Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 İksir Oyunu

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
Judas Darshkov
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Judas Darshkov


Mesaj Sayısı : 111
Sihirsel Soy : Safkan
Evcil Hayvanı : Simsiyah tüyleri olan zümrüt gözlü bir kedi
Kayıt tarihi : 03/06/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
İksir Oyunu Left_bar_bleue100/100İksir Oyunu Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
İksir Oyunu Left_bar_bleue0/0İksir Oyunu Empty_bar_bleue  (0/0)

İksir Oyunu Empty
MesajKonu: İksir Oyunu   İksir Oyunu Icon_minitimeC.tesi Haz. 11, 2011 9:41 pm

    Güneşli bir perşembe akşamının ilerleyen saatlerinden birinde, herkes yemek için Büyük Salon'a gitmişken çıktım bizim ortak salondan. Bu akşamki plan için her şeyi önceden ayarlamış ve bu yüzden de yemek yerine geçecek iki sandevici çarçabuk mideye indirmiştim. Bol cepli bir cüppe, tohumların bulunduğu ahşap kutu ve üçüncü kolum olan asamı yanıma almıştım. Yolda biraz aceleyle biraz da temkinle ilerlerken özen göstermemeye dikkat ediyordum. Önce zindanlardan kurtuldum sonra merdivenlere yönelip beşinci sınıf öğrencisi için ufak kaçan o basamakları ikişer üçer tırmanmaya başladım. Ara sıra durup istediğim merdivenin dönüp istediğim hizaya geçmesini beklemek zorunda kalsam da zamanımız az sayılmazdı. Mikkel ile anlaştığımız üzere Ravenclaw Ortak Salonu'nun da bulunduğu o kata gidip Yanan Oda'da buluşacaktık. Bu odanın yanan köşesi bizim iksir için en büyük kolaylığı sağlıyordu: Zahmetsiz bir ateş kaynağı. Sınıfların yanından ciddi bir öğrenci edasıyla geçmiş mantar boylu Ravenclaw çocuklarına sert bakışlar atarak onların gereksiz bakışlarının üzerimden çekilmesini sağlamıştım. Taş koridorda tablolardan gelen sesler dışında başka ses kalmamıştı artık. Kör bir noktadan hedefime ulaştığım zamansa zaten iş beklemeye kalacaktı. Bu düşünceyi kafamda ölçüp biçerken sağ yanımdaki Rönesans Dönemi'nde yapılmış birkaç iri tabloya bakarak köşeyi döndüm. Yanan Oda'nın dıştan hiç de dikkat çekmeyen yanmaz kapısı karşımdaydı işte. Hiçbir şey olmamış gibi arkama bakmak için üçyüzaltmış derecelik bir dönüş gerçekleştirdikten sonra içeri girdim hızlıca. Odada ateşin çıtırtısından başka ses yoktu. Uzak köşede yanan alev birkaç odunla beslenmiş bir ateşten farksızdı. İşin güzel yanı hiç bir şeyden destek almadan öylece durması, durmadan yanması idi. Rahatlama duygusuyla dolu bir nefes verdikten sonra odaya şöyle bir göz gezdirdim. Daha önceden tamamı yandığı rivayet edilen buranın -muhtemelen- sisli duvarları şimdi kireç kaplanmıştı. Ateşten uzak diğer köşede saman rengi birkaç hasır minder ve bodur bir masadan başka eşya da yoktu. Planımıza göre onunla burada buluşacak ve geçen ay karıştırdığımız bir kitapta rast geldiğimiz şu basit aşk iksirinin yapımını test edecektik. Anlaştığımız üzere Mikkel, iksirin birazdan başlayacağımız evreye kadarki kısmını hazır olarak getirecekti. Eh, ikimizin de zahmetsizce etkilemek istediği kızlar vardı. Hem bu işe yararsa el altından satıp birkaç galleon da kazanabilirdik. Şu Geisha tohumlarını buraya getirmek büyük sıkıntıya yol açsa da buna değeceğini umuyordum. Etkisi sadece iki gün sürecek bu iksirin yaratacağı etki bizim için büyük olacaktı. İçine kendi saç telini atan kişinin iksirini tadan kız o kişiye anında aşık olmalıymış o kitaba göre. Biz de saç teline kadar olan kısmı hazırlayıp bölüşecek ve kendi hedeflerimiz için kullanacaktık. Feodora... Tabii ki tek hedefim olacaktı. O kadar ışıl ışıldı ki ondan başkasını görmem imkansızdı zaten. Bu iksir sayesinde o da aynı duyguları hissedecekti benim için. Her ne kadar etkisi kısa olsa da her iki günde bir iksiri tekrar tatmasını sağlamalıydım. Eğer bir aksilik çıkarsa iksiri tekrar hazırlayana kadar ortalıkta gözükmemeli, derslere bile girmemeliydim. Evet, büyük an için vakit yaklaşıyordu. Minderlerden ikisini ateşin yanına çektim öncelikle. Sonra da kapıya doğru gidip ince bir aralıktan seyreylemeye koyuldum dışarıyı. Güneş batmak üzereydi. Beş yıllık dostum Mikkel'in birazdan geleceğini adım gibi biliyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mikkel Rasmussen
Ravenclaw VI. Sınıf
Ravenclaw VI. Sınıf
Mikkel Rasmussen


Mesaj Sayısı : 76
Doğum tarihi : 04/07/93
Yaş : 30
Sihirsel Soy : Muggle Doğumlu.
Kayıt tarihi : 17/05/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
İksir Oyunu Left_bar_bleue98/100İksir Oyunu Empty_bar_bleue  (98/100)
Düello Gücü:
İksir Oyunu Left_bar_bleue0/0İksir Oyunu Empty_bar_bleue  (0/0)

İksir Oyunu Empty
MesajKonu: Geri: İksir Oyunu   İksir Oyunu Icon_minitimeC.tesi Haz. 11, 2011 11:11 pm

    İki gündür neredeyse hiç uyumamıştı. Arada bir dayanamayıp kafasını koltuğa gömerek uyuyakalmaları bunun dışındaydı elbette. Hem Raven olayından dolayı hem de kendilerine inanılmaz zevkler tattıracak iksir olayı yüzündendi gözlerine çektirdiği işkence. Kapıya özel bir kilit büyüsü yapmıştı, odada yaptıklarını kimsenin görmesini istemezdi. Özellikle odaya hiç çekinmeden giren kızlar, işte asıl onlar görmemeliydi. Genişletme büyüsü yaptığı torbanın içine elini sokmuş, küçük kazanın doğru düzgün durması için çabalıyordu. İçi boştu aslında ama yine de ortak salondan geçerken elindeki ufacık torbadan düşme seslerinin gelmesi büyük bir merak konusu olabilirdi. Hiçbir şeyi riske atamazdı, özellikle de Maximilian ile buldukları bu aşk iksirinde. Torbanın ağzını iyice bağlarken elinde bir şey yokmuşçasına belli belirsiz tutuyordu onu. Aslında özen gösteriyordu çünkü oranın karışmasını gerçekten istemezdi. Hani sorun olur diye tüm malzemelerden birer tutam koymuştu. Tabii bunların tam kıvamına gelmesi için beklemek gerekiyordu. Üç gün kütüphanede buldukları saçma kitabın içindeki iksiri hazırlamak için beklemiş, ara ara karıştırmış ve yeni malzemeler eklemişti. Asasının küçük bir hareketiyle kapıyı açarak dışarı çıktı. Merdivenleri hızla indi ve ortak salonun sessizliğiyle rahatladı. Her zamanki gibi birkaç cadı şöminenin başında kitap okuyordu. Ravenclaw’da olmanın ne büyük bir şans olduğunu düşündü. O inekler kazan devrilse bile ilgilenmezdi. Asıl cadılar ortalıkta yoktu tabii. Onlar büyük bir merakla başına toplanırdı. Koridora çıktığında biraz gerildi, Hufflepuff’lardan ve doğal olarak Ravenclaw’dan büyücüler ve cadılar gruplar oluşturmuşlar, kahkahalarla eğleniyorlardı. Yüzündeki endişeli ifadeyi silerek ciddi bir ifade yerleştirdi. Yanına gelen biri olursa savması daha kolay olacaktı böylece. Ağır adımlarla Yanan Oda’ya doğru ilerlerken çok yakın olmasından dolayı Tanrı’ya şükretti. Bu şekilde alt katlara kadar inmek ayrı bir çaba isterdi. Odanın kapısını açacakken Maximilian ondan erken davranıp açmış ve Mikkel’i içeri çekmişti. ''Sonunda, getirdin değil mi tohumları?'' dedi. Onlar olmadan hiçbir şey yapamazdı. Her şey yatardı. Maximilian onaylarcasına başını salladı ve kendiliğinden var olan ve sürekli yanan ateşin başındaki minderlere oturdular. Elindeki torbayı göstererek, ''Hepsini bunun içine koydum. Kazan devrilecek de ses çıkaracak diye bildiğin korktum hani. Bizim kızları bilirsin, başıma toplansalardı biterdik'' Onların ne kadar zeki olduğunu ve torbanın içinden gelen sesin neye ait olduğunu hemen anlayacaklarını söyleme gereği bile duymamıştı. Ayrıca sorguya çekilme olasılığı da büyüktü. En azından peşini bırakmazlardı. Tüm bunları yaşamadığını düşünerek derin bir iç çekti. Torbanın bağını çözerek içindeki küçük boyda kalaylı kazanı çıkardı. Oturduğu yerde biraz kıpırdayarak cebinden iki ayrı şişeye doldurduğu ve özenle hazırladığı iksirleri çıkardı. Kazanı zaten odunların üzerinde yanan ateşin üzerine yerleştirerek tekrar torbasından tarifini aldığı kitabı çıkardı. ''Umarım işe yarar, yaradığında neler olduğunu düşünsene'' dedi sırıtarak. Okuldaki birçok kızı kendisine bağlayabilir ve her gün birini koluna takabilirdi. Düşünceleri gözlerindeki ağırlığı silip atmıştı neredeyse. Kitaba baktı önce, kontrol ediyordu. Her şeyi sırasıyla yapacaktı. Koyu bordomsu, mor bir rengi olan iksiri önce döktü. Asasını kazana doğrultarak ''Aguamenti'' dedi, hiç vakit kaybetmeden yeşilimsi sıvının bulunduğu şişeyi açarak suyla karışık iksirin içerisine boşalttı. Rengi kırmızıya dönmüştü. Fokurdayan kazanı, el yordamıyla genişletme büyüsü yaptığı torbadan kepçe bularak karıştırmaya başladı. Heyecanlanmıştı aslında. Gerçekten işine yarayacak belki de en zevkli iksirlerden birini yapmıştı. Maximillian’a baktığında mutluluğu ve başarının onun yüzündeki çarpık yansımasıyla oldukça net bir biçimde okunuyordu. İkisi gerçekten mükemmel bir şeyi başarmışlardı ve yüzüne yayılarak dişlerini ortaya çıkaran gülümsemeyle arkadaşına sarıldı. Aynı şekilde o da gülüyordu. Sırtına sertçe vurdu ve ''Şimdi sıra tohumlarda, onları da karıştırınca'' tek kaşını ukala bir biçimde kaldırarak sözlerine devam etti, ''Hasta olacaklar bize'' dedi keyfini hiç bozmadan. Maximilian küçük, tahta bir kutunun içerisinden tohumları çıkararak Mikkel’e verdi. Kitaba şöyle bir göz gezdirdikten sonra tohumlar hakkında herhangi bir ayrıntının verilmemiş olduğunu görerek direk kazandaki sıvının içerisine attı. İki büyücünün de gözleri kazandaki en ufak değişikliği dahi kaçırmayacak biçimde odaklanmıştı. Atılan küçük tohumlar iksirin içerisinde önce zıpladı ve sonra eriyerek sıvıyı lacivert bir renge bürüdü. İksirin fokurdaması altında ateş olmasına rağmen durulmuştu. ''Sanırım hazır ha, ne dersin?'' Kitaptaki lacivertten çok az bir farkla açığı olmuştu ama bunu önemsemeyerek kitabı kapattı. Torbadan orta boyda tahta bir kutu çıkararak kapağını açtı. İçinde küçük şişeler için özenle hazırlanmış bölmeler vardı ve birkaçı dolu iksir şişeleri. Boş bir tanesini alarak tıpasını çekti. Elini sıcak sıvıya değdirmemek için çabalarken şişenin içine sıvıyı doldurmayı başarabilmişti. Maximillian’a döndü ve ''Pekâlâ, ilk hangi güzelin üzerinde deniyoruz bunu?'' dedi yine ukala gülümsemesi yüzüne hâkim olduğunda.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Feodora D'or
Ravenclaw V. Sınıf & Sınıf Başkanı & Yönetici
Ravenclaw V. Sınıf & Sınıf Başkanı & Yönetici
Feodora D'or


Mesaj Sayısı : 609
Doğum tarihi : 10/09/91
Yaş : 32
Mücadele Tarafı : Saçları
Sihirsel Soy : PureBlood
Evcil Hayvanı : Boo
Kayıt tarihi : 29/01/10

Bilgiler
Quidditch Mevkiî: Arayıcı
Rpg Puanı:
İksir Oyunu Left_bar_bleue100/100İksir Oyunu Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
İksir Oyunu Left_bar_bleue30/60İksir Oyunu Empty_bar_bleue  (30/60)

İksir Oyunu Empty
MesajKonu: Geri: İksir Oyunu   İksir Oyunu Icon_minitimePaz Haz. 12, 2011 8:16 am

    Uzun uzadıya köhne mumlarla aydınlatılmış, ne tam aydınlık ne de tam bir loş ortamın içerisinde önünde belirmiş, yıllardır tekdüze ilerleyen yemek menüsünden çatal ve bıçağıyla küçük parçalar ayırmakta, kat'iyen övünmekten vazgeçmeyeceği Fransız asaletinden ödün vermeden lokmalarını yavaş ve temkinli bir biçimde atıştırmaktaydı. Keyifsizdi bu gece, insanoğlunun küçücük çocukların üzerinden para kazanıp ceplerini genişletebilmek uğruna ürettiği porselen bebeklerin mükemmelliğiyle eş değer pürüzsüz yüzü, tıpkı efsanelerde konusu geçen soğuk varlıkların teni kadar beyaz ve solgundu. Yanındaki kızlara ilişti donuk gözleri. Hepsi adeta kendisinden geçmişçesine eğlenmekte ve erkekler tarafından sanılanın aksine dedikodu yerine daha farklı klişe muhabbetlerden birisinin içinde bulunmaktaydı. Ağzından tek bir kelime dahi çıkmıyordu, zaten iştahsızdı da. Hastalanıyor muydu ne? Şimdi Fransa da olsa bin bir uşak etrafında döner, genç kızın menfaati için ellerinden ne geliyorsa yapmaya hazır bir biçimde güven aşılarlardı Feodora'ya. Lakin buradaki hayat, evindeki hayatından oldukça farklıydı. Ve bu farklılık alışılması zor bir eşiğe itiyordu genç kızı. Narin bileğinde kalmayan güç, avuçlarında kavramış olduğu gümüş çatalın kayıp gitmesine ve sinir katsayısının oldukça yüksek hadlara çıkmasına sebebiyet vermişti. Hışımla kalktığı masadan bir an önce uzaklaşmış ve gerisinde bıraktığı meraklı gözleri umursamadan merdivenlerin hiç bitmeyecek gibi görünen basamaklarını arşınlamaya başlamıştı bile.

    Koridorların soğuk ve sert zeminine çarpan zarif ayakları, duvarların yüzeyinde hafif ayak sesleri çıkarmakta ve seri soluk alışverişinden başka hiçbir ses duyulmamaktaydı, kırmızı ile sarıya alacalanmış koridorların ufkunda. "Zaten ne sesi beklersin ki, ya yemektedirler yada kitap okurlar." Yüz hatlarında belirginleşen ince ve alaycı gülümseyişin ardından saniyeler içerisinde önünden adeta hız yarışına tutuşmuş bir oyuncuymuşçasına geçen siluet genişlemiş göz bebeklerinin merak duygusuna kapılmasına neden olmuştu. Kimdi bu ve bu saatte bu hızla nereye gidiyordu. Aslında fazla meraklı bir kişiliği yoktu Feodora'nın. Bilmesi gerekenleri zaten bilir, diğerlerini ise umursamazdı. Lakin içinden bir ses, bu dürtünün peşinden gitmesi gerektiği fısıldıyordu kulaklarına. Sessizliğe bürünmüş bedeni, ince uzun koridorlardan sağa dönen silueti takip etmekte ve bir nebze olsun geceyi tatlandırma amacındaydı. Bir hafiye kılığına bürünmüşcesine sarı saçlarını koridorun köşesinden sarkıtmış gizem dolu gözlerini dikmişti ayak seslerinin uzaklaştığı tarafa. Karanlık geceye karışmış bedenin vücut ölçülerine bakılacak olursa, bir erkekti bu. Geniş omuzlar ve uzun bir boy sadece bir erkeğe yakışacak türdendi, eğer bir dişiyse de gelecekte onu pekte güzel günler beklemiyordu ne yazık ki. Aralarındaki mesafe açılır açılmaz iş başına koyulmuş ve takibine hızla devam ediyordu. Bunun sonu nereye gidecekti acaba? Aslında tahmin etmesi güç değildi, romantik anlardan birisine mi damlayacaktı yoksa şakacı bir kaç Hufflepuff öğrencisinin gereksiz zamanlarını mı mahvedecekti kim bilir? Adımları yaklaştıkça esrarlı bedenin yakınına, gözlerinde canlanan görüntü daha da netleşiyordu. Yanan oda da ne gibi bir gizem barınabilirdi ki sonuçta, hem de bu saatte. İşte zaman gelmişti, kapının kapanma sesi yankılanmış ve biraz sonra basılacaklarından habersiz belki iki romantik salağı belki de bir grup salağı yakalayacaktı iş üstünde. Eh böylesine bir eğlenceye de hayır diyemezdi doğrusu. Hızla kapıya doğru ilerleyip etrafı sıkıca bir kolaçan etti. Sonuçta davetsiz bir misafir tarafından basılan kısım olmak, kendisinin yaşamak isteyeceği en son durum olsa gerekti. Bir müddet kapının eşiğinde beklemiş ve kulağını adeta tahta kapının pürüzlü yüzeyine kenetlemişti. Fısıldaşmalardan başka pek bir ses işitemiyordu aslında. Beklemenin gereksiz olduğuna kanaat getirip avuçlarını kapının koluyla birleştirdi ve kapıyı hızlıca araladı. Gözlerine ilk takılan görüntü 2 gencin karşılıklı oturuyor oluşuydu. Daha sonra dikkati slytherin ve ravenclaw armalarına takılmıştı. Ve son olarak da çehrelerine elbet. Ravenclaw lı öğrencinin Mikkel olduğu kanısına vararak bakışlarını diğerine doğru çevirdi. Sert yüzünün ardına saklanmış mahmur yeşil gözlerinde farklı bir bakış vardı sanki, anlamlandıramadığı bir bakış. Kaşlarını çatarak iki gence doğru yaklaşmış ellerindeki şişelerin ne olduğuna bir anlam yükleyemeden ve merak dürtüsünü bir kenara bırakmak istercesine dile gelmişti. "Ne yapıyorsunuz burda!" Dudaklarından dökülen kelimeler her ne kadar sert çıkarsa çıksın ardındaki anlam belliydi, bana da anlatın bakalım ne iş çevirdiğinizi, belki benimde hoşuma gider belki de hoşuma gitmez sizi şikayet eder her türlü eğlence yakalamış olurum kim bilir?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Judas Darshkov
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Judas Darshkov


Mesaj Sayısı : 111
Sihirsel Soy : Safkan
Evcil Hayvanı : Simsiyah tüyleri olan zümrüt gözlü bir kedi
Kayıt tarihi : 03/06/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
İksir Oyunu Left_bar_bleue100/100İksir Oyunu Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
İksir Oyunu Left_bar_bleue0/0İksir Oyunu Empty_bar_bleue  (0/0)

İksir Oyunu Empty
MesajKonu: Geri: İksir Oyunu   İksir Oyunu Icon_minitimeSalı Haz. 14, 2011 11:21 pm

    Derken Mikkel kapının öte tarafında görünüverdi. Yaklaşmasını bekledim ve ses etmeden kolundan tutup içeri çektim onu. Kısa bir laflamadan sonra alelacele minderlere oturduk ve malzemeleri hazır etmeye başladık. Kazandı, otlardı derken uzun saçlı dostum kitaptaki talimatlara göre yapmaya başlamıştı bile iksiri. Biraz ondan biraz bundan, sonra rengi değişinceye kadar karıştır, pis kokuların gitmesini bekle... O, bu kadar heyecanlı olurdu da ben aşağı kalır mıydım? İkimiz de edineceğimiz eğlenceyi düşündükçe yerimizde duramıyorduk doğrusu. '"Şimdi sıra tohumlarda, onları da karıştırınca'' dedi Mikkel ukala ukala. "Hasta olacaklar bize!" Evet, istediğimiz de buydu zaten. Bizi isteyeni değil, bizim istediğimizi almaktı amacımız. Belki biraz daha fazlası. Bir rüyadaymışçasına kendilerinden geçtiklerinde kızların Mikkel etrafında dört dolanmalarını izleyerek bunu dalga konusu haline getirmek de oldukça eğlenceli olacaktı. O kızlar kendilerine gelene kadar hem onları hem de Mikkel'i çeşit çeşit laflarla rahatsız edebilirdim. Sıkıcı derslerden sonra bu tür şeyler olmasa Hogwarts'a nasıl dayanırdım bilmiyorum. Aslında bu muggle doğumlu veletle de nasıl bu kadar iyi arkadaştık onu da bilmiyorum ya, neyse. Benim tohumlar kazanı boylarken iksirin son yapım aşamasında olduğumuzu fark ettim. Son birkaç kontrolden sonra kitabı kapatıp ortaya deney tüpleriyle dolu bir kutu çıkardı Mikkel. İksiri şişelerden birine dikkatle doldurduktan sonra heyecanla "Pekâlâ, ilk hangi güzelin üzerinde deniyoruz bunu?" dedi. O an cevap verebilmiş olsam onun aklındaki kızları soracaktım önce ki bir zarara uğramadan evvel iksirin işe yarayıp yaramadığını görebileyim. Lakin cevap hiç beklemediğimiz bir vakitte ve halde vücut bulmuştu. Ama ne vücut bulmak. Okuldan birinin görüp görebileceği en güzel, hatta okulun tarihine bile geçebilecek güzellikteki Feodora dibimizde bitivermişti aniden. Her bir hücresi mükemmel bir veelaya ait olduklarını göstermek istercesine parlıyor, bulunduğu ortamdaki hava onun her adımında saçlarını aşkla okşamak için yerinde duramıyordu. Her zamanki haklı kibriyle süslenmiş bakışlarına bu sefer merak da eşlik etmekteydi. Yüzümde oluşan çarpık bir gülümseme ve derin bakışlarımla onu uzun uzun süzdüm önce. Müthiş gözüküyordu yine. Sonra bakışlarımı gözlerine sabitledim ve ayağa kalktım. Onun verdiği nefesi içime çekiyor olmak şahane ve iç ısıtıcı bir duyguydu. "Biz... Şu dersler hakkında küçük bir hileye başvuralım dedik." diye başladım söze. Bir yandan da dostumu işaret ediyordum. O kısacık anda Mikkel'le göz göze gelip ona aklımdaki tüm düşünceyi bir göz hareketiyle anlatmıştım bile. "Diğerlerinden bir farkımız olmalı dedik ve bu iksiri hazırlamaya kalkıştık..." Sonra başımı tekrar Feodora'ya çevirip kurnaz ve çekici bir ifadeyle gülümsedim. "Masum bir zeka iksiri... Hafızayı kuvvetlendiriyor ve saatlerce ders tekrarı yapmaktan kurtarıyor." Ellerimi iki yana açtım ve onu kucaklama dürtüme hakim olarak devam ettim "Fakat maalesef yakalandık. Bence bize katıl ve farkını göster diğerlerine." Cevap vermesine fırsat vermeden ekledim: "Aslında senin bu tip şeylere ihtiyacın yok gibi. Ama biraz boş zaman iyi olmaz mı, ne dersin?" Bu iksirin ne işe yaradığını bilmesine imkan yoktu Feodora'nın. O, benim ve Mikkel'in aksine eski ve tozlu kitaplara dokunmaya tenezzül etmezdi pek. Eh, haklıydı da. Prenses güzelliği böyle şeylerle yan yana gelmemeliydi. Denizleri kıskandıracak derecedeki mavi gözlerine tek zerre toz değmemeliydi. Aniden mavi sularda yüzerken buluvermiştim kendimi. Gözlerimi onlardan ayıramadan Mikkel'e gayet manalı bir tonla seslendim. "Değil mi Mikkel?" Şansım yaver gitmiş ve Feodora'yı gökte ararken yerde bulmuştum. Bu işteki ortağımdan da kolaylık bekliyordum şimdi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mikkel Rasmussen
Ravenclaw VI. Sınıf
Ravenclaw VI. Sınıf
Mikkel Rasmussen


Mesaj Sayısı : 76
Doğum tarihi : 04/07/93
Yaş : 30
Sihirsel Soy : Muggle Doğumlu.
Kayıt tarihi : 17/05/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
İksir Oyunu Left_bar_bleue98/100İksir Oyunu Empty_bar_bleue  (98/100)
Düello Gücü:
İksir Oyunu Left_bar_bleue0/0İksir Oyunu Empty_bar_bleue  (0/0)

İksir Oyunu Empty
MesajKonu: Geri: İksir Oyunu   İksir Oyunu Icon_minitimeÇarş. Haz. 15, 2011 4:46 pm

    Maximilian’ın yüzündeki değişimi anında fark etti, bakışlarını arkasında bir yerlere odaklamıştı. Onun bu kadar büyük bir ilgiyle odaklandığı şeyi merak ederek arkasını döndüğünde sınıf arkadaşı Feodora’nın onları bastığını görmesi de uzun sürmemişti. Sarışın cadı kendi ayaklarıyla deney olmaya gelmişti sanki. Fikirlerini yüzüne yansıtmayarak ayaklanan Maximilian’a bıraktı olayı. Daha doğrusu o önce davranarak bir şeyler açıklama gereği duymuştu. Oysa çok daha farklı bir biçimde yollayabilirlerdi bu cadıyı. "Biz... Şu dersler hakkında küçük bir hileye başvuralım dedik" bunları söylerken Mikkel’le göz göze gelmişti ve sanki o anda birbirlerinin düşüncelerini okumuşlardı. Belli ki Maximilian da kendisiyle aynı düşünceleri geçiriyordu beyninden. İlk güzelin kim olduğu belliydi artık; Feodora. "Masum bir zekâ iksiri... Hafızayı kuvvetlendiriyor ve saatlerce ders tekrarı yapmaktan kurtarıyor" Gerçekten çok iyi bir yalancıydı Maximilian. Yaptıkları hınzırlığın üstünü örtmeyi başarmıştı. Feodora’nın gözleri Maximilian ile Mikkel arasında gidip gelmişse de çoğunlukla ayaktaki büyücü üzerinde tutuyordu onları. Belki özellikle belki de bilinçsizce. Onlara katılmasını ve iksiri denemesini tavsiye etmişti Maximilian genç cadıya, cüretkâr tavırlarıyla. Ve Mikkel’den de onay bekliyordu. Elbette ayaklarına kadar gelmiş bu fırsatı tepmeyecekti. Oldukça rahat tavırlarla ayağa kalkarak elindeki iksir şişesini Feodora’ya gösterdi. ''Bilirsin, zeki olmak her şeydir'' dedi gülümseyerek, bir yandan da elindeki küçük iksir şişesini sallıyordu. Tam dolmamış şişedeki sıvının sallandıkça çıkardığı ses ortama farklı bir çekicilik kazandırıyordu sanki. Her Ravenclaw'da olan ve cadının da gözlerinden hevesli olduğu okunan bu konuda damarına bastığını düşünüyordu. Genç cadı artık ikna olmuş gibiydi ama yüzünden hâlâ endişe okunabiliyordu. Elini Maximilian’ın ensesinde gezdirdi sanki dostça takılıyormuşçasına ve ince bir saç telini çaktırmadan kopardı. Maximilian’ın canı biraz acımış olmalıydı ama başka şekilde bunu halledemezlerdi. Tanrı’ya şükür ki Maximilian beklemediği bir anda da olsa hiçbir şey belli etmemeyi başarmıştı. Saçı avucunun içinde tutarken başka türlü onu birinin saçını içine koymaya ve onu içmeye ikna edemezlerdi. Her şey gizli ve yavaş yavaş ilerleyecekti. ''Pekâlâ'' dedi ve yüzündeki gülümsemesini hiç bırakmadan rastgele arkasını döndü. O kısa süre içerisinde iksirin içine saçını ekleyivermişti. Feodora böyle dönmesini kafasına takmazdı, tüm Ravenclaw Mikkel’in ne kadar dengesiz bir büyücü olduğunu çok iyi biliyordu. Hemen sonra Feodora’ya davetkâr bir bakış atarak, ''Eğer istemezsen, sorun değil. Elbette bu durumda eski ve yavaş hayatına dönmek konusunda yapabileceğimiz bir şey kalmaz'' dedi kaşlarını yapabileceği bir şeyin olmadığını gösteren bir tavırla kaldırarak. Yetişkin ve bir o kadar da güzel Londra kadınlarını düşünüyordu. Elbette otuzuna gelmişleri değil, daha yeni mezun olmuşlardı onun aklındakiler. İksir işe yaradığı takdirde sadece Hogwarts’ın tümünü fethetmekle değil, Londra’dakileri de kendisine bağlama hayalleri kuruyordu. Okuldaki çocuksu suratlardansa biraz daha oturmuş ve şekillenmiş yüzlere dokunmak daha başka bir duygu olurdu. Feodora’ya uzattığı elini çekmek üzeriydi ki sarı saçlı genç cadı hızlıca şişeyi kavrayıverdi. Narin ellerinde tuttuğu sıvının belki de okuldaki ve hatta ailesi arasındaki tüm itibarını sarsacağını bilemezdi. Ailesinin onun üzerine ne kadar düştüğünü ortak salondaki kız muhabbetlerinden birine kulak misafiri olduğunda öğrenmişti. Genç cadı hızla şişeyi yudumlarken büyük bir zevkle izliyordu Mikkel. O sırada Maximilian’a dahi dikkat edemeyecek kadar heyecanlıydı. Kız güzeldi ve kendi isteğiyle içiyordu. Ayrıca bu iksirin işe yaraması durumunda başka şeyler için de adım atacaktı. Başka ne isteyebilirdi ki? Şişeyi hızla yere atarak öksürmeye başladı. Maximilian anından yanına koşmuştu. Mikkel’in yüzünden silinen gülümsemesi Feodora’nın normale dönmesiyle meraklı bir ifadeye büründü. Maximilian'ın kolundan tuttuğu kızı istemsizce bıraktığı çok belli oluyordu. Bir Slytherin’di o ve boğulmak, tamam belki de zehirlenmek üzere olan bir cadıya neden yardım edecekti ki? Üstelik yakın arkadaşı bile değilken. Yanına gelen Maximilian’a aklındaki soruları daha sonra soracaktı, şuan ilgilendiği tek şey iksirin işe yarayıp yaramayacağını görmekti. Kız boğazını temizlemeye çalışırken Mikkel pekte ne hissettiğiyle ilgilenmiyordu aslında. Ona bir deney gözüyle bakmaya başlamıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Feodora D'or
Ravenclaw V. Sınıf & Sınıf Başkanı & Yönetici
Ravenclaw V. Sınıf & Sınıf Başkanı & Yönetici
Feodora D'or


Mesaj Sayısı : 609
Doğum tarihi : 10/09/91
Yaş : 32
Mücadele Tarafı : Saçları
Sihirsel Soy : PureBlood
Evcil Hayvanı : Boo
Kayıt tarihi : 29/01/10

Bilgiler
Quidditch Mevkiî: Arayıcı
Rpg Puanı:
İksir Oyunu Left_bar_bleue100/100İksir Oyunu Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
İksir Oyunu Left_bar_bleue30/60İksir Oyunu Empty_bar_bleue  (30/60)

İksir Oyunu Empty
MesajKonu: Geri: İksir Oyunu   İksir Oyunu Icon_minitimePerş. Haz. 16, 2011 10:25 am

    Genç cadının çehresinde belirginleşmeye başlayan merak olgusu, her zamankinden daha farklı kılıyordu Feodora’yı. Bir Ravenclaw öğrencisinin, ne kadar güzel ve ne kadar kibirli olursa olsun önceliği, her zaman durdurak bilmeyen keskin zekâsıydı elbette. Bazen Tanrı’nın abarttığını bile düşünmüyor değildi hani, güzellik kavramının vücut bulmuş hali olmasının yanı sıra beyninin her bir kıvrımına yerleştirilmiş zekâ parıltıları da adaletsiz bir dünyanın işaretlerinden sadece bir tanesiydi. Kimisi mükemmel yaratılırdı, kimisi ise noksan… Ve bu mükemmeliyetin ağır basan kısmı ise belliydi zaten. Kızın dudaklarından dökülen birkaç hecelik cümleden sonra, karşısında şaşkınlıklarını gizleyemeyen iki gençten Slytherinli olanı ansızın atağa geçmiş ve saniyeler sonra bir iki adım ötesinde belirmişti. "Biz... Şu dersler hakkında küçük bir hileye başvuralım dedik." Ravenclaw armalı cüppesinin içinde bakışlarından herhangi bir duygu sezemediği çocuğa doğru dikmişti gözlerini. Slytherinli çocuğun her konuşmasında mantık dışı bir şeyler vardı sanki. Bir yılancığın derslerle muhatabı neden bu kadar güçlüydü ki? Niçin bu kadar kafasına takıyordu şu zekâ iksirini? Anlamsız anlamsız sorular dolanıyordu zihninde. İki çocukta ise ayrı bir telaş vardı, kim bilir belki de suçüstü basılmanın bir etkisiydi bu. Mikkel’in dengesiz ruh haline uygun bir hareketiyle irkilmişti şimdi, sıradan bir durumdu oysaki bu. ''Eğer istemezsen, sorun değil. Elbette bu durumda eski ve yavaş hayatına dönmek konusunda yapabileceğimiz bir şey kalmaz'' Demek küçük bir hile. Genç kızın aslında bu tür yardımcı maddelere ihtiyacı yoktu elbette, lakin daha fazla başarıdan ve daha fazla pohpohlanmaktan ne zarar gelebilirdi ki? Hem karşısındaki iki eziğinde kendisinden daha fazla başarı elde etmesi pekte göz yumacağı cinsten bir gerçeklik olmazdı doğrusu. Yüzüne yayılan sinsi sırıtışla birlikte çocuğun elinden iksiri kapması bir olmuştu. Avuçlarında tuttuğu sıcacık şişenin içerisinde hareket eden sıvı, kalp atışlarını hızlandırmaktan geri kalmamıştı. Kırmızının en koyu tonlarından birisinde hayat bulmuş dolgun dudakları şişenin soğuk yüzeyiyle buluşur buluşmaz farklı bir duygu patlaması yaşamıştı körpe ruhunda. Sıvı yaramaz bir çocuk edasında bütün damarlarını hızlıca dolaşırken, yarattığı etki Feodora’nın hiçte hoşuna gitmeyecek türdendi. Neler oluyordu böyle? Öksürüklere boğulan sarışın cadı, tüm vücuduna hayat veren o masum maddeden yoksun bırakılmışçasına adeta can cekişmeye başlamıştı. Hiçbir şeyin farkında değildi şimdi, ne etrafındakilerin ne de olup bitenlerin. Tek düşündüğü kendisiydi. Sanki soğuk öpücükler konduruyordu tüm vücuduna serin bir ten. Lakin bu durum sandığının aksine daha kısa bir sürede gerçekleşmişti belki de saliseler içerisinde. Bir sıcaklık hissetmişti sol tarafında. Yavaş yavaş kendisine geliyordu, göz bebekleri kaybolan ışığı yeniden bulmanın sevinciyle eski haline hışımla dönmüştü. Boğazını temizlemeye yeltenmişti şimdi, garip bir tat bırakmıştı ağzında bu garip sıvı. “Tanrım, siz aptallar ne yaptınız bana böy-“ dudaklarından dökülmekte olan sözcükleri, karşısında gördüğü genç ve yakışıklı oğlan tarafından adeta büyük bir engele uğratılmıştı. Uzun boylu, buğday tenli ve yeşil gözleriyle bütünleşmiş erkeksi yapısı ile her bir zerresi sanki ben bu dünyadan değilim dercesine haykırmaktaydı. Yeryüzünde görüp görebileceği en kusursuz görüntü buydu, evet onu bulmuştu işte yıllardır aradığı erkek tam önünde belirivermişti ansızın. Daha öncede burada mıydı, yoksa mükemmeliyetin dirim bulduğu hali miydi bu varlık? Cevabı her ne olursa olsun dünyanın tek varlığı O idi Feodora için. Ne bir başkasını görüyordu gözleri ne de bir başkası için yaratılmıştı tüm benliği. Sadece onu istiyordu, evet. Artık dayanacak gücü kalmamıştı bir an önce çocuğun geniş omuzlarına atılmak ve saatlerce öylesine kalmak istiyordu, neler olmuştu böyle Feodora’ya. Hızla genç çocuğun boynuna atılmıştı, diğerlerinin hayretle izleyen bakışlarına inat. “Aman Tanrım, sonunda buldum seni aşkım.” Diyebilmişti onun büyülü kokusunu içine çekerken. Ve düşünüyordu şimdi, gerçek aşk böyle bir duygu muydu acaba?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Archill Thomas Caliente
░Emekli Hogwarts Müdürü ░
░Emekli Hogwarts Müdürü ░
Archill Thomas Caliente


Mesaj Sayısı : 2864
Doğum tarihi : 24/12/90
Yaş : 33
Mücadele Tarafı : Aydınlık~
Sihirsel Soy : Safkan~
Kayıt tarihi : 23/04/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
İksir Oyunu Left_bar_bleue100/100İksir Oyunu Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
İksir Oyunu Left_bar_bleue50/60İksir Oyunu Empty_bar_bleue  (50/60)

İksir Oyunu Empty
MesajKonu: Geri: İksir Oyunu   İksir Oyunu Icon_minitimeCuma Haz. 17, 2011 1:31 pm

Out: Slytherin'e 10 Puan! Ravenclaw'a 20 Puan! İksir Oyunu 146178
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://phoenix-ro.yetkin-forum.com
 
İksir Oyunu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İksir Sınıfında Biberli İksir
» Çok Özlü İksir
» Saklambacın Oyunu
» İksir Şişeleri.
» Örnek Rol Oyunu.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg ::  ||| Başlangıç :: RPG İçi-
Buraya geçin: