Alexander Valeriani
Mesaj Sayısı : 43 Doğum tarihi : 12/10/95 Yaş : 28 Mücadele Tarafı : Karanlık Taraf* Sihirsel Soy : Safkan* Evcil Hayvanı : - Kayıt tarihi : 02/01/10
| Konu: Alexander Valeriani C.tesi Ocak 02, 2010 11:31 pm | |
| - Alıntı :
- Ghatora, Gölkent’in en ünlü meyhanelerinden birinde oturuyordu. Meyhane’nin adı ‘Kupadaki Çekirge’ idi. Oldukça lezzetli olan biralarıyla, kaliteli odalarıyla ve sahipleriyle birlikte ünlenmiş bir meyhaneydi. Elflerden az sayıda olmak, cücelerden çok sayıda olmak üzere neredeyse bütün türlere Kupadaki Çekirge’de rastlamak mümkündü.
Bu meyhanenin ihtişamlı görünüşü Orta-Dünya’da yayılmış ününü bile geçiyordu. Tam dört katlı bir binaydı. Binanın her cephesinde en az altı tane pencere vardı. Orada burada ünlü sanatkârların yaptığı güzel heykelcikler göze çarpıyordu. Orta-Dünya’nın en ücra köşelerinden getirilmiş değişik türde bitkiler her cephede bulunan balkonların tutunma kısımlarına eklettirilmiş özel bir bölmeye güzelce yerleştirilmişti. Meyhanenin pencere pervazı gibi en ufak ayrıntısı bile kaliteli bir ahşaptan yapılmıştı. Uzun zamandan beridir ortalarda gezinen bir söylentiye göre, bu binanın planları bir Ìstari tarafından hazırlanmıştı.
Meyhanenin içi de oldukça güzeldi. Çeşitli büyüklükte ve kalitede odalar dört katın da dördüne dağılmıştı. Ana salon, meyhanenin tam ortasında yer alıyordu ve oldukça büyüktü. Koca bir müşteri ordusunu her gece üst üste ağırlayan ama hiç yaşlanmayan hatta kullanılarak gençleşen bir salondu burası diğer meyhanelerin ana salonlarının aksine. Ayrıca odanın duvarları da ses geçirmeyecek şekilde düzenlenmiş, bu sayede odalarda kalanların da sesten rahatsız olmaması sağlanmıştı.
Ghatora yalnızdı. Önünde Kupadaki Çekirge meyhanesinin geleneksek kupalarından olan çekirge işlemeli ahşap bir bira bardağı vardı. Üzerinde her dışarı çıktığında giydiği siyah cübbesiyle yanına yaklaşmak isteyen ‘sarhoşları’ bile korkutup kaçırmayı başarıyordu. Kılıcı kınında, kın da belindeki kemerde asılıydı. Efendisinin verdiği orağını odasında bırakmıştı. Ne kadar herkesi korkutsa da üzerine çok fazla dikkat çekmek istemiyordu. Bu yüzden olabildiğince kendine benzer tiplerin oturduğu köşeye yakın olmaya çalışmıştı. Bakışlarını kendisi gibi kara giysili kötü bakışlı adamlar ve ‘kadınlar’ üzerinde gezdirirken eğlenen biriymişçesine gülümsemekten alıkoyamadı kendini. Bardağını kaldırıp dudaklarına götürür ve birasından bir yudum alırken bardağın üzerinde etrafındakilerin yüzlerini inceliyordu. Tabii ki her ırktan kişi vardı meyhanede. Özellikle cüceler bu gece çoğunluktaydı.
Ghatora Karanlık Efendi’nin kardeşi, komutanı ve aynı zamanda celladı idi. Fausto’nun öldürmesini emrettiği kişileri öldürüyor ve bazen de az sayıda kişiden oluşan ama giderek büyüyen ordularına komutanlık ediyordu. Önceleri Vadi Kralı için çalışan güçlü ve zeki bir komutandı ama sonra, kardeşi onun aklını çelmiş ve onu kendi himayesi altına alarak ona yüksek bir rütbe vermişti. Aslında Ghatora kötü biri değildi, ama iyi biri de değildi. Öldürmekten her zaman zevk almış, fakat hiçbir zaman da amaçsız can almamıştı. Eli kirli, yüreği temizdi. İnsanları, cüceleri ve elfleri öldürmenin hiçbir tarafı nedense ona yanlış gelmiyordu. Orta-Dünya üzerinde dolaşan bu iktidar havaları zaten tüm ırkları olumsuz etkiliyordu. Bu diyarda yaşamak isteyen bir kişi, kendi canı için başkalarının canını almak zorundaydı. Orta-Dünya’nın kuralı buydu…
Bu sırada içeri giren saçı başı dağılmış bir cüce dikkatini çekti Ghatora’nın. Kendi masasına yakın bir masaya oturan cüce, bir bira ısmarlarken yan masadan kalkan bir cüce grubu yeni gelen cücenin masasına geçti. Cüceler neşeyle sohbet etmeye başlarken Ghatora birasını tekrar yudumladı. Bu sırada istemeden de olsa(!) cücelerin sohbetlerine kulak misafiri oldu. Cüceler, ciddileşmişti.
“ Kardeşlerim, Erebor’dan dönüyorum. Fark etmişsinizdir ki ben bir tüccarım. Erebor’a, anavatanıma ticarî alış-veriş yapmak için gitmiştim ve bir de ne duyayım!? Arkadaşlarım bana, Kral’ın yeni bir mithril madeni bulduğuna dair bir söylenti duyduklarını söylediler. Bu söylenti giderek büyüyor. Buna kim dur diyecek bilemiyorum. Ama şöyle bir düşününce, söylentilerin doğru olması ihtimali aklıma takılıyor. Ya doğruysa kardeşlerim? Sizce, o eski ihtişamlı günlerimize dönebilir miyiz? Elflerin ormanlarında saklandıkları, insanların kendi şehirlerinde kaldıkları o güzel günlere? Ama bu güzel günlerin yanında, kötü günlerin gelmesi de yakındır söylenti doğruysa eğer. Mithril, değerli maden… herkes O’na sahip olmak ister. Büyük savaşlar… Açıkçası mithril bulmalı mıyız bulmamalı mıyız bilemiyorum. Kral’ın yerinde olsaydım, ben de bu bilgiyi gizli tutar ve kimsenin öğrenmemesine özen gösterirdim. ”
Konuşma bir süre böyle sürüp gitti. Diğer cüceler de fikirler öne atıyor, maden bulunursa neler olabileceğini tartışıyorlardı. Ghatora bu madenin bir söylentiden ibaret olmadığını düşünüyordu. Cüceler arasında 100 yıldır çıkmamış bir söylenti gelmiş bugün çıkıyor öyle mi? Hem de bu kadar çok gündemde… Bu söylentinin bir doğruluk payı olmalıydı. Ghatora cüceyle aynı anda birasını bitirdi ve yine cüceyle aynı anda ayaklandı. Cüce arkadaşlarına iyi günler diledikten sonra parasını ödeyip meyhaneden çıktı. Ghatora da arkasından gitti.
Kapıdan çıktı ve temiz havayı ciğerlerine doldurdu. Geceydi. Gökyüzünde ay yoktu. Her taraf karanlıktı. Cücenin paytak adımları caddeden aşağıya doğru ilerlemeye başlamıştı. Ghatora cücenin arkasından seğirtti. Kısa sürede cücenin hemen arkasında bitiverdi. Cüce ne olduğunu anlayamadan Ghatora kılıcını çıkarttı ve kılıcın kabzasını cücenin ense köküne vurarak onu bayılttı. Gülümseyerek cüceyi meyhanenin önünde bekleyen atına oturtup kendi de atına atladı ve dört nala Köşk’e ilerlemeye başladı. | |
|
Laudine Swenian Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 132 Doğum tarihi : 03/06/97 Yaş : 26 Sihirsel Soy : Safkan. Evcil Hayvanı : Bir zamanlar bir Hint bülbülü vardı ancak yanlışlıkla üstüne bastı. Kayıt tarihi : 01/01/10
Bilgiler Quidditch Mevkiî: Rpg Puanı: (100/100) Düello Gücü: (0/0)
| Konu: Geri: Alexander Valeriani C.tesi Ocak 02, 2010 11:35 pm | |
| Görünüm olarak göz yoruyordu. Kurgu olarak fena değildi ancak sürekli "cüce" kelimesinin tekrarlanması bir yerden sonra akıcılığı bozmuş. Betimlemeler fena değildi. Yazım yanlışına rastlamadım. Genel olarak ortalamanın üstü bir rp'ydi. Anlatım tarzınızı beğendim ancak kendinizi daha fazla geliştirmelisiniz.
Puanınız: 90'dır. & İstediğiniz takdirde derslere katılabilirsiniz. | |
|