Wien (Charlotte) Wienetta

Konu: Wien (Charlotte) Wienetta Paz Haz. 19, 2011 12:32 pm

Wien (Charlotte) Wienetta

Kan kadar leziz, ölüm kadar yalan ve ölümsüzlük kadar çekici... Dün ve bugün arasındaki ince bir çizgi. 1892 senesinde karanlık bir ailenin bağrında geldi dünyaya Charlotte. Babası bir İtalyan Dük'ü annesi ise iflah olmaz bir Düşes... Paraya, mücevhere, uyuşturucuya aşık bir annenin kızı o. Daha onyedisinde evden kaçarak film dünyasına atılmış bir yıldız.

1920'de Hollywood'un önemli menajerlerinden biriyle hayatını birleştirdi Wien. Fleemco tam anlamıyla İspanyol bir mucizeydi. Kaslı vücudu, esmer teni, uzun dalgalı saçları ile o dönemler tüm kızların gözü üzerindeydi. Mutlu bir evlilikleri vardı. Yılın yarısını çalışarak geri kalan yarısını ise tatil yaparak geçirirlerdi. O zamanlar sessiz filmler dönemiydi. Charlie Chaplin gibi dostlarıyla sabahlara kadar uzayan partiler verirlerdi. Oldukça zenginlerdi. Ta ki... Ta ki filmerde ses kullanılana kadar. Charlotte oldum olası nefret etmiştir mikrafonlardan. Vücudunun çeşitli yerlerine takılan aparatlar oynamasına engel olmaya başladı. İlk filminin galasında mikrafondan çıkan sinyal sesine dayanamayarak sahneyi terk etmesinin ardından gazetelerde çıkan haberler ile büyük bir hüsrana uğradı. Sonraki günlerde ailesinin yanına dönerek yaşlı annesiyle vakit geçirmeye başladı. Babası onu evlatlıktan reddetmişti. Ve seksenlerinde olan annesi hala uyuşturucu bağımlısıydı. O senenin sonunda annesini kaybetti. Fleemco ile İtalya'ya taşındılar. Küçük bir kızları oldu. Zavallı Marianne... İkici yaş gününe bir hafta kala havuzda boğularak hayatını kaybetti. Bunun ardından Charlotte uyuşturucu kullanmaya, tüm gün kütüphanede kitap okumaya ve deli gibi sigara içmeye başladı. Bir kez daha sesli film çekmeye kalkıştı. Film oldukça başarılı olsa da aşırı kilo vermesi dolayısıyla hayalet gibi gezinen Charlotte'un yıldızı yine parlamamıştı. Kendini kütüphaneye kapattığı sırada kabusu ile tanıştı. Liv Dream... Soy adının aksine kabus gibi bir kadındı Charlotte için. Oldukça alımlı, sarışın, gri gözlü, uzun boylu bir kadındı. Charlotte'un etrafından ayrılmıyordu. Sık sık onu rahatsız etmeye başladı ve bir gün bu gerçekleşti... Liv bir anda arkadan gelip boynundan bir ısırık almıştı. Charlotte ne olduğunu şaşırdı. İçinde deli bir güç geziniyordu artık.

Zaman geçtikçe bu duruma alışmaya başladı. Hatta ilk başlarda hoşuna bile gitmişti. Dönüşümün ardından bir kaç saat içinde güzelliği geri gelmiş kızıl saçları uzamış yeniden mükemmel bir kadın olmuştu. Fakat vampir olmanın lanetli birşey olduğunu sonraki elli sene içinde fark etti. Önce kocası, sonra oğlunun ölümünü izledi. Tüm sevdiklerini tek tek gömdü. Ve aşık olmaya tövbe etti. O sırada büyücülerle olan savaş patlak verdi. Vampirliğe zor alışmışken kendini bir anda yeni bir dünyada buldu. Peki sonra mı?

Sonrası şimdi. Artık Charlotte kendini Wien olarak biliyor. Filmlere meraklı bir kaç kişi hariç onun kim olduğunu kimse bilmiyor. Acıması gün geçtikçe azalıyor. Büyücülerden nefret etmiyor. Ama kanlarını içmeden duramıyor. Canı sıkkın olduğunda kırmızı zambaklarla kaplı bir ağacın üzerine çekiliyor. Saatlerce, bazen günlerce orada kalıyor, tek gecelik aşklarla kendini tatmin ediyor. Öldürdüğü binlerce kişinin acısını yeni kurbanlardan çıkaryor. Ve tüm gezegende Liv'i arıyor. Onu öldürmek ve intikamını almak için yaşıyor artık Charlotte.

[spoiler]