dersi aldığım için bana kolay geliyordu.Sonra çantamı aldım ve kehanet dersinin yapılacağı yere doğru ilerledim.

~^~^~

Derslikten içeri girdiğimde,profesör içerideydi.Bir an dersin başlamış olmasından korktum fakat bakışlarımı dersliğe çevirince çoğu yerlerin boş olduğunu görüp rahatladım.Claudia çoktan sınıfa gelmişti,bende yanına yerleştim ve gülümsedim.Pek fazla konuşamadan -Sadece selamlaşmıştık- ders başladı.Profesör,yanımızdaki hakkında kehanette bulunmamızı istiyordu.Sinirle soludum.Nasıl yapmamızı bekliyordu? Çok saçma bir işti bu.Olmayan şeyleri görmeye çalışıyorduk.İleride olan birşeyi görmemizi beklemek bile aptalcaydı.Ki olacağına dair bir kesinlik de yoktu.

Saçmalamaya karar verdim.Madem emin olmadığımız şeylerden konuşacaktık,biraz eğlenmenin kimseye zararı dokunmazdı.

Claudia'ya döndüm ve korkunç bir sesle "Claudia....Görüyorum,görüyoruum! Eveeet! Biraz sonra güleceksin! Eveeet.Sonra sınıftan dışarı çıkacaksın! Çıkarken çantanı da alacaksın! Bunları benden başka kimse göremeeez!"
Bunları söylerken,seimi canavar gibi çıkartmaya çalışmış,aynı zamanda gözlerimi de kapatmıştım.Claudia'nın güldüğünü duyuyordum. "Evet,sıra sende,görücü!" diyerek kahkaha attım ve onun benimle ilgili neler gördüğünü dinledim.

Bu sırada sınıftaki kahkahalar artmıştı.Anlaşılan herkes komik kehanetlerde bulunuyordu,bizim gibi.Profesör rahatsız olmuş görünüyordu.Sonunda dayanamadı ve bize,gördüklerimizi kağıda dökmemizi söyledi.Ah.Yazmayı hiç sevmiyordum.Zaten yazım da okunmayı sevmiyordu anlaşılan,ne kadar uğraşırsam uğraşayım,okunmuyordu.Yine de tüy kalemimi aldım ve karalamaya başladım.

"Kuzenim Claudia'nın geleceğinde,onunla aramdaki bağın pozitif olarak artacağını,derslerinde başarılı olacağını görüyorum.Yeni bir arkadaşı olacak fakat sonradan ayrılacaklar." gibi şeyler saçmaladım.İçimden geleni yazıyor,saçmalayıp saçmalamadığıma dikkat etmiyordum.Claudia ile ikimiz yazımızı aynı anda bitirdik ve profesöre teslim edip dışarı çıktık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




IV. ve V. Sınıflar Empty
MesajKonu: Geri: IV. ve V. Sınıflar   IV. ve V. Sınıflar Icon_minitimeSalı Ağus. 04, 2009 4:19 pm

Dersleri yetiştirme çabaları olsun, özel hayatımdaki sorunlar olsun, herşeyiyle yorucu bir hafta geçirmiştim. Yaz yavaş yavaş kendini göstermeye başlıyordu ve biz öğrenciler bundan hiç hoşnut değildik. Okulun kapanmasına az kalmıştı. Bu sıcakta, kendimizi sınıfı geçmek için paralıyorduk. Koridorlarda, telaşlı koşuşturmacalar, heyecanlı bağırıp çağırmalar boy gösteriyordu. Bense elimde, kapağına bakmaktan bile nefret ettiğim Kehanet kitabıyla, güneş ışıklarına maruz kalmış sıcak koridorda mayışık bir halde ilerliyordum. Bugünkü derste her zamanki saçmalalıkların aksine, daha mantığa uygun birşey görmeyi umuyordum. Ama Kehanet dersinden ne beklenebilirdi ki? Gözlerimi devirerek elimi sıcaktan nemlenmiş alnıma götürdüm. Okulun biteceği günü iple çekiyordum.

Sınıfa girdiğimde, öğretmen çoktan garip, antika masasına kurulmuştu bile. Puan almayacak olsak, bu derse üzerine para verseler girmezdim. Her sene aynı işkenceyi çekiyorduk ve henüz bu dersin amacını kavrayabilmiş değildim. Önümüze bir küre koyuyorlardı ve ne gördüğümüzü söylememizi istiyorlardı. Eee? Biz nerden bilebilirdik ki orada ne olduğunu. Görücü olan kendisiydi ve bana öyle geliyordu ki bizim başaramayacağımızı bile bile zorla o küreden bir anlam çıkartmamızı istiyordu. Her sene de aynı terane. Dört yıldır hiç farklı bir konu işlememiştik. İşlediysek bile ben dinlemiyordum herhalde. Parfümlü, ağır havayı soluyarak, Selene'nin yanına yerleştim. Sınıf böyle kokarken ağzımı açmaktan pek hoşlanmasam da, "Selam Selene.." diye mırıldandım. Birkaç öğrenci daha geldikten sonra öğretmen gıcırtılı sandalyesinden kalktı ve kulakları ütüleyen sesiyle ne yapacağımızı anlatmaya başladı. Yanımızdakinin geleceğini mi görecektik? Kısık bir sesle "Harika.." diye söylenerek, gözlerimi devirdim. Ben daha yeni yeni ne uyduracağımı düşünmeye başlamışken sınıftan, komik kehanetler ve ardından da kahkahalar yükselmeye başladı. Bu komik kehanetlerden birini yapan da kuzenim Selene idi. Sıcaktan ve ağır parfüm kokusundan zorlanarak küçük çaplı bir kahkaha attım ve kağıdı elime alarak birşeyler çiziktirmeye başladım. "Selene'nin gelecekte ailesiyle olan sorunlarını çözeceğini ve başka bir nedenden dolayı çok mutlu olacağını görebiliyorum. Bir de hayatına yeni birisi girecek ve bu Selene'yi iyi yönde etkileyecek" Evet, tamamen saçmalamıştım. Aslında buna saçmalamak da denilemezdi. O kağıtta yazanlar Selene için istediklerimdi ve bikere olsun kehanette başarılı olmuş olmamı umuyordum. Sınıftaki kahkahalar az da olsa azalmıştı. Yanımda oturan kuzenime bakarak gülümsedim. Onun da işi bitmişti ve beni bekliyordu. Kehanet kitabını kaptığımın gibi sırtımın arkasındaki ezilmiş çantama tıktım ve Selene'yle birlikte boğucu, Kehanet sınıfından çıktık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jennifer Eloise Parker

Jennifer Eloise Parker


Mesaj Sayısı : 285
Doğum tarihi : 17/12/93
Yaş : 30
Mücadele Tarafı : Yoldaş.
Sihirsel Soy : Melez.
Evcil Hayvanı : Jenny, Jen, Lois, Jenyse.
Kayıt tarihi : 13/06/09

IV. ve V. Sınıflar Empty
MesajKonu: Geri: IV. ve V. Sınıflar   IV. ve V. Sınıflar Icon_minitimeÇarş. Ağus. 05, 2009 7:46 pm

Sabahın nahoşluğu tüm vucudumu kaplamıştı. Snirliydim. Kendimi bu kadar küçük düşürdüğüm için. Kişiliğim, böyle bir aşağılanmayı kaldırabilecek kadar geniş değildi. Kendime ait kurallarım vardı, ve çevremdekiler onlara bir zararı dokunmadıkça bunlara uymak zorundaydı. Kendimi kontrol etmekte ne kadar zorlansamda, başarmıştım. İçimdeki ateş, dışarıdan görünmüyordu, bunu hissedebiliyordum.

Her zaman sahip olduğum sûkûnetimle yerimde oturuyordum. Erken gelmiştim; ancak iyi olduğum bir dersti bu. Seviyordum, bunu yapmayı gördüklerime rağmen seviyordum. Sabah olanlardan sonra, bir daha herhangi bir şey görmek istememiştim ama bu benim bağımlılığımdı. Derste ne işleyeceğimizi biliyordum. Yanımızdaki hakkında kehânet. Acaba kim gelecekti? Kim yanıma oturacaktı? Kitabımı açtım ve beklemeye başladım. Başımı kapıya doğru çevirdiğimde, onu gördüm. Rochelle tüm ukalağıyla geldi ve yanıma oturdu. Sabah söyledikleri yeterli gelmemişti sanki ona, buraya kehanet dersine gelmememi, gördüklerimin hazımsızlıktan olduğunu söylerdi belki de. Öfkemi dışarı vurmadım, hâlâ o umursamaz Jennifer maskesi suratımdaydı. Profesör kehanetlere başlamamız gerektiğini söylediğinde; Rochelle bana döndü. " Kehanet yapmada benden daha başarılısın. " Benimle hâlâ alay ediyordu ha? Masanın üstünden atlayıp saçlarından çekesim geldi. Eminim sınıfta sıcaktan ve dersten baygınlık geçiren öğrencilerin hoşuna giderdi. Tekrar sakinleşmeye çalıştım; ama mümkün değildi sanki. Sabah tüm vucudumu saran sıcaklık yeniden gelmişti. Derin nefes aldım, bu sırada Rochelle, başlamak isteyip istemediğimi sordu. Asil tavrımı suratıma takındım. Sinirim, yumuşak sesinin etkisiyle biraz olsun geçmişti. " Tamam. Ben başlarım. " Konuşma tonumdaki soğukluk beni bile şaşırtmıştı. " Karanlık... Güç... Ölüm... Bu üçü arasında bir bağlantı var mı sence? " Cevabını bildiğim bir soruyu sormak aptalcaydı, ama onun hakkında fikir yürüttüğümü düşünmesini istemiyordum. Biraz düşündükten sonra cevap verdi. Sesindeki yapmacık masumiyet, kendini fazlasıyla belli ediyordu. " Olabilir. Başka ne düşünüyorsun? " Ne düşündüğüm çok da umurundaydı sanki. Kendi zihnimde düşünüyor, bazen iyi olduğuna kendimi inandırıyordum. Ama sonrasında onu kötü gösterecek bir şeyler buluyordum ve ona bakmakta bile güçlük çekiyordum. " Sana geçen gün söylediklerim haricinde yeni bir şey yok. Kendimi de görüyorum; ama bulanık. Evet, sıra sende. " Cümleler ağzımdan zor da olsa çıkmıştı. Ona bakmadım, önümü döndüm ve söylediklerini dinledim. Ben görücü değilim, biliyorsun. Elbette biliyordum. Görücü olsaydı, söylediklerinin böyle bir yeteneğe sahip olan biri için ne kadar kırıcı olduğunu anlardı. " Kaderimin
seninle kesişeceğini görüyorum, düşünüyorum veya hissediyorum. Her
neyse işte. Beni kurtaracaksın ve ben sana minnettar kalacağım, Jenny. "
Ona dönüp iyice süzdüm. Bir şey mi olmuştu? Şu muggle' ların kullandığı ilaçlardan falan alıp almadığını düşündüm. Kabul ettireceğim ha? Bundan şüpheliyim, diye fısıldadım. Sabah söyledikleriyle şimdikilerin arasındaki uçurum o kadar fazlaydı ki, geçiş yapmak imkansızdı. " Ben sana şimdiden minettarım. " Vay, dedim içimden. Birileri doğru yolu bulmuş. Belki de onu rüyamda gördüğüm hale sokan şey ona bunları söylettiriyordur? Karşımdaki Rolle değildi, o 'şey'di. Peşine düşmemem için bunları söylüyor olamaz mıydı? Aklımdaki sorularla, ayağa kalktım ve hızla sınıftan çıktım. Sorularıma cevap bulmak için yapmam gereken tek şey vardı, gözlerimi kapamak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lorrinda Aldorra Lwinkley

Lorrinda Aldorra Lwinkley


Mesaj Sayısı : 330
Doğum tarihi : 13/08/90
Yaş : 33
Mücadele Tarafı : Yoldaşlık..
Sihirsel Soy : Safkan
Evcil Hayvanı : Lorr
Kayıt tarihi : 02/05/09

IV. ve V. Sınıflar Empty
MesajKonu: Geri: IV. ve V. Sınıflar   IV. ve V. Sınıflar Icon_minitimeÇarş. Ağus. 05, 2009 9:29 pm

Sessizce yatağımda doğruldum. Bir şey düşünmek istemiyordum artık, zihnim sıcaktan ve düşünmekten laçkalaşmıştı sanki. Her sabah can sıkıntısıyla yaptığım hareketleri hatırlamakta güçlük çekiyordum. Zihnim, biraz daha kendine gelince, yataktan doğruldum, her zamanki gibi. İyiye işaretti bu. Sonrasında hareketlerime devam ettim. Elimi yüzümü falan yıkadım. Dişlerimi fırçaladım. Bu kadar erken kalkmam gerekiyordu sanki. Bir süre sonra kendime gelmiştim, herkesin tanıdığı o neşeli Jasmine hâlime bürünmüştüm. Üstüme gururla taşıdığım cübbemi geçirdim. Bu kıyafetin içine girmek, benim için evimde yatağa uzanmak gibi bir şeydi. Hemen hemen aynı güven duygusunu nüksettiriyordu bana. Lazım olan eşyalarımı topladım. Güzel bir güne hazırdım artık. Saçlarıma falan baktım, dağınık hâlimle hoş görünüyordum. Gülümseyerek, koridorlarda yürümeye başladım. Kimsenin o gülümsemenin altında ne saklı olduğunu bilmemesi, beni mutlu etmeye yetiyordu.

Derse geç kalmıştım. Genelde her yere geç giden tiplerden değildim ama bunun için geçerli bir nedenim vardı. Jennifer' ı görmüştüm. Ne yaptığını tam olarak anlayamamıştım gerçi, Rochelle denilen o kızla bir şeyler yapmıştı. Ne yaptıklarına dair en ufak bir fikrim yoktu. Sınıfa girdiğimde şüphe duygusu tüm bedenimi kapladı. Jenny, o kızla birlikte oturuyordu. Davranışlarındaki soğukluk bulunduğum yerden bile belli ediyordu kendini. Profesöre hafifçe gülümseyerek bir özür yolladım. Sıraya geçtim. Sınıftaki herkes eşleşmişti. Tek kalmıştım ve profesör bizden partnerlerimiz hakkında kehânet yapmamızı istedi. Olmayan arkadaşım hakkında mı kehânet yapacaktım? Rochelle, Jeny' nin yanına oturmasaydı, onunla eş olurdum. Belki de bana hayatım hakkında bir şeyler söylerdi. Nasıl olsa bir görücüydü, yaşantımda cevaplayamadığım sorular için bana yardımcı olabilirdi. Sonunda profesör hakkında kehanet yapmaya çalıştım; ancak bu imkânsız gibi bir şeydi. Durup dururken başkasının geleceği hakkındaki şeyleri nasıl görecektim ki? Çok saçmaydı. Sınıftakiler de benimle aynı düşünceyi paylaşıyor olmalılardı ki, bir gürültüdür aldı başını gitti. Profesör sinirlenmişti. Bağırarak bize, kehânetleri yazarak yapmamızı söyledi. Bende profesör hakkında düşündüklerimi bir kağıda yazdım. Saçma sapan şeylerdi. Sakince eşyalarımı topladım ve dışarı çıktım. Bu dersin bitmiş olmasına seviniyordum. Sıkıcı bir günün, sıkıcı bir dersi daha bitmişti. Sonunda, dedim. Jennifer' ın yanına gidip bir şeyler öğrenebilirdim. Yanıtsız sorularımı ona cevaplandırmak isterken, onun kendi sorularına cevap aradığını bilmiyordum...

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Pierretta Constancia

Pierretta Constancia


Mesaj Sayısı : 26
Doğum tarihi : 26/04/95
Yaş : 29
Mücadele Tarafı : Tarafsız
Kayıt tarihi : 11/07/09

IV. ve V. Sınıflar Empty
MesajKonu: Geri: IV. ve V. Sınıflar   IV. ve V. Sınıflar Icon_minitimeCuma Ağus. 07, 2009 2:53 pm


Haftanın son günü olmasının verdiği yorgunluk , onu sürüklercesine Kehanet dersliğine yönlendirmişti. Az önce bulunduğu , Hogwarts bahçesi gibi şatonun içide epeyce sıcaktı. Bunaltıcı havanında , son güne denk gelmesiyle derse girecek olmak Pierretta'yı öldürüyordu. Günün başında , derli toplu olan görüntüsü yerini savaştan çıkan bir kızı andırıyordu şimdi. Kolunun altına kıstırdığı cübbesi , düğmelerini yarıya kadar açtığı gömleği ve dağılan saçlarıyla kesinlikle bir öğrenciye benzemiyordu. Dersliğe girdiğinde ise , tozlu camın ardından güneşin tamamen içeriye hücum ettiğini görebiliyordu. Sözleştikleri gibi Agatha derslikteydi ve O'nu bekliyordu. Hızlı adımlarla Agatha'nın yanına ulaşırken , profesörün bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu. Etrafına baktığında ise , bir çok öğrencinin çoktan derslikte yerini aldığını farketti ve birazda olsa geciktiği düşüncesi aklında beliriverdi. Büyük ihtimalle profesör delici bakışlarını bu yüzden ona yöneltmişti. Bir kaç dakika sonra yuvarlak masalara dizilen öğrencilerin etrafında dolanmaya başlayan profesör bugünki dersin konusunu anlatmaya koyulmuştu. Profesörün dediklerinden Pierretta Agatha hakkında bir kehanette bulunacağını anlamıştı. Kehanet ve Pierretta. Yanyana gelmesi mümkün olmayan iki şey.

Pierretta henüz , uyduracağı bir kehanet bulamadan , profesör bir kez daha konuşmaya başlamıştı. Bu sefer ise , kehanetlerini parşomene dökmelerini istiyordu. İçinden söylenerek , çantasına yönelirken bulduğu ilk parşomeni ve tüğ kalemini , el yordamıyla çantasından çıkarıp almıştı. Bir kaç saniye sırıtarakta olsa arkadaşının suratına bakmış ve Agatha'nın sözleri üzerine kehanete odaklanmaya çabalamıştı. "Bakışlarını başka tarafa doğrultsanda bende rahat rahat işime odaklanabilsem. Ne dersin Pie?" Gülümsemesini devam ettirirken , başını masaya doğru eğmiş tüğ kalemini parmaklarının arasına almıştı. "Pekala , ben sadece ne yazağımı bilmiyorum. Kehanette bulunmakmış. Çok aptalca Agatha!" Söylene söylene , birşeyler karalamaya başlasa bile ne yazdığının kendisi bile farkında değildi. Yalnızca yazmış olmak için , yazıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
IV. ve V. Sınıflar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» I. ve II. Sınıflar
» V.Sınıflar
» III. Sınıflar
» IV. ve V. Sınıflar
» 5. Sınıflar

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg ::  ||| Başlangıç :: RPG Dışı :: İlan Panosu Geçmişi-
Buraya geçin: