Tılsım Dersi.

Konu: Tılsım Dersi. Paz Ağus. 08, 2010 4:10 pm

Ağır adımlarla tılsım dersliğine doğru ilerlerken aramın iyi olmadığı tek dersin bu olmasına yakınmadan edemiyordum. Diğer öğrenciler başarılarıyla övünürken ben arlarından kaçmak zorunda kalıyordum ki zaten pek de arkadaşım olduğu söylenemez. Dersliğe adım atar atmaz sınıftaki bütün öğrencilerin neredeyse Hufflepuff ve Gryffindor olduğunu görür görmez derin bir iç geçirdim. Belki benim gibi iki üç tane Ravenclawlı vardı. Derse geç kalmanın cabası da bir Hufflepuff çocuğunun yanına oturmak olacak gibi görünüyordu. Hızla sıraya oturarak eşyalarımı boşaltmaya başlayarak derin bir iç çektim. Neden bu dersi alma gereği duyduğuma hâlâ şaşırıyordum. Zaten almadığım derslerde yok denebilecek kadar azdı sanırım. Kafamı kitabın içerisine gömerek dersin konusunu anlamaya çalışsam da kafamın içerisinde en ufak bir merak ya da heyecan bulunmuyordu ne yazık ki. Yine de bunu belli etmekten kaçınarak yüzümdeki o maskeyi korumaya gayret ettim. Zaten o sırada içeriye girmiş bulunan profesör derse hızlı bir giriş yapacak gbi görünüyordu. Masasının başına geçerek gözlerini bizlere diktiği an alnımdan aşağı soğuk terler döküldüğünü hissedebiliyordum. 'Seneye bu dersi almayacağım' dedim kendi kendime ve hafif bir iç çektim, tekrar. Konuşulan kelimeleri anlamadan dinliyormuş gibi yapıyor ve gözlerimle kitabın üzerindeki cümlelerde gezdirmeye devam ediyordum. Biri bana anlatabilir mi acaba? Bu tılsımlar ne işe yarar? İnsan beş yüz sayfalık bir kitap yazar ve bunu koymayı unutabilir mi? Ne kadar saçma. Kafamı kaldırdığımda profesörle göz göze geldim ve yüzümü kaplayan endişeyi silip atmaya çabaladım fakat bunu başaramadığımı anlamam zor olmadı tabii ki. Bana bakmayı keserek sert bakışlarını başka yüzlere çevirdiğimde derin bir iç çektim. Ardından yanımdan yükselen sözcüklerle sıra arkadaşıma döndüm yüzümü.
'' Dersten pek anlamıyorsun, öyle değil mi?''

Konu: Geri: Tılsım Dersi. Paz Ağus. 08, 2010 5:18 pm

İnanılmaz denecek şekilde derse geç kalmamıştı bu kez. Eşyalarını hazırladığında bile profesörün derse başlamamış olmasıysa tam bir mucizeydi. Yine de profesörün derse gelmesi için fazla beklemesi gerekmemişti. Yine hiçbir şey anlamadığı ve birçok kişinin aksine sıkıcı bulduğu bu dersteydi ve beş yıldır dersten aklında kalan en ufak bir şey hatırlamıyordu. Profesör şaşırmış gözlerle geç kalmadığının şokuyla birkaç saniye ona bakakalmıştı ilk sınıfa girdiğinde. Sınıfta Gryffindor ve kendi binasının çoğunluğu oluşturduğu bir öğrenci kitlesinde bir ya da iki küçük çıkıntıymışçasına Ravenclaw öğrencileri vardı. Yine de hiçbir binaya antipatisi olmayan bir öğrenci olarak bundan rahatsız olmuyordu. Çoğu zaman kendisinin üstlendiği rolü bu kez başkası üstlenmiş gibi bir Ravenclaw'lı geç kalmıştı bu kez de. Sınıfta onun yanından başka boş yer olmadığını biliyordu ve hiç kimseden rahatsız olmayan biri olduğu için yanına oturması onu rahatsız etmezdi. Pek konuşmadan dersin geçeceğini düşünmesine rağmen bu sessizliği bozan yine ben olmuştum. Gerek hocanın ona bakışları olsun, gerek sınıfa girdiğinden beri davranışları olsun kızın da kendisinden pek farklı olmadığını anlamıştı. Dersten pek anlamamak suç değildi tabii ki. Sözlerini fazla uzatmaya gerek yoktu. Yine de küçük bir ekleme yapmadan bitirmeye de niyeti yoktu. "Derste yardım edebilmek isterdim ama sanırım benim de bu dersten anladığım herhangi bir şey yok." Genelde sessiz olan Akira neden sebepsiz yere yanındaki hiç tanımadığı biriyle konuşmaya başlamıştı ki?

Konu: Geri: Tılsım Dersi. Ptsi Ağus. 09, 2010 1:24 pm

Kafasını huzursuzca salladığında karşısındaki gencin ona dikkatle baktığını gördü ve içi daha da huzursuz oldu. Sessizce derse odaklanmaya devam ettiğinde, ki bunda ne kadar başarılı olamasa da Hufflepuff yine konuşmaya başladı. Onu onayladıktan sonra kendisinin de birkaç söylecek bir şeyi vardı.
'' Senden böyle bir şey istemedim zaten, her neyse. Ben Orfeo.''
Bu ders öylesine sıkıcıydı ki kendisinde bir konuşma ihtiyacı duymuştu açıkçası. Hafifçe iç geçirdi tekrar. Şimdi ikizi yanında olsaydı eğer gerçekten eğlenebilirdi. Ayrıca neden adını söylemişti ki? O bir Hufflepuff'tı ve Orfeo'nun binalara karşı bazı ön yargıları olmadığı söylenemezdi. Profesör ağzında sözcükleri gevelerken defterin kapağını hızla açarak notlar almaya başladı. En azından dersi anlamasa da odasına kapanarak çalışır ve belki de başarılı olabilirdi. İçinden yükselen sıkıntı gülümsemesinde hayat bulduğunda artık dersin her ne kadar daha yarısı bile geçmemiş olsa da bayat olduğunu anlamıştı.

Konu: Geri: Tılsım Dersi. Ptsi Ağus. 09, 2010 2:20 pm

Biraz ukalaca bir söz söylediğinin yeni farkına varmıştı ve aldığı cevap da bunu kanıtlar şekildeydi. Yine de haksız da görünmüyordu hani. Derse konsantre olmaya çalışmasına rağmen aslında sadece söylenenleri not ediyordu kız. Akira ise sadece aklına takılan birkaç cümleyi not etmekle meşguldü. Geri kalanı kolaylıkla aklına yazabiliyordu. Zaten bunu da yapamasa bu dersten çoktan kalırdı. Yine de dersin sıkıntı dolu havasından ayrılma ihtiyacı hissetmişti yine. Profesör'ün sözlerini dinlerken uyumaktan korkuyordu.
"Ben de Akira. Birdenbire sorduğum için üzgünüm ancak binalarımızdan kaynaklanan bir ön yargıyla hareket ediyor olabilir misin?"
O böyle biriydi işte. Aklına gelen şeyi geldiği anda söylerdi. Belki bu yüzden bir bela mıknatısı gibiydi. Yine de böyle bir özelliği olmasından da rahatsız olmuyordu. Kendini olduğu gibi seviyordu ve ne herhangi birinin ne de kendisinin en küçük bir özelliğini değiştirmesine izin vermeye hiç niyeti yoktu. Ayrıca binalara göre yargılamaya gelirsek, bunu saçma buluyordu.

Konu: Geri: Tılsım Dersi. Ptsi Ağus. 09, 2010 11:15 pm

Sözcüklerini söylediği an kafasını ona doğru çevirme dürtüsüne engel olarak gözleriyle kitaptaki kelimeleri süzmeye devam etti bir yandan da parmakları hızlı bir biçimde çalışarak profesörün sözcüklerini harfi harfine parşömene aktarıyorlardı. Kısa bir süre sessiz kaldı, aslında bu soruyu yanıtsız bırakarak sohbeti şu anda noktalamış olabilirdi fakat dersin geri kalanında sıkıntıdan boncuk boncuk terler dökebilecek olan yine kendisi değil miydi?
'' Hufflepuff'ların sosyelleşme özentisi olduklarını herkes bilir, yanılıyor muyum? Ayaklı birer sosyal iletişim aracı gibidirler.''
Kafasını olumsuz bir biçimde sallayarak dudaklarını ıssırdı bir süre Hufflepuff öğrencisine karşı onun binasını aşşağılıyordu. Bu gerçekten de pek iyi bir fikir sayılmazdı aslında. Profesör tılsımların çeşitliliklerini anlatırken sözcüklerin hızına yetişmiş bir biçimde yazıyordu cümleleri. Zamanla yarış haline girmiş gibiydi ve sırf bunun yüzünden de parmakları aşılmaz bir acıyla yanıyorlardı. Lanet olsun! diye fısıldamadan edemedi. Bir yandan da karşısındaki büyücünün bu sözcükleri yanlış anlamamasını umuryordu içten içe. Gerçekten de laf dalaşına girmek isteyebileceği son şeydi şu an. İnsanlarla tartışmaktan nefret ederdi ve tılsım dersi de bunun için uygun bir yer sayılmazdı.

Konu: Geri: Tılsım Dersi. Salı Ağus. 10, 2010 12:07 am

Birçok kişinin aksine binasına edilecek bir sözle anında parlamazdı Akira. Kız bir açıdan da haklıydı aslında. Binadaki birçok öğrenci gereksiz yere konuşmaya çalışır, sessiz ve sakin ortamı berbat ederdi. İnsanları rahatsız edecek derecede olanların varlığından haberdar olduğu içinse biraz da ona hak veriyordu. Yine de binanın bu tür insanlar tarafından yanlış bir şekilde tanıtıldığını görmek gerçekten biraz rahatsız ediciydi. Özellikle kendisinin insanlardan uzak biri olması binanın bu imajını hiç ama hiç sevmemesine sebep oluyordu. Birkaç kelime daha karaladıktan ve profesörün birkaç saniye sınıfı süzmesindeki sessizlikten sonra nihayet sözlerine devam edebilmişti.

"Aslında binada bu türden birkaç kişi olduğu doğru. Ancak birçoğumuz normal bir insandan daha fazla sosyal değildir. Parçaya bakıp bütünü yargılamak pek iyi değildir."

Konuşma git gide silahların kelimeler olduğu bir savaşa dönüşmeye başlayacak gibi görünüyordu. Her ne kadar kelimeleri iyi kullansa da, rakibi ukala bir Ravenclaw'lı olduğu için bu savaşın sonucunu kestiremiyordu. Bir dakika, rakibini tanımamasına rağmen onu binasındaki birkaç kişinin özelliğine göre yargılamıştı. Aslında düşüncelerinde bile bu tür bir şeyin geçmesine izin bile vermeyen biriydi. Yine de dıştan söylemediği sürece pek önemli olmazdı bu. Tabii çenesini tutabilirse sorun olmayacaktı bu.

Konu: Geri: Tılsım Dersi. Salı Ağus. 10, 2010 2:07 pm

Hafifçe onu onaylarcasına başımı salladım. Bu sohbeti daha fazla devam ettirmek istemiyordum çünkü Akira'nın sert aksanından anlamıştım bu işin sonunun pek de iyi olmadığını. Sessizce not almaya devam ettim. Sıkılmaya yüz tutmuş bedenim sıcağında etkisiyle bayılmanın eşiğindeydim. O an pencereden içeriye doğru usulca süzülen rüzgarla serinledim. Boynumdan yukarı ve aşağı doğru ayrılan rüzgar aşılmaz bir mutluluk yaymıştı bedenime. Sonunda parmaklarımın acısına dayanamayarak bıraktım kalemi hızlıca. Dayanamayacaktım çünkü. Bir daha bu derse girmemek benim için en iyisi olacaktı sanırım. Aslında ne akla hizmet bu sınıftan içeriye girdiğimi bile bilmiyorum ya, her neyse. Gülümsedim. Bu buruk bir tebessümdü. Sıkıntı dolu, huzuru kaçmış ve bunalmış. Profesör kelimelerine hızla devam ediyordu yine de artık ona yetişmek gibi bir isteğim yoktu. Tılsımların çeşitliliklerine ve güçlerine geçtiğinde kafam karışmış bir biçimde bakıyordum şimdi duvarlara. Bomboş bakışlarla. Sıkıntıyla iç geçirdim. Şimdi ayaklarımı ahenkli seslerle hafifçe yere vurarak bir ritim oluşturmuştum. Ne profesörün duyabileceği bir tonda ne de yanımdaki çocuğun duyamayacağı bir tondaydı bu ritim.

Konu: Geri: Tılsım Dersi. Paz Ağus. 22, 2010 1:06 am

Çok hassas kulakları küçük bir ritmi bir yakalayıp bir kaybederken yanındaki kıza uyup dersi dinlemeye karar vermişti her ne kadar anlamasa da. Yine her zamanki gibi sadece takıldığı birkaç kelimeden fazlasını not almamaya devam ediyor, profesörün şaşırmış bakışlarına hedef oluyordu. Çünkü uzun zamandır onu ders dinlerken görmemişti profesör. Genelde dersi pek umursamayan biri olduğu için profesör de onu umursamazdı ancak bu gün dersi dinlemesinden etkilenmiş gibi görünüyordu biraz. Aslında bu bakışları bir bakıma paylaşıyordu da. Yanında duran ve basit olsun zor olsun her kelimeyi not alan kız da bu bakışları üstüne çekiyordu biraz. Onun da kendisi gibi genellikle dersi dinlemeyen birisi olduğunu anlamak için dahi olmak gerekmiyordu. Daha derse geldiği ilk andan beri biliyordu onun da bu derste pek parlak olmadığını. Akira'nın durumuysa dersi anlamamanın da ötesinde dersin neden var olduğunu bile anlamamaktı. Tılsımlar büyü dünyasında bilinen ve aslında bir der olarak gösterilmekte büyülü şaka eşyalarıyla aynı değerdeydiler çünkü. İşe yarar olmalarınaysa diyecek sözü yoktu. Dersin sonuna kadar bir daha kızla hiçbir konuşma içine girmeden öylece oturdu. Dersin sonundaysa nedenini bile bilmeden bir veda niteliğinde kelimelerle bitirdi onunla bu ders için konuşmasını. "Tanıştığıma her şeye rağmen memnun oldum Eglantina, daha az tartışacağımız bir zaman görüşmek dileğiyle." Sözleri bittiğinde eşyalarını toplamış sınıfın çıkışına yönelmişti bile.

Out 1: Gecikme için özür dilerim, birkaç işim çıkmıştı da...
Out 2: Rpyi biraz erken bitirdim ancak yazacak bir şey bulamamıştım. Yine de rp için teşekkürler...

Konu: Geri: Tılsım Dersi. Salı Ağus. 24, 2010 11:05 pm

&Rp bitmiştir.

» ~ Tılsım Profesörü
» Tılsım Etkisi ~
» Tılsım-Ders Rpsi.
» Günün İlk Dersi.
» > 6. RO Dersi <