Laudine.

Konu: Laudine. Paz Haz. 12, 2011 4:25 pm

Laudine Alexandra Swenian.
17 Haziran, Londra doğumlu. İngiliz.
İkisi de köklü ailelerden gelen Viola - Roger çiftinin Safkan kızı.
İsmini ona tam bir Frankofon olan babası vermiş.
Anadili olan İngilizce'nin dışında, kusursuz bir Latince ve Fransızcası var. Bunun dışında başlangıç seviyesinde Yunanca konuşabiliyor.

Geçmiş.
Güzel bir Haziran akşamında dünyaya geldi. Babası gençliğinde birkaç yasadışı örgüte katıldığından ailesi tarafından reddedilmişti, annesiyse böyle bir adamla evlendiği için ailesi tarafından hor görülüyordu. Laudine yalnız ama birbirine tutkuyla bağlı bir çiftin çocuğuydu. Ne yazık ki anne - babası, Roger'ın geçmişinden dolayı peşinde olan birkaç intikam isteyen serseri yüzünden Islington'da öldürüldü. Bu feci olay meydana geldiğinde, Laudine henüz üç haftalıktı. Ne anne tarafından ne de baba tarafından akrabaları onu almaya yanaşmayınca doğal olarak muggle yetkililer olaya el koydu ve bir cadı olduğundan haberdar olmadıkları küçük kızı bir yetimhaneye yerleştirdiler.
Çok geçmeden, Roger'ın gençliğinde tanıştığı ve dostluğunu kazandığı Nicholas Lyndon da yakın arkadaşının karısıyla beraber öldürüldüğünün haberini aldı. O sırada İrlanda'daydı, vakit kaybetmeden İngiltere'ye döndü ve kısa bir araştırmadan sonra çiftin yeni doğan kızları Laudine'in bir yetimhaneye yerleştirildiğini öğrendi. Vicdanıyla kısa bir münakaşaya tutuştuktan sonra, sevgili dostunun küçük kızını o berbat yetimhane ortamına terk edemeyeceğini anladı ve bir gece yarısı asasının ve büyülerin de yardımıyla minik Laudine'i oradan "kaçırdı". Nicholas yasadışı bir örgütün üyesiydi, yurtdışından sihirli yaratıklar getirip onları karaborsada satıyor ve muazzam ölçüde paralar kazanıyordu. Kaba bir tabirle bir kaçaktı, Sihir Bakanlığı onu ve örgütünü enselemek için uzun süredir çaba sarfediyordu.
Her nasılsa, Nicholas'ın kanı bu küçük kıza iyice ısınmıştı. Dostu Roger'ın yasını tutarken, bir yandan da peltek konuşmasıyla bir şeyler anlatmaya çalışan ve daha bebekliğinde bile geveze olan Laudine'i izliyor, ömründe ilk defa yararlı bir şey yaptığını düşünüyordu. Kızın iyiliği için bir süre örgütten kendini soyutlayıp inzivaya çekildi, Londra'nın güzel semtlerinden birindeki evinde kalmaya başladı Laudine ile beraber. Yakalanması imkânsızdı, farklı bir ismi kullanıyor ve Londra'da Amerikalı zengin bir adam olarak tanınıyordu. Fakat bu gözlerden uzak kalma faslı hiç uzun sürmeyecekti, her nasılsa Bakanlık onun izini buldu. Nicholas bunun farkına varır varmaz o sıralarda üç yaşında olan Laudine'i de peşinde sürükleyerek ister istemez o eski sürekli oradan oraya sürüklenmelerle dolu hayatına adım attı. Hiçbir ülkede, hiçbir şehirde iki haftadan fazla kalmadan izlerini kaybettirene dek kaçmaya başladılar. Bu süreç içerisinde pek çok badire atlattılar ancak en sonunda yine görünmez olmayı başarmışlardı. Bu arada Nicholas da eskiden olduğu gibi örgütün faal üyelerinden biri hâline gelmişti.
Laudine, Nicholas Lyndon ile dünyanın dört bir köşesini gezdi. Altı yaşına bastığında, Nicholas onu Montreux'deki yatılı bir okula verdi - Surval Mont Fleuri'ye. Laudine iki yıl orada kaldı ve bu süre içerisinde bir hanımefendi gibi davranmayı, Fransızca'yı ve Latince'yi öğrendi, aynı zamanda o okulda geçirdiği her saniyeden nefret etti. Nicholas onu almaya geldiğinde çok öfkeliydi ancak kısa sürede tüm kızgınlığı geçti ve ikisi yeniden heyecan dolu hayatlarına kaldıkları yerden devam ettiler. Aylarca ülke ülke gezip ejderha yumurtaları gibi çok değer gören pek çok şey toplayıp hepsini İngiltere'ye getiriyor ve satıyorlardı, tabii bu arada peşlerinde olan Bakanlık'tan saklanmak zorundalardı. Napoli'de yakalanmanın eşiğine geldiler; Laudine Tallinn'de kayarken başını çarptı ve ölümle yüzyüze geldi; Kabil'de kendilerini muggleların anlamsız çatışmalarından birinin ortasında buldular; Pekin'de Laudine kayboldu; Scavanger'de Nicholas bir çatışma esnasında sağ koluna isabet eden bir lanetle yere yıkıldı, kimseleri yoktu ve Laudine ne yapacağını bilmiyordu, ancak hepsini atlattılar. Sonuç olarak yaşamaya değer bir çocukluk geçirdi, on bir yaşına bastığında kendilerine Hogwarts'tan bir mektup geldi. Laudine zaten bir cadı olduğunu ve ileride Hogwarts'a gönderileceğini biliyordu, Nicholas ona bilmesi gereken her şeyi anlatmıştı. Başta biraz gönülsüz de olsa Hogwarts'a gitti ve Slytherin binasına seçildi. Yaz tatillerinde hâlâ babası yerine koyduğu Nicholas ile görüşmeye devam ediyor, ancak geçen yıllar içerisinde daha düzenli bir hayata başladıkları söylenebilir.

Kişilik.
Çabuk düşünen, durum değerlendirmesini en doğru şekilde yapabilen ve buna bağlı olarak en doğru kararı verebilen biri olarak büyüdü. Bu yüzden, normalde kararsız biri olmasına rağmen, ciddiyet ve aciliyet gerektiren durumlarda kararını çabuk veren biridir. İyi bir gözlem yeteneğine sahip oluşu sayesinde bir başkasına fazlaca güvenen kişilerin ilk yıkılanlar olduğunu çok küçükken fark etti, bu da onun insanlara biraz önyargıyla yaklaşmasına sebep olur. Aynı zamanda kendi çıkarını her şeyin önünde tutmayanların da kolayca mağlup edilebileceğini gördü, işte bu yüzden ona rahatlıkla çıkarcı biri denebilir. Kendini zayıf düşürecek her türlü şeyden uzak durur. En göz korkutan durumlarda bile kendisiyle o duruma düştüğü için alay edebilme yeteneğini hiçbir zaman yitirmez. Açıksözlü biri değildir ancak insanların hoşlanmadığı özelliklerini inceden inceye istihza ederek yüzlerine vurmaktan çekinmez. Genelde konuşkan biridir, biraz meraklı olduğu da söylenebilir. Bir insanla binası veya kan durumu yüzünden arkadaşlık etmez ya da arkadaşlığını sonlandırmaz, ancak fazla laubalilikten hoşlanmadığı için Hufflepuff ve Gryffindor'dan fazla arkadaşı yoktur. Sabit fikirli insanlardan hiç haz etmez. Kendisi de sürekli değişim içerisindedir zaten, bir anı bir anına uymaz. Onu iyi tanıyan insanlar, bir değil bin ayrı Laudine ile arkadaşlık ediyormuş gibi hissederler. Doğru sözcükleri seçmedeki ustalığı sayesinde iyi bir konuşmacı olduğu rahatlıkla söylenebilir, bu yeteneği Nicholas ile beraber oradan oraya sürüklenirken ikisine de çok yardımcı olmuştur. Kim, iyi konuşan, iyi giyimli küçük bir kızın karşısında uzun süre inadından vazgeçmeden dayanabilir ki zaten? Ancak kendisi de son derece inatçı ve ısrarcıdır. Çabuk pes etmez. Aynı zamanda pek çok ürkütücü durumla karşılaştığından artık neredeyse soğukkanlı, hiç heyecan hissetmeyen biri hâline gelmiştir. Erkeklere kendisinden beklenmeyecek bir ciddiyetle yaklaşır; aşkın, tutkunun, şehvetin vb. bir çeşit zayıflık olduğu konusunda çok katı düşünceleri vardır. Belki de bir gün âşık olmak onun en büyük korkusudur. Kısacası kendini zayıf düşüreceğini düşündüğü her şeyden uzak duran birisidir.

Konu: Geri: Laudine. Paz Haz. 12, 2011 4:34 pm

Lejant.

Iconlar.

Spoiler:

Aurora Chavez
Elia Kütüphanesi'nde tanıştık. İlgi alanlarımız ve hayallerimiz birbirinin aynısıydı adeta. Aurora'dan çok hoşlandığım kesindi. Onu daha iyi tanıyınca hoşlanmadığı insanlara karşı benim son derece eğlenceli bulduğum bir şekilde yaklaştığını gördüm. Bu birkaç zekâ yoksununu sinirlendirse bile, bence Aurora böyle davranmakta gayet haklı. Eğlenceli biri, birbirimize anlatacak çok şeyimiz var. Daha yeni tanışmış olmamıza rağmen kısa sürede birbirimizin en yakın arkadaşı olduk. Nicholas'tan sonra en çok değer verdiğim kişi o.

Eklenmek için bir adet ikon ve kurgu ile geliniz.

Konu: Geri: Laudine. Paz Haz. 12, 2011 4:43 pm

panpayıızz. zaten kütüphanede tanışmıştık.

Konu: Geri: Laudine. Çarş. Haz. 15, 2011 6:43 pm

Ekledim k5

» Laudine.
» Laudine.
» Laudine