Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 II. Sınıflar

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Lyonelina Mullendore
☼ Tılsım Profesörü ☼
☼ Tılsım Profesörü ☼
Lyonelina Mullendore


Mesaj Sayısı : 278
Doğum tarihi : 30/08/92
Yaş : 31
Sihirsel Soy : Safkan
Kayıt tarihi : 02/07/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
II. Sınıflar Left_bar_bleue100/100II. Sınıflar Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
II. Sınıflar Left_bar_bleue0/0II. Sınıflar Empty_bar_bleue  (0/0)

II. Sınıflar Empty
MesajKonu: II. Sınıflar   II. Sınıflar Icon_minitimeCuma Tem. 24, 2009 7:52 pm

Perşembe gününün son iki saatidir. Hava nerdeyse karamak üzere olduğundan öğrenciler ders işlemek istemiyor, ama profesör herşeye rağmen dersi işliyor. Hava oldukça soğuk ve bütün öğrenciler cüppelerine sarılmış profesörü bekliyor. Profesör on dakika kadar sonra derse geliyor. Profesörün arkasından gelen kahve fincaları öğrencileri oldukça sevindiriyor. Profesör dersin konusunun Kahve Falı olduğunu söyleyip öğrencilerin içlerini ısıtıyor. Kahveler hızlıca içildikten sonra kapatılıyor. Profesör bu arada konu hakkında biraz daha bilgi veriyor. Öğrencilerin notları bittikten sonra profesör her öğrenciyi kaldırıp teker teker fincanları yorumlattırıyor. Ders böyle biterken ödev olarak Falların tarihinin araştırıması veriliyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Summer Calypso Black

Summer Calypso Black


Mesaj Sayısı : 111
Doğum tarihi : 28/08/89
Yaş : 34
Mücadele Tarafı : Henüz belirlemedi...
Sihirsel Soy : Muggle doğumlu ama nedense annesinin bir cadı olduğunu düşünüyor xD
Kayıt tarihi : 17/06/09

II. Sınıflar Empty
MesajKonu: Geri: II. Sınıflar   II. Sınıflar Icon_minitimePerş. Tem. 30, 2009 2:31 am

Kara bulutların gökyüzünde yükselerek cılız gün ışıklarının yolunu kestiği, boğucu bir Perşembe öğleden sonrası Summer, son iki saatini kaplayacak kehanet dersi öncesi baş ağrısını dindirmeye çalışıyordu. Bir önceki ders, onun için son derece yeni ve zorlayıcı olmuştu; tüm bilgileri eksiksiz almak üzere zorladığı beyni ona şimdi kuvvetli bir etki-tepki mekanizmasında cevap veriyordu.
Kehanet dersini alacağı katta Gryffindor Ortak Salonu ve yatakhanelerinin bulunması onun için büyük şanstı. Dersliğe gitmeden önce yatakhaneye uğrayarak yatağının yanı başındaki küçük komidinin ilk çekmecesini karıştırmaya başladı. Bozuk bir kulaklık, henüz birkaç sayfasını okumuş olduğu roman, bir çift çorap ve yığın dolusu tel toka… Ve nihayet eli, aradığı sert jelatini bulmuştu; bu muggle işi, etkili bir ağrı kesiciydi. Summer, hastane kanadına gidip birkaç saniye geçmeden iyileşeceğini bilse de hala büyücü işi sağlık sistemlerine alışamamıştı. Sert paketinden çıkardığı minik, beyaz hapı güçlükle yutup, boğazından korkunç bir tat bırakarak geçişini hissettikten sonra ders kitabını ve parşömenini alarak dersliğe ilerledi.Akşam serinliğinin ve loşluğunun etkisini gösterdiği kehanet dersliği son derece gizemli bir havaya bürünmüştü. Odanın dört bir yanında yanan mumlar ve okyanus ötesinden kokular getiren ferahlatıcı tütsüler, Summer’ın dersten çok dersliği sevmesine sebep oluyordu. Ortalardan bir sıraya yerleşirken üşüyen bedenini biraz ısıtmak için cüppesine sıkıca sarıldı. Bunun işe yaramayacağı çok açıktı; biraz önce yatakhanedeyken akıl edip kalın bir şeyler giymediği için kendine kızarak Profesörü beklemeye başladı.
Ne işleyeceklerini tam olarak bilmese de dersin kapsadığı konulardan az çok haberdardı. Kahve falları, rüya yorumları, altıncı hissin öncülüğündeki bir takım seanslar… Büyücü ve muggle dünyasını belki de en çok ortak paydada birleştiren dalın kehanet olduğunu düşündü. Bu konular onların dünyasında da hep merak edilen, ilgi duyulan konular olmuştu. Hatta büyücü dünyasında kehaneti bir bilim olarak kabul etmeyen ve önemsemeyen etkili bir akademik kadronun bulunduğu da varsayılırsa; mugglelar bu konuda daha hassas sayılabilirdi. Yine de büyücü alemi pek çok alanda olduğu gibi kehanette de açık ara üstündü.
Derslik yavaş yavaş dolarken Summer, kendine kehanet bilimi hakkında aslında hiç ilgilenmediği şeyler düşündürten can sıkıntısına ve içine işleyen soğuğa lanet okudu. Sıkıntıyla oflarken ağzından çıkan su buharına umursamaz gözlerle bakarken Profesör de sınıfa gelmişti. Canı kesinlikle ders işlemek istemiyordu; o anda tek istediği birkaç oda ötesindeki Gryffindor Ortak Salonu’nun yumuşacık puflarına uzanıp, bedenini şömineden yayılan ateşin rahatlatıcılığına bırakabilmekti. Öyle düşünen tek kişinin kendisi olmadığına emindi ama ne yazık ki Profesör, öğrencilerin donuk ve isteksiz bakışlarına aldırmadan konunun “kahve falı” olduğunu belirtti.
Summer’ın da katıldığı poflama sesleri birkaç saniye sonra sınıfa giren, dumanı üzerinde, nefis kokulu kahvelerle kesildi. Herkes bu güzel sürprizden etkilenmişe benziyordu. Kahve fincanlarının birbirlerine çarpmadan havada süzülüp, tek tek sahiplerini buluşunu izlerken Summer, birkaç saniye sonra kendi kahve fincanını elinde tutuyordu.
Beyaz porselen üzerine döşenmiş mavi renkli, ışıltılı semboller; fincanların ne kadar zarif ve değerli olduğunu gösteriyordu. Yine de Summer, fincanın dışından çok içindekiyle ilgiliydi. Profesörün, hızlı içmelerini söylemesi, kahve keyfine engel olamamıştı. Summer, küçük yudumlarla ve yavaş yavaş içtiği kahvenin içini sıcacık bir duyguyla kaplayışını hissetti.
Fincanın dibinde uygun miktarda kahve telvesi bırakarak fincanının ters çevirdi ve soğuması için bekletmeye başladı. Fincanlar soğurken Profesör; o anda çok daha keyifli ve ders dinlemeye hazır öğrencilerine kahve falının temel bilgilerini veriyordu. Kahve fincanının nasıl açılacağı, bakarken ne yöne çevrileceği, fincanın üç kısmı olan kenar, orta ve dip bölümlerinin ifade ettiği genel anlamları, yaygın olarak bilenen sembollerin manaları… Summer, hepsini bir parşömene kaydederken; bütün bu bilgileri zaten bildiğini fark etti. Kapı komşuları Marcy Teyze, hayatında gördüğü en iyi kahve falı yorumlayıcısıydı ve bu işin pek çok küçük sırrını paylaşmaktan çekinmezdi. Summer, kehanet bilimiyle ilgili temel bilgileri bir muggledan öğrenmiş olmanın komikliğini düşünerek gülümsedi.
On dakika sonra Profesörün bilgilendirmesi ve fincanın soğuma işlemi bitmişti. Şimdi herkes tek tek kalkıp fincanlarını yorumlayacak ve önlerine serildiği söylenen gelecekten parçalar koparmaya çalışacaktı.
Summer, kahve fincanını açmadan önce iki kez saat yönünde çevirerek bir ritüeli gerçekleştirdikten sonra; falı yorumlamaya hazır hale getirdi.

Fincanı saat yönünde yavaş yavaş çevirip incelerken gördüğü veya olabileceğini düşündüğü şekilleri parşömenine not ediyor, birkaç genel yorumu da kısa cümlelerle ekliyordu. Böylece Profesör geldiğinde anlamlı cümleler kurmakta zorlanmayacaktı. Öğrenciler birer birer fincanları yorumluyor; Profesörse kimi zaman beğeni kimi zamansa öngörüden yoksun bir öğrencisi için acıma dolu mırıldanmalar çıkarıyordu. Summer, onun öğrencilerin konsantrasyonunu bozmamak için konuşmadığını düşündü. Aslında öngörü işine Profesör gibi önem vermiyordu; falı doğru yorumlamak veya yorumlayamamak hayatında büyük bir değişikliğe yol açmayacaktı. Anlamını bilmediği birkaç sembolü kitabından araştırırken Profesörün yanı başında olduğunu fark etti.Summer, fincanı elinde ayağa kalkarak gördüklerini anlatmaya başladı :

“Kahve fincanımın dip kısmında küçük bir telve kümelenmesi var ve bu kümenin fincanın yan kısmına doğru ilerliyor oluşunu görüyorum. Bu da hayatımda birkaç sıkıntının ve tam şuradaki kabarcıklara bakılırsa nazarın olduğunu anlatıyor. Yine de bu sıkıntı umuyorum ki yavaş yavaş gidiyor ve yerini görüldüğü gibi aydınlığa bırakıyor.”

Summer, etkileyici olmasına çalıştığı bir hareketle gözlerini fincana dikerek, fincanı çevirmeye başladı. Yüzündeki düşünceli tavır, ona hiç de yardımcı olmayan iç sesinin marifeti sayılabilirdi. Anlaşılan, onun doğasında bu yönde bir doğal yetenek yoktu. Yine de konu hakkında bildiklerine güvenerek devam etti :

“Fincanın kenarında hilal şeklinde bir ay görüyorum; bu saklanan duygulara veya yaşanan düşünce gelgitlerine işaret ediyor. Ve ayın biraz yanındaki silik de olsa R harfini görebiliyorum. Bu R ile başlayan biriyle yaşayacağım düşünce çatışmasına yorulabilir.”

Yavaş bir hareketle fincanı biraz döndürerek başka bir kenarı incelemeye başladı ama aklı biraz önce çıkan R harfindeydi. Robert’la ilgili bir şey olabilir miydi? Bunu aklından uzaklaştırmaya çalışarak, parmağıyla belli belirsiz bir şekle işaret etti :

“Bu son derece silik olmakla beraber bir kalp; duyguların güçsüzlüğünü gösteriyor veya belirsizliğine işaret ediyor ki ben belirsizlik olarak yorumlamayı tercih edeceğim.”

Biraz daha konuşursa özel hayatının kalan son birkaç bilgisini de ortaya dökecekti. Profesör hala yanında olduğu için devam etti :
“Ve şurada ikisi kısa biri uzun üç yol var; üçüncünün önü kapalı. Yani yakın zamanda iki kısa yolculuk yapabilirim ve sanırım eve dönüşe daha çok zaman var.” Fincanında biraz önce fark etmediği bir ayrıntıyı yakalamanın verdiği heyecan ve anlamını pek bilmiyor olmanın getirdiği telaşla devam etti :
“Son olarak da, şurada uçurama benzer bir şekil görüyorum ve ucunda da uzun saçlı ve son derece ince yapılı bir bayan silüeti… Bunu tehlikeden çok özgür olma isteğiyle bağdaştırıyorum. Fincanımın dışına doğru süzülmek isteyen şu iki noktacık da gözyaşı olmalı; umarım sevinç için dökülenlerindendir; buna dair bir fikrim yok.”

Son yorumunu da yaptıktan sonra Profesörün onaylayan bakışlarıyla yerine oturdu. İç sesi olmasa da ders kitabı ona bir hayli yardım etmişti. Diğerleri yorumlarını söylerlerken Summer, onları dinlemek istemediğini fark etti. Kehanetin onu ilgilendiren bir yanı olmadığını düşünerek sessizce oturduğu yerinde kitabını öylesine karıştırmaya başladı.
Profesörün dersin bittiğini ve ödevlerinin “Falların Tarihi Araştırması” olduğunu söyleyen sesiyle nihayet bir okul günü daha sona ermişti. Şimdi, biraz ötelerindeki Ortak Salon’a geçip keyif çatabilirdi; ödev için daha vakti vardı.
Eşyalarını toplayıp kalabalığa karıştı…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Summer Calypso Black

Summer Calypso Black


Mesaj Sayısı : 111
Doğum tarihi : 28/08/89
Yaş : 34
Mücadele Tarafı : Henüz belirlemedi...
Sihirsel Soy : Muggle doğumlu ama nedense annesinin bir cadı olduğunu düşünüyor xD
Kayıt tarihi : 17/06/09

II. Sınıflar Empty
MesajKonu: Geri: II. Sınıflar   II. Sınıflar Icon_minitimePerş. Tem. 30, 2009 3:48 am

Ödev : Falların Tarihi

İnsanoğlu var oluşundan bu yana gelecek hakkında çeşitli ön görülerde bulunmak, geleceği önceden bilebilmek dürtüsüyle hareket etmiştir. Bunun sonucu olarak tahmin yöntem ve araçlarını içeren çeşitli falların kökenleri çok uzun zaman öncesine dayanmaktadır. Tarot (karomansi), I-Ching, el falı (şiromansi), kahve falı, domino falı, zar falı gibi falan son derece bilinen ve temeli akla dayanan fal türleridir.

* Tarot Falı Tarihçesi

Tarot’un gerçek tarihçesi, tıpkı kartların anlamları gibi hemen hemen gizlidir. Bu konuda pek çok açıklama getirilmeye çalışılsa da, kesin bir bilgi yoktur. Kartların çizimine M.S. 618 tarihinde Çin’de egemen olan Tang hanedanı zamanındaki paraların örnek alındığı zannedilmektedir.

Açık olan bir şey varsa o da hiç kimsenin Tarot'un ne zaman ortaya çıktığını bilmediğidir. Gizemli Büyük Arkana'nin (Major Arcana) 22 kartını oluşturan çarpıcı ve eski öğretilere görsel göndermeler vardır. Küçük Arkana (Minor Arcana) dört seriden oluşur ve gündelik kağıtlarının oluşturulmasında esinlenen deste olarak kabul edilir.

Aşıklar Tarot'u sadece Büyük Arkana'dan ibarettir. "En büyük gizler" anlamına gelen Büyük Arkana Deltasında son bulan düşsel resimlere verilen addır. Küçük Arkana, kısa vadede gelişmeleri yorumlamada önem kadar daha geniş bir bakış açısını mümkün kılar. Eğer olayları kavrayışımızı derinleştirmek istiyorsak, bizim üretimimizde gereken "en büyük gizler" dir.

Peki, Tarot konusundaki tarihsel gerçekler nelerdir? Elimizdeki bilgiler oldukça az ve ümit kırıcıdır. Bilinen on yedi tanesi su an varlığını sürdürmektedir. Bu kartlar 1392'den kalmadır. Kartların bu tarihten çok etkilendiğini biliyoruz. Çünkü 1376 yılında Floransa'da bu kartlar Kilise tarafından tehlikeli ve düzene aykırı kabul edilerek şehir meydanlarında yakılmıştır.

Viskonti Destesi günümüze dek eksiksiz olarak gelmeyi başarabilmiş ilk destedir ve İtalyan ressam tarafından çizildiği bilinmektedir. 15. yy' in başında çizilmiş bu zarif kartların ünü Milan dükü sayesinde yayılmıştır. Büyücü (Magician) ya da Deli (Fool) gibi figürler hemen Ortaçağ’ı çağrıştırdıkları için bazı bilginler bunu Ortaçağ kehanet yöntemi olarak görmektedirler.

Oysa imgelerin bazıları böyle bir açıklamanın çok basit kaldığını gösteriyor. Ulu Ana Tanrıça’nın açık bir temsilcisi olan İmparatoriçe (Empress), diğer bir tanrıça figürü Bas Rahibe kartının Tarot'un kökenlerinin çok daha uzak bir geçmişte yattığını düşündürüyor. Bu çarpıcı düşünce ve yorumlar yaygın Hıristiyan inançlarının çok öncesi bir tarihten kalmadır. Tarot çizimlerinin tanrıçaya tapınma, saman dinler ve mitler gibi eski gizemli öğretilerle bağlantılı olduğu düşünülüyor. Tarot'un hayatta kalarak yaygınlaşmasına sebep olan asıl şey ise imgelerin evrensel dilidir.

Büyük Arkana'yi oluşturan imgeler, insanin bilinçaltının derinliklerinde kaybolmuş ortak sembollerden yola çıkıp buna "Anima Mundi", yani "Dünya Ruhu" seçkin psikologlardan Carl Gustav Jung "(Kolektif bilinçaltı) sistemlerle doğar ve gelişir. Arkana'daki imgeler ruhun aydınlanma yolculuğunu sembolize eden son derece anlamli bir tarzda ilerletip alınacak derslerle yüzleştikçe bu düzen kendini çok çeşitli şekillerde ve bir çok kez tekrar eder.

Büyük Arkana'nin imgeleri, astroloji, ritüel büyü ve Kabala gibi diğer gizemci ve büyücü sistemlerle doğar ve gelişir. Aynı şekilde çağdaş rüya tabirleri ve psikanalizle de ilgisi vardır. Bu gibi benzerlikleri inceleyen bir topluluk başında Altın Şafak (The Golden Dawn) adli nüfuzlu bir büyücü topluluk tarafından yapılmıştır. Bu destelerden Arthur Edward ve Pamela Colman Smith su anda elde bulunan en sembolik desteleri olusturmuslardır.
Asıklar Tarot'u aşk ve diğer insan ilişkileri üzerine yoğunlaşmış emsalsiz bir Büyük Arkana yorumlamasıdır. Sevgi dünyayı döndüren güçtür, derler...


*I-Ching Falı Tarihçesi


I-Ching kadar uzun ve farklı çalışmaların pek azı hiç kesintisiz bir tarihe sahiptir. Ünlü muggle bilge Fu Shi’nin ana sekiz trigramı keşfettiği bilindiğine göre; orijinlerin 5.000 ile 25.00 yıl öncesine dayandığı söylenebilir.Kral Wen, kendisini kıskanan bir imparator tarafından on bir yıl boyunca hapsolana dek, yani milattan önce 1150’lerde, trigramların iki ayrı düzenlemesi kullanılmaktaydı. Fakat kral hapisteki yıllarını I-Ching’i inceleyerek geçirdi ve 8 trigramı 64 altı çizgi hexagramına ekleyerek yeni yorumlar getirmeyi başardı. Onun çalışmaları I-Ching falının en temel prensiplerini oluşturmaktadır ve günümüze kadar da geliştirilerek gelmiştir.

Kral Wen’in oğlu Tan, hexagram yorumlarına yenilerini eklediyse de bu çalışmaları okullarda işlenebilecek hale getiren Konfiçyüs’tür. I-Ching’e ilk kez “değişim” diyerek pek çok çalışma üreten de yine Konfiçyüs’tür.

* İskambil Falı Tarihçesi

İskambil falı, çok uzun zamanlardan beri kullanılan ve çok yaygın bir tür olmasına rağmen kesin tarihçesi hakkında net bilgiler yoktur. Ancak, atasının tarot falı olduğu ve zaman içinde tarotun değişik yorumlanmasıyla geliştiği söylenebilir.

* Zar Falı Tarihçesi

Zar falının kökenleri antik çağa dayanan, eski bir kehanet yöntemidir. Tarihi hakkında çokça şey bilinmemektedir; günümüzde hala sıklıkla kullanılmaktadır.

* El Falı Tarihçesi

El falı kendinizi tanıyabilmeniz, farkında olmadığınız özelliklerinizi anlayabilmeniz için kullanabileceğiniz, kadim ve gizemli bir sanattır. Güçlü ve zayıf yanlarınızı, yeteneklerinizi ve sınırlarınızı anlamakta, kişiliğinizi geliştirmekte size yardımcı olacaktır.
Elinizdeki çizgiler, kişiliğinizin ve kaderinizin aynasıdır.Elinizin şekli, Hayat Çizgisi, Akıl Çizgisi, Kalp Çizgisi ve Kader Çizgisi, hem yaşamınızı, hem de kişiliğinizi oluşturan temel ögelerdir.

El falı ilk olarak Hindu’larda başlamıştır. O çağlarda ilmin başlıca konusu insandı. Hindu’lar insan’ı kainatın en mükemmel varlığı sayıyorlardı. Onların nazarında insan gerçekten Allah’ın evladı idi ve dünyada her şey onun için, onun kullanabilmesi için yaratılmıştı. Bunun içindir ki, insanı inceliyerek tanrıyı öğrenmeye imkan bulacaklarını zannediyorlardı.
Gözlerini göklere doğru çevirmişlerdi. Yıldızların insanın hayatı üzerinde etkili olup olmadığını araştırıyorlardı. Meşhur “Fadik” rakamlarını da ilk kez Hindular bulmuşlardı.
Hindulardan sonra el falı öncelikle Çin’de, Tibet’te, İran’da, Mısır’da ve nihayet eski Yunan’da ilgi gördü. Özellikle eski Yunan’da çok itibar edilen bir şeydi. Yunan filozoflarından birçoğu el falını öğretiyorlardı.
Özellikle Bohemyalılar (çingeneler) tarafından uygulana gelmiştir. Okültistler de (gizli bilimciler) bunu eski devirlerden beri uygulamaktadırlar.

Eskiden, sol elin ruhsal doğaya (karanlık yan) ve sağ elin de aktif doğaya (aydınlık) ait olduğu kabul edilirdi. Daha sonra, karanlık ile kötünün yanlış bağdaştırılması sonucu sol el karanlık güçlerle özleştirildi. Kötü (sinister) sözcüğünün orijinal karşılığı “sol”dur. El ve iskambil falını Batı’da kuşaklar boyu sürdüren çingeneler geleneksel olarak sol eli okurlar. Bunun nedeni belki, sol elin, kişinin ezoterik ya da gizemli yanını temsil etmesi, belki de ‘kalbe daha yakın’ olmasıdır.

Filozof Anaksagoras milattan 440 yıl önce öğrencilerine bu el falını öğretmiştir. Hispanus Büyük iskender’e el falı konusunda bir eser göndermişti. Bu esere sonradan “Altın harflerle yazılı eser” adlı verilmişti.
1475 yılında bir Alman, “El-Çizgilerini Okuma Sanatı” isminde bir kitap yayınladı. 1490 yılında (Cyromantia Aristotlis cum Figurs) isimli eser yazıldı. Bu eser bugün İngiltere’de Birtish Museum’dadır.
Avrupaya yayılan el falı, sonra İngiltere’ye de yayılmış fakat Kral VIII. Henry, belki de talip olduğu kadınlar geleceklerini el fallarından öğrenirler diye el falını yasaklamıştı. Bilindiği gibi Kral VIII. Henry evlenmiş olduğu bütün eşlerini katletmiştir.

Fakat ne gariptir ki, Kral VIII. Henry’nin kızı Kraliçe Elizabeth’de el falına çok merak.sarmış ve bu sanatın ilerlemesini teşfik etmiştir. Böylece İngiliz Sarayına ilk olarak resmen bir falcı tayin edilmiş ve Dr. John pee dönemindeki bu falcı Kraliçe Elizabeth’e birçok işlerinde tavsiyelerde bulunmuştur. Bir gün falcı Dr. John Dee, Kraliçe Elizabeth’e İspanyol armadasının İngiltere’ye hücum etmesinin muhtemel olduğunu söylemiş, bunun üzerine armadanın yolunu kesmek üzere harp gemilerinin yapılması emredilmiştir.

*Kahve Falı Tarihçesi

Kahve falının ortaya çıkış tarihi tam olarak bilinmemektedir ancak çok uzun zamanlara dayandığı tahmin edilmektedir.
Binlerce sene evvel, insanların çanların içindeki pas lekelerine bakarak gelecek tahminleri yaptığı; Çinlilerin ise çay yapraklarının fincanlarda bıraktığı izleri yorumladığı bilinmektedir ve kahve falı da bu tür falların bir farklı yorumu olarak ortaya çıkmıştır.

Summer Calypso Black // Gryffindor // 2. Sınıf

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
II. Sınıflar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» V.Sınıflar
» III. Sınıflar
» IV. ve V. Sınıflar
» 5. Sınıflar
» III. Sınıflar

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg ::  ||| Başlangıç :: RPG Dışı :: İlan Panosu Geçmişi-
Buraya geçin: