Adele Nastya Belcourt Vampir
Mesaj Sayısı : 14 Mücadele Tarafı : Kızı Sihirsel Soy : Muggle Kayıt tarihi : 17/05/11
Bilgiler Quidditch Mevkiî: Rpg Puanı: (98/100) Düello Gücü: (0/0)
| Konu: Birinci Kısım : Başlangıç C.tesi Haz. 11, 2011 11:04 pm | |
| Bitkin düşmüştü. Havanın bu sisli hali, onun ruh halini anlatmaya yeterdi. İçindeki açlık, onu kemiriyordu. Hala beslenememişti. Buna, kendini hazır hissetmiyordu. Kendi dönüşümünü hatırlıyordu da… Başkasına böyle bir şey yapmak istemiyordu kesinlikle. Durumu daha fazla zorlarsa kendini öldürecekti. Şuracıkta yıkılıp kalacaktı birazdan. Karanlık ve sisli ormanın içinden usulca ilerliyordu. Bu haline bir çözüm arıyordu. Bunu düzeltebilecek bir tek kişi tanıyordu. Şuan olduğu şey için onu terk eden kadın, eski kocasını arıyordu. Bir vampir için terk edilmiş bir koca… Vampirin etkisi altında olması dolayısıyla olayları kontrol edememişti. Adeta vampirin beslenme kaynağı haline gelmişti, ta ki vampir onu bırakana kadar. Çektiği acıları bir o biliyordu. Fakat Adele, pes etmeyi seven biri değildi. Bu işin arkasını bırakmamıştı. Şimdi bir vampirdi ve kendine bunu yapanın sonunu getirmek istiyordu. Fakat bir vampir olarak yapmak istemiyordu bunu. Bu nedenle terk ettiği kocasını arıyordu. Nerelerden Godric’s Hollow’a gelmişti. Kocasından ayrıldığından beri büyücüler hakkında çok şey öğrenmişti. Yaşadıkları yerleri, yemeklerini, gittikleri okulları ve daha bir çok şeyi… Gücünü hala yitiriyordu. Pek fazla zamanı kaldığını hissetmiyordu. Fakat düşüncelerine dönerek yoluna devam etmeyi seçti. Bir kızı olmuştu, fakat onu da terk etmişti. Asıl gayesi onu görmekti fakat bu halinden kurtulmalıydı. Araştırma için zamanı yoktu, bunu hemen yapmalıydı. Onu dönüştüren vampir ortadan yok olmuştu fakat aralarındaki bağ sayesinde vampirler hakkında birkaç şey öğrenmişti. Asla gündüzleri çıkamıyorlardı ve insanları kullanıyordu. Tabii bir de hiyerarşileri vardı. Artık ölümcül düzeye gelmişti yorgunluğu. Hiçbir yapamayacak durumdaydı. Sadece ilerideki mezarlığı görüyordu. Ormandan pekte mesafe yoktu. Gücünü toplayabilse oraya hemen ulaşabilirdi. Fakat bir türlü toplayamıyordu gücünü. Kana ihtiyacı vardı. Ama bu olamazdı, kesinlikle yanlıştı ona göre. Bir başkasının hayatını tehlikeye atmak onun için ölüm olurdu. Kimseye zarar veren bir yapısı yoktu Adele’nin ve olmamalıydı. Mezarlığa yaklaştıkça birini görüyordu. Onu kokusunu alıyor, onu arzuluyordu. Ama neden? Bunu yapmamalıydı. Asla birinin kanını içmemeliydi. Karanlık, sisli ve uğultulu ormandan çıkmıştı. Sisin içinde bir hayalet gibi yürüyordu. Adamın onu fark etmesi neredeyse imkansızdı. Adam, mezarın başında duruyordu. Adele yaklaştıkça daha çok arzuluyordu. Kanı istiyordu. Eski ve örümcek ağlarıyla dolu mezarlıkta ilerliyordu usulca. Adama iyi yaklaşmıştı. Kanını hissediyordu ama içmemeliydi, bunu yapmamalıydı. Kendini kontrol etmeye çalıştı fakat bu boş bir denemeydi. Kontrolünü kaybederek adamın boynuna doğru sivri dişlerini uzattı…
| |
|
Viserys Bonheur Büyücü
Mesaj Sayısı : 1 Kayıt tarihi : 11/06/11
| Konu: Geri: Birinci Kısım : Başlangıç C.tesi Haz. 11, 2011 11:56 pm | |
| Ölümün kokusu tüm bedenini sarmıştı, çürümüş bedenlerin rahatça uyuduğu yerde. Beyazlar kaplamıştı, kabirlerin etrafını, sarmalaşmıştı tüm benliği ile ruhları. Yavaş bir şekilde adımlarını atmaya başlamıştı ihtiyar beden, yavaş ve kendinden emin bir şekilde. Yılların eskitemediği bedeni, şu son zamanlarda yontulmuş bir taş gibi girintili çıkıntılı olmuştu halsiz bedeni. Fakat yine de güçlüydü bu bedenine rağmen. Damarlarında akan asil kan güç veriyordu bu ihtiyar adama. Ailesinden gelen bir özellikti bu, asırlardır safkan olan Bonheur ailesi, büyücüler arasında en itibarlı, en güçlü bireylere sahipti. Birkaç seneye evvel, büyücüşûra hakimi olan Viserys, şimdilerde emekliye ayrılmış bir büyücüden başka bir şey değildi. Gereksiz, yıpranmış bir oyuncak gibi, kenara atılmıştı. Bu gece anne ve babasını ziyarete gelmişti asil büyücü, son bir kez daha huzurlarına çıkıp, saygısını sunmalıydı. İkinci bölüme geldiğinde sağa dönen yaşlı beden, üç sıra sonra aile kabrine varmıştı. Anne ve babası huzur içinde yatarken, gözpınarları dolan asil büyücü, kendisini sıkarak duygu selinin önüne bir set çekti. Bugün duygusallığa yer yoktu, yıllardır yaptığı gibi dimdik, her zaman keskin bakışlarıyla kendinden emin olmalıydı. Kabrin önünde durduğu anda ayaklarını saran sis perdesi, yavaş bir şekilde şekillenmeye başlamıştı. Sanki anne ve babası onun yanındaydı. Elbet onarlın yanına gitme vakti yaklaşıyordu ancak bunun için önünde uzun bir süreç vardı. Gecenin karanlığına kamufle olmuş beden, beyaz sisin içinde koyu bir nokta edasıyla tüm zifiriliğini gösteriyordu. Fakat burnuna hiç hoş kokular gelmiyordu, bu durumları daha önce yaşamıştı ve hem hazin sonla bitmişti; karısının ölümü gibi. Belki de ölümün kokusunu hissediyordu asil büyücü, bir şeylerin ters gittiği beyninde şimşekler çakarak çınlıyordu adeta. Çevresine bakındı bir iki kez ancak hiçbir şey göremedi. Buruşmuş yüzünü daha da sarkıttığı anda istemsiz bir şekilde eli kadim asasına gitmişti. Bedeni her ne kadar güçsüzleşmiş olsa da damarlarındaki asil kan gücüne güç katıyordu. Zihninde seslendirdiği lumos kelimesi ile asası birden aydınlanıverdi bu karanlığın içinde. Kim vardı oarada? | |
|