Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 JB'mi? Ciddi misin?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rhiannon Banshee
Cadı
Cadı
Rhiannon Banshee


Mesaj Sayısı : 276
Mücadele Tarafı : Özgürlük.
Sihirsel Soy : Safkan.
Kayıt tarihi : 11/05/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
JB'mi? Ciddi misin? Left_bar_bleue91/100JB'mi? Ciddi misin? Empty_bar_bleue  (91/100)
Düello Gücü:
JB'mi? Ciddi misin? Left_bar_bleue0/0JB'mi? Ciddi misin? Empty_bar_bleue  (0/0)

JB'mi? Ciddi misin? Empty
MesajKonu: JB'mi? Ciddi misin?   JB'mi? Ciddi misin? Icon_minitimePaz Ağus. 14, 2011 11:54 pm


JB'mi? Ciddi misin? B1196de5JB'mi? Ciddi misin? 46590465
Rhiannon Banshee&Jane Claudine MacBeth

    Yeter artık! ” Bağırmak istiyordu ama sesi fısıltı olarak dökülmüştü dudaklarından. Kollarını göğsünde kavuşturmuş karşısındaki kadına büyük bir nefretle bakıyordu. “Senin dediklerini uygulamak zorunda değilim! ” Gözleri iki çizgi halini almıştı resmen. Ateşler saçıyordu etrafına. Annesine baktığında aklına gelen büyük annesi, öfkesine öfke katıyordu adeta. Neden bu kadar benzemek zorundaydılar ki? Tek farkları büyük annesinin kırışıklarının olmasıydı. Ruhu öfke kafesinin içine kapatılmıştı şimdi. Karşısındaki cadının söylediği sözler, demir parmaklıklardan geçince büyüsünü yitiriyordu. Siyah uzun saçlarını savurarak arkasını döndüğünde, tek istediği annesine iyi bir lanet gönderebilmekti. Annesi anında kolunu sıkıp onu geri çevirdiğinde debelenmeye başladı. Bağırıp çağırıyor ama kurtulamıyordu. “Rhiannon Banshee! Okula gitmeyeceksin artık! Beauxbatons’a devam edeceksin! Neler olduğunun farkında değil misin sen? ” Kadının sesindeki Fransız aksanı çok belliydi. Rhiannon kurtulmaya çalışsa da onu dinlemekten kurtulamıyordu. Sesi kulağını tırmalıyor, beynine baskı yapıyordu sanki. “NE? Sen… KENDİNİ NE SANIYORSUN, HA? ” Sesinin bu kadar yükselmesine cüret etmesi kendisine göre normal olsa da annesi de ellerini beline koymuş aynı kızgınlıkla ona bakmaya başlamışı. Bu ses tonunu işitmesiyle Rhiannon’a vurmaya yeltenmesi bile yanlış olmazdı. İşaret parmağını kaldırıp tehditkâr bir şekilde konuşmaya başladığında Rhiannon’un yüzü sinirden gerilmişti.

    Bana bak küçük hanım! Keşke biraz bana çekseydin… Baban gibi tehlikenin içine girmekten hoşlanmanı iyi bir şey olarak mı görüyorsun? BABAN NEDEN KAYBOLDU SANIYORSUN? ” Rhiannon’un yüzü gevşedi ve kalkan kaşlarının ardından daha büyük bir öfkeyle annesine döndü. Annesi de yanlış kelimeler kullandığını kanıtlar gibi şaşkındı. “Ne?! Sen… Yalancısın hem de büyük bir yalancı. Senden iğreniyorum! Babamın bizi terk ettiğini sanıyordum! Sen… Sen…” Söyleyecek kelimeleri bulamıyordu. Daha doğrusu onu ifade edecek iğrençlik seviyesindeki kelimeler kelime haznesine bulunmuyordu. Hızla arkasını dönüp uzaklaşmaya başlamıştı ki görünmeyen bir duvara çarpıp geriledi. Arkasını hızla döndüğünde asası elinde olan annesinin ona yaklaştığını gördü. “Hogwarts senin için bitmiştir. Eğer geri dönersen… Babanın yaşadığı yeri asla öğrenemezsin. ” Rhiannon kaşlarını çattı. Bunun da iğrenç yalanlarından olduğuna emindi. Üzerindeki siyah, deri ceketin iç cebinden asasını çıkardı ve tereddüt bile etmeden annesinin üzerine yürüdü. “Sen verita serum iksirini içsen bile yalan söylersin, Pooka Banshee. Sana inanmıyorum! Babam hani kaybolmuştu?” Annesi kollarını göğsünde kavuşturmuş, sakinlikle konuşmayı dinliyordu. Sanki ilk defa yalan söylememenin huzuru vardı üzerinde. Elini, eteğinin cebine sokup, bir fotoğrafla geri çıkararak Rhiannon’a uzattı. Fotoğrafı eline aldı ancak hareket etmeyen bir adama baka kaldı. Oldukça yakışıklıydı ve yuvarlak gözlükleriyle gülümsüyordu. Arkasında tapınak benzeri bir yer vardı ama neresi olduğunu bilmiyordu. Annesine baktı ve gözleri yaşaran kadına resmi geri vermeden arkasını dönüp gitti. Gerçekten yaşıyor ve annesi ile haberleşiyor muydu, babası? Peki, neden kendisiyle değil de annesiyle, neden?

    Adımlarının nereye götürdüğünü bilmiyordu. Sadece elindeki resme bakıyor ve gidiyordu. Sadece gidiyordu… Babası uğruna Hogwarts’dan ayrılmalı mıydı? Evet! Yo, hayır ya yalansa… Ama doğru gibiydi. İlk defa o gözlerde yaşlar belirmişti. Tanrı aşkına! Neye inanacaktı? Düşünceleri beyninin her odasına baskı yaparken kendini bahçeli bir evin önünde bulması tesadüf değil gibi duruyordu. Büyük anne Jane, diye geçirdi içinden büyük bir beklentiyle. Adımları istemsizce hızlanmıştı. Kapının zilini iki kere çaldı ve beklemeye başladı. İçinden sayıyordu anlamsızca. Bir, iki, üç… Tekrar baktı, hem de üç kez. Yaklaşan ayak seslerini duyduğunda, elindeki fotoğrafa son kez bakıp ceketinin cebine koydu. Kırışmamasına özen gösteriyordu. Kapı açıldığında karşısında endişeli bir kadın gördü. Dudaklarının kenarlarını zorla da olsa kıvırmaya çalıştı. Büyük anne Jane, ona daha samimi bir gülümsemeyle bakıp sarıldı. Rhiannon karşılık verirken içinde sıcak bir şeylerin patladığını hissetti. Ararlındaki bilindik ‘nasılsın, seni özledim’ konuşması başlayıp uzarken çoktan salona geçip oturmuşlardı. Rhiannon ise evin kapısı açıldığından beri çalmakta olan müziği seçmeye çalışıyordu derken, anladı. Kaşlarını çattı ve derin bir oflamayla konuştu. Konuşurken eliyle müziğin geldiği müzik çaları gösteriyordu. “BÜYÜK ANNE JUSTİN BİEBER MI?!

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
JB'mi? Ciddi misin?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Daha iyisini yapabilir misin?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg :: ||| Büyücü Dünyası :: Büyücü Köyleri :: Godric's Hollow-
Buraya geçin: