Profesörler

Konu: Profesörler Perş. Ağus. 11, 2011 5:44 pm

Bu akşam ondan sonra eklenecekler. Profesörler 7350

Konu: Geri: Profesörler Perş. Ağus. 11, 2011 9:12 pm

ARİTMANSİ – Ravenclaw Sorumlusu

Profesörler Bebebebe

Twiggy lakaplı Luis Easman tek bir sözcükle tanımlanabilir; biraz. Biraz kısa boylu, biraz çirkin, biraz yakışıklı, biraz tembel, biraz eğitimsiz, biraz dinsiz. Biraz dinsizden ne mi kastediyorum? Neredeyse hiç kiliseye uğramaz ama cenaze, vaftiz ve evlilik törenlerine, hatta kendisi için yapılanlara bile gider. Şimdiye kadar bu evlilik törenlerinden iki tanesine gitti. Az kalsın üçüncüye de gidecekti de vazgeçirdiler. Genelde, pek de iyi kumaş sayılmaz. Biraz dürüst, biraz ahlaklı, biraz ahlaksız... Tek kelime ile çelişkilerle dolu çok karmaşık bir insan. Biraz güvenilir, biraz iyi... Dur, sana Aritmansi profesörünü anlatmaya doğru yerden başlamadım. Önce Twiggy'nin tipini anlamalısın. Tipini diyorum çünkü böyle bir insanın kişiliğini anlayabilmek çok zordur. Tabii kişiliği varsa. Sözün özü, sonsuz maceralarla dolu bir yaşam... Tıpkı nehirlerin oluşması gibi... Binlerce dere birleşir ve sonunda Evrotas Nehri ortaya çıkar, işte Twiggy Evrotas'ın ta kendisidir. İşte size Twiggy'i anlayabilmeniz için bir örnek; mevsiz yaz, cumartesi öğleden sonra, hava otuz sekiz derece vardır, dünya cayır cayır yanıyordur, her taraf toz duman ve Twiggy takım elbise, kravat giymiş, yakasında bir çiçek bekliyordur. İşte Twiggy böyle bir adam,hiç beklemediğin yerlerde karşına çıkar, hiç ummadığın kıyafetleri giyer ve asla ne yapacağını tahmin edemezsin. Ders ortasında ansızın size anılarından bahsetmeye başlayabilir yahut hiç beklenmeyen bir anda sözlü yapıp size henüz öğretmediği şeyleri sorabilir. Ona itiraz edemezsiniz. Tüm bunlara rağmen hak edene hakkını vermesini çok iyi bilir, adil bir adamdır. Elli dört yaşın getirdiği olgunluktan her ne kadar yoksun olsa da öğrencilerin çoğu onun bu tavırlarını sever.

Konu: Geri: Profesörler Perş. Ağus. 11, 2011 9:13 pm

KSKS

"... Ben içeriye girdim ve konuklara baktım. Her zamanki insanlardı işte. 'köy'de yaşayan tüm safkan büyücüler, sanatçılar, seherbazlar, başarısız romancılar, sıkıcı ortama biraz renk katmaları için çağrılmış birkaç eskort cadı... Havada yoğun bir koku vardı. Ben tanıdıklarımla biraz konuştum. Ben böyle yüzeysel insanların çoğunlukta olduğu bir ortamda gerçekten sofistike konulardan asla konuşmam çocuklar, bilirsiniz. Ben bunları düşünürken, gecenin, günün ve tüm zamanların olayı meydana geldi sevgili öğrencilerim. Kapı çaldı. O gece için tutulmuş, ev cinleri dışında, Güney Afrikalı görevli kapıyı açtı. Ben tam kapıyı görecek şekilde kendimi konuşlandırmıştım. Ben kapının açıldığını ve içeriye on kadar siyah cüppeli büyücünün girdiğini gördüm. Ben daha onlar oturur oturmaz onların yanına gittim. Ben onların kim olduğunu hemen anlamıştım. Bunlar bütün büyücülük dünyasında en büyük olan 'Kara Panterler' grubunun, ki sevgili evlatlarım artık öyle bir grup yok, üyeleriydiler. Biliyorsunuz ben her şeyin doğrusunu anlatırım, onlarla konuştum ve bazı Karanlık Sanatlara Karşı Savunma taktiği öğrendim.Ben bana anlattıkları çoğu şeyi not aldım ve liderlerine 'bunları deneyip öğrencilerime anlatabilir miyim?' diye sordum. Ben şimdi size bunlardan bazılarını öğreteceğim ve ben yeni yaptırdığım dövmemi seviyorum..."

Önce burada bu kadar çok 'ben' dediğim için hepinizden özür diliyorum ama bunlar tam olarak bir dersinde Thomas Jewett'in anlattıkları. Sıkılmış olabilirsiniz ama şimdi size anlatacağım Thomas Jewett, sürekli olarak kendisinden bahsetmekten, neredeyse her sözüne bundan da fazla olarak 'ben' diye başlamaktan hiç kaçınmaz. Ne de olsa Jewett 'Ben On Yıl' adlı bir Karanlık Sanatlara Karşı Savunma kitabının yazarıdır. Thomas Jewett, 2 Mart 1931'de York'da doğar. Babası bir bitki bilimcisidir ve ilgilenilecek seraları vardır. Hogwarts'a gitmeden önce sürekli bu seralarda oyalanan ve bitkiler hakkında kendi kendine notlar alan Jewett, Hogwarts'a gittiği dönemlerde tam anlamıyla Karanlık Sanatlar aşığı olur ve KSKS dersinde diğer tüm sınıf arkadaşlarından daha büyük başarılar elde eder. Aynı zamanda Torchull Şahinleri'nden teklif alabilecek kadar iyi bir Quidditch oyuncusudur. Fakat o Karanlık Sanatları seçer. Daha sonra kendi profesörü dersi bırakınca o başvuru yapar. Derslerinde dahi sürekli kendinden bahseden, neredeyse her cümlesine 'ben' diye başlayan, bir büyüyü öğretirken bile 'Ben bu büyüyü size öğretmeye karar vermeden önce bir kadeh Veela Votkası içtim, bu içki son zamanlarda çok moda ama siz bunun için oldukça küçüksünüz' diye anlatmaktan çekinmeyen Jewett'in profesörlüğü hemen dikkat çeker. Eleştiriler başlasa bile ne Hogwarts yönetimi ne öğrenciler ne de aileler onun öğrencilere öğrettiği onca şeyi inkar edemez. Jewett de öğretmenin kendisinin bazen öğretilecek bilgiden bile önce gelmesi gerektiğini, öğretmenin giyiminin, yediğinin, içtiğinin, ilişkilerinin öenmli olduğunu savunur. Bu düşünceleri büyük tartışmalar yaratsa da görevinden alınmaz. Sürekli olarak beyaz takım elbise giyen, kırk kadar beyaz takım elbisesi bulunan ve her yanı beyaz olan bir odada kalan Jewett, niye hep böyle giyindiğini soran öğrencilere '1960'ta kendime beyaz bir takım yaptırdım ve bunun insanların ne kadar sinirine dokunduğunu fark ettim' diye cevap verir. Öğrencileri ile arasına her zaman mesafe koymuş olmasına rağmen onlara bildiği her şeyi öğretmekten kaçınmayan Jewett, kendisine soru soracak olan her öğrenciye 'ben' ile başlayan ve en az üç gün sürecek bir konuşma yapar. Bina ayrımı yapmadan bir çok öğrenciyi küçümsemeden de duramayan Jewett öğrenciler arasında 'alışılmışın dışında' ve 'sinir bozucu' olarak sıfatlandırılır.

Konu: Geri: Profesörler Perş. Ağus. 11, 2011 9:14 pm

SİHİRLİ YARATIKLARA BAKIM

Profesörler Syb

Bir metre otuz yedi santim... Ne bir eksik ne bir fazla... Sadece bir metre otuz yedi santim boyunda bir adamdır Robert Puig. On yaşında omurgasına sinsice yerleşen verem adeta iliklerini kurutmuş, onu ömür boyu çocuk gibi görünmeye mahkum etmiştir. Yemek yerken, derslikte masaya erişebilmesi ve öğrencileri görebilmesi için oturacağı koltuğa büyü ile takviye yapılır, dik durabilmesi için tılsımlı kıyafetler giyer, yeterince gelişemeyen bacaklarının zayıflığını gizlemek içinse üç kat gibi görünen çorap giyer. Her zaman gergin, her zaman sinirlidir. Yetişkin bir adamın hastalıklı hatlarını taşıyan yüzünde bariz nefret okunur. Hiçbir zaman 'normal' olamayacağını bildiği, sıra dışı görüntüsüne tahammül etmek zorunda kaldığı, yaşadığı sürece acıyan hatta bazen alay eden bakışlarla karşılaşacağı için üzüldüğü günler çok gerilerde kalmıştır. Öfkelidir sadece. Herkes gibi olamayacağı için kendine, kendileri gibi olamayacağını bir biçimde yüzüne vurdukları için başkalarına öfkelidir. Engellerle, incinmelerle beslenerek büyüyen bu öfke günlük yaşantısına yansır, konuşurken, anlatırken seçtiği kelimelerle etrafına zehir saçar. Cinnete bir adım mesafedeki ruhu huzur bulamaz bir türlü. Öğrencilere ve kimi meslektaşlarına, özellikle zaman zaman müdüre karşı sözlerini kılıç gibi kullanır. Bazen öyle ağır sözler eder ki bu sözlere kelimeler yerine düello yahut fiziksel şiddetle karşılık verilmesinden korkar. Bir metre otuz yedi santimlik boyu ile fiziksel saldırıya, asa kullanmadaki ve kendini savunma büyülerindeki başarısızlığı ile düelloya karşı koyması mümkün değildir. Bu korkuyu belki yenemez ama uğraması muhtemel saldırılara karşı kendini koruması, profesörlüğünü yaptığı ders sayesinde, imkanı dahilindedir. Uyurken, banyo yaparken bile yanından asasını eksik etmeyen Puig kendince bir önlem daha geliştirmiş, düşmanlarına karşı onu koruyacak dostlar edinmiştir. Ondan daha büyük, ondan daha güçlü, ondan daha saldırgan ve gerektiğinde kesinlikle öldürücü olabilen dostlar; sihirli yaratıklar. Okul yönetimi, bu sinirli, öğrencilere ve diğer profesrülere karşı kaba adamı bir kaç kere okuldan uzaklaştırdıysa da kimse onun kadar Sihirli Yaratıkların Bakımı dersinde yeterince iyi olamamıştır ve o da salt 'korktuğu' için her defasında geri gelmiştir. Öğrenciler tarafından en az sevilen profesör olmasının yanında çoğu zaman öğrencilerin kötü şakalarına da maruz kalır. Elbette yapanı yakaladığında en ağır cezaları verir. Her daim yüksek sesle, bağırırmışcasına konuşan Puig, öğrencilerini sordukları ufacık bir soruda dahi azarlamaktan zevk alır ve onları aşağılamaktan çekinmez.

Konu: Geri: Profesörler Perş. Ağus. 11, 2011 9:16 pm

KEHANET

Bir işgüzardır Mo Yarnell. Yoksa başka kim kehanet yeteneği olmadığı halde olduğunu iddia ederek Kehanet Profesörlüğünü kapabilirdi? Ravenclaw hariç, öğrencileri onu çok sever. Dersi ikide bir iptal etmesi, o gün bir şey hazırlamadığı için olsa gerek alakasız bir giriş yapıp, sonra tuhaf kehanet hikayeleri anlatmaya başlaması dersten daha çekici gelir tabi öğrencilere. Bazen öğrencilerden birine kitabı verir ve masasına çekilip, sandalyesinde yayılarak, horlaya horlaya uyur. Bir öğrenciden ders dinlerken bulursunuz kendinizi. Sonra o öğrencinin binasına puan verir. Bu arada söylemiş miydim? Onun sınavlarında kitap açmak yasaktır. Sorularını çok yakın arkadaşı olan Puig’e yaptırdığından dolayı, dersini geçmesi sanıldığı kadar da kolay değildir. Tembel biridir Marnell ancak işini de bilir. Eski bir bakanlık müşteşarıdır, oldukça da yaşlıdır. Öğrencileri aslında hiç sevmez. Onların ileride karanlık büyücü olup sorun çıkarabileceklerini düşündüğünden mümkün olduğunca az bilgi öğrenmelerini ister. Hatta diğer profesörlere, kaç kere, öğrenciler olmasaydı okulu yönetmenin ne kadar kolay olacağından bahsetmiştir. Gene de kötü niyetli değildir. Sadece kendince kurnazlık yapmaya çalışır. Giysileri daima titiz ve düzenlidir, ayrıca renkleri de uyumlu, şıktır. Görüntüsü ve o eski politikacılara özgü tavırlarıyla insanlarda etkileyici bir izlenim bırakır. Ve çok vurucu konuşmalar yapma yeteneğine sahiptir. Ancak bu vurucu konuşmalarının hepsinde de tam olarak doğruyu söylemez. Yalancıdır, diyebilirsiniz hakkında rahatlıkla. Yalanla doğruyu bu kadar çok karıştırıp duran başka profesör göremezsiniz. Bir de, konuşurken gözlerinizin içine bakmaz.

Konu: Geri: Profesörler Perş. Ağus. 11, 2011 9:17 pm

UÇUŞ

Bahçede dolaşırken, tepenizde süpürgeyle telaşla geçip giden bir sarışın cadı mı gördünüz hepiniz? Sonra ardından bakakaldığınızda, onun Uçuş ders alanına doğru, iyice hızlanarak pike yaptığını mı fark ettiniz? Zamanı pek iyi kullanamaz Pia LaVelle. Ne randevularına, ne de dersine zamanında geldiği görülmüştür. Dalgın bir yapısı vardır. Zamanın nasıl geçtiğini anlamaz. Sizi dersten zamanında bırakması için sizin de saat tutmanız gereklidir o nedenle. Sevimli görüntüsü, okulun en genç profesörü olmasının yanısıra, çok da sevecendir. Size bazı derslerde ev cinlerine yaptırdığı keklerden getirebilir. Ancak tabi ev büyüleri, yemek pişirme büyüleri gibi dikkat ve zamanlama gerektiren büyülerde hem kötüdür hem de ilgisizdir. Bunun dışında, uçuşta tam bir dehadır, onun kadar dersini seven çok ender Profesör vardır. Tüm süpürge markalarını iyi bilir. Daha çıkmamış ama tasarımı yapılanları da sayıp sizi şaşırabilir. Onların hızlarından, yapıldıkları ağaca kadar her şeyleriyle ilgilidir. Her zaman en iyi süpürgeye sahip olmanın en iyi uçuşu size sağlayacağına inanmaz. Ona göre uçuşta denge ve yönetim daha gereklidir süpürgenin niteliğinden ziyade. Diğer yandan hangi havada nasıl uçulması gerektiğini, ne tür süpürge markaları kullanılması gerektiğini, hangi süpürge markasına, hangi ek araç gerektiğini, iyi bilir. Oldukça muazzam bir süpürge koleksiyonu da vardır. Ayrıca uçuş konusunda yetenekli çocukları, daha ilk uçuşlarından tanır. Binanızın Quidditch seçmelerini garantiye almak istiyorsanız, öncelikle onun övgüsünü almalısınız. Kıyafetlerin gelince, gayet rahat, spor giyinir. Ayrıca zevklidir de bu konuda. Okulun yeni Qiudditch üniformalarının tasarımı onundur. Eğer giydiği ek şeyleri de siz dikkat edip taklit ederseniz uçuş esnasında, bu sizi oldukça rahat ettirecektir. Çok tatlı ve ince bir sesi vardır. Bu yüzden öğrencilerin onu duyması için bas bas bağırması gerekmektedir. Bu haliyle küçük kız gibi görünebilir ama otoritesine karşı çıkmanıza asla ve asla izin vermez. Çünkü kızdığında öyle bir değişir ve sesi gürleşir ki, siz içine yaratık girmiş sanabilirsiniz.

Konu: Geri: Profesörler Perş. Ağus. 11, 2011 9:18 pm

MİTOLOJİ – Hufflepuff Sorumlusu

Profesörler Mtt

Fırıl fırıl gözlerle size tuhaf korku hikayeleri anlatan kişi mitoloji Profesörünüz Terry Bull’dan başka kim olabilirdi ki? Adamın aklını bozduğunu, tuhaf tavırlarından ve deli gibi olan konuşmalarından anlarsınız. Tam bir psikopattır. Eski bir gezgindir. Gezileri genellikle hayaletli evlerde, vampirler arasında, mumyaların yanında ve benzeri dolu ürkütücü, korkunç şeylerin arasında geçer. Adama cesur diyemezsiniz, o korku içeren her şeyden had safha zevk alır çünkü. Tuhaf biridir, bazıları onun vampir olduğunu iddia eder ama gün ışığına çıkması bunu yalanlar niteliktedir. Ders anlatırken, bazen masanın üstüne çıkar, bazen sizin sıranızın üstünde görürsünüz onu. Ataktır ve yaşının çok üstünde fiziksel gücü vardır. Yemekte de farklı yerlerden, farklı ırklardan öğrendiği tuhaf yemekler yiyerek yakınındakinin midesini kaldırabilir. Bu yüzden profesörlerin çoğu ondan uzakta oturmayı tercih eder büyük salonda. Sınıfı daima loştur ve dersinde anlattığı konuların asıl yüzünü bildiğini iddia ederek korkunç hikayeler anlatır öğrencilerine. Son derece korkunç ve iç acıtıcı komplo teorileri vardır. Öğrencilerin korkmasından, onların ders sırasında çığlığı basmasından ve hatta titremesinden haz duyar. Ancak birini ağlarken görmeye dayanamaz. Ağlayan bir çocuk gördüğünde nasıl ona yardım edeceğini şaşırır. Ona az önceki halinin aksine şirinlikler yapmaya çalışır. Ayrıca bir kemik koleksiyonu vardır. Gezdiği yerlerde öldüğünü gördüğü ya da öldürdüğü yaratıkların kafatasını oda süsü yapmıştır. Derste, masasının üstünde bir garkenez kafası durur. Her ne kadar korkunç ve garip biri olsa da içten içe çok saftır. Komplo teorilerini eğlence olsun diye üretir ama hiçbirine kendi bile inanmaz. Farklı kültürleri ve farklı ırkları gördüğünden safkan takıntısını anlamaz. Mitolojiyi ve bir çok kişinin gerçekten olabileceğine inanmayacağı olayları doğal olarak sever. Çok güçlü bir anlatımı vardır. Öğrencileri onu dinlerken korksalar da vazgeçemezler, heyecanla takip ederler. Her ne kadar korkunç ve garip biri olsa da içten içe çok saftır. Komplo teorilerini eğlence olsun diye üretir ama hiçbirine kendi bile inanmaz. Farklı kültürleri ve farklı ırkları gördüğünden safkan takıntısını anlamaz. Mitolojiyi ve bir çok kişinin gerçekten olabileceğine inanmayacağı olayları doğal olarak sever. Çok güçlü bir anlatımı vardır. Öğrencileri onu dinlerken korksalar da vazgeçemezler, heyecanla takip ederler. Her ne kadar korkunç ve garip biri olsa da içten içe çok saftır. Komplo teorilerini eğlence olsun diye üretir ama hiçbirine kendi bile inanmaz. Farklı kültürleri ve farklı ırkları gördüğünden safkan takıntısını anlamaz. Mitolojiyi ve bir çok kişinin gerçekten olabileceğine inanmayacağı olayları doğal olarak sever. Çok güçlü bir anlatımı vardır. Öğrencileri onu dinlerken korksalar da vazgeçemezler, heyecanla takip ederler.

Konu: Geri: Profesörler Perş. Ağus. 11, 2011 9:19 pm

BİÇİM DEĞİŞTİRME

Profesörler Bcmmm

Ona 'Binbir Yüzlü' Angelina denmesinin nedeni ileri derecede biçim değiştirme konusunda usta olması değildir. Ona bu lakabın takılmasının tek nedeni melankolik ruhunun ne zaman hangi ruh haline gireceği belli olmadığındandır. Bir saat önce yüzünde güller açan Biçim Değiştirme profesörü Angelina Howard, ansızın en olmadık şeye kafayı takıp saatlerce surat asıp oturabilir. Salt cüppesinde bir toz olduğunu söylediğiniz için, bunu aşağılanma olarak algılayıp üzülebilir, size kızabilir ve oturup ağlayabilir. Ertesi gün derste ise hiçbir şey olmamış gibi sizinle şakalaşır. Tuhaf bir kadındır Bayan Angelina. Kocası bir kaç sene önce ölmüştür ve çocukları dünyanın dört bir tarafına dağılmışlardır. Ortanca kızı Elizabeth'in Beauxbaton'da profesör oluşunu her daim anlatarak övünür. Lafını kesip bu hikayeyi daha önceden de anlattığını söyleyenler olduğu zaman üzülür ve özür dilemeye başlar. Kırılgan ve narin bir kadındır aslında Howard. İflah olmaz bir pesimisttir. En kötüyü düşünür ve sanki o en kötü olmuş gibi senaryolar kurar. Kıyafetlerine ve saçlarına fazla özen göstermemesi öğrenciler arasında alay konusu olmuştur. En eski moda şeyleri, bütün cırtlak renkleri barındıran cüppeleri giyer ve saçları asla taranmamış gibi dağınıktır. Öğrenciler arasında bir çok eşyasını saçlarının sakladığına dair bir tür efsane bile yayılmıştır. Bunun yanında ileri derecede biçim değiştirme konusunda büyü dünyasında kimse onu geçemez. Aklınıza gelebilen her şeye dönüşebilen Howard, öğrencilerine kendilerini sıkı sıkıya hiçbir yere ait hissetmemelerini söyler. Böylece istedikleri her şey olabilirler. Tüm tuhaflıklarına, dengesizliklerine ve karamsarlığına rağmen çok iyi bir profesördür Angela Howard. Öğrencilerinin tüm sorunları ile ilgilenir. Sadece derste değil, ders dışında da onlarla sohbet etmekten keyif alır. Dedim ya, narin ve kırılgan bir kadındır. Yine de kızdığı zaman yanına asla yaklaşılmaz. Hem ağlama nöbeti tutar hem de bağırmaya başlar. Aynı zamanda okulda bir çok yerde biçim değiştirip saatlerce durmak hoşuna gider. Bulunduğu yerdeki insanların onun farkına varmadan konuşmalarını dinlemek en hoşuna giden şeydir. Evet, bildiniz, dedikoduya bayılır. Arada derste öğrenciler denemeler yaparken kitabın arasına küçültme büyüsü ile koyduğu Dırdırcı'yı okur.

Konu: Geri: Profesörler Perş. Ağus. 11, 2011 9:20 pm

TILSIM – Gryffindor Sorumlusu

Profesörler Aglyn

“Zaten herkes kötü, tüm insanlar kötü, insanlık ölmüş diyorlar ama bence, aksine kudurdu, azdı, aldı başını gitti insanlık. Neden hp bana böyleleri denk geliyor, benim suçum günahım neydi, bir tek ben mi safım? Bir tek ben mi aptalım?” der yarı Veela olan Dinah Soares. Çok güzel bir profesördür. Yaşına rağmen çok göz alıcıdır. Ve sürekli de ağlar. İnsanların kötü olduğunu, kendine sürekli kazık attığını söyler durur. Siz de bu insanların kim olduğunu, hangi ara kazık attığını kendinize sorup durursunuz. Çok acı verici, karanlık bir geçmişi olduğunu iddia eder ancak ne olduğunu asla anlatmaz. Onu sürekli gözyaşlarını mendille silerken ya da hıçkıra hıçkıra sümkürürken görürsünüz. Bir an gülümsediği görülmemiştir. Asla neşelenmez, hep kasvetlidir. Tılsım dersini resmen bir işkenceye çevirir. Ancak ağlama krizleri tuttuğunda dersten kaytarma imkanı gene de az buz bir şey değildir. Son derece alımlı, düzgün bir fiziği vardır. Ağlayıp durmadığı o ender anlardan birin denk gelirseniz yüzünün güzelliği yaşına rağmen gözünüzü alır. Son derece ürkek ve çekingen olmasının yanında tam bir drama kraliçesidir. Onun girdiği ortamın havasına resmen buz gibi kasvet çöker. Sürekli kötü giden hayatından şikayet eder ve yasta gibi siyahlar giyinir. Bir gün olsun gün yüzü görmediğine inanır. Ve sizle konuşurken verdiğiniz yanıtlarda illa acıklı, hüzünlü, dramatik şeyler buluverir. Öyle bir yorum yapar ki siz de hayatınızın aslında sandığınız kadar iyi olmadığını düşünüp onunla beraber ağlarken bulabilirsiniz kendinizi. Gene de tılsımda en iyisidir. Okula bir saldırı olduğunda ona rahatlıkla güvenebilirsiniz. Cesur biridir, güçlüdür içten içe. Son derece de kararlıdır. Zamanında yaşadığı şeylerin psikolojisini bozduğunu ama aynı zamanda güçlendirdiğini söyler. Diğer yandan onu ne kadar kasvetli bulsalar da, ne kadar kazık yiyip durduğunu, insanların kötü olduğunu söylese de arkadaşlarına güvenir. Çok ender etkinliklere katılır. Onu bir baloda ya da bir maçta kolay kolay göremezsiniz. Zira insanların en güzel günlerinde neşelerini kaçırmayı istemez.

Konu: Geri: Profesörler Perş. Ağus. 11, 2011 9:21 pm

İKSİR – Slyhtherin Sorumlusu

Profesörler Smsmsms

Mistizm'in tüm öğretilerini iksirlerine ve büyülerine uygulayan Samuel d'Estaign hakkında öğrencilerin söyleyebileceği tek bir şey vardır; ürkütücü. En haylaz öğrenci bile onun dersinde suspus olur, en meraklıları sorular sormaya çekinir. Hayır, kesinlikle öğrencilerine herhangi bir baskı uygulamaz, sertlikte bulunmaz. Ama bakışları öyle keskin ve delicidir ki, öğrenciler onun bakışlarından ne demekistediğini anlarlar ve susarlar. Öğrencilerine arkası dönük bile olsa onların ne yaptığını hemen bilebilir. Karısı öldükten iki yıl sonra ikiz kızlarını büyükannelerine bırakarak Hogwarts'ta profesörlüğe başlayan d'Estaign, bu arada içindeki ruhsal gelgitleri bastırabilmek için karanlık tarafa katılır. Belki bu yüzden öğrencileri arasında potansiyeli olduğunu düşündüklerine fazladan notlar, tüyolar verir bazen. Çok konuşmamayı kendisine ilke haline getiren d'Estaign, gizemliliği ile dikkat çeker. Tek kelime konuşmamasına rağmen öğrenciler arasında kurduğu otorite şaşkınlık yaratır. Her ne kadar doğrulanmasa bile bazı söylentilere göre ölümsüzlük iksirini bile yapabildiği söylenen d'Estaign, karısının ölümünden hemen sonra dünya seyahatine çıkar ve öğrendiği bütün mistik öğretileri yaptığı iksirlerde kullanmaktan kaçınmaz. Bu sayede iksir alanında en uzman kişi haline gelir. Derslerden sonra genelde odasına çekilen d'Estaign, sadece karanlık taraf ile bir görüşme yapacaksa okul dışına çıkar, geri kalan zamanlarını okulda geçirir. Derslerde katı olabilir ve sizin bildiklerinizden çok bilmedikleriniz ile neler yapabileceğinizi sınar. Daha önce adını bile duymadığınız malzemeler ile iksir yapmaya çalıştırabilir size. Bunun yanında sınavları oldukça zorludur. Mükemmeliyetçi değildir ama mükemmelin bir kopyasını ister. Oldukça tuhaf bir cüppe giymesinin yanında arada sırada başına taktığı kukuleta öğrenciler için komik olmasına rağmen dalga geçmeye cesaret edemezler. O olsa da olmasa da onun hakkında konuşmaktan çekinirler. Verdiği cezalar oldukça katıdır. Hatta yine söylencelere göre geçmiş yıllarda üç öğrenciyi okuldan attırmıştır. Sürekli elleri arkasında yürür ve ayları değil de anları yaşamaya çalışır. Karanlık yanlısı olduğunu herkeslerden gizler ve gerektiği zaman casusluk yapmaktan kaçınmaz. Zaten yapsa da yapmasa da şüpheli bir görünümü vardır. Tüm bunların yanında aslında bildiği tüm o öğretileri aktarabileceği birini ister.

Konu: Geri: Profesörler Perş. Ağus. 11, 2011 9:22 pm

BİTKİ BİLİM

Profesörler Pimprk

Boşuna kaçmaya kalkmayın, bitki bilim dersi için seraya girerken o dezenfektan iksiri tepenize yiyeceksiniz ne yaparsanız yapın. Zira Profesörünüz Silver Kingsbury, hastalık hastası, pimpirikli mi pimpirikli bir adamdır. Siz baştan aşağı temizlenmeden onun bulunduğu hiç bir yere giremezsiniz. Dışarı ya da toplu ortama gideceği zaman sadece ağzını burnunu değil, baştan aşağı kendini kaplar sihirli, mikrop öldürücü bir kumaşla. Her yerini kumaşla kaplamadığı anlarda genellikle bordo rengi kıyafetler giyer. Uzun boyludur, beyaz bir teni vardır ve kumral saçlıdır. Canı istediği zaman epeyce sevecen olabilir. Görevler konusunda biraz üşengeç davransa da kimi zaman da son anda yerine getirse de bu onun bunu neredeyse mükemmele yakın halde gerçekleştirmesine hiçbir zaman engel olmamıştır. Savaşı oldukça aptalca bulur ve kesinlikle katlmak istemez. Ancak ailesini ya da arkadaşlarını korumak için gerekirse asla çekinmez. Durduk yere sizi tersleyebilir ve neye uğradığınızı şaşarsınız ama tanımadıklarına gayet de naziktir. Garip kuralları vardır. Mesela kapıyı çalıp odasına o seslendikten sonra girmeye kalkarsanız saatlerce dışarda bekleyebilirsiniz ki hiç sesini çıkarmaz ''Gir'' anlamına gelecek şekilde. Yani onun gir demesini beklemeden içeri girmek zorundasınız. Tabi dezenfektan iksiri de tepenize yiyerek. Bazen tutarsız ve gerçekten sinir edici görünse de yaptıklarının ve yapacaklarının daima bir sebebi vardır. Ayrıca oldukça gururlu bir yapısı vardır. Kendi kendine yetmeye ve benzeri şeylere önem verir. Hastalık hastası olduğundan her gün yeni bir hastalık çıkarır başına. Her gün ayrı bir bin büyücüde bir görülen hastalığın belirtisini bulur, her an öleceğini sanır. Kesinlikle kimse ile tokalaşmaz, sarılmaz ya da öpmez. Mikropların en çok bu yollardan yayıldığını düşünür. Ancak tabi bu pimpirikli ve hastalık hastası yapısını nezaketiyl dengelemeyi de bilir. Tabi öğrencileri konusunda daha sert ve haşin olduğunu da söylemiştik. Onlara çok fazla ödev verir, hepsini de bir günde ister.

Konu: Geri: Profesörler Perş. Ağus. 11, 2011 9:28 pm

SİHİR TARİHİ

Profesörler Neboo

Aslında her zaman Arkeolog olup kazılara gitmeyi isteyen Barbara Johnson'ın babası onu bu kararından vazgeçirir. Kızına ya para kazanabileceği bir meslek seçmesini ya da zengin bir koca bulmasını söyler. Barbara Johnson, babasını dinler; arkeolog olma hayallerinden vazgeçer ama onun yerine Sihir Tarihi konusunda bir çok araştırmaya katılır. Arkeoloji olmasa bile yine tarihle alakalıdır uzmanlaşmak istediği konu ve bu konuda yazdığı kitaplar ile babasına para kazanabileceğini de kanıtlar Johnson. İçinde asla bitmek bilmez bir tarih aşkı barındırır. Öğrenmek ve araştırmak onun için bir tür tutku olmuştur. Çocukluğundan bu yana meraklı biri olan Johnson, sadece Sihir Tarihi'nde değil, muggle tarihinde de araştırmalar yapar. Muggleların gelişimine büyücülerin el altından yardım ettiğini savunur. Ona göre bazı büyücüler gizlice muggle mucitlere, bazı fikirlerde yardımcı oluyordur. Büyü dünyasında bu bir tartışmaya neden olur ve Johnson'ın sevdiği şey budur; tartışmalar. Her kesimden kişilerin fikirlerini ortaya atmasına bayılır o. Tüm o fikirleri harmanlayıp ortaya tek bir fikir çıkartmak en büyük hobisidir. Oldukça kibar bir yapısı vardır, tam bir salon hanımefendisidir. Gençliğinde oldukça etkileyici olduğu her halinden belli olur. Bugüne dek dört evlilik yapmış olan Johnson hiç çocuk sahibi olamamıştır. Belki bu yüzdendir, öğrencilerine büyük bir bağ ile bağlıdır. Onlar ile sürekli ilgilenir, kollar ve gözetler. Öyle ki diğer profesörlere karşı bile korur onları. İyi niyetlidir, fazlasıyla hem de. Özellikle Slytherin öğrencileri onun bu iyi niyetinden faydalanmayı iyi bilirler. Dersini çok çabuk kaynatabilirsiniz. Bunların yanında yürüyüşlere çıkmaya bayılır. Öğrenciler onu sürekli okulun çevresinde yürürken görebilirler. Bir de öğrencileri için sürekli kitaplar toplar ve onlara okumaları için verir. Oldukça zevkli bir kadındır, 20. yüzyıl asilleri gibi giyinir ve açıkçası oldukça şıktır. Yukarıda tartışmayı sever demiştim. Tartışmayı sever ama kavgalardan nefret eder Barbara Johnson. Birisi ile kavgalı olmaya dayanamaz, hatta birisinin kalbini kırmaktan deli gibi korkar esasında. Derslerde kızdığı öğrencilere bile sabırlı davranıp onları kırmamak adına sert davranamaz. Bugüne kadar ceza verdiği yahut puan kırdığı tek bir öğrenci bile yoktur. Bol keseden puan veren tek profesördür. Eğer doğru stratejileri uygularsanız dersinde kitaplarınızı açmanıza bile izin verir.

Konu: Geri: Profesörler Perş. Ağus. 11, 2011 9:39 pm

ASTRONOMİ

Bir hippidir Flora Warther. Var olan her şeyle barış içinde yaşamayı savunan bir hippidir hem de. Annesi muggle babası ise bir kofti olan Warther, daha Hogwarts'a gelmeden bile önce böyle olduğunu düşünür. Ona göre kendisi hippi olmamış, hippi doğmuştur. Doğaya aşık, çiçekleri seven, asla et yemeyen Flora, öğrencilerin ve diğer profesörlerin, kendisine Profesör Warther demelerini istemez ve onlara kendisine Flora demeleri için ısrarda bulunur. Her ders öğrencilerine boyunlşarına asmaları için çiçekten kolyeler yapıp getirir. Bunun sınıftaki negatif enerjiyi kovacağını söyler. Zaten sınıfını içeride pozitif enerjinin rahatça dolaşabileceği şekilde dekore etmiştir. Yıldızlara bakmanın ruhları özgür bırakacağını düşünür. Hatta insanların ve tüm canlıların ruhlarının birer yıldız tozu olduğunu bile söylediği olmuştur. Uçuk bir kadındır Flora, hatta Hogwarts'teki en uçuk kadındır. Hayvanları ve bitkileri çok sevdiği için BitkiBilim Profesörü ile Sihirli Yaratıkların Bakımı dersinin profesörünü çok sever. SYB profesörü Puig'in asabi yapısının vücudundan atamadığı negatif enerjiden kaynaklı olduğunu savunur. Her ne kadar onun negatif enerjisini almaya çalışsa da başarısız olur. Bunun yanında aynı şeyi öğrencilerine de yapar. Sinirli, yorgun yahut mutsuz bir öğrenci gördüğünde dersinde, dersi bırakıp onun negatif enerjisini alır. İnsanlaara sürekli sarılır. Sarılmak onun için sevgi akatarımıdır. İyi olan tüm duygularını sarılarak başkalarına aktarmayı sever. İflah olmaz bir romantiktir. Acıklı aşk hikayelerine dayanamaz. Dersini kaynatmanın en iyi yolu ona böyle bir hikaye anlatmaktır. Daha sonra onu gözleri dolu dolu bulursunuz. Yine de oldukça iyimserdir. En kötü durumlardan bile en iyi sonuçları çıkartabilir. Yıldızları yorumlamayı çok sever. Öğrencilerinin de aynı zevki almasını ister. Bu yüzden dersi olabildiğince neşeli yapmaya çalışır. Acıklı aşk öykülerş anlatılmadıpı anların dışında her zaman güler ve kahkahalar atar. Kendine has bir kahkahası vardır ve okulun öbür ucundan bile duyulabilir ve ona ait olduğunu belli eder. Derslerde barış şarkıları dinletir ve tütsüler yakarak ortalığı tuhaf kokular sarmasına neden olabilir.

Konu: Geri: Profesörler Perş. Ağus. 11, 2011 9:40 pm

Yasmün ile yaptıklarımız bunlar efenim u.u Eksik falan bir şey yok sanırım O_O

Konu: Geri: Profesörler Cuma Ağus. 12, 2011 1:15 pm

Mükemmel olmuşlar. Hepsini okurken ayrı bir tat aldım. Hogwarts'da RP yapmak için sabırsızlanıyorum. Very Happy

» ~ Profesörler!
» ~ Profesörler
» Profesörler.
» Profesörler.
» Profesörler Olmalı mı? Olmamalı mı?