Kısa süreliğine de olsa, bitiyor ha? Böyle demek ne kadar da kolaydı... İçimde ikinci yuvamdan ayrılacak olmanın verdiği buruklukla, gözyaşlarımı bastırmaya çalışarak gözlerimi kapattım ve Hogwarts'ın gizemli koridorlarını, eğlenceli derslerini ve bana sunduğu herşeyi düşündüm. Beynimi dumanlı bir bulut gibi saran anılar silsilesi, düşünmemi güçleştiriyordu. Yavaşça yutkunarak rastgele bir kompartımana daldım ve kendimi süngerli koltuklardan birine bıraktım. Ben oturunca içine doğru gömülen suni deri kaplı yüzey, biraz olsun gevşememi sağlamıştı. Gözlerimi trenin kirli penceresine dikerek, bir kumaşın üstündeki desenler gibi uzanan sayısız ağaçları inceledim. Güneş ışığı, sık dalların arasından kırılıyor ve etrafı loş bir havaya boğuyordu. Gülümsemeye çalıştım ve arkama yaslanarak trenin kalkmasını, rayların üstünden salınarak gitmesini beklemeye başladım. Güle güle Hogwarts.