Ukala Tanrı -
Craig Earl AddisonCraig, zekâsına fazla güvenen birisidir. Ukala tavırları etrafındakileri çileden çıkartsa da o bundan zevk alır. Kitaplara olan aşkı, onun elinde kitap olmadan görülmesini neredeyse imkânsız kılarken kızlarla ya da cinsellikle olan alakasını yok etmiştir. O, sevgili ve gerçek dost olarak kitaplarını görmektedir.
Her kurguya açık olmama rağmen sevgili, dost ve düşman alımı yoktur. Düşman olarak kimseyi görmese de rakip olarak gördüğü kişiler vardır.
Aile
Martius A. Addison, sevgili kardeşim kendini güçlü mü sanıyorsun? Hayatında eline kiap almamışken ve derslerle ilgilenmezken nasıl olabilir de gücü yakalayabilirsin? O acımasızlığın ve çapkınlığın başına bir gün iş açtığında yanında olmayacağım.
İlişkiler
Marjolainé Iarine, manevi kardeş. Martius'tan daha yakınsın bana, normal dostlarımdan da. Seninle bayağı şey paylaşıyoruz. Asla rakip olarak görmeyeceğim birisin aynı zamanda.
Darlena Mariotte, ukala mı o? Ah, beni geçemezsin bu konuda. İyi anlaşıyoruz, sanırım; ancak çok yakın değiliz.
Hermia Günercel, ah benim sevimli dostum, sana şunu tavsiye ediyorum: Benimle insanların yanında dalga geçmemelisin. Yoksa dostluğumuz kitap yaprakları arasında kuruyup kalmış çiçekler kadar soluk bir renk alacak. Ne kadar sevimli bir dost olsak da ayağımızı denk almakta yarar var değil mi?
Nina Jankovics, ne bir dostsun ne de bir düşman. rakip de diyemiyorum sana. Benimle yarışmak için elinden geleni yapıyorsun, değil mi? Bana yetişmek için... Ama çok çabalama, yapamayacaksın. herkesin ortasında beni rezil etmeye çalışsan da yalnızken rahatça sohbet edebildiğimizi tüm okul yüzünden okuyabilir. Daha mimiklerini kullanamayan sen, benim zekâm ile boy ölçüşebilir misin?
Julija Bishop, seni tarih meraklısı seni. Arkadaş diyebiliriz sanırım sana. Tarih kitaplarından falan bahsettiğimiz olsa da sohbetimiz çok ileri gitmedi.
Evyleen Beaumont, sanırım seninle ilk karşılaştığımızda okumayı öğrenmeye yeni yeni başlıyordum. Ailelerimiz arkadaş olduğundan üç dört yaşında karşılaşmış olmamız bana dayanmanı sağlıyor sanırım. Dost olarak görüyorsundur belki beni; ancak seninle dost olabilecek kadar paylaşımımız bile yok. Arkadaş diyebiliriz sana.
Doğa Günercel, ne çapkın herifsin öyle. Düzeltiyorum herif-tin. Siz üçüzler, nasıl oluyor da bu hâlde bile dostum oluyor anlamıyorum; ancak -kitaplarım kadar olmasa da- sizi seviyorum. Ah ah, dostluk ne garip şey. Kitaplarıma mani olmayın da şu çapkınlıklarınızla.
Leonidas Lathyrus, bana karşı tutumun çok değişken olduğu için sende bir cevher görüyorum. Âdeta kitaplardan fırlamış birisin ve bu seninle arkadaş olmamın temel sebebi. Seninle dost bile olabilirdik; ancak arada bana laf söylemeye çalışman beni çileden çıkartıyor. Kitap okumak yerine birkaç saniye onları düşündüğüm bile oluyor.
Feodora D'or, ah kendini bir şey sanan kızsın sen değil mi? Hani her şeyi sen biliyorsun, ah ah, güleceğim yoktu. Ravenclaw'a seçilmiş olabilirsin, güzel de olabilirsin; ancak bu senin benden iyi olduğunu göstermez. Seni kızdırdığımda beni yok edermişsin, bunu duydum. Sen o küçücük büyü bilginle beni nasıl yok etmeyi düşünüyorsun tatlım? Sen güzelliğine zaman ayırırken ben yüzlerce kitap bitiriyorum. Ah, sana cidden acıyorum.
Juliette Dvornej, kütüphanede bolca zaman geçiren hanım hanımcık biri olması bazen o kadar iyi geliyor ki... Kitaplara en ufak zarar verdiğini bile görmedim. Arada konuşuyoruz onunla; kitap tavsiyesi istiyor ya da bilmediği şeyleri soruyor. Bu kız o kadar da sinirimi bozmuyor.
Oxana Radaslova, gözü yükseklerde olan havalı kızımız. Ah, sen böyle milletin yanında kendini gizledikçe iyi bir şey mi yapıyorsun? Araştırmayı sevdiğini duydum; zaten kütüphanede araştırma yaparken karşılaşmıştık, değil mi? Sana ne diyebileceğimden bile emin değilim. Arkadaş ya da düşman falan değilsin. En iyisi benden uzak kal.
Deja Schneider, benimle ders çalıştığında daha verimli olduğunu söyleyen binadaşım. Benden hoşlanmadığını biliyorum -ki ben de senden hoşlanmıyorum- ama bu zekâma karşı koyamadığın için kendini şanslı saymalısın. Benim zekâmdan biraz da olsa bir şeyler kapsan senin için faydalı tatlım.
Uzay Günercel, Herima'nın yanında kitap okuyordum onu gördüğümde. Çok iyi anlaşıp anlaşamadığımız net olmasa da dost diyebiliriz aslında ona.
Lucinda Tiffany Rose, arkadaş diyelim biz ona. Çok paylaşımımız olmasa da onu rakip olarak görmemek onunla aramın pek bozuk olmamasını sağlıyor.
Audrey D. Pualin, zekâma ve çekiciliğime karşı koyamıyorsun, değil mi? Ama üzülme, yalnız değilsin.
Sonia Michelle Williams, senden hiç haz etmesem de geçmiş yıllarda bir ödev üzerine eş olmak durumunda kalmıştık. Ah, kitap okumayı seviyordun sanırım, seninle ilgilenmediğimden aklımda kalan bu kadar. Ancak zekâ olmadan kitap okumak da anlamsız güzelim.
Solaina Sychelja, ikizimin sevgilisi benim nadir bulunan dostlarımdan. Nasıl oluyor da o binada olduğun hâlde merhametli olabiliyorsun anlamıyorum; ancal yine de dost olmamızdan ötürü mutluyum.
Laudine Swenian, seni geveze çıkarcı! Konuşkanlıkların beni deli etse de sana arkadaş diyebilirim sanırım.
Brielle O'Byrne, kendini yetenekli mi sanıyorsun tatlım? Ah, bir Gryffindorsun ve hâlâ bana kafa tutmaya çalışıyorsun. Sen Hogwarts'a ilk adımını atarken ben burada kullanılan tüm kitapları bitirmiş olarak dik bir şekilde giriyordum içeriye. Beni o basit kavgana çekmeye çalıştığın zamanı hatırlayabiliyorum; ancak benim zekâm ile baş edeceğini düşünmediğim için seviyene inmekle ilgilenmemiştim.
Joseph Màphael, beni de kendine benzetmeye çalışan çocuk. Herkesin bağımlı olmasını isteyen o çocuk bu işleri para için yapmasa da iyi para kazanıyordur, belli. Zaten zengin bir aileden geliyor, bunlar onun için fırsat. Bu işleri yaptığını düşünürsek, yapabildiğini, zeki olduğunu da anlıyoruz. Onunla konuşuyorum, takılıyorum; ancak asla onun oyunlarına gelmem. Kızlar, uyuşturucu, sigara, alkol... Bunlar yalan. Kitaplarımı getirin bana!
Margeaux Deschanteh, benim ukalalığıma sinir oluyorsun, değil mi? Ah ne yaparsın, kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş.
Desiree Schult, kitapları seviyorsun ya bu seni katlanılır biri yapıyor. Başka türlü senin gibi bir Gryffindor ile asla uğraşılmaz. Özellikle de gereksiz sakinliğin nedeniyle bir gün elimde kalacaksın.
Daniel Aaron Devereaux, kızlara karşı bir kinin olduğu hâlde onlarla birlikte mi oluyorsun? Ne kadar basit birisin öyle! Derslerle ilgilenmek yerine aklın fikrin başka şeylerde olursa tabii benim notlarıma muhtaç olursun.
Virginie Mélique, pek nadir zeki Hufflepuff görmüşlüğüm vardır. Ah, seninle pek konuşmadığımızdan iyi geçinebiliyoruz sanırım. Arkadaşsın diyelim sana hadi. Ama sakın benimle yarışmaya kalkma, üzülürsün sonra. Niyetin o değil belki de, yine de uyarmadı deme.
Solène Sychelja, doğru yolu bulmuş bir Hufflepuff ha? Illuminati'ye hizmet etmek gerçekten çok iyi tatlım; ancak sen yeteneklerinden ve zekândan emin misin? Seninle konuşmuşluğum çok olmasa da iyi geçindiğimizi söyleyebiliriz, değil mi?
Verona Moretti, bana karşı ne kadar sempati beslesen de beni sinir etme için elinden geleni yapıyorsun, değil mi? Bundan zevk mi alıyorsun bilmiyorum; ama beni sinir etmeye devam edersen yanım kapattığın kitap kapaklarının etrafa yaydığı toza dönüşürsün tatlım.
Quentin Spencer Rodney, beni sevmediğini söyleyen -ki bunun nedeni ukalalığım- kişi. Emin ol ben de senin arkandan geiyorum, sana tapıyorum (!). Sen kendini ne sanıyorsun pis porsuk?
Lejant'ıma da bir tık yapıp katılınız efendim.