Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Günakhârın Umudu.

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Sonya Yvonne
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Sonya Yvonne


Mesaj Sayısı : 52
Mücadele Tarafı : Perfect Circle.
Sihirsel Soy : Safkan.
Evcil Hayvanı : Darch adında bir yılan.
Kayıt tarihi : 11/07/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue90/100Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (90/100)
Düello Gücü:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue0/0Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (0/0)

Günakhârın Umudu. Empty
MesajKonu: Günakhârın Umudu.   Günakhârın Umudu. Icon_minitimePerş. Tem. 28, 2011 3:38 am

Günakhârın Umudu. 9awxuu Günakhârın Umudu. Wvoa3d

Sonya & Sylvain.

- Kelid Aynası.
- Gece yarısını biraz geçtikten sonra.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sonya Yvonne
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Sonya Yvonne


Mesaj Sayısı : 52
Mücadele Tarafı : Perfect Circle.
Sihirsel Soy : Safkan.
Evcil Hayvanı : Darch adında bir yılan.
Kayıt tarihi : 11/07/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue90/100Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (90/100)
Düello Gücü:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue0/0Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (0/0)

Günakhârın Umudu. Empty
MesajKonu: Geri: Günakhârın Umudu.   Günakhârın Umudu. Icon_minitimePerş. Tem. 28, 2011 4:13 am

Gölgene bak,
Beni anlamak istiyorsan.
Sana o kadar yakın, ama asla dokunamayan…
Beyaz çarşafların içinde kendini saklamayı sürdürüyordu cadı hırçınca. Donuk bakışlarının ardında gizlenen keder ağır ağır ruhuna işlemeye devam ediyordu her gece olduğu gibi. Korktuğu şey başına gelmişti çoktan. Nasıl kurtulacağını bilemediği gibi, çaresizce çırpınmaya devam edeceğinin farkına da varmıştı. Sonya, asla güçsüz bir kız değildi. Asla kolayca pes etmediği gibi, istediğini er ya da geç alırdı. Onu da almak istiyordu. Kimseye vermemek, sadece kendine saklamak… Sahiplenebileceği tek şey olmasını istiyordu. Cehennem azabıyla kavrulan hayatındaki tek güzel şey olsun istiyordu. Onu, istiyordu. Bugüne kadar yaptığı her bir hareket, onu cehenneme doğru sürüklediği gibi ruhunu da kazandığı her bir günahla yıkıyordu. Günahkâr olan ruhunda safça yeşeren tek tohum aşkıydı aslında. Bunca yıl korkakça sakındığı tek şey, onu ele geçirmeyi başarmıştı artık. Her derste buz mavisi gözleri onunkilerle buluşuyordu şimdi. Kaçırdığı her bir bakışın ardında yatan aşkı, buzdan duvarlarının içine saklamaktan başka çaresi yoktu. Onları yıkabilecek tek kişi Sylvain’dı elbette. Lakin, bunu ifşa etmek Sonya için bir seçenek değildi ve ona göre asla da olmayacaktı.

Derin bir nefes alıp ciğerlerini doldurduğunda, yavaşça doğruldu. Çıplak ayakları soğuk zeminle temas ettiğinde istemsizce gülümsedi. Soğuk, Sonya için güzel demekti. Acelece üstüne geçirdiklerine aldırmadan, buz mavisi gözleri etrafta dolaştı bir kez daha. İkizinin derin bir uykuda oluşu içini biraz olsun rahatlatmıştı doğrusu. Dudaklarını dişlerinin gazabına bırakırken, ufak adımlarla beraber yatakhaneden ayrıldı cadı. Ortak salonu geçip, zindanların o kasvet dolu havasını ciğerlerinde hissettiğinde adımlarını hızlandırdı. Aşina olduğu koridorlar uçsuz bucaksız bir şekilde arkasında kalmıştı yavaş yavaş. Sonunda kendini o meşhur aynanın bulunduğu odanın kapısında bulduğunda, derin bir nefes koy verdi. ‘‘ İşte bu kadar. ’’ Dudaklarından kaçan fısıltıya aldırmadan, yavaşça odanın kapısını açtı ve buz mavisi gözleri bir kez daha etrafta gezindi. Zindanlara ait kasvet dolu havanın bir doz daha düşüğü buraya da hakimdi sanki. Tozlu, kasvetli, ürkütücü… Sonya içinse bunların hiçbir önemi yoktu. Sadece burada ne yapacağı önemliydi. Beslediği umudun hayaline birkaç dakika da olsa kavuşmak için, fazlaca sapkın bir fikir olduğu düşünülebilirdi aslında. Hala bunu neden yaptığını anlamıyordu bu yüzden. Günahkâr bir bedenin bu kadar saf bir duyguyu peydahlaması, alışılmışlığın dışındaydı.

Cadı yavaşa aynanın karşısına doğru geçti. Zihninden geçen her bir düşüncenin bu kusursuz görkeme sahip aynaya yansımasını bekledi sessizce. Hemen arkasında beliren uzun boylu büyücünün, ellerini beline doğru dolamasına şahit oldu. Hissettiği mutlulukla beraber yüzünde aydınlanan gülümseyişin ardından ufak bir iç çekti. Sağ yanağına doğru kondurduğu öpücüğe karşılık, buz mavisi gözlerini onunkilere çevirdiğinde yüzündeki tebessüm yerini, öfkeyle harmanlanmış bir kedere doğru bırakmıştı bile. Çünkü o, yoktu. Ve belki de asla böyle bir karenin içinde bile olmayacaktı. Sadece Sonya’nın kimi zaman masumiyet dolu rüyalarında ve belki de bu görkemli aynanın büyüsünün içinde hayat bulacaktı. ‘‘ Ne zamandan beri, kendimi yalanlarla kandırır oldum ben? ’’ Söylenişine aldırış etmeden hışımla arkasına döndüğünde, gördüğü yüz sonucu afallamamak elinde değildi. Az önce hayalini kurduğu ve ürkekçe aşık olduğu adam, tam karşısında duruyordu şimdi. Bakışlarındaki şaşkınlığın ardında yatanı öğrenmek için çırpınmaya başlamıştı adeta Sonya. Ve utanmıştı da… Ondan asla beklenmeyecek bir hareket olduğu halde, utanmıştı. Çünkü dışarıdan bakıldığında soğuk ve oldukça kibirli olduğu gerçeğinden hiçbir zaman vazgeçmediği gibi, iç dünyasını kimse bilemezdi bir türlü. O buzdan duvarları kimse aşamazdı. Oysaki şimdi, karşısında duran büyücü en mahrem sırrına el uzatmıştı. İşlediği suç karşısında ezilen küçük bir kız çocuğu olmuştu şimdi o hırçın cadı. ‘‘ Sen… Ne zamandır buradasın? Ve gecenin bu saatinde burada ne arıyorsun Sylvain? ’’ Fazlasıyla titrek çıkan sesine rağmen, kelimeleri birazda olsa düzgün telaffuz etmesine karşılık rahatlamıştı cadı, ufakta olsa. Hesap sorduğunun farkındaydı ama… Yapacak hiçbir şeyi yoktu. Üstelik başından beri burada olduğu aşikârdı. Sonya, hayatının en büyük hatasını utançla dolu bir şekilde belki de bu gece yaşamaya başlamıştı içten içe. Kahretsin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sylvain Solent
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Sylvain Solent


Mesaj Sayısı : 99
Mücadele Tarafı : Düşünceleri.
Sihirsel Soy : Safkan.
Evcil Hayvanı : 13 adında bir kedi.
Kayıt tarihi : 10/06/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue99/100Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (99/100)
Düello Gücü:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue0/0Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (0/0)

Günakhârın Umudu. Empty
MesajKonu: Geri: Günakhârın Umudu.   Günakhârın Umudu. Icon_minitimeCuma Tem. 29, 2011 12:11 am

Lûthien gitti ve ben nasıl düşüneceğimi bile bilemiyorum, ne acı... Genç adamın beyin kıvrımlarında dolanan düşünce belki de sarışın cadının gidişinden beri değişmemişti. Bir şekilde kendine uyumlu olduğunu düşündüğü genç cadı hayatından çıktığından beri kendine has özelliklerini bile yerine getirmekten acizdi. Bu gidişatın farkında olmasına rağmen hiçbir şey yapmıyor ve bu depresyon halinin nereye kadar gideceğini tam anlamıyla bilmiyordu. Yine de depresyonda olduğunu söylemek saçmaydı, sonuçta o ruh halinin getirilerini taşımıyordu. Zaten Lûthien hâlâ hayatında olsaydı ya da bir şekilde bu halini görseydi Solent'in böylesi bir ruh haline sahip olmasını istemezdi. Düşüncelerini okuyabilen birinin hayatında olmasını seviyordu, ancak bütün bir hayatının da bu şekilde geçmeyeceğini, birlikte oldukları zamanların son demlerinde hissediyordu. Kaçınılmaz bir sona yaklaştıklarını belki de çok önceden hissetmiş ve bu duruma itiraz anlamında pek de fazla bir şey yapmamıştı. Hayatından çıkması gibi bir gerçeği kabul etmeyerek belki bir parça uğraş vermişti ancak bunun Lûthien kızı için yeterli olmayacağını biliyordu. Yine de onun gitmesi gerçeğini uzun süredir kendine yedirmeye çalışıyordu, artık ne kadar başarılı olduysa…

Beyin kıvrımlarını işgal eden düşünceleri kovmak adına derin bir nefes çektiğinde adımlarını merdivenlere doğru yöneltti ve sadece elinde tuttuğu sigarayı bir kenara fırlatıp burada olduğunu belirten hiçbir ifadenin kalmaması için imha etti. Büyünün bu tarafını seviyordu. Eğer bir iz bırakıyorsa onu geri çevirebiliyordu ki kendine ait izlerin pek çoğunu küçük yaştan itibaren silmeyi ihmal etmiyordu. Bu durum Hogwarts’a geldiğinden beri daha da kolay bir hal almıştı ki bunu da büyüye borçluydu. Mitoloji kulesinin üstüne, gökyüzüne, baktığında havanın gitgide karardığını ve kendini siyahın azizliğine bıraktığını gördüğünde yanı başında kaynamakta olan iksire kaydırdı gözlerini. Yanında getirdiği orta boydaki tüpün içini doldurmayı bitirdiğinde basit bir büyüyle kazanı iksir dersliğindeki yerine yollaması saniyenin onda biri gibi bir zaman dilimini kaplamıştı. Tüpe baktığında hangi iksiri yapmış olduğunu bile hatırlamıyordu ve hatırlamadığı bir iksiri de içmeyecek kadar aklı başındaydı. Bu yüzden cübbesinin iç cebinde yerini almıştı iksir tüpü ve artık kelid aynasının başına gitmesinin vaktiydi. Çünkü o gittiğinden beri her hafta iki gün o aynanın karşısına geçip hayatında daha ne kadar var olduğunu sorguluyordu. Bu gece de sorgulama gecelerinden biriydi ve bu ayini atlamak gibi bir şey yapmayacaktı.

Dördüncü kata gelmesi yaklaşık olarak yirmi dakikasını almıştı genç büyücünün. Doğrusu vakit gece olduğunda zaman kavramını önemsemiyordu. Hoş, gündüz vakitlerinde de zamanın pek önemi olduğunu savunmuyordu ya neyse… Kat koridorunu aşındırırken ayakkabılarının ses çıkarmaması için oldukça yavaş hareket ediyordu. Sonuçta Solent ne bir sınıf başkanıydı ne de Hogwarts sınırları içinde rahatça dolaşabilecek herhangi bir görevliydi ve her ne olursa olsun büyülü şatonun sınırları içinde yakalanmak gibi bir niyeti hiçbir zaman olmadı. Aynayı sahiplenen odanın kapısını açmak için eliyle kapının kulpunu kavradığında odada bir başkasının olduğunu anlaması aynı saniyeler içindeydi. Sol kaşını kaldırarak içeriye girdiğinde tanıdık bir sima ile karşılaşmayı beklemediğinden olacak ki çehresine şaşkın bir ifade yayılmıştı. Koyu kahverengi gözleri, buz mavisiyle karşılaşınca çehresinde egemenliğini kuran ifadeyi yok etmişti genç büyücü.
“Ne zamandan beri sorgular oldun Sonya?” Sesinde hiçbir tonlama yoktu. Duygusuzca sorulmuş bir soru, tam da Solent tarzında. Karşısında duran cadıya yönelttiği sorunun cevabını beklemeden ayinini gerçekleştirmek üzere aynanın karşısına geçti. Fakat orada gördüğü Lûthien, kendinden fersahlarca uzaktaydı ve onun çehresinde daha önce görmediği bir hüzün vardı. “Sana istediğin cevapları verebilirim ancak bu seni kandırmak olur Sonya. Buna ise hiç gerek yok.” Derin bir iç geçirip başını genç cadıya doğru çevirdi. “Bir süredir buradayım, en azından kendinle konuşmaya başladığından beri.” Gereksiz bir teslim olmuşluk sesine hâkimdi. Belki de gerçekliğinden kaçmaya yorulmuştu genç bedeni, hiç yorulmayacak gibi görünse de. “Onu görmeye geldim, Lûthien kızını. Ama bu gece nedense benden kaçıyor.” Bu durumu anlamlandıramadığı mimiklerine de yansımıştı. Bir aynaya bir de Yvonne ikizlerinden odada olana bakıyordu, kafası karışmış bir şekilde. “Bunu anlamlandıramıyorum, her neyse. Sen neden buradasın Sonya?” Şaşılacak derecede samimi bir ses tonuyla sormuştu. Gerçekliği sindirmiş olabilir miydi? Belki.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Archill Thomas Caliente
░Emekli Hogwarts Müdürü ░
░Emekli Hogwarts Müdürü ░
Archill Thomas Caliente


Mesaj Sayısı : 2864
Doğum tarihi : 24/12/90
Yaş : 33
Mücadele Tarafı : Aydınlık~
Sihirsel Soy : Safkan~
Kayıt tarihi : 23/04/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue100/100Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue50/60Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (50/60)

Günakhârın Umudu. Empty
MesajKonu: Geri: Günakhârın Umudu.   Günakhârın Umudu. Icon_minitimeC.tesi Tem. 30, 2011 11:02 am

Out: Slytherin'e 10 Puan! Günakhârın Umudu. 146178
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://phoenix-ro.yetkin-forum.com
Sonya Yvonne
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Sonya Yvonne


Mesaj Sayısı : 52
Mücadele Tarafı : Perfect Circle.
Sihirsel Soy : Safkan.
Evcil Hayvanı : Darch adında bir yılan.
Kayıt tarihi : 11/07/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue90/100Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (90/100)
Düello Gücü:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue0/0Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (0/0)

Günakhârın Umudu. Empty
MesajKonu: Geri: Günakhârın Umudu.   Günakhârın Umudu. Icon_minitimePaz Tem. 31, 2011 1:58 pm

Cehennem azabıyla kavrulan ruhu o kadar çaresizdi ki, bu cadının kendinden nefret etmesine neden oluyordu. Uçsuz bucaksız gecenin içinde sırrına el uzatan büyücünün gözlerinin içine bakmaya bile cesareti yoktu. O kadar acizdi. Yenik düşebileceği tek şey aşkıydı. Başka hiçbir şey değil. Bunca zaman yaşadığı onca şeye karşı verdiği savaş, ona güçlü olmayı fazlasıyla öğretmişti. Bu düzeni yerle bir etmeyi başaran şey ise, bu kahrolası hisleriydi işte. Karşısındaki büyücü içinse, bu hislerin hiçbir önemi yoktu, biliyordu. Asla onu sevemezdi çünkü. Yasaktı sanki. En ulaşılamaz birine karşı bu kadar derin hisler beslemek aptallığın tekiydi cadıya göre. Ama kendine engel olamamıştı.

Aşk öyle bir şey ki, en umulmadık kişiye doğru sürüklüyordu kalbini. Sana yasak olana doğru, kural dinlemeden. Acı çektirmeye bayılan şeytan misali kadar pislikti. Her gün kendini cehennemin bir kölesi, düşmüş bir melek gibi hissetmeni sağlardı. İşlediği onca günahın bedelini ödemeye başladığına inanıyordu artık cadı. Bu kadar fazla günah işleyebileceği aklının ucundan bile geçmemişti. Hissettiği acının haddi hesabı yoktu çünkü. Onun sesini her duyuşunda kalbine saplanan o hançeri kelimelere dökmek, imkansızdı. Yaşadığı ızdırabın içinde her geçen gün boğulup, kendini kaybediyordu bu yüzden. Dayanacak bir yağmur damlası kadar gücünün kaldığına bile inanamaz olmuştu artık. Gücü olduğunu bildiği halde, hissettiği bu kahpe hislere yenik düşmek, onu yeterince yorarken nasıl yapabilirdi ki? Kaçmak, bununla aynı kefedeydi Sonya için.
Senden kaçamam. Buna gücüm yok. Ne kaçmak için, ne de içimdeki seni terk etmek için… Ama sen başkasına aitsin. Hiç benim olmadın ki. Nasıl sevebilirim, nasıl isteyebilirim seni? Döktüğüm her gözyaşın sebebi, yazdığım satırlardaki eşsiz kişi senken, başkasına aitsin. Nasıl benim olabilirsin? Daha ne kadar uğraşmam gerek, söylesene bana? Buz mavisi gözlerimin ardında tutuşan acıyı nasıl göremezsin sevgilim, nasıl? Sesini her duyuşumda kederle harmanlanmış o mutluluğu nasıl anlayamazsın?
Dün gece günlüğüne yazdığı sadece birkaç satırdı bu. Kalbindeki sızıyla döktüğü her bir satır Yvonne kızı için fazlasıyla değerliydi oysa. Çabasının boşa olduğunu o kadar iyi biliyordu ki, bunu bildiği halde hala mücadele etmek saçmalıktı. Üstelik Luthien kızının adı kulaklarında bir kez daha çınladığında, nefesi kesildiği halde…
Sana ait olmayan birini sevmek… Deli gibi sevdiğin halde, onun gözlerinin önünde başkası için acı çekmesini, başkası için yanıp tutuşmasını izlemek ne kadar can yakıcı değil mi? Azap denen o kavramın ta kendisi buydu işte.

Büyücünün sözleri yüreğini dağlarcasına canını yakıyordu cadının. Gözlerinin o tuzlu yaşlarla dolmaması için yalvarırken derin bir nefes soludu umarsızca. Ne diyebilirdi ki? Sırrına el uzatan, deli gibi aşık olduğu erkekti. Bunca zamandır aşkını göremeyen, Luthien kızının aşkıyla sarhoş olan kişiydi. Kıskanırdı o cadıyı. İçinde kalan bir tutam masumiyetle bağlandığı umudunu elinden aldığı için. Genç büyücüyü asla ulaşamayacağı birine çevirdiği için. İkisini her bir arada gördüğünde, parmaklarının birbirlerine kenetlenişini izlediğinde hayattan soğuduğu içinse kimi zaman nefret ederdi ondan. Bakışlarında oluşan öfkeyi bedeninde hissetmeye başladığında, sağ elinin yumruk şekline büründüğünü yeni fark etmişti. Uzun, bakımlı tırnakları avuç içlerine batarken, kalbindeki yaranın onda biri bile değildi cadıya göre şuan yaşadığı his. Elini yavaşça serbest bıraktığında, vücudunu dikleştirip buz mavisi gözlerini büyücüye doğru çevirdi. Bakışları öfke yerine aşkını görmesi için adeta feryat ediyordu şimdi. Ama büyücünün asla anlayamayacağını biliyordu. Luthien kızının aşkıyla öyle bir sarhoştu ki, karşısındaki cadıyı asla fark edemiyordu. ‘‘ Hiç senin olmayacak birini sevdin mi Solent? ’’ Dudakları alaycı bir ifadeyle yukarıya doğru kıvrıldığında gözlerini aynaya doğru çevirdi bir anda. ‘‘ İşte onu görmeye geldim bu gece. Ama o da benden kaçıyor, hayallerimde bile. ’’ Gözlerine yansıyan keder, yüzünü hiç olmadığı kadar solgunlaştırmıştı şimdi. Bedeninin taşıyamadığı bu yük, nefes almasını gittikçe zorlaştırıyordu. ‘‘ Çünkü asla benim olmayacak. Belki de bana bir iyilik yapıyor böylece. Hayallerimde bile benden kaçarken, onu sevmememi fısıldıyordur bana, kim bilir. ’’ Gözlerini aynadan alıp büyücüye doğru çevirdiğinde dudakları araladı son bir kez daha. ‘‘ Peki o… Luthien kızı, senden neden kaçıyor? ’’ Adını telaffuz ederken sesine yansıması gereken öfkeyi yok etmeyi başardığı için bir tutam da olsa ferahlaşmıştı içi. O kadar tuhaf bir havayı tenefüs ediyordu ki şimdi… Dokunmak, sarılmak ve hatta defalarca onu sevdiğini fısıldamak istediği adamın aşkını dinliyordu cadı. Bir yandan da kendi aşkını, adeta ona anlatıyordu. Üstelik o tam karşısındayken. Garipti, fazlasıya.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sylvain Solent
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Sylvain Solent


Mesaj Sayısı : 99
Mücadele Tarafı : Düşünceleri.
Sihirsel Soy : Safkan.
Evcil Hayvanı : 13 adında bir kedi.
Kayıt tarihi : 10/06/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue99/100Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (99/100)
Düello Gücü:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue0/0Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (0/0)

Günakhârın Umudu. Empty
MesajKonu: Geri: Günakhârın Umudu.   Günakhârın Umudu. Icon_minitimeSalı Ağus. 02, 2011 2:14 am

Koyu kahverengi gözlerini aynaya çevirdiğinde Lûthien kızının hâlâ geri planda durup ondan kaçmaya çalıştığını fark etmesi uzun sürmemişti. Bunun gibi bir şey daha önce başına gelmiş olsaydı eğer, şu an için ne hissetmesi gerektiğini bilirdi. Fakat böyle bir şeyi daha önce yaşamadığı hatta hayalini bile aklına getirmediği için boşlukta süzülüyordu sanki hisleri. Genç büyücü çehresinde belirsiz bir ifadeyle dilekleri gösteren aynaya bakmaya devam ediyordu. Böyle bir şeyin dileği nasıl olurdu da beyin kıvrımlarından geçebilmişti? Lûthien, Solent’in tamamlayıcısıydı ve bu hep böyle kalacaktı. Ancak şimdi, genç cadı Solent’ten kaçıyordu ve ona karşı ne söylerse söylesin geri gelmeyeceğini biliyordu. İnatçılığı ile nam salmış olan Lûthien kızı, gerekçe sormasına bile fırsat vermeden terk etmişti büyülü şatoyu. Eğer ki gitmesine yakın bir zamanda genç büyücü bir şeylerin yolunda olmadığını anlamasaydı, Lûthien kızının kaçtığından bile haberi olmayacaktı. Hazin bir son bizimkisi, sen gittin ne hissetmem gerekiyor?

Ne zamandan beri bu kadar ümitsiz olmuştu genç büyücü? Her zaman için takındığı ben güçlüyüm tavrını ne zamandan beri bırakmıştı? Belki de sadece basit bir genç cadıyı gözünde büyütüyordu ve belki de gerçek anlamda tamamlayıcısı o değildi Solent’in. Birlikte geçirdikleri güzel dakikaları çöpe atamayacak kadar seviyordu Solent, Lûthien kızını. Böyle hissetmesinin de tek sebebi ondan beklediği ama bir türlü alamadığı cevaptı belki de. Bu yüzden boşlukta sallanıyordu Solent oğlu. Ne hissedeceğini veya ne yapması gerektiğini bile bilemeyecek kadar acizdi şu anda. Yvonne kızına karşı nasıl davranacağını bile bilmiyordu ki bireylere göre hareketlerini belirleyen biriydi Solent. Kendine has özelliklerini bile yerine getiremeyecek kadar aciz bırakmıştı Lûthien kızı. Ona bu kadar değer verdiğini Solent bile bilmiyordu. Ancak geride kalan hep acıyı taşırdı ve unutmak istese bile… Gerçi bunun o kadar da iyi bir teori olmadığı kanaatine uzun zaman önce varmıştı genç büyücü ve şimdi sadece yoluna devam etmesi gerekiyordu fakat nereden başlaması gerektiği hakkında en ufak bir fikri bile yoktu.

Sessiz ve şaşılacak derecede hüzünlü bir şekilde dinledi Yvonne kızını genç büyücü. Aynanın merkezde durduğu odayı gereksiz bir biçimde hüzünle doldurduğunu hissettiğinde çehresine yine ifadesizliğini yerleştirdi. Hayallerimde bile kaçarken… Belki de Yvonne kızı söylediklerinde haklıydı. Sonuçta aynaya kaçamak bakışlar attığında bile Lûthien kızı kendinden kaçıp durmuştu. Belki de artık kovalamacanın sonuna gelmişti genç büyücü. Lûthien’in gidişini sindirmişti ve hayatına böyle devam etmesi gerekliydi. Karşısında duran genç cadıya bakışlarını çevirdiğinde koyu kahverengi gözleri, buz mavisiyle buluştu. Cevap vermek için acele etmese de sözcükler dudaklarından dökülmeye başlamıştı.
“Sevip sevmediğimden bile emin olmadığım bir şeyi söylemem Sonya.” Genç cadı, omzunun üstünden aynaya doğru baktığında kendi de başını aynaya çevirmişti ve bir an için Yvonne kızını gördüğüne yemin edebilirdi. “Neden kaçıyor bilmiyorum Sonya. Bu daha önce alışık olduğum bir şey değil ve onun böyle bir şey yapabileceğini bile düşünmüyordum.” Derin bir nefes verirken hislerine göz attı, hâlâ bomboştu. “Onun gitmesini hayal edeceğim aklıma gelmezdi ya da gitmesinden mutluluk duyacağım. Fakat bir şekilde geride bırakmam gerekiyor.” Karmaşık duygular bedenini sararken daha önce Lûthien’e yaptığını şimdi Yvonne kızına yapıyordu. İçini bir başkasına açıyordu. Yvonne ise bunu zayıflık olarak görecek belki de en son kişiydi. “Kendi hislerimi bulabilmek için onu bırakmalıyım. Fakat bundan emin değilim. Onu gerçekten de geride bırakabilir miyim Sonya?” Odaya adımını attığından beri ilk defa, yenilmişliğini gözlerinde yansıtmıştı. Yvonne yardım edebilirdi. Hem de fazlasıyla.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Archill Thomas Caliente
░Emekli Hogwarts Müdürü ░
░Emekli Hogwarts Müdürü ░
Archill Thomas Caliente


Mesaj Sayısı : 2864
Doğum tarihi : 24/12/90
Yaş : 33
Mücadele Tarafı : Aydınlık~
Sihirsel Soy : Safkan~
Kayıt tarihi : 23/04/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue100/100Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue50/60Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (50/60)

Günakhârın Umudu. Empty
MesajKonu: Geri: Günakhârın Umudu.   Günakhârın Umudu. Icon_minitimeC.tesi Ağus. 06, 2011 10:55 am

Out: Slytherin'e 10 Puan! Günakhârın Umudu. 146178
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://phoenix-ro.yetkin-forum.com
Sonya Yvonne
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Sonya Yvonne


Mesaj Sayısı : 52
Mücadele Tarafı : Perfect Circle.
Sihirsel Soy : Safkan.
Evcil Hayvanı : Darch adında bir yılan.
Kayıt tarihi : 11/07/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue90/100Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (90/100)
Düello Gücü:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue0/0Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (0/0)

Günakhârın Umudu. Empty
MesajKonu: Geri: Günakhârın Umudu.   Günakhârın Umudu. Icon_minitimeCuma Ağus. 12, 2011 3:31 pm

Karşımdasın. Sadece birkaç santim var aramızda. Ama dokunamıyorum sana. Günah sanki. Her şeyin yasak bana. Ve sen, bile bile ‘bana gel’ diye fısıldıyorsun. Nesin sen, şeytan mı? Günahkâr ruhumu arzulayan bir şeytan mı? Öyleyse bir kez daha kirleniyorum. Senin için, aşkım için. Bekle, geliyorum.

Ölesiye kahrolmaya devam ediyordu ruhu. Ciğerlerine çektiği her bir nefes, bunun birer kanıtıydı. Onu deli gibi severken bunu söyleyememekse, acınasıydı. İnce parmaklarının arasına sarıp sarmaladığı tek masumiyet dolu şeydi aşkı. Diğer tüm hisleri kirliydi. Ne yapabilirdi ki? Onca şeyin bedelinin sürgünü aşkı olmuştu şimdi. Bu fazlasıyla can yakıcıydı, hem de çok fazla. Bitmek bilmeyen bu his, içini kemiriyordu her gün. Bir karşılık alabilecek miydi, yoksa dibe mi vuracaktı emin değildi. İmkansıza doğru sürüklenirken tek yapabildiği savaşmak yerine teslim olmaktı. Bu zamana kadar hiç böyle hissetmemişti ki. Çaresizce aşkın hissettirdiği rüzgarda savrulup durmuştu şimdi. Gittiği yer önemli değildi, ne de olsa geçip gidiciydi ona göre. Fakat, ilk defa öyle olmamıştı. İlk defa kalbi savrulduğu yerde ona kucak açan limana doğru kendini teslim etmişti. Bunun cadıya verdiği acıyı umursamıyor, her geçen gün daha da bağlanıyordu ona. Saplantı derecesine ulaşmaktan ölesiye korksa dahi, kendine engel olamıyordu. Aşk bu muydu? İmkansıza doğru sürüklenip acı çekmek miydi? Hayır. Aşk saflıktı, pür sevginin timsaliydi. Acı değildi. Peri masalları gibi uçsuz bucaksızdı. Ama Sonya, öyle bir cezalandırılmıştı ki, bedelini aşkıyla çekiyordu. Aşkı, günahlarının kurbanı olmuştu. Asla sevmesine karşılık alamayacaktı, cezası boydu. Bunca zamandır da çekiyordu zaten. Her geçen gün zehir gibiydi. Ya da Luthien kızıyla onu gördüğü her bir zaman diliminin hissettirdiği kahpe acı. Hepsi cezasıydı. Ve takati yoktu, dayanamıyordu. Savaşamıyordu, kaçıyordu. Önüne gelen tüm kapıları kapatıyordu. Dört duvar arasına hapsediyordu kendini. Ondan başkası olmasın diye. Gerekirse acı çekerim, ama ondan başkasının olmam hissiyle hareket ediyordu. Peki nereye kadar sürecekti ki bu pervasız duygu? Karşılığını asla alamayacağı şeyin peşinden koşmak, zaten saçmalıktı. Öyleyse neden direniyordu? Milyonlarca cevaplayamadığı soru vardı zihninin içinde. Bunlara cevap veremediği gibi, hislerine de yön vermeyi beceremiyordu. O asil, pür kibrin timsali güzel cadının zayıf düştüğü tek şey, bunlardı işte. Duyan herkesi kahkahalara boğacak sudan bir sebepti gibiydi dışarıdan bakıldığında. Oysa Sonya içinse, acı doluydu.

Buz mavisi gözlerini yeniden aynaya doğru çevirdiğinde derin bir iç çekti. İçinden geçen her bir dilek görkemli aynadan ona adeta gülümserken, saçma sapan bir mutluluk hissinin içinde tutuşmaya başladığını anlaması da bir olmuştu. Yüzüne yansımaya başlayan tebessüm, ruhuna bir tutam da olsa huzur veriyordu. Umudunu amansızca beslerken, çaresizce gülümsüyordu güzel cadı. Ellerini beline dolayan büyücünün hayalinde mest olurken, onun yanında olduğunu bile bir anlığına da olsa unutmuştu doğrusu. Hayran olduğu o ses kulaklarında yankılandığında, kendine gelmesi bir olmuştu Sonya’nın. Büyücünün dudaklarından dökülen her bir kelimeyi özenle zihnine kazırken, ona sunabileceği mantıklı cevapları da aramaya devam ediyordu bir yandan. ‘‘ Benim yaptığımı yapmamalısın Slyvain. ’’ Yüzünü büyücüye doğru çevirdiğinde sözlerine yansıyan acının, gözlerine de pusu kurduğunu gördüğünde boğazında bir şeylerin düğümlendiğini hissetti. Her zaman kendinden çok onu düşünüyordu. Onun iyiliğini kendinden daha çok isterdi. Onun acı çekmesindense, kendinin çekmesini dilerdi. Ama görüyordu ki, bunca dilek hiçbir zaman işe yaramamıştı. Ona sarılıp, tüm acılarını dindirmek istediğini söylemek istese de, mühürlenmiş dudaklarını açmaya cesareti bile yoktu cadının. ‘‘ Ben, onu hiçbir zaman arkamda bırakamadım. Her ne olursa olsun, ne kadar acı verirse versin, peşimden sürükledim onu hep. ’’ En derin hislerini ona açacağı aklının ucundan bile geçmezken, teker teker ona döküyordu şimdi içini. ‘‘ Önüme çıkan herkesi geri çevirdim. Buzdan duvarlarımın arkasına gizledim kendimi. Kaçtım. Sen de kaçma Slyvain. Eğer mücadele etmen gerekiyorsa et. Ve inan bana sen… ’’ Onun güçlü olduğuna daima inandığını vurgulayacakken, derin bir nefes alması gerekti. Luthien kızını arkasında bırakıp, kime kalbine açacağını bilmemenin verdiği tedirginlikle karışık merak duygusu harmanlanırken, bir kez daha dibe vuracağını hissetti cadı. ‘‘ Güçlüsün. Benden daha güçlüsün ve bunu yapabilirsin. Yeniden kalbini bir başkasına sunabilirsin. Sadece dikkat etmek gereken, seni gerçekten seveni bulabilmek, hepsi bu. ’’ Gözlerini onunkilerden almayı başardığında, yüzünü yere doğru eğdi. Kalbi deli gibi atmaya devam ederken, yaşayacağı acının vereceği azap duygusu zihninde yankılanıyor ve bu sefer, nasıl göğüs gereceğini düşünmeye mahkum hissetti kendini birden cadı. ‘‘ Umarım gözünü dört açıp, onu çok geç olmadan bulursun. ’’ Fısıldadığı kelimelere yansıyan gizem, kendini apaçık belli etmeye başlamıştı bile. Gülümsemeyi deneyen dudakları, ne kadar başarılı olabilmişti bunu bile bilemezken, kendini yeniden görkemli aynanın büyüsüne teslim etmeye başlamıştı bile. Umarım, beni bulursun sevgilim.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Archill Thomas Caliente
░Emekli Hogwarts Müdürü ░
░Emekli Hogwarts Müdürü ░
Archill Thomas Caliente


Mesaj Sayısı : 2864
Doğum tarihi : 24/12/90
Yaş : 33
Mücadele Tarafı : Aydınlık~
Sihirsel Soy : Safkan~
Kayıt tarihi : 23/04/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue100/100Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
Günakhârın Umudu. Left_bar_bleue50/60Günakhârın Umudu. Empty_bar_bleue  (50/60)

Günakhârın Umudu. Empty
MesajKonu: Geri: Günakhârın Umudu.   Günakhârın Umudu. Icon_minitimeC.tesi Ağus. 13, 2011 10:51 am

Out: Slytherin'e 5 Puan! Günakhârın Umudu. 146178
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://phoenix-ro.yetkin-forum.com
 
Günakhârın Umudu.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg ::  ||| Başlangıç :: RPG İçi-
Buraya geçin: