Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Cathédrale Notre Dame de Paris

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Matteo Orlov
Büyücü
Büyücü
Matteo Orlov


Mesaj Sayısı : 22
Kayıt tarihi : 14/06/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Cathédrale Notre Dame de Paris Left_bar_bleue100/100Cathédrale Notre Dame de Paris Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
Cathédrale Notre Dame de Paris Left_bar_bleue0/0Cathédrale Notre Dame de Paris Empty_bar_bleue  (0/0)

Cathédrale Notre Dame de Paris Empty
MesajKonu: Cathédrale Notre Dame de Paris   Cathédrale Notre Dame de Paris Icon_minitimePerş. Haz. 16, 2011 4:18 pm

Cathédrale Notre Dame de Paris Yapmstmmmmm

Yer : Notre Dame de Paris
Vakit : Akşam Üzeri
Hava : Yağışlı
Konu : Rp bitince o da olur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Matteo Orlov
Büyücü
Büyücü
Matteo Orlov


Mesaj Sayısı : 22
Kayıt tarihi : 14/06/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Cathédrale Notre Dame de Paris Left_bar_bleue100/100Cathédrale Notre Dame de Paris Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
Cathédrale Notre Dame de Paris Left_bar_bleue0/0Cathédrale Notre Dame de Paris Empty_bar_bleue  (0/0)

Cathédrale Notre Dame de Paris Empty
MesajKonu: Geri: Cathédrale Notre Dame de Paris   Cathédrale Notre Dame de Paris Icon_minitimePerş. Haz. 16, 2011 5:29 pm

Bu günün güzel ve güneşli olacağını sanıyordu, fakat yanılmıştı, perdeyi yarı aralayıp gökyüzündeki gri bulutlara baktığında gözlerini kıstı hafifçe ve yüzünü gölgeleyen kapüşonun başlığını başından geri itti. Yağmur taneleri kadar insana huzur veren başka bir şey var mıydı bilmiyordu, lakin en zevk aldığı şeyin bu olduğu kanısına vardı o an. Küçük damlalar hafif çiseler halinde cama vururken pencerenin pervazından tutup yavaşça geri çekti, yüzüne vuran serin fava bir nebze olsun mutlu hissetmesine sebep olmuştu, şayet sıcaklardan ve sıcağa dair çoğu şeyden nefret ediyordu, buna bir misal olarak yaz güneşinin yakıcı yoğun havasını verebilirdik. Soğuk bir adamdı ve soğuk havaların adamıydı. Belki de bu yüzden Tanrı onun Rusya gibi bir ülkede doğmasına sebep olmuştu. Kaşlarını çattı yavaşça ve beyaz tenine vuran öğlen güneşinin son ışıkları altında pencereyi kapadı. Bunu yaparken dudağına gelen yağmur damlasını emdi yavaşça ve aniden arkasında beliren kadim dostlarından biri olan Ivan’ın varlığı ile yerinde sıçradı. “Böyle aniden belirerek ne yaptığını sanıyorsun embesil.” dedi. Kızgın olduğu zamanlarda hep aynı bakışı atardı, sol kaşı hafifçe havaya kalkar, mimikleri sertleşirdi, lakin bu onu korkunç yapmaktan ziyade daha da samimi bir ifadeye büründürüyordu, bu yüzden ne derse desin çoğu zaman lafları kimseyi ırgalamıyordu. Bazen ciddiye alınmayacak bir adam olup olmadığını düşünürken kendisinin de hiçbir şeyi ciddiye almadığı kanısına varıyordu. Ya da o öyle olduğunu sanıyordu, çünkü hiçbir şeyi ciddiye almıyor olsaydı şimdi bulunduğu yere bu kadar kolay gelmiş olamazdı. “Sen gergin bir insansın diye ben kabahatli olamam değil mi?” dedi Ivan altın sarısı uzun saçlarını yüzünün gerisinde tutturduğu lastikli tokayı gevşetti hafifçe, bir parça kirli sakalda bırakmış bu onu olduğundan biraz daha büyük göstermişti. Genç adam elindeki kitapları masanın üzerine bırakıp burnu üzerinde itelediği gözlüğünü düzelttikten sonra odadan dışarı çıktı ve Matteo onun masaya bıraktığı kitaplara yaklaşıp hepsini teker teker inceledi. Zeki bir adamdı Ivan ve o entel havası hiçbir zaman değişmezdi, ama Matteo’nun bu ıvır zıvırlar la uğraşacak vakti yoktu, en az Ivan kadar hatta belki de ondan daha fazla zeki olmasına rağmen deneysellikten zırnık anlamazdı. Elindeki kitabın kapağını yavaşça kapadı ve masanın üzerine bıraktı, gerisinde tok sesler çıkartan ayakkabılarının boş salonda yankılanan seslerine kulak kesildi ve az önce kapanmış olan ahşap işlemeli kapının gümüş tokmağını çekip dışarı çıktı. Uzun süredir canı sıkılıyordu, bu aptal şehre neden geldiğini de bilmiyordu açıkçası. Evden çıkmadan önce aldığı şemsiyeyi açtı ve yağmurun şemsiye üzerine damlarken çıkarttığı o müzikalimsi sese odaklanmaya çalıştı. Niye geldiğini biliyordu aslında, fakat İngiltere ve Rusya kadar bu ülkeyi sevmediği için can sıkıntısı ile kısa bir süreliğine bilincinin gerisine atmıştı. Bir elinde şemsiyeyi tutarken sağ kolundaki gümüş ve beyaz altın kaplama saate baktı, daha vakti vardı ve biraz yürüyüş yapmak kendisine çok iyi gelecekti. Hafifçe esen rüzgârın serinliğini yüzünde hissetti, tüm gerilmiş sinirleri bu yağmur sesi ve bu hafif esinti ile bir anda gevşeyivermişti. Son bir aydır hemen hemen kimse ile muhatap olmamayı tercih ediyordu, bu yüzden arkadaşlarının ve sevgili olarak ayırdığı onca kızın kendisine isyanda bulunduğunu biliyordu. Bu düşünce ile yüzüne hin bir gülümseme yerleşti, arada bir yok olmak zevkli oluyordu bu yüzden, gönlüne girmeye çalıştığı her bir kızın bir diğerinden haberi olmadığı için zamanı zevkli geçiyordu fakat bu artık gerilim olmaya başlamıştı. Bu yüzden kendini Paris’e attı ve o gün orada öylece bırakıp giden kızın peşine takıldı. Öylece beleşe bir tren bileti koparıp gözden kaybolabileceğini sanıyorduysa eğer çok yanılmış olmalıydı. Matteo bir şeye kafayı taktığı zaman tam anlamı ile takardı, bu yüzden takip etmesi için peşinden bir adam göndermiş ve o gün kızın nerede olacağını kendisine söylemesini istemişti, aldığı cevaplar çok etkileyici ve hoştu. Onun gibi bir beleşçinin ve erkekleri kandırıp üzerinden geçinen bir kızın Notre Dame gibi romantik ve kutsal bir yerde ne işi olabilirdi? Adımlarını hızlandırdı, yürüyüş yapmak özellikle yağmur altında yürümek oldukça zevkli olsa da yağmur hızlanmaya başlamış ve güzelim pantolonunun paçalarına sıçrayıp kendini ıslak ve nemli hissetmesine sebep olmuştu. Bir şekilde cisimlenmeliydi fakat bu kadar muggle’ın arasında bunu yapmak imkânsız gibi bir şeydi, kalabalığın arasından sıyrıldı ve bir taksi çağırdı. Siyah Chrysler’ını Londra’da bıraktığı için şimdi pişman olmuştu işte. Taksiye yerleşip gideceğini söylediğinde ve oraya ulaştığında vakit bir hayli ilerlemişti. Muggle paralarını cebinden çıkarıp şoföre verdi ve arabanın gerisinde egzoz dumanlarını bırakıp gidişine aldırış etmeden katedralin arka cephesine ilerledi. Laurette’in tamda beklediği saatte buraya geleceğini biliyordu çünkü aldığı haberler bunu gösteriyordu. Kolundaki saate baktı o bunu yaparken tamda zamanında beklediği gibi beklediği anda Laurette önünden geçti, kendisini fark etmemişti, geçip gitmeden önce onu bileğinden tutu ve. “Yeniden merhaba, bakalım bu sefer elimden kurtulabilecek misin beleşçi sürtük.” Genç kızı kimsenin dikkat çekmeyeceği o duvar dibine sürükledi ve onu orada sıkıştırdı. Bakalım böyle yapınca ve kalçasına el atınca ne tepki verecekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Cathédrale Notre Dame de Paris
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Paris Black
» Emily Dame Winslet
» Paris Dorian Hyde :3
» Alecto Paris Milex
» Paris D. Juvens

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg ::  ||| Başlangıç :: RPG İçi-
Buraya geçin: