~ Birinci Kısım: Hogwarts Toplantısı

Konu: ~ Birinci Kısım: Hogwarts Toplantısı Perş. Haz. 23, 2011 11:50 am

Güneş, Hogwarts’a arkasını dönüp yerini aya bırakırken, devasa şatonun sakinleri de bir ders gününü daha bitirmiş olmanın yorgunluğunu üzerlerinde taşıyordu. Archill, gün boyunca odasından çıkmamıştı, zamanını uyuklayarak ya da sıradan, gereksiz evrakları karalamakla da geçirmemişti. Gün boyunca Bakanlıktan arkadaşlarıyla iletişimini sürdürmüş, kafasındaki konuyu bilgili arkadaşlarına danışmıştı. Dumbledore’la da yarım kalan konuşmalarını tamamlamışlardı. Kafasında edindiği bütün bilgileri birleştirince dehşete düştüğünü hissetti. Ama sakinliğini korumayı bildi, bilmeliydi de. Panik onu sadece yanlış yola götürürdü, hata yaptırırdı ona. Şu durumda hata yapma lüksü de yoktu. Yüzüne doğru, açık olan pencereden serin bir esinti ulaşırken, toplantı zamanının yaklaştığını hatırladı. Hemen ayağa kalkıp hazırlıklarına başladı. Önce, asasını masasının önüne doğru yöneltip birkaç rahat pufun belirmesini sağladı. Odadaki koltukların misafirlerinin tamamına yeteceğini sanmıyordu. Sonra yaptığı işse hemen arkasındaki dolaptan düşünselini çıkarıp, özenle masasının üzerine yerleştirmek oldu. Hogwarts’dan sorumlu kişilerin olayın ciddiyetini tam anlamıyla anlamaları için buna ihtiyacı olacaktı. Sonrasındaysa tekrar rahat koltuğuna yerleşip önündeki yazışmalara bakındı. Ve tekrar olayın ehemmiyetiyle vücudu kaskatı kesildi.

Dakikalar içerisinde odasının kapısı üst üste çalınıp, Hogwarts’daki yoldaşları henüz oluşturduğu pufları doldurdu. Hepsini sıcacık, güven veren bir gülümsemeyle karşılamaya çalıştı. Ufaktan muhabbetler kurup, hatırlarını sormayı da ihmal etmedi. Onlara ihtiyacı vardı, onların yardımı belki de okulun kaderini belirleyecekti. Sonunda herkes ikram ettiği ateş viskilerini yudumlayıp müdürlerine doğru soran bakışlar fırlatınca, ellerini önünde birleştirip konuya girişti. Gün boyunca edindiği bilgileri tekrar idrak etmek onu rahatsız ediyordu. “ Evet, eminim ki hepiniz Gelecek Postası’ndaki haberi görmüşsünüzdür. Bir vampirin bir büyücüye saldırması… Ve maalesef olayın ölümle sonuçlanması… Üzülerek söylüyorum ki saldırılar o olayla kalmadı. Bakanlık Basın’a yansıtmak istemiyor tabii –ancak vampir saldırıları hızla artıyor. ” Biraz duraksayıp arkadaşlarının olayı idrak etmesini istedi. Aslında kendisinin de buna ihtiyacı olduğunu hissediyordu. Hemen toparlanıp kestirmeden asıl konuya girdi. “ Araştırmalarım sonucunda gördüm ki bunlar sıradan cinayetler değil. Hiçbir vampir büyücü yasalarınca yok edileceğini bile bile bir büyücüye saldırmaya cesaret edemez. Bir amaçları var arkadaşlar! Ve planlı hareket etmeye başladılar. Amaçları yıllardır içlerinde büyüttükleri ama asla söylemeye cesaret edemedikleri bir tutkuyu gerçekleştirebilmek. Ve bu da tabii ki… asla sahip olmadıkları büyü gücünü elde etmek. ” Ateş viskisinden bir yudum daha alıp soluklandı. Boğazını yakan sıvı midesine doğru ilerlerken içini garip, hoşlanmadığı bir duygu kapladı. “ Şimdi! Büyü gücünü elde etmekle cinayetlerin ne alakası olduğu konusuna gelelim. Benimde aklıma bu konu çok takıldı. Biraz araştırdım ve bir kehanete rastladım ve bazı araştırmalar… Bunlara göre vampirler büyücü kanını akıttıklarında, kısa bir süreğine büyü gücüne sahip olabiliyor. Yani öldürülen büyücünün gücü kısa bir süreliğine vampire geçiyor. Öldürülen büyücü ne kadar genç olursa, o kadar uzun süre büyü gücü bedenlerinde kalıyor. ” Son söyledikleri onu bir hayli rahatsız etmişti. Koltuğunda kıpırdanıp biraz daha sırtını dikleştirdi. Ağzındaki baklayı çıkarmanın vakti gelmişti. “ Vampirlerin yakında Hogwarts’a saldırma ihtimalinin olduğunu düşünüyorum. Hazırlıklara başlamalıyız. ” Odadaki sıcaklık birden on derece artmıştı sanki. Archill terlediğini hissediyordu ama belli etmedi. Sakince arkadaşlarını izleyip tepkilerini ölçtü. Ve o malum soru için hazırladı kendini. Her şeyin bir açıklaması vardı ve açıklaması olan her şeyde sadece bir ihtimalden ibaretti…

Hafif bir esintiyle kendine geldi Ivy. Düşüncelere daldığı için saatin farkına bile varamamıştı. Aklı halen ders çıkışında kendisiyle konuşmak istemiş olan öğrencideydi. Arkadaşının kayıp olduğunu ve bu durum için endişelendiğini söylemişti genç cadı. Henüz üçüncü sınıftaydı. Ancak Ivy gençlerin erken yaşlarda bozulduklarını bildiği için endişelenmemesi gerektiğini ve arkadaşının okulda bir yerlerde olacağından emin olduğunu söylemişti genç cadıya. Şimdi kendisi endişeyle izliyordu güneşin batışını. Sihir dünyasında korkunç şeyler oluyordu. Sihir basınından duyduğu o saldırı haberinden beri düşünmeden edemiyordu geleceğini. Endişelerinin de boşuna olmadığını biliyordu. Her ders sonrası yaptığı gezintiyi bu sefer yapmadı. Düşüncelere o kadar dalmıştı ki şimdi güneşin battığını farkedince hızla ayaklandı ve toplantıya gecikmemek için müdürün odasına doğru ilerlemeye başladı. Adımlarının sesi boş koridorda yankılanırken neden bu toplantıya çağırıldığını merak ediyordu. Kapının önüne gelince sakin olmaya çalışarak kapıyı hafifçe tıklattı ve içeriye girdi. Alışkın olduğu bu atmosfere ilk kez endişeyle bakıyordu. Çünkü bu sefer Archill ile her zamanki dostluk kokan sohbetlerinden biri için değil, önemli olduğundan emin olduğu bir konu için çağırılmıştı. Kendisinden başka gelen olmadığı için sadık dostu ile selamlaşıp yerine geçti. Diğerlerinin de gelmesini bekledi. Yavaş yavaş kalabalıklaşan odada ağır bir endişe ve merak sözkonusuyken Archill söze girdi. “ Evet, eminim ki hepiniz Gelecek Postası’ndaki haberi görmüşsünüzdür. Bir vampirin bir büyücüye saldırması… Ve maalesef olayın ölümle sonuçlanması… Üzülerek söylüyorum ki saldırılar o olayla kalmadı. Bakanlık Basın’a yansıtmak istemiyor tabii –ancak vampir saldırıları hızla artıyor. Araştırmalarım sonucunda gördüm ki bunlar sıradan cinayetler değil. Hiçbir vampir büyücü yasalarınca yok edileceğini bile bile bir büyücüye saldırmaya cesaret edemez. Bir amaçları var arkadaşlar! Ve planlı hareket etmeye başladılar. Amaçları yıllardır içlerinde büyüttükleri ama asla söylemeye cesaret edemedikleri bir tutkuyu gerçekleştirebilmek. Ve bu da tabii ki… asla sahip olmadıkları büyü gücünü elde etmek. ” Bu sözler üzerinde odadaki fısıldaşmalar ve korku dolu iç çekişler arttı. Herkes şoke edici bu sözleri sindirmeye çalışıyordu. “ Şimdi! Büyü gücünü elde etmekle cinayetlerin ne alakası olduğu konusuna gelelim. Benimde aklıma bu konu çok takıldı. Biraz araştırdım ve bir kehanete rastladım ve bazı araştırmalar… Bunlara göre vampirler büyücü kanını akıttıklarında, kısa bir süreğine büyü gücüne sahip olabiliyor. Yani öldürülen büyücünün gücü kısa bir süreliğine vampire geçiyor. Öldürülen büyücü ne kadar genç olursa, o kadar uzun süre büyü gücü bedenlerinde kalıyor." Sıradaki hedefleri Hogwarts. Korkuyla herkes sessizleşmiş ve müdürün sözlerini tamamlamasını bekliyordu. “ Vampirlerin yakında Hogwarts’a saldırma ihtimalinin olduğunu düşünüyorum. Hazırlıklara başlamalıyız. ” Endişeyle kıpırdanan büyücü ve cadılara baktı genç profesör. Tek tek. Ancak kimse konuşacak cesareti kendinde bulamıyor gibiydi. Bu yüzden Ivy konuşmaya başladı. "Archill, büyü basınındaki haberi duyduğumdan beri bu haberin çok daha büyük ve çok daha kötü birşeye gebe olduğunu düşünmüştüm. Söylediklerine gelince, evet gerçekten korkutucu ve seninle aynı düşünceleri paylaştığımı bilmelisin." dedi ve kalabalığa göz gezdirdi. "Ancak Hogwarts gibi bir mekanın savunmasını bir avuç sivri dişli nasıl geçebilir ki?" dedi sesindeki aşağılama ile. Korkuyordu ayrıca endişeliydi ve öğrencilerinin vampirlerin hedefi olma ihtimalini düşünmek sinirlerini bozuyordu.

Konu: Geri: ~ Birinci Kısım: Hogwarts Toplantısı Cuma Haz. 24, 2011 2:41 am

Karanlığı yararak ilerleyen gölgeye benzer sis demeti, hızla Hogwarts sınırına yaklaşıyordu. Dağınık fakat havadan daha yoğun olan gölge arazinin görkemli girişinde sertçe yere çakıldı. Toprağın üzerinde dağılırken birkaç saniye içinde toparlanarak ihtiyar bir adam suretine bürünmüştü. Az önce tam da önünde gerçekleşen bu olayı yeni fark eden nöbetçi, kapıya doğru yürüyen adamı asasıyla karşıladı. Ayın cılız ışığıyla aydınlanan bedenler, birbirlerini seçebilecek mesafeye geldiklerinde durakladılar. Yüzü; bir kısmı da sakalının altında gizli olan sayısız yarayla kaplı olmasına karşın Richad, ihtiyarlara has sevecen bir gülümsemeyle bakıyordu tedirgin kapı nöbetçisine. Yakın zamandaki bir dolunayın yorgunluğu hâlâ üzerindeydi ve bu onu daha yaşlı gösteriyordu. "Richard McGregor. Yeni Sihir Tarihi Profesörü." Duyduklarının üzerine tedirgin hâli ortadan kalkan genç adamın refakatinde şatoya doğru ilerlemeye başlamıştı. Yasak Orman'dan gelen tekin olmayan seslere kulak vererek ilerledikleri uzun dakikalar boyunca görkemli yapı önlerinde giderek yükseliyordu. Tüm sihir dünyası tarafından dışlanmasına yol açacak zaafına rağmen işe alındığına şaşırmıyordu. Son günlerde Hogwarts'ı da tehdit eden vampir saldırılarının önünü kesecek bir kurtadam savunması, Archill'in işine gelmiş olmalıydı. Siyah ve eski moda sayılabilecek cüppesinin cebinden çıkardığı gümüş tabakadan, kendi sardığı bir sigarayı çıkararak nöbetini terk etmek zorunda kalan nöbetçiye de ikram etti. "Nöbet yerine dönmelisin evlat. Bu günlerde tekin olmayan yaratıklar etrafta kol geziyor." Suskunluğunu bozmayan genç adama başıyla selam verirken, şatoya doğru yollanmıştı bile. Bu gece dolunay olsa buradaki en tekin olmayan şeyin kendi varlığı olduğunu düşünerek acı bir gülüş eşliğinde sigarasını ateşledi. Az sonra rugan ayakkabılarının ıssız şatonun sessizliğini bozan yegâne tıkırtısı eşliğinde ilerliyordu.

Müdürün odasına vardığında kapıya bir kez vurarak içeri girdi. Şatonun değişmeyen ruhuna uygun olarak yıllar önce gördüğü odanın aynısı yine karşısındaydı. Duvardaki eski müdürlerin uyuklayan portreleri, çevredeki gümüşî aletler ve tabii ki Hogwarts'ın en yetkili kişisi. "Merhaba Archill, aziz dostum." Genç büyücünün endişelerini gizlemeye çalıştığı solgun gülüşüne aynı samimiyetle karşılık verirken seyahat pelerinini üzerinden çıkardı. Yolda geç kaldığına dair kötü bir fikre kapılmıştı fakat toplantı yerinde genç bir profesör ve müdür dışında kimse yoktu. "Ve size de merhaba, genç hanım." Kalın ve güven veren sesi odada bir kez daha yankılandı. Fötr şapkasını çıkardığı sırada kapının tekrar çalındığını işitmişti ve kısa sürede toplantı yeri tüm katılımcılara ev sahipliği yapıyordu. İkram edilen ateş viskisini memnuniyetle kabul ederek, kapıya en yakın pufa çöktü. Viskiden büyük bir yudum alırken genç müdürü dikkatle dinliyordu. "Evet, eminim ki hepiniz Gelecek Postası’ndaki haberi görmüşsünüzdür. Bir vampirin bir büyücüye saldırması… Ve maalesef olayın ölümle sonuçlanması… Üzülerek söylüyorum ki saldırılar o olayla kalmadı. Bakanlık Basın’a yansıtmak istemiyor tabii –ancak vampir saldırıları hızla artıyor." Odaya hakim olan gerginlik sebebiyle Richard'ın yüzündeki sevecen ifade de ortadan kalkmıştı. Bu vampir saldırılarından elbet haberdardı fakat tekrar dile getirilmesi o iğrenç sülüklere duyduğu nefreti körüklemeye yaramıştı. Şimdi sert ve duygusuz bir ifadeyle Archill'e bakıyordu. "Araştırmalarım sonucunda gördüm ki bunlar sıradan cinayetler değil. Hiçbir vampir büyücü yasalarınca yok edileceğini bile bile bir büyücüye saldırmaya cesaret edemez. Bir amaçları var arkadaşlar! Ve planlı hareket etmeye başladılar. Amaçları yıllardır içlerinde büyüttükleri ama asla söylemeye cesaret edemedikleri bir tutkuyu gerçekleştirebilmek. Ve bu da tabii ki… asla sahip olmadıkları büyü gücünü elde etmek." Duydukları üzerine kafasındaki tüm belirsizlikler son bulurken, içinde kabaran öfkeye engel olamıyordu. Sakalının altında görünmeyen bir kas seğirmeye başlamıştı. Elindeki viski kadehini bir dikişte bitirirken duygularının yatışmasını diliyordu. "Şimdi! Büyü gücünü elde etmekle cinayetlerin ne alakası olduğu konusuna gelelim. Benimde aklıma bu konu çok takıldı. Biraz araştırdım ve bir kehanete rastladım ve bazı araştırmalar… Bunlara göre vampirler büyücü kanını akıttıklarında, kısa bir süreğine büyü gücüne sahip olabiliyor. Yani öldürülen büyücünün gücü kısa bir süreliğine vampire geçiyor. Öldürülen büyücü ne kadar genç olursa, o kadar uzun süre büyü gücü bedenlerinde kalıyor... Vampirlerin yakında Hogwarts’a saldırma ihtimalinin olduğunu düşünüyorum. Hazırlıklara başlamalıyız." Tam da bunun için burada olduğunu düşünüyordu, ihtiyar kurt. Hogwarts'a saldırma cüretini gösteren sülüklerden, şahsi intikamını alabilmek için. Türleri arasında başlangıçtan beri var olan husumeti mantık çerçevesinde ele almalıydı; ya da en azından eriştiği olgunluk bunu gerektiriyordu. Fakat yıllar evvel ailesini, daha doğru tabir ile sürüsünü katleden vampir topluluğunu aklına getirdikçe mantığını bir kenara bırakıyor, hayvansal güdülerini kendi iradesiyle körüklüyordu. Çok geçmeden kendi düşünce denizinde boğulmayı bırakıp, hararetli bir şekilde konuşmaya dahil olmuştu. "Sanırım öncelikle kendimi tanıtmalıyım; Richard McGregor. Bu tehlikeli zamanda Sihir Tarihi Profesörlüğü görevini üstleneceğim. Buradaki herkesin, kurtadam olduğumu bilmesini isterim." Bir an duraksayarak kısık gözlerle herkesi süzdüğü bakışlarını Archill'de sabitleyerek konuşmaya devam etti. "Ben ihtiyar bir büyücüyüm ve zamanla bu yanımı ehlileştirdiğimi düşünüyorum. Sevgili Archill de aynı fikirde olmalı ki beni işe kabul ederek güvenini göstermiş oldu... Vampirlerin saldırılarını arttırdıkları ve gün geçtikçe zaptedilemez bir vahşiliğe büründükleri doğru. Fakat Hogwarts gibi tarihi bir sihir merkezine saldıracak kadar güçlü olduklarını sanmıyorum. Başlangıç olarak geceleri arazide ve özellikle Yasak Orman'da devriye gezmemizi öneriyorum." Kalın sesinin yankılandığı süre boyunca Hogwarts profesörleri tarafından güven vermeyen bakışlara maruz kalsa da, olumlu bir izlenim bıraktığını düşünüyordu. Tüm bakışların bir an evvel başka bir yöne kaymasını beklerken huzursuz bir şekilde sakalını kaşıdı. Hogwarts'ta bir kurtadamın profesörlük yapacağı, kimi meslektaşının kulağına inanılmaz geliyor olmalıydı.

» 1. kısım ~ Koltuklar
» 3. Kısım ~ Minderler
» Birinci Kısım : Hogwarts
» Hogwarts, Hogwarts geldik sana.
» 2. kısım ~ Bar Bölümü & Müzik