Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Biraz Parıltı

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Catherine Arjuna Pur
Karanlık Cadı
Karanlık Cadı
Catherine Arjuna Pur


Mesaj Sayısı : 63
Kayıt tarihi : 25/05/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Biraz Parıltı  Left_bar_bleue100/100Biraz Parıltı  Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
Biraz Parıltı  Left_bar_bleue0/0Biraz Parıltı  Empty_bar_bleue  (0/0)

Biraz Parıltı  Empty
MesajKonu: Biraz Parıltı    Biraz Parıltı  Icon_minitimeÇarş. Ağus. 24, 2011 11:37 pm

Biraz Parıltı  30796942Biraz Parıltı  00026wb6
Audrey O'Riordan & Catherine Arjuna Pur
- Bazen tek istenilen biraz eskidir.. -
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Catherine Arjuna Pur
Karanlık Cadı
Karanlık Cadı
Catherine Arjuna Pur


Mesaj Sayısı : 63
Kayıt tarihi : 25/05/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Biraz Parıltı  Left_bar_bleue100/100Biraz Parıltı  Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
Biraz Parıltı  Left_bar_bleue0/0Biraz Parıltı  Empty_bar_bleue  (0/0)

Biraz Parıltı  Empty
MesajKonu: Geri: Biraz Parıltı    Biraz Parıltı  Icon_minitimePerş. Ağus. 25, 2011 12:35 am

İki küçük kız gözlerinden daha da yeşil çimenlerde koşuşturuyorlar. Uzun kızıl saçlı kız her zamanki sesli kahkahalarıyla etrafını inletirken,koyu siyah saçlı kızın elinden tutarak dönüyor etrafında. Daha sonra yan yana uzanıp masmavi gökyüzünü seyrediyorlar birlikte. Bulutları şekillere benzetmek en çok sevdikleri şey. Siyah saçlı kız küçük parmağını uzatıyor gökyüzüne doğru. ''Bak bu sanki biziz.'' Gösterdiği şekli kafasında anlamlandırmaya çalışıyor diğer kız. Bembeyaz pamuğa benzer iki bulutu sonunda benzetiyor kendilerine. İki tavşan patilerini birbirlerine atmışlar sanki.. Daha sonra gökyüzü bir anda kararıyor , sanki hava tanrısı çok sinirlenmiş gibi bir anda şimşekler çakmaya başlıyor. El ele tutuşup kaçmaya çalışıyor küçük kızlar oradan. Ama arkadan gelen hortumu görmüyor ikisi de. Arkada kızıl saçlı kızı yakalıyor , daha da küçükken onlara anlatılan masallardaki yaratıklar gibi rüzgar. Siyah saçlı kızın elinin bırakmamaya son gücüyle çalışsa da olmuyor. Rüzgara kapılıp nereye gideceğini bilmezken her iki kızında gözlerinden birer damla düşüyor.

Bu rüyayı günlerdir unutamıyordu Arjuna. Beyninin en arka köşelerine kazınmış ne kadar söküp atmaya uğraşsa da atamıyordu. İşte bu yüzden görüşmeliydi Audrey'le. Genelde rüyalarına pek güvenmezdi ama bu rüyada ikisinide çocuk olarak görmüştü. Bu farklıydı. Kendi evinden hazırlanıp çıktı. Boş sokakta duyulan ayakkabısının topuk sesi iki tıklamadan sonra kesilmişti. Kızıl cadı cisimlenmişti.

Ayakları yere bastığında burnuna gelen koku temiz hava kokusuydu. İrlandalıları dünyadaki en garip insanlar olarak görürdü Arjuna. Aksanları sanki ağızlarındaki her neyse onu yere dökmemek , sıçratmamak için konuşuyormuş gibi bir etki yaratıyordu onda. Ama cana yakın ve eğlenmeyi bildikleri kesin bir şeydi. İlk adımlarını attığında insanların ona yabancı bakışlarını üstünde hissedebiliyordu. Çok fazla gelmemişti daha önce İrlanda'ya. Bir ya da iki kere.. Ama sessiz sakin ve herkesin kendi halinde olmasını seviyordu buranın. O zaman işler daha kolay yürüyordu çünkü kimse size karışmazsa.. İngiltere'de olaylar daha karmaşık bir hal alıyordu ve o karmaşıklığı çözmek sonuca ulaşman gereken zamanı daha da uzatıyordu. Bütün düşüncelerinden sokağın ilerisinde olduğunu tahmin ettiği büyük saatin sesiyle sıyrıldı. Saat gelmişti demek ki. Biraz önce daha sakin yürüdüğü arnavut kaldırımlı yolu şimdi daha sık adımlarla aşıyordu.

Sonunda ulaştığı ahşap ama temiz görünümlü bar'ın eski kapısını ittirdi büyük bir gıcırtıyla. Henüz pek dolu değildi içerisi ama tek kadın oydu şimdilik. İlerideki masalardan bir tanesine oturmak için ilerledi. Poposunun sonunda yer görmesiyle birlikte bacak bacak üzerine atıp birilerinin gelmesini bekledi. ''Hoşgeldiniz,ne alırdınız?'' Saçlarını omuzlarının arkasına atıp kafasını kaldırdı. Barmen 25 yaşlarında sarışın mavi gözlü ama her halinden İrlandalı olmadığını belli eden biriydi. Kırmızı dudakları kıvrıldı kızıl cadının. Tek kaşını kaldırdı. ''Viski,lütfen.'' Son kelimesini öyle bir vurguyla söylemişti ki barmen ona gülümseyip kaşlarını kaldırmıştı. Bunu seviyordu Arjuna. Erkeklerle oynayıp , onları tek gecede kullanıp atmaya bayılıyordu evet. Çünkü hak ettiklerine inanıyordu. Ve bunu yapmaya her zaman devam edecekti.

Viskisi önüne getirilmişti sonunda. Barmen tepsinin üzerindeki buzluktan eğilerek bardağa bir kaç buz atıyordu. Arjuna saçını kulağının arkasına atıp eğildi. Adamın kulağına en dayanılmaz sesiyle fısıldadı. ''Bir kaç gün daha buradayım. Takılmak isterim. '' Adamın bu hamleyi beklemediği her halinden belliydi çünkü son atılan buz bardağa öyle bir düşmüştü ki , viskinin bir kaç damlası onun yüzüne fışkırmıştı. Kadın viskisini eline alıp dudaklarına götürürken güldü sinsice. Kırmızı dudaklarıyla buluşan viskisi sonunda ağzının içindeydi işte. Boğazından geçerken bıraktığı acı ama bir o kadar da tatlı duyguyla bir süre gözlerini kapattı. Etrafı dinledi. İki masa arkasındaki adam büyük bir gürültüyle önündeki neredeyse fıçı kadar bardaktan koyumsu İrlanda birasını höpürdetiyordu. Çaprazındaki orta yaşlı adam ise çok önemli biriymiş gibi vodkasını yudumluyordu ama çıkarttığı seslerden aslında vodkanın acılığına hiç alışkın olmadığı belli oluyordu. Son olarak kapının gıcırtısı.. İşte o sesle gözlerinin açtı. Kafasını kapı tarafına çevirince burada olmaktan tekrardan büyük bir sevinç duydu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Audrey Widmore
Karanlık Cadı
Karanlık Cadı
Audrey Widmore


Mesaj Sayısı : 111
Mücadele Tarafı : Widmore.
Sihirsel Soy : Safkan.
Kayıt tarihi : 22/08/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Biraz Parıltı  Left_bar_bleue96/100Biraz Parıltı  Empty_bar_bleue  (96/100)
Düello Gücü:
Biraz Parıltı  Left_bar_bleue0/0Biraz Parıltı  Empty_bar_bleue  (0/0)

Biraz Parıltı  Empty
MesajKonu: Geri: Biraz Parıltı    Biraz Parıltı  Icon_minitimePerş. Ağus. 25, 2011 1:33 am

Bir yudum daha yalnızlık.. Küçük ve salaş dairesinde, her oturuşunda boğulacak gibi olduğu üzeri yırtıklar ve yamalarla dolu soluk siyah kanepesindeydi. Doğrudan loş sokağa bakan bu kanepede berbat anlar geçirmişti. İçini her daim kemiren bunalımının had safalarda olduğu gecelerde paramparça ettiği yerler o koltuğa her baktığında Audrey'e göz kırpıyordu. Yüzüne düşen gecenin rengiyle eş siyah saçlarını kaba bir hareketle arkaya attıktan sonra, dudaklarını kemirerek önünde uzanan sıkıcı manzaraya bakmaya devam etti. Aslında baktığı bile yoktu doğru düzgün. İnce uzun parmakları elindeki şarap kadehini sıkıca kavramış, doğa harikası yeşil gözleri bomboş bakarken, ağzından istemsizce o iki kelime döküldü. ''Lanet olsun.'' Hayata hep lanet ederdi. Ölüme çalışmasının sebebi buydu belki de. Hayat ona ne sunmuştu ki ? Gerçekten lanet olası bir çukurdu onun için yaşam. O gece içtiği şarap, en hafif içkisiydi belki de. Alkolsüz damarlarından bir şey geçmez olmuştu, yıllarca yaşadığı bunalımın etkisi olarak. Fakat bu gece farklıydı. İçinde her zaman kötü hisler dolanırdı, ama bu öyle bir şey değildi. Karanlık dört duvarlar ona iyice baskı yapıyor, tek bir nefese bile izin vermiyorlardı. En sonunda dayanamayıp elindeki kadehi boş bir duvara fırlattı. Kırılan camın çıkardığı içine fenalık getiren ses, bu defa umurunda olmamıştı. Hoş, artık onlara da tepkisiz kalırdı. Her gece içer ve bir şeylere zarar verirdi. Zarar vermek, onun doğasında vardı. Ne istediğini bilmiyordu. Dışarı çıkması gerektiğini hissediyordu, fakat canının ne çekeceğini bilemez haldeydi. Boğulurcasına alkol almak mıydı istediği, yoksa önüne çıkanı katledip uğuruna hayatını verdiği ölümü mü çağırmaktı etrafa ? Kendini bilemez haldeydi daima, fakat bu sefer gerçekten farklıydı.

Kutu gibi boğucu evinden çıkmadan önce, tozdan kendini zor gördüğü kenarları çeşitli lekelerle dolu olan boy aynasına baktı. Bir vampire yaraşır, neredeyse beyaz ötesi soluk tenindeki tek renk dudağındaki kan kırmızısı rujdu. Evindeki çoğu şişede kan kırmızısı dudak izleri vardı. Özensiz olduğu için yıkamadan kullanırdı onları. Ondan başka yaşayan kimse yoktu o lanet evde, tek geceliğine gelen erkek sürüleri hariç. Simsiyah saçları her zamanki gibi dağınık olup, çıplak sırtını usulca örtüyorlardı. Sırt dekolteli siyah bluzunu giymişti yine. Altındaki siyah deri tayt ve kolundaki deri bilekliklerle vahşi bir görüntüsü vardı. Duruşu ölümü çağırır gibiydi. Bunalımlı, ama bir o kadar da kendinden emin. Ayağındaki üzeri dikenli topuklularla her attığı adım bir canı yakacak nitelikteydi. Kendini izlerken yüzünde her zamanki çarpık gülümsemesi belirdi. Sarhoş olduğu anlar dışında pek gülümsediği söylenemezdi elbet, fakat o an kafası iyiden iyiye uyuşmuştu. Kendini izlemekten de hafif bir haz duyduğunu söylemek gerekir tabii. Zevk aldığı şeyler arasında en normal olanı o belki de.

Nefret ettiği sokağa çıkmadan, evinin kapısından cisimlenmişti siyahlı cadı. Evinde her ne kadar boğulursa boğulsun, oksijenden nefret ederdi. Yaşam enerjisi veren herşeyden nefret ederdi aslında. İrlanda.. İçinde kabaran geçmişten gelme nefret duygusuyla zihninde yankılanmıştı bu isim. İrlanda'dan ve İngiltere'den ölesiye nefret ederdi. Onu sadece Ölüm Yiyen olduğu için reddeden lanet olası ailesini hatırlatıyordu bu iki yer. Oralara sade ve sadece o aile bile diyemediklerinden intikam almak üzere gelirdi. Ancak bugün, hislerini izleyerek kendini İrlanda'nın arnavut kaldırımlı sokaklarında bulmuştu. Önünde dikildiği ahşap ama temiz görünümlü barın eski kapısına bakıyordu dalgın dalgın. Üzerine gecenin karanlık örtüsü gibi düşen bu dalgınlığı atması uzun sürmemişti. Zira, yoldan geçen İrlandalı bir genç ona laf atmıştı. Etkileyici olduğunu biliyordu Audrey, fakat İrlandalılara karşı olan nefreti çoğu şeyden üstündü. Öfkeyle ona laf atan gence doğru döndü. Çabuk sinirlenen birisiydi Audrey, anında parlayabilirdi bir olay karşısında. Yumruklarını sıkıyordu karşısındaki İrlandalıya karşı. Burnundan soluyordu hızla. ''Karşımdan hemen yıkılmazsan seni paramparça ederim, anladın mı İrlandalı ?'' Son kelimeyi adeta iğrenir gibi söylemişti. Gözlerinden öfke fışkırırken, ortalığa yaydığı ölümcül korkuyu hissedebiliyordu. Karşısındaki gencin korkudan iki büklüm olup, ona sitem dolu bakışlar atarak kaybolduğunu görüyordu. Koyu kestane tonlarındaki saçları ve ela rengi gözleriyle Audrey'i etkilediği söylenebilirdi o gencin. İrlandalı olmasaydı, onu beğenebileceğini bile düşünmüştü Audrey. Fakat o nefreti yine herşeyi darmadağın etmişti.

Büyük bir gıcırtıyla barın eski kapısını açıp içeri girdiğinde, gözlerine çarpan kızıllık yüzünü güldürmüştü sonunda. Birlikte karanlığa hizmet ederek büyüdüğü çocukluk arkadaşı Catherine, girişe yakın bir masada oturmaktaydı. Yüzüne yayılan çarpık gülümsemesine engel olmayıp, tahminince çapkın bir kız olan Catherine'in cilveleştiği barmen çocuğu umursamayarak masaya doğru hızla ilerledi Audrey. Pek kibar olmayan selamlaşma şeklini göstermişti yine Catherine'in sırtına bir hışımla vurarak. Ufak, tiz bir kahkaha fırlattıktan sonra ''Selam, seni kızıl cadı !'' diye seslendi arkadaşına. Mutluluk denen şeye rastlamadığı doğruydu, fakat çocukluk arkadaşı Catherine ile birlikteyken fazlasıyla eğlendiği ve mutluluğa yaklaştığı bir gerçekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Catherine Arjuna Pur
Karanlık Cadı
Karanlık Cadı
Catherine Arjuna Pur


Mesaj Sayısı : 63
Kayıt tarihi : 25/05/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Biraz Parıltı  Left_bar_bleue100/100Biraz Parıltı  Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
Biraz Parıltı  Left_bar_bleue0/0Biraz Parıltı  Empty_bar_bleue  (0/0)

Biraz Parıltı  Empty
MesajKonu: Geri: Biraz Parıltı    Biraz Parıltı  Icon_minitimeCuma Ağus. 26, 2011 3:31 pm

Hayatınızda sadece o varken yüzünüzdeki gülümsemenin bir anlamı olsaydı siz de o kaynağı özlemez miydiniz? Audrey yanına gelip çarpık gülümsemesiyle ona her zamanki gibi kızıl cadı derken Arjuna bir süre ona baktı. Değişmemişti çok fazla. Biraz daha zayıflamıştı. Giyim tarzı her zaman içindeki fırtınaları dışına vuracak şekilde olmuştu ve şimdide öyleydi. Dikenleri ayakkabıları ise sinsice güldürdü Arjuna'yı. Aslında kişilik olarak hiç benzemezlerdi birbirlerine. Çünkü ne olursa olsun Audrey kişiliğinden sapmazdı. Arjuna ise neredeyse bütün hayatı başkalarını oynamaktan kendi kişiliğini hatırlamıyordu. Bir gün sokaktaki fahişe , diğer gün bardaki saf kız.. Bundan memnundu ama. Rol yapmayı seviyordu çünkü insanlarla oynamayı seviyordu. Hayatında şükrettiği tek şey de buna ölesiye yardımcı oluyordu. Metamorfmagusluk..

''Buraya gel seni lanet olası kadın!'' diyerek sarıldı Audrey'e. Bir süre için gördüğü rüyanın kötü bitmemiş olmasını diledi. Hiç düşünmemişti ama her ikisininde hayatları bu kadar karanlık , dibe göçmüş olmasaydı bu kadar yakın olurlar mıydı? Birbirleriyle tanışma hikayeleri bile en koyu karanlıktan başlıyordu. Bunları düşünürken Audrey'den sıyrılmış ve her ikisi de oturmuştu. ''Ne içmek istersin? Sanırım biraz önce kendime bu gece eğlencesi buldum da.'' diyerek kıkırdadı kızıl cadı sinsice. Geceye kadar burada oturacaklarını biliyordu çünkü. Burası bir bardı ve Audrey sadece kendini barlarda bulabiliyordu. Ayrıca hava kararmaya başlamıştı zaten. Bu demek oluyordu ki burası biraz sonra her iki cadı içinde eğlenceli şeylerle dolacaktı. Bunları aklında kurarken yanlarına gelen barmene tekrardan bir bakış attı. Audrey'in içkisini söylemesini ve kendisine onaylayıcı bakışlar atmasını izledi bir süre. Sonra eli tekrar viskisine gitti. Buzlar eriyip viskisini sulandırsa da o aldığı tattan hala memnundu.

''Sıkılıyorum Audrey. Bu ara bizim taraf çok duruldu. Ve böyle boş oturmaktan hiç hoşlanmıyorum bilirsin. Sen neler yapıyorsun?'' Aslında bu soru sadece formalitedendi. Çünkü Arjuna çocukluk arkadaşını kendi kadar iyi tanıyordu ve neler yaptığını çok iyi biliyordu. Onun deyimiyle lanet olası dairesinde her şeye lanet ediyordu. Arada evine gelen erkeklerle bir nebze olsun tatmin duygusunu yatıştırıyor ama sonra gene eskiye dönüyordu. Bütün bunları bildiği halde sormasının tek nedeni bir kaç yıllık görüşmemelerinin özlemiydi. Yıllarca hiç birbirlerinden ayrılmayan iki kızın şimdi ise koskocaman idealleri olan iki kadının en azından paylaşacak şeyleri olduğuna inanıyordu. Çünkü sadece birbirleriyle paylaşabiliyorlardı..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Biraz Parıltı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Biraz da benden *
» Biraz Çalışalım, Ha?
» biraz geç oldu, neyse.
» RPlerimi biraz daha kısalttım.. Geliniz..

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg :: ||| Muggle Dünyası :: İRLANDA :: Oíche Howling-
Buraya geçin: