Güneş gökyüzünden yavaşça kayıp gidiyordu. Birkaç saat sonra Londra'da tüm ışıklar açılacak ve muhteşem gecelerden birtanesi daha başlayacaktı. Muggle'lar bu saatlerde çok telaşlı oluyorlardı. Ne de olsa iş çıkış saatleri tam da bu saatlere denk geliyordu. Barty tıklım tıklım kaldırımda yavaş yavaş yürüme çalışıyordu. Ağzının kıyısındaki yaptağı yeni sarmış ve yakmıştı. İçine her çekişinde bedenini bir rahatlama ele geçiriyor sanki tüm dertlerden arınıyordu. Daha sonra ise bembeyaz dumanı dışarıya soluyordu. Tütünü hemen bitmesin diye bu işi olabildiğince yavaş yapmaya özen gösteriyordu. Elini kurumuş yaprağa götürdü ve ağzından çıkartarak birkez daha ciğerlerindeki dumanı üfledi. Bunu yaparken ana caddeden sağa dönmüş , oldukça ıssız bir sokağa girmişti. Üzerindeki siyah cegedi ona esrarengiz bir hava kazandırıyordu bu ıssız sokakta yürürken. Gözleri çok kısık olmasına rağmen yaklaşık beş dakikadır kendisini takip eden adamı fark etmişti. Adımlarını durdurarak elindeki bitmiş izmariti yere fırlattı ve yavaşça ezdi. Daha sonra iki elini de cebine götürerek yürümeye devam etti. Artık arkasında iki kişi vardı . Hatta yolun çıkışında bir kişi daha bekliyordu. Barty adamı görünce geriye döndü. Fakat iki tarafı da sarılmıştı. Artık hiç adım atmıyor , adamların kendilerini belli etmesini bekliyordu. İçlerinden kendini lider olarak gören birisi öne çıkarak Barty'nin yakasından tuttu.
--Sökül paraları dostum!
Barty adamı hiç takmamış gibi görünüyordu. Kısılmış gözlerini büyük bir hışımla açtı. Karşısında iri yapılı bir adam ve adamın arkasında ellerinde sopalarla bekleyen iki kişi daha duruyordu. Barty adamın elini yakasından kaldırarak konuştu.
--Belanı arama .
Adamlar hepbir ağızdan sırıtmaya başlamışlardı. Arkadaki iki adam da Barty'e yaklaştı. Öndeki ise sağ yumruğunu sıkmıştı. Onu tam Barty'e indirecekken Barty yumruktan kurtulup kendi yumruğunu adama indirdi. Bununla beraber arkadaki iki adamdan birinin sopasına hedef oldu. Artık kontrolünü koruyamayacak kadar sinirlenmişti. Geriye doğru sendelemesi durduktan sonra yavaşça ağzından gelen kanı sildi ve yere tükürdü. Ardından asasını çekerek adamlara doğrulttu. Soyguncular oldukça eğlenmişe benziyorlardı. Kahkahalar sokağın dışından bile duyulabilirdi.
--Crucio!
Barty'nin asasından çıkan kırmızı ışık huzmesi demin ona sopayla vuran adamı sarmış ve yerde kıvrandırtmaya başlamıştı. Diğer ikisi ise şoka girmiş bir biçimde olanlara anlam vermeye çalışıyordu. Birisi girdiği şoktan kurtularak Barty'e doğru yürümeye başladı. Oldukça yaklaştığında Barty büyüyü keserek asasını gelen soyguncuya yöneltti.
--Avada Kedavra ! Maxima Bombarda !
Sokağı önce yeşil bir ışık bürüdü. Daha sonra ise bir patlama duyuldu. Sokağa bakmaya gelenler sadece havaya doğru uçan simsiyah bir duman gördüler..
Barty buharlaştıktan sonra eski dostuyla buluşacağı bara geldi. Herzamanki gibi bomboş bir mekandı. Burayı seçmesindeki asıl neden de buydu zaten. Konuşacakları aralarında kalmalıydı. Boş bir masaya oturdu ve garsonun getirdiği viskiyi yavaşça yudumlarken önündeki Gelecek Postası'nı okumaya başladı.