Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 2.Sınıflar / 1.Ders

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Misafir
Misafir




2.Sınıflar / 1.Ders Empty
MesajKonu: 2.Sınıflar / 1.Ders   2.Sınıflar / 1.Ders Icon_minitimeC.tesi Mayıs 30, 2009 1:58 pm

Öğrenciler dersliği doldurur ve profesörü beklemeye koyulur. Profesör beş - on dakika gecikmeden sonra yanında bir cincüceyle derse girer. Cincücenin ismi , Moon'dur. Moon , sıradan bir cincücedir. Hogwarts mutfağında çalışmaktadır. Profesör , sınıfın ortasına diktiği cincüceyi orada unutmuşcasına , öğrencilere not tutturmaya başlar. Cincülerin tarihinden bahseder. Ardından her öğrenciye tek tek söz verip , hayatlarında ilk defa ne zaman bir cincüceyle tanıştıklarını sorar. Bu ders , biraz daha kısa sürer ve ders biter. Öğrenciler dersliklere dağılırlar.

Not" Profesör'ün sorduğu soruya cevap vermeniz zorunludur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bridget Quixie

Bridget Quixie


Mesaj Sayısı : 712
Doğum tarihi : 25/04/60
Yaş : 64
Kayıt tarihi : 13/07/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
2.Sınıflar / 1.Ders Left_bar_bleue0/02.Sınıflar / 1.Ders Empty_bar_bleue  (0/0)
Düello Gücü:
2.Sınıflar / 1.Ders Left_bar_bleue0/02.Sınıflar / 1.Ders Empty_bar_bleue  (0/0)

2.Sınıflar / 1.Ders Empty
MesajKonu: Geri: 2.Sınıflar / 1.Ders   2.Sınıflar / 1.Ders Icon_minitimeCuma Tem. 17, 2009 8:29 pm

Dersliğin kapısı kahverengi, eskimiş ve kalındı. İçeriye güneş ışıkları süzülüyordu. Derslik dolmuştu. Profesörü beklemeye koyulduk. Profesör 5–10 dakika gecikmişti. Bu beni telaşlandırmıştı. Acaba profesör yanında bizi zorlayacak bir şey mi getirecekti? Profesörümüz genelde her zaman bizi zorlardı. Profesör kapıyı tüm gücüyle itti. Sanırım kapı onun için ağır geliyordu. Aslında bu kapıda ağır bir kapıydı. Tekrar itmeyi denedi. Sonunda kapıyı açabilmişti. Sandalyesine oturdu. Sınıfın ortasına bir şey bırakmıştı. Bu bir cincüceydi. Gülmeye başlamıştık. Neden onu getirmişti acaba? Profesör sinirlenmişti. Gülmeyi durdurmuştuk. Profesör “ İlk defa ne zaman bir cincüce ile tanıştınız?” diye sordu. Herkesi bir suskunluk kapladı. Derin bir sessizlik çökmüştü. Profesör sinirlendi. Sanırım bizden bir cevap bekliyordu. Ama hatırlamak zordu. Sadece bir denemek istedim. Parmağımı kaldırdım. Profesör evet dercesine başını salladı.

“En son Londra’da Diagon Yolu ile Knockturn Yolu’nun kesiştiği kavşakta, küçük dükkânların tepesinde yüksek bir banka olan Gringotts’ta gördüm. İçeri girip basamakları çıkıyordum. Bronz kapılar vardı. İki yanında da cincüceler duruyordu. Üniformaları sırmalı kızıldı sanırım. İlk kapıdan geçtikten sonra bir tane gümüş kapı önümde belirdi. Bir cincüce beni selamlıyordu.”

Öğretmen başını salladı. Acaba cevabı beğendi mi? O gün çok heyecanlıydım. Onları görmek çok garipti. Daha okula başlamamıştım. Ablam yanımda değildi. Annemle gitmiştik. Bir hesap açtıracaktık. Sanırım bir miktar para koyacaktık. Neyse aklım karışmıştı. Başkaları da parmak kaldırmaya başlamıştı. Hepsinin hikâyesini can kulağıyla dinledim. Tüm hikâyeler eğlenceliydi. Bazıların da hep birlikte gülüyorduk. Ders kısa sürmüştü. Dışarıya çıktım. Kapı yine beni zorlamıştı. Çıkmadan önce arkadaşlarımı beklemiştim. Profesör ise bir kitap okuyordu sanırım. Acaba neden çıkmıyordu derslikten? Daha fazla oyalanmadan diğer derslere gitmem gerektiğini düşündüm. Koridorda yürümeye başladım ve diğer dersliğe vardım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Summer Calypso Black

Summer Calypso Black


Mesaj Sayısı : 111
Doğum tarihi : 28/08/89
Yaş : 34
Mücadele Tarafı : Henüz belirlemedi...
Sihirsel Soy : Muggle doğumlu ama nedense annesinin bir cadı olduğunu düşünüyor xD
Kayıt tarihi : 17/06/09

2.Sınıflar / 1.Ders Empty
MesajKonu: Geri: 2.Sınıflar / 1.Ders   2.Sınıflar / 1.Ders Icon_minitimeCuma Tem. 24, 2009 4:47 am

Ortak Salon’da kendisinden başka yalnızca birkaç kişi vardı ve Summer, onlar hakkında yalnızca üst sınıftan olduklarını biliyordu. Hogwarts’a geldiğinden beri tanıdığı kişi sayısı, kendisini asosyal sınıfına dahil edecek kadar azdı. Tanıdığı kişilerle olan ilişkilerinin yalnızca “Merhaba” ve “İyi geceler” gibi cümlelerden ibaret olduğunu düşünülürse bu açıdan çok kötü bir durumda olduğu söylenebilirdi. Muggle doğumlu biri olarak buraya geleli henüz bir sene olmuştu ve Summer, bu süreci bir adapte evresi olarak gördüğü için yalnızlığı pek dert etmiyordu. Normalde buradaki öğrenciler için sıradan olan bir çok durum onun için ilkleri oluşturuyor; çok keyifli anlar geçirmesini sağlıyordu. O nedenle şimdilik son derece mutluydu; ama yine de eskiden olduğu gibi etrafında bir yığın arkadaşı olduğu günleri ve birlikte geçirdikleri yaz akşamlarını özlemiyor değildi.
Duygusal anlamda hassaslaşmak Summer’ın kendini zayıf hissetmesine neden oluyordu ve bu nedenle çoğu kez yaptığı gibi bu küçük sorunu da zamana bırakmaya karar verdi. Her şey olacağına varıyordu bir yerde ve şimdilik büyü dünyası onu oyalayacak kadar çok keşfedilmeyi bekleyen güzelliğe sahipti.

Son yarım saattir, öğle arası tatilini bir mektup yazmaya çalışarak geçirmekteydi ama bir türlü istediği cümleleri kuramıyordu. Ardında bıraktığı dünyada ailesinden bile çok özlediği Robert’a yazmaya çalıştığı mektup, biraz kendini serbest bıraksa aşk mektubuna dönüşecekmiş gibi geliyordu. Aslında ona çok derin bir sevgi dışında özel bir his duymuyordu Summer ama belki de aralarındaki bu mesafe aklını karıştırıyor ve duygularını yanlış değerlendirmesine neden oluyordu. Yarısına kadar gelmiş olduğu mektubunu sıkıntıyla buruşturup diğer kağıtların arasına fırlattı. Mektup yazmak için hiç de uygun bir zaman değildi onun için anlaşılan ve dinlenmek yerine kendini daha da yorduğu öğle arası tatili bitmek üzereydi.
Buruşturup fırlattığı mektup taslaklarını ve diğer eşyalarını toparlayıp Ortak Salon’dan çıktığında kendini son derece mutsuz hissediyordu ve buna, kolidorda sarmaş dolaş ve gayet mutlu görünen bir çiftin yol açması Summer’ın kafasını iyice karıştırıyordu. Kendini bu karmaşık fikirlerden savunmak istercesine dersin ne olduğunu hatırlamaya yoğunlaştı. Bir sonraki durağının Sihir Tarihi Dersliği olması Summer’ın can sıkıntısıyla yüzünü buruşturmasından başka bir işe yaramadı. Ama şikayet etmenin faydasız olduğunu biliyordu. Sihir Tarihi’nin seçmeli ders olacağı bir günün gelmesi hayaliyle dersliğe doğru yürümeye başladı.

Sınıfa girdiğinde biraz erkenci olduğunu fark etti. Bunun avantajını kullanarak kendine en öndeki sıralardan bir yer seçti ve oturdu. Eğer biraz arkalara doğru yerleşse dersin sonunu getiremeyeceğini biliyordu. Sihir Tarihi’nin ders sırasında öğrenilmesi gerektiğine inanıyordu çünkü birçok karmaşık iksir, tılsım ve sihir uygulamalarıyla uğraşacağı sınav haftasında sihir tarihi çalışmak fikri ona korkutucu geliyordu.
Sınıf birer birer öğrencilerle dolarken Summer, tekrar Robert’ı düşünmeye başladığını fark etti. Profesör nerede kalmıştı ? Sıkıntıyla etrafına bakarak içinden gördüğü her öğrenciyle ilgili bildiklerini sıralamaya başladı. Kimilerinin sadece ismini biliyordu, kimileri hakkında aslında kendisini hiç ilgilendirmeyen dedikodular duymuştu. Kendisi hakkında da dedikodular dönüp dönmediğini merak etti; olsa bile muhtemelen sıkıcı şeylerdi. Summer’ın hayatı bu kadar monotonken hakkında dedikodu olması bile aslında zor görünüyordu. Giderek boşlaşmaya başlayan düşünceleri nihayet Profesör’ün gelmesiyle kesildi. Normalde dikkatini çekmeyebilirdi fakat sınıfa gelen tek kişi Profesör değildi. Uzun parmakları ve ayakları, biçimsiz fakat zeki olduğunu hissettiren yüzüyle bir cincüce de sınıfa girmişti. Summer, daha önce birkaç kez daha gördüğü fakat anlayamadığı bir şekilde ürktüğü bu yaratığı sınıfta görmekten pek de hoşnut sayılmazdı. Ama yine de sadece ders dinlemek yerine sınıfta bakacak başka bir şeyin olması güzel sayılabilirdi.
Profesör, meraklı bakışları cevaplamak istercesine konuşmaya başladı. Cincücenin adı Moon’du ve Hogwarts mutfağında çalışıyordu. Profesörün belirttiğine göre sıradan bir cincüceydi. Summer, cincücenin bu sözlere alınıp alınmadığını merak etti ama bunu daha fazla düşünmesine fırsat kalmadan Profesör, cincüceler ve tarihi hakkındaki daha önce de okumuş olduğu bilgileri sıralamaya başladı.
Tarihte isimleri iyi şeylere olduğu kadar kötü şeylere de karışmış olan cincüceler, pek çok kez kanlı ayaklanmaların kahramanları olmuşlardı. Aralarından seri katillerin bile çıktığı bu ırk, zekilikleri ve biçimleriyle Summer’da hoş olmayan hisler uyandırıyorlardı. Profesör, dersi anlatmaya öğrenciler de dinlemeye veya dinliyormuş gibi görünmeye devam ederken cincüce, öylece ayakta dikiliyor ve ilgisiz gözlerle öğrencilere bakıyordu. Summer, dersin bir an önce bitmesini istiyordu fakat Profesör onlardan ilk ne zaman bir cincüceyle tanıştıkları hakkında bilgi vermelerini istemişti.

Öğrenciler birer birer anılarını anlatırken Summer, onlarla ilk kez karşılaştığı günü ve yaşadığı korkuyla karışık heyecan duygusunu hatırladı.
Kendisinin bir cadı olduğunu ve Hogwarts’ta eğitim alacağını bildirdikleri geçen yaz, okul için gerekli malzemeler listesi de ona ulaşmıştı. Muggle paralarını büyücü dünyasına ait paralarla değiştirmek için gittikleri Gringotts’u ve kapıda bekleyen, tuhaf bir üniforma giymiş cincüceyi hatırladı. Görünümünden beklenmeyen bir saygıyla Summer’ı selamladığında onun ne tür bir varlık olduğunu bilmeyen Summer, içeri girip onlarcasını daha gördüğünde artık her neyseler büyücü dünyasında önemli olduklarını anlamıştı. Boylarından büyük defterlere gömülüş ciddi yüzleri ve Gringotts’a girer girmez gözüne çarpan tehditkar şiir belki de Summer’ın cincücelerden hoşlanmamasına yol açmıştı.
Kendi sevimsiz hikayesinin aksine bazı çok eğlenceli şeyler de anlatılıyordu ve bu hikayelerin çoğu büyücü ailelerden gelen çocuklara aitti. Sıra Summer’a geldiğinde hikayesinin sıradanlığına rağmen bir şeyler söylemeye mecbur olduğunu biliyordu.
Ayağa kalkıp gözlerini bir Profesöre bir cincüceye çevirerek kısa anısını anlatmaya başladı :

“Geçen yaz tatilinde, küçük bir hesap işi dolayısıyla Gringotts’a gitmiştim. Kapının önüne gelir gelmez gördüğüm üniforması içinde nöbet bekleyen cincüce, muhtemelen herkese yaptığı gibi bana da saygıyla selam verdi. Hayatımda ilk kez cincüce gördüğümde onun bir cincüce olduğunu bilmiyordum ama koca bir bina dolusu yaratığın büyü dünyasında önemli olduklarını anlamak güç değildi.”

Sözlerini bitirdiğinde Profesör, başıyla oturabileceğini işaret etti. Anlattıkları pek ilginç değildi ama olmayan bir şeyler uyduracak da değildi. O nedenle içi rahattı ve diğerlerini dinlemeye devam etti. En ilgisini çeken hikayeyse kesinlikle amcası bir cincüceyle kavga eden ve kavgaları amcasının St.Mungo’da birkaç ay geçirmesiyle sonuçlanan Hufflepuff’lı bir çocuğunkiydi. Çocuk anlatırken dinleyenler kadar rahat değildi ve böyle bir düelloya şahit olmanın yarattığı korku ses tonundan anlaşılabiliyordu. Summer kendisinin de böyle ilginç akrabaları olmasını istediğini fark etti ama bunun mümkün olmadığını biliyordu. Neyse ki teyzesi bir muggle için bir hayli ilginç bir kadındı. Summer, bunu düşünüp gülümserken, Profesör de nihayet dersin bitmiş olduğunu haber veriyordu. Bir sihir tarihi dersine göre bir hayli eğlenceli geçmişti. Yine de büyük bir memnuniyetle eşyalarını toparlayarak derslikten ayrılan kalabalığa karıştı…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
2.Sınıflar / 1.Ders
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» 1. Sınıflar / 1. Ders
» 5.Sınıflar / 1.Ders
» 2. Sınıflar / 1. Ders
» 4.Sınıflar / 1.Ders
» 3. Sınıflar / 1. Ders

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg ::  ||| Başlangıç :: RPG Dışı :: İlan Panosu Geçmişi-
Buraya geçin: