Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Eleni Meira Dawson

Aşağa gitmek 
5 posters
YazarMesaj
Alejandro Devin Gonzales

Alejandro Devin Gonzales


Mesaj Sayısı : 22
Mücadele Tarafı : Tarafsız
Sihirsel Soy : Safkan
Kayıt tarihi : 16/01/10

Eleni Meira Dawson Empty
MesajKonu: Eleni Meira Dawson   Eleni Meira Dawson Icon_minitimeC.tesi Ocak 16, 2010 4:27 pm

(Orjinal karakterimle yakin zamanda yaptigim 1rp dir. Karakterim bir kurtadam. )

Avcı çok acıkmıştı. O kadar ki, biraz daha bekleseydi o an için yapmaması gereken bir şeyi yapacak, Muggle köylerinden birine saldırarak insanları parçalayacaktı. Tabii ki bunu zevkle yapabilirdi, ama hala peşinde olan aptal yoldaşlığa nadir bulunan bir şans vermek aptallık olurdu. Bu yüzden her zaman sevdiği, İtalya'daki ormanlardan birine gelmişti. Büyük bir ustalıkla, onu şu anda doyurabilecek en makul büyüklükteki hayvanı - kaplan - avlayıp yemeye başlamıştı. O sırada tepesinde bir yerlerden tiz perdeden bir çığlık sesi geldi ve avcı, kan kırmızısı gözlerini isteksizce önündeki leşten kaldırarak gök yüzüne baktı. Gece karanlığı onun gözlerine etki etmediği için havada süzülen büyük kartalı hemen gördü. Kaşları biraz çatıldı, Matt'in kartalıydı bu ara. Avcının yanına fazla yaklaşmamak gibi akıllıca bir harekette bulunan hayvan, onun yetişemeyeceği bir uzaklığa doğru alçaldı ve Allen'ın tam kucağına doğru gelecek şekilde taşıdığı mektubu bıraktı. Hem avının bölünmesinden canı sıkılan, hem de ona haber gönderecek kadar önemli neyin olduğunu merak eden Allen, kağıdı yırtarmış gibi düzeltti ve üzerinde yazılı olan tek kelimeyi gördü. Malikane. Gözlerini devirdi ve kaplandan geri kalanına iştahla göz gezdirdi. Açlığı yatışmış sayılmazdı ve bu yüzden bu işi hiç sevmemişti, ama Matt çağırdıysa mutlaka giderdi. Ne olursa olsun. Hemen yerden kalktı ve büyük bir hızla Bachelor malikanesine doğru yol almaya başladı.

Yarım saatten az bir zaman içinde malikanenin büyük kapılarının önüne gelmişti. Orda olduğunu Matt'e bildirmek için başını semalara doğru kaldırarak bir kez, uzun bir tınıyla uludu. Böylece dostu, malikaneyi çevreleyen güvenlik önlemlerini kısa bir süreliğine kaldırabilecekti. Bunun için ona beş dakika kadar bir süre veren Allen, daha sonra biraz geriye çekildi ve önündeki duvara doğru koşmaya başladı. Duvarın tam dibine geldiğinde, yukarıya doğru, dimdik zıpladı ve duvarı geçti. Karşı tarafa nerdeyse hiç ses çıkarmadan, avlanmak üzere olan bir avcı pozisyonunu koruyarak indi. Bir eli yerde, kırmızı gözleriyle etrafı iyice taradı. Aldığı koku Matthew'in düzensiz hareket ettiğini gösteriyordu, adımlarında belli bir ritim yoktu ve yere sinirli sinirli basıyordu. Daha sonra burnuna gelen sigara kokusu biraz yüzünü buruşturnasına neden oldu. Etrafı yeterince kontrol ettiğine inanarak biraz daha açıklığa, ışıkların altına çıktı.
'Gördüğüm kadarıyla eski alışkanlıklardan vazgeçmek çok zor oluyor.' Matt ona dönmüştü hemen. Allen ona, genelde hiçbir zaman iyiye yorulmayan gülümsemesiyle baktı. 'Uzun zaman oldu, dostum. Tekrar görüşebildiğimize seviniyorum. Benimle konuşmak istediğin bir konu var sanırım. Seni dinliyorum.' Ciddi karşılamasına bir ara verdi ve Went'in cevabını beklemeye başladı.

Matt'in nasıl anlatacağını bilemiyor gibi bir havası vardı. Sonunda bir anda patlayıverdi. 'Elisa son zamanlarda çok fazla dengesizleşti, Allen. Kanı bozuk bir yoldaşlık budalasıyla takıldığı söylentileri var! Bugün ondan bahsederken de... Şu anda Trevi meydanında. Onunla buluşabileceğinden şüpheleniyorum. Bunu kontrol etmeni isteyeceğim. Kendim yapardım, ama sakin kalamam. Bunu görmeye dayanamam. Benim için bunu yapar mısın?' Matt'in bu sözleri üzerine Allen'ın boğazından ister istemez gürültülü bir hırlama çıktı. Elisa ha? Hem de ailesinin de, Allen'ın da ölümüne nefret ettikleri aptal yoldaşlıktan biriyle! Önünde duran kişi Matt olmasaydı, şu anda içinde kabaran cinayet duygusuyla, bir kişinin daha katili olabileceğini biliyordu. Elisa... Eğer bu doğruysa... Bir insan daha ne kadar aptal olabilirdi? Bu yüzden mi Allen'ın duygularına karşılık vermiyordu? Aptal bir iyilik budalasını, kendisi gibi birine mi tercih etmişti? Dostunun söylediklerini ancak yarı yarıya duyabiliyordu, öfkeden çılgına dönmüştü sanki. Bedenini bir alevin kapladığını hissetti, gözleri kararmaya başlamıştı yine. Böyle devam ederse dönüşüm geçirecekti, yapmaması gereken bir yerde. Kendini sakinleştirmek için bir kere yutkundu ve ellerinin titremesi geçene kadar bir süre sessiz kaldı.

Anlaşılan biraz fazla uzun bir süre sessiz kalmıştı. Matt'in sabırsızlandığı belliydi.
'Eee, Allen?' diye sormuştu gergin ve asabi bir ses tonuyla. Allen gözlerini kapattı, bir kez daha yutkundu ve tekrar açtı. Sesini belirli bir seviyede, bağırmadan tutabiliyordu, ama Elisa için duyduğu endişe ve tutku, içindeki bir şeyi alevlendirdiği gibi, ses tonunu da etkilemişti, daha heyecanlı, daha öfkeli çıkıyordu boğuk sesi. 'Trevi meydanı demek...' Aşıklar çeşmesi... Bu gecenin sonlanması için ne kadar da ironik bir yer olurdu. Allen'ın şeytani gülümsemesi bir kez daha tüm suratına yayıldı. 'Hiç merak etme dostum. Bunu senin için yapacağım.' Senin sözünü özellikle vurgulamıştı, böylece biraz önceki konuşma tarzını biraz telafi edebileceğini umuyordu. Eğer o sülüğü Claire'in yanında bulursa... Kan tutkusuyla dudaklarını yaladı, zaten doymamıştı, değil mi? Bir tane kanı bozuk eksik olsa bir şey fark etmezdi. Bakanın asistanı olması da Allen için bir sorun değildi. 'Bana her zaman güvenebilirsin, Matt. En kısa zamanda benden haber alacaksın.' Zıplamak için çömeldi ve tek bir sıçrayışta Bullock malikanesinin duvarının üzerinden atladı. Trevi meydanına doğru son hız giderken şimdi aklında sadece iki tane tutku vardı: intikam ve cinayet.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bridget Quixie

Bridget Quixie


Mesaj Sayısı : 712
Doğum tarihi : 25/04/60
Yaş : 64
Kayıt tarihi : 13/07/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Eleni Meira Dawson Left_bar_bleue0/0Eleni Meira Dawson Empty_bar_bleue  (0/0)
Düello Gücü:
Eleni Meira Dawson Left_bar_bleue0/0Eleni Meira Dawson Empty_bar_bleue  (0/0)

Eleni Meira Dawson Empty
MesajKonu: Geri: Eleni Meira Dawson   Eleni Meira Dawson Icon_minitimeC.tesi Ocak 16, 2010 7:31 pm

Son pek iyi olmamış. Biraz daha devam edebilirdiniz. Renklerdirme hayet hoş. Size 11 kullanmalısınız. Kurgu idare eder. Düzen iyi.

Puanınız : 85 *
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adelaide Mondierre

Adelaide Mondierre


Mesaj Sayısı : 432
Doğum tarihi : 03/06/96
Yaş : 27
Mücadele Tarafı : Uğraşmıyor.
Sihirsel Soy : Ela - Gökçe melezi.
Evcil Hayvanı : Adel.
Kayıt tarihi : 16/07/09

Eleni Meira Dawson Empty
MesajKonu: Geri: Eleni Meira Dawson   Eleni Meira Dawson Icon_minitimeÇarş. Tem. 21, 2010 4:47 pm

RO dersinde gösterdiğiniz başarıdan ötürü, başlığınızın kilidi kaldırılmıştır. Buraya puanlatmak için yeni bir RO koyabilirsiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sapphire Nylenia Demexas

Sapphire Nylenia Demexas


Mesaj Sayısı : 64
Doğum tarihi : 01/05/88
Yaş : 35
Mücadele Tarafı : Karanlık
Sihirsel Soy : Safkan
Kayıt tarihi : 21/01/10

Eleni Meira Dawson Empty
MesajKonu: Geri: Eleni Meira Dawson   Eleni Meira Dawson Icon_minitimeCuma Ağus. 06, 2010 1:58 am

Kalbi, olması gerekenden çok daha fazla miktarda adrenalin pompalandığı için kendini sersemlemiş gibi hisseden Kaila, tedirginliğine baş kaldıran bir öfkeyle bakışlarını yerden doğrultarak pervasızca göz gezdirdi karşısında dikilen annesine. Duydukları mıydı şimdi onun kanını dondurup beynini uyuşturan, yoksa bunca yıldır ona başarıyla yutturulan masalların, tek tek ona sırt çevirmesi miydi? Belki de onca zaman kahraman olarak gördüğü kişinin aslında vahşi ve gaddar birine dönüşmesi? Ama hiçbir şey, şu anda karşısındaki kadına duyduğu kini bastıracak kadar güçlü değildi içinde. Kara bulutlar güneşinin önünü kapatmıştı sanki, yağmur başlamak üzereydi. Yaklaşan fırtına kadar tehlikeliydi öfkesi, hissedebiliyordu. İlk damlalar yanaklarını usulca yalayıp çevresindeki hiçliğe karışırken, elinin bilinçsizce, neredeyse otomatik hareketlerle, asasına yöneldiğini hissetti. Varlığını kabullenebilmek için, karşı çıkması gerekiyordu kendisini yaratana. Sesinin tınısına yansıyan bir titremeyi yok saymaya çalışarak, bir fısıltıyla araladı dudaklarını. 'Ba - bana sadece bir şeyi açıkla... 'Anne'.' Son kelime tükürür gibi çıkmıştı ağzından. Sanki annesi görüşünden çıkar umuduyla kıstı gözlerini. Tamamen istemi dışında süzülen gözyaşlarına da engel olmayı amaçlıyordu bu yolla. Zayıflık... Onu 'büyüten' insanlar, ağlamanın, yalvarmanın, başkalarına muhtaç kalmanın zayıflık olduğunu dikte etmişlerdi hep. Ah, şimdi hazır inandığı tabular tek tek yıkılırken, bu saçmasapan dikteyi silip atmak da ne güzel olurdu. Yine de, elinin tersiyle yaptığı tek bir hareketle gözyaşlarını sildi ve zehirli bir tonda konuşmasına devam etti. 'Söylesene, o herif babamı acımadan katlettikten sonra nasıl oldu da hayatını onun değersiz yaşamıyla birleştirmeye karar verdin? Sana ne yaptı da bu kadar zavallılaştın? Yoksa yatakta mı iyiydi, ha, Elena?' Histerik, ona ait değilmiş gibi hissettiren bir kahkaha koptu dudaklarından. Elena'nın gözlerinde gördüğü tehlikeli ışık, bir an keyifle duraksamasına neden oldu. Başını bir yana eğdi hafifçe, ve dikkatlice 'anne' dediği kadını süzdü. Kavramlar... Aile kavramları birbirine girmişti artık. Anne, baba, kardeş... Anlamlar bir bir, yavaşça ve canını acıtarak gömülüyordu hislerinin kimsesizliğine. Bu düşünceyle tekrar gözlerine biriken yaşları umarsızca yuttu ve devam etti sözlerine. 'Gerçi düşünüyorum da, herhalde iyi olmasaydı Tommy de olmazdı, değil mi? Oğlunuz.' Son kelimede kırılmıştı sesi. Zayıflık... Canı cehenneme. Genç kızın yapabileceği bir şey değildi şu anda, engellerini patavatsızca aşarak delice bir cesaretle karşısına dikilen hislerine sırt çevirmek. Yutkundu, inci taneleri gibi damlaların gözlerinden süzülmesine izin veriyordu bu sefer. 'Söylesene anne, ben burada ne pozisyondayım? Ait miyim mutlu aile tablonuza, ha? Sence Damien, eski sevgilinden peydahladığın piçine daha ne kadar katlanabilecek?'

'Silencio.' Tamamen hazırlıksız yakalanan Kaila, annesinin şimşek hızıyla asasına davrandığını bile fark edememişti. Boğazına takılan sözcükler, öfkesinin ve acısının ızdırabını daha da alevlerken, ıslak gözlerini Elena'ya dikti bir kez daha yakıcı bir hayal kırıklığıyla. Sözleri miydi annesini çileden çıkaran şu anda? Yoksa sadece tetikleyici mi olmuştu? O düşüncelerinin yarattığı girdapta su yüzünde kalmaya çalışırken, Elena asasını bir kez daha salladı ve Kaila'nın biraz arkasında kalan sütlü kahve rengindeki koltuk, hızla öne gelerek kıza çarptı. Artık bir şey yapmaya bile hevesi kalmamış olan genç kız, ikili koltuğa yan pozisyonda düştüğünde doğrulmak için kımıldamadı bile. Şimdi Elena da, buz gibi soğuk ve donuk bir ifade alan gözlerini ona çevirmişti. 'İki dakika çeneni kapatıp dinleme sırası sende, Kaila. Sonra budalalığını da önüne katıp gitmek yine senin seçimin tabii.' Sert sözlere alışıktı. Ailesinin, sevgiyi bile kabaca, yontmadan ortaya koyamama gibi bir huyu vardı. Elena'nın iç geçirdiğini duyduğunda, kalbine bir dakikalığına ara vererek tekrar onda odakladı düşüncelerini. 'Baban, yoldaşlık denen saçmalığın bir üyesiydi, Kaila. Onunla ilk karşılaştığımda, tüm inançlarımı arkama alarak...' Gerisini tamamlayamamıştı annesi, ama genç kız anlayabiliyordu. Pişmanlık... Elena'nın tınısına zayıfça yapışan mırıltı, pişmanlık mıydı şimdi? Gözleri hariç bütün fiziksel özelliklerini aldığı annesine bakarken çehresinde belirginleşen hislerin ne olduğunu merak ediyordu. Kızının bakışlarını yakalayan Elena, soğukça gülümsedi. 'Senin için hiç pişman olmadım, meleğim. Ama baban için, evet. Elimde olsa aşık olmayı hiç seçmeyeceğim bir budala için evet.' Annesinin ona hitabı ile sözleri arasındaki tezat, Kaila'nın girdabın içinde gittikçe daha da batmasına neden oluyordu. Acısını çığlık çığlığa haykırmak isterken ona sunulan sessizlik, çaresizliğine karışarak ifadesini saydamlaştırıyor, çocuksu bir kırılganlık yerleştiriyordu yüz hatlarına.

Ve tabii ki bu, ona ilahi bir bağlılıkla hitap eden annesinde ufacık bir etki yaratmamıştı. 'Damien'a gelince... Hayır, Kaila, onun adına hiçbir zaman en ufak bir pişmanlık hissetmedim. Nedenini duymak ister misin?' İçinden 'Hayır...' diye geçirdi, her söz kalbini kanatıyordu artık. Ama devamı vardı. Elbette vardı. 'O benim hayatımı kurtardı, Kaila. Sadece benim değil. Senin içimde olduğunu bile bile, kimin olduğunu bildiği halde, babanı öldürdüğü anda hayatımızı kurtardı.' Gözleri hayretle ve inanmazlıkla büyürken, Elena'nın dediklerini içine sindirmeye çalıştı. Beyni algılamayı reddediyordu annesinin anlattıklarını, özellikle de Damien'ın her zamanki agresif, vahşi tavırlarını düşündükçe. Ama... Gerçekten her zaman öyle miydi, kendini bildi bileli 'baba' dediği o adam? Tommy'e karşı sevecen ve anlayışlı davranmasını anlayabilirdi, sonuçta o öz oğluydu, ama kendisine karşı ne zaman sesini yükseltmiş ya da kötü söz söylemişti? Peki neden? Madem en kötü düşmanının kızıydı, Damien neden ona karşı iyi davranıyordu? Sanki onun sorusunu cevaplamak istercesine, Elena tekrar araladı dudaklarını. 'Damien seni hep sevdi, Kaila. Geçmişinde... çocukluğunda yaşadığı bazı şeyler, çocuklara karşı kötü davranamıyor. Çocuklardan başka herkese bir canavar gibi davranabilir. Seni tanıdıkça, sen büyüdükçe, sana daha çok bağlandı meleğim.' Elena'nın sesi de, sözleri de biraz daha yumuşamıştı sanki. Kaila cesaret ederek mavi gözlerini tekrar annesine kaldırdı. Hafif bir gülümseme tekrar dudaklarının kenarını yukarı kaldırmıştı annesinin, ve bu seferki içten bir tebessümdü. 'İlk duyduğunda ona sinirlenmeni çok iyi anlıyorum, Kaila. Ben de öyle hissetmiştim yaptığını ilk duyduğunda. Alex'le yaşadıklarımın bir hata olduğunu çoktan kabul etmiştim, ama bu ona aşık olduğum gerçeğini değiştirememişti.' İçini burkan bir şaşkınlıkla, annesinin gözlerinin de dolu dolu olduğunu farketti. Siniri, buhar gibi havaya karışarak eriyip giderken, tek istediği ona sıkı sıkı sarılmak, paylaştıkları acının bir kısmını içine almaktı şimdi. Elena asasının tek bir hareketiyle, kızının üzerindeki büyüyü kaldırdı. Öğrendiklerinin uyuşukluğu yavaş yavaş üzerinden silinmeye başlamış olan genç kız, dirseklerinin üzerinde doğruldu usulca. 'Damien'a karşı ne hissediyorsan hisset, onu anlamaya çalış. Benim hatrım için, meleğim. Ve şimdiye kadar yaptığı her şey için.' Öfkesi yavaş yavaş daha başka, daha iyimser bir şeye dönüşürken ağır adımlarla Elena'ya doğru ilerlemişti Kaila. Mavi ve simsiyah gözler birbirini bulduğunda, bir süre, sanki zamanı çevrelerinde hapsetmiş gibi, birbirlerine baktılar öylece. Sonra Kaila, kabul görmek istercesine, kendini affettirmek istercesine annesinin kollarına bırakıverdi narin bedenini. Göstermekten hep sakındıkları duyguları, ilk defa anne ve kızın arasındaki farkı biraz olsun saydamlaştırırken, fısıltısı usulca karıştı havaya. 'Sana bağırdığım için özür dilerim, anne. Deneyeceğim... Onu anlamaya çalışacağım.'
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Laudine Swenian
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Laudine Swenian


Mesaj Sayısı : 132
Doğum tarihi : 03/06/97
Yaş : 26
Sihirsel Soy : Safkan.
Evcil Hayvanı : Bir zamanlar bir Hint bülbülü vardı ancak yanlışlıkla üstüne bastı.
Kayıt tarihi : 01/01/10

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Eleni Meira Dawson Left_bar_bleue100/100Eleni Meira Dawson Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
Eleni Meira Dawson Left_bar_bleue0/0Eleni Meira Dawson Empty_bar_bleue  (0/0)

Eleni Meira Dawson Empty
MesajKonu: Geri: Eleni Meira Dawson   Eleni Meira Dawson Icon_minitimeCuma Ağus. 06, 2010 11:06 am

Kendinizi gerçekten geliştirmişsiniz. Fakat sadece ilk paragrafta size 11 kullanılmış; bu da görünümü bozuyor. Arada birkaç imla hatasına rastlasam da, bunların giderilebileceği görüşündeyim.

Puanınız: 94.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Eleni Meira Dawson
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Eleni Meira Dawson
» Eleni Meira Dawson
» Natalie Dawson
» Jean Jacques Dawson
» Essénce Nerissa Dawson

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg ::  ||| Başlangıç :: RPG İçi-
Buraya geçin: