Charles' House

Macias düğünden önceki gününü Pern ile geçirmişti. Bu mutluluk vericiydi. Ve aklına Stesha'nın söyledikleri gelmişti , düğüne bir gün kala Stesha ; *Bak düğüne beraber gidicez Macias.. Bunu yapmassan gerçekten dostluğumuz bu kadar sürer..* demişti. Macias birden irkildi ve hemen dolabı açıp üstüne bir takım geçirdi. Stesha'nın Charles'n Malikanesinde olacağına emindi ve giyindikten sonra kendisini kapının önüne bıraktı. Arka bahçeye çıkıp 'Şak' sesi ardından gelen bir sıkışmışlık hissiyle kendisini Charles Malikanesinde ve Stesha'nın giysi odasının önünde buluvermişti. Ama oraya baktığında onu orada göremedi ve aşağı kata -salona- indi. İçerden bir takım sesler gelirken Macias odanın kapısını tıklattı ve içerden olumsuz bir tepki almayınca içeri dalıverdi. İçeride tanımakta zorlanacağım güzellikte Stesha'm duruyordu. Ve mutluluk yüzünden okunuyordu. İçeri girdiğinde yan tarafta duran hizmetliye güzel bir gülümseme attıktan sonra üzerine doğru adeta koşan Stesha'ya sarıldı ve ;

" Tebrik ederim güzelim. Gerçekten çok güzel görünüyorsun ve Charles seni görünce uçucak.. İlk defa duygulandırdın beni küçük cadı . Bu kadar ciddi olmaya alışık değilim bak ona göre. "

dedi ve ona yolarcasına sarılan Stesha'nın hiç istifini bozmamasından duygulandığını anlamıştı. Belkide omuzunda ağlıyordu , Macias onu çok iyi tanıdığı için hiç bir tepki vermemişti. Sadece bu sürecin bitmesini sessizce bekliyordu..

Sabahın ilk saatlerinde de olsa Stesha, güzellik sersemiydi. Onu beğenmesi gereken tek kişi Charles olmalıyken o herkesin kendisini beğenmesini istiyordu. Sanırım bu biraz kendini beğenmişlik olarak tabir edilebilirdi. Fakat su an herşey hayal ettiğinin dışındaydı. Charles'ı ilk tanıdığında onu sadece yataklık biri olarak görmüş, onun da diğerleri gibi gideceğine inanırken, ona birden aşık olmuştu. Ve bugün de karısı olacaktı. Tuhaf ama güzel bir duyguydu. Gelinliği ile aynanın karşısına geçti. Her şey tamamdı. Fakat bir eksik vardı. Macias (!) hala gelmemişti. Ona geleceğine dair söz vermişti. Stesha’nın tek istediği Macias'n kolunda düğüne girebilmekti. Ama o gelmemişti. Oysaki bu küçüklükten kalma bir hayalleriydi. Hatta birbirlerinin nikâh şahidi olacaklardı. Çocukluk işte. Unutmuştu bile. Ona içten içe bir sinir beslemeye başlamıştı. Bu onun yüzünün asılmasına sebep olmuştu. Bu kısa üzüntü hizmetli Maria’nın konuşmasıyla son bulmuştu.

‘’Hanımefendi, çok güzel görünüyorsunuz.’’

Bu küçük nükte az da olsa yüzünü güldürmeyi başarmıştı. Duvağını düzeltirken bir kapı çaldı. Her halde Jane gelmiştir diye düşündü. Fakat gelen Macias idi. O anın mutluluğu ile birden kucağına atladı. Unutmamıştı işte unutmamıştı. Onu bu günde yalnız bırakmamıştı. Ah Macias. Kendisini daha fazla tutamadı ve gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Çok duygulanmıştı ve kendisine hâkim olamıyordu. Yaşlar ardı ardına dökülürken Macias'n sözlerini duyabilmek için gözyaşlarını kesmeye çalıştı.

‘’ Tebrik ederim güzelim. Gerçekten çok güzel görünüyorsun ve Charles seni görünce uçacak. İlk defa duygulandırdın beni küçük cadı. Bu kadar ciddi olmaya alışık değilim bak ona göre. ‘’

Gözyaşları hızını azaltmaya başlamıştı. Macias'n omzundan sıyrılarak yanağına küçük bir öpücük bıraktı. Makyajı bozulmuştu belki de. Buna emindi ama tuhaf bir şekilde su an onu düşünmüyordu.

‘’ Macias. Gelmeyeceğini sanmıştım ve çok kötü olmuştum. Çok sağ ol yine geç kalıp ve beni üzdüğün için ! ’’

Dedi ve gelinliğe uyum sağlaması için aldığı kırık beyaz rengindeki sivri burun ayakkabısının ucunu Macias'n bacağına isabet edecek şekilde hafifçe vurdu. Bu onu hak etmişti. Ardından kahkahalar atarak ona bir kez daha sarıldı.

Stesha bir an omuzlarından kalkıp Macias'a ufak bir öpücük vermişti. Ve Macias yanağının ruj olduğunu hissetmişti. Ama aldırmadı , bugün Stesha'yı kızdırmak gibi bir düşüncesi yoktu. Sadece onu mutlu etmek istiyordu hepsi bu .. Düğüne de Stesha için gidiyordu, yoksa onca kalabalığın arasında ne işi vardı.. Stesha Macias'dan sonunda ayrılıp ;

"Macias. Gelmeyeceğini sanmıştım ve çok kötü olmuştum. Çok sağ ol yine geç kalıp ve beni üzdüğün için ’’

dedi. Ve sivri burun topuklularla bacağına tekme atmaya çalışmıştı. Pek acıtmasada Macias ;

"Ahh.. Seni pis şey.. Dua et üstünde gelinlik var .Yoksa atmıştım seni şuracıktan aşağı.. "

dediği anda Stesha tekrar onun boynuna atlamıştı.. Ne de çok seviyorlardı birbirlerini. Macias'da aynı anda ona sarılarak ;

" Nasıl unutabilirdim ki o verdiğimiz sözleri tatlım.. Tabiki gelicektim , kardeşimi bu mutlu gününde mutluluğu tek başına egemen olmasına gönlüm razı olmazdı.. Büyümüşde evleniyormuş.."

dedi ve kahkahalara boğulan bu sefer Macias olmuştu..

Stesha bu gün sinirlenmek istemiyordu, Macias da onu sinir edecek bırsey yapmayacak gibi görünüyordu. Bu gün de onu sinir edemeyeceğini düşündü ve hafiften sırıttı. Bugün her şeyin kusursuz olmasını diliyordu.

"Ahh. Seni pis şey. Dua et üstünde gelinlik var .Yoksa atmıştım seni şuracıktan aşağı.. "

dediği anda Stesha tekrar onun boynuna atlamıştı. Macias'da aynı anda ona sarılarak ;

" Nasıl unutabilirdim ki o verdiğimiz sözleri tatlım.. Tabii ki gelecektim , kardeşimi bu mutlu gününde mutluluğu tek başına egemen olmasına gönlüm razı olmazdı.. Büyümüşte evleniyormuş.."

Macias'n bu sözleri onu bir kez daha güldürmeyi başarmıştı.Tabiri caizse bundan sonra -hayatının geri kalanında- yanında geçmişten bir iz taşımayacaktı. Buna gerek yoktu. Bunları düşünüp üzülmesine de gerek yoktu... Uzun bir iç çektikten sonra, aynanın karşısına geçti. Kaşlarını yukarıya doğru kaldırdı, gözlerinden akan yaşların makyajını yok ettiğini gördü. El çabukluğuyla onları eski görünümüne getirdi ve Macias’a dönerek;

‘’ Ben hazırım tatlım. Eğer sende hazırsan çıkabiliriz.’’

Dedi ve köşe de duran hizmetliye baktı. Bugün için kendisine özel bir kostüm diktirmişti. Oldukça zevkli ve pahalı kumaşlardan seçilmiş, kahve ve kırmızı tonlarının hakim olduğu bu elbise ile bayan Maria, bugün göz önünde olacak gibiydi.

Macias Stesha'nın hazır olduğunu görünce bir koltuğa attı kendisini. Maksat içinde kalan bir şeyleri yapmaktı. Onu bugün fazla sinir etmicekti elbette ama bu haylazlığı yapmassa içi içini yerdi ve bunun farkındaydı Macias. Stesha ;

"Ben hazırım tatlım. Eğer sende hazırsan çıkabiliriz"

dediğinde Macias gülümsemişti. Ve ;

" Ben değilim .. Biraz bekleyelim bence. "

dedi ve bacak bacak üstüne atıp sigara paketi çıkarır gibi yapıcakken Stesha'nın gözlerindeki öfkeyi gördüğü anda paketi tekrar cebine koydu ve bir hışımla ayağa fırladı. Stesha'nın koluna girerek pencereye doğru döndü ;

" O zaman cisimlenelim bakalım .. "

dedikten sonra; asasının hassas bir hareketiyle gelen 'şak' sesi ardında sıkışmışlık bırakmıştı.

''Lanet olsun, bu su da neyin nesi böyle? Stesha, eğer bu da yaptığın küçük şakalardan biriyse bunu sana fena ödetirim!''

Bir insanı uykuda rahatsız etmek ne kadar kaba bir davranıştı. Özellikle bu insan Charles olunca... Normal şartlarda çabucak sinirlenmeyen bir insan olan Charles, zorla uyandırılınca resmen bir canavara dönüşüyordu. Kafasını kaldırıp kendisine su atanın kim olduğuna baktı. Etrafı bulanık görse de karşısındaki Stesha değildi. Bir kaç saniye sonra görüşü netleşmeye başladı. Sabah sabah onu uyandırmaya cüret eden kişi Jack'ti.

''Ahh, dostum senin sorunun ne? Bu saatte hangi insan uyandırılır? Ayrıca neden bu saatte ayaktasın? Sen değil misin her gün bakanlığa geç kalan?''

Haklıydı, çoğunlukla Jack'i odasında göremiyordu sabahları. Ne zaman uğrasa çalışanlar tarafından *daha gelmedi* gibi laflarla karşılanıyordu. Tek eliyle gözünü ovuştururken Jack'e bakmaya devam etti.

''Ahh, dostum senin sorunun
ne? Bu saatte hangi insan uyandırılır? Ayrıca neden bu saatte
ayaktasın? Sen değil misin her gün bakanlığa geç kalan?''

Haklı bir soruyla cevapalmıştı şakasına Jack. Ancak haklı olduğu kadar da saçmaydı. Charles bugün kendi düğünü olduğunu unutmuş olmalıydı. Jack' in yüzündeki gülümseme büyümüştü.

" Hey adamım, sorun bende değil sende. Bu saatte düğünü olan ama düğününün olduğunu unutulan insanlar uyandırılır, ayrıca bu saat dediğin... Öğlen oldu kalksana hala yataktasın"

Son cümlesini biraz hızlı ve sert söylemişti. Konuşmasını bitirmesinin ardından Charles hızla ayağa kalkmış ve şakaklarına masaj yapmaya başlamıştı. gerçekten unutmuş olmasına inanamıyordu Jack. Charles aceleyle yataktan kalkmış ve üzerini giyinmeye gitmişti. Odadaki koltuklardan birine kurulan Jack beklemeye başlamıştı...

Yaklaşık yirmi dakika sonra cisimlenmişlerdi. Fransa' da Jack' i neyin beklediğini hiç kimse tahmin edemezdi...