Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 ANA KURGU ~ DOKUNULMUŞ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Mystique Oak Cynthia
Yönetici & Sihir Bakanı
Yönetici & Sihir Bakanı
Mystique Oak Cynthia


Mesaj Sayısı : 638
Doğum tarihi : 10/09/91
Yaş : 32
Mücadele Tarafı : Sihir Dünyası
Sihirsel Soy : Purebred
Kayıt tarihi : 09/11/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
ANA KURGU ~ DOKUNULMUŞ Left_bar_bleue100/100ANA KURGU ~ DOKUNULMUŞ Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
ANA KURGU ~ DOKUNULMUŞ Left_bar_bleue50/60ANA KURGU ~ DOKUNULMUŞ Empty_bar_bleue  (50/60)

ANA KURGU ~ DOKUNULMUŞ Empty
MesajKonu: ANA KURGU ~ DOKUNULMUŞ   ANA KURGU ~ DOKUNULMUŞ Icon_minitimePaz Mayıs 08, 2011 8:11 pm

& I . KISIM

Ruhun; senin kim olduğundur, seni diğerlerinden ayırırken aynı zamanda bir noktada yolunu onlarla birleştirir. Kötülük ya da iyilik yoktur bir ruh için, o yalnızca saf bir ışık huzmesiyle bezenmiş, kimsenin aklının alamayacağı kadar güçlü ve bir o kadar da savunmasız parçandır. Bir ruh asla yok olmaz, ölüm bile yok edemez onu. Çünkü ölüm bile kıyamaz bu saflığa, gücü yetmez. Soğuk, taştan kalbi bir anda sıcacık oluverir, ruhların karşısında. Bir insanı kötü yapan ise zihnidir. Mantık kavramsaldır ancak kişiyi yapmak istemediği seçimlere zorlar. Her seçim bir kaybediştir ve sırf bu yüzden içimizde barınan iyiliğe dair parçaları bir bir söküp atarız. Yine de ruhlar hep dokunulmamış kalır. Yalnızca biri haricinde; Saf Kötülük... Sadece Saf Kötülüğün ruhu kaybolmuştur kirlenmişliğin gölgesinde. O içindeki ruhu, ölüm bile yapamazken, kendi elleriyle yok etmiştir.İçindeki ruha dair en ufak bir parça dahi lanetlenmişlikle uyanır her sabaha. O insanlık kavramından silkelenerek bir canavara dönüşen ölümsüz, bir zamanların Voldemortu bile birkaç yıl on yıl önce unutulmuşken, sonsuza kadar yaşayacak. Ve şimdi, ihtiyacı olan tek şey bir araç, gerisi bitmeyen yüzlerce gece...

...

Sadece düşünüyordu, yapabildiği tek şey buydu.
Genç adam hüzünlü ve keskin bakışlarını bakanlığın mermer duvarlarına sabitlemişti. Tedirgin, korku dolu suretler etrafında sürekli dolanıp duruyordu. Bazıları durumundan memnun bazıları ise sıkılmıştı. Sanki yalnızlığı o an gerçekten hissedebilmişti, iliklerine kadar. Yapmak üzere olduğu şeyin zorluğunun farkındaydı, binlerce genç yüreği beraberinde ölüme sürüklüyordu adeta. Fakat zaman işliyordu. Hiçbir şey olduğu yerde kalmıyor, bir lirin tellerinden süzülen notalar gibi boşlukta kayboluyordu. Annesinin yüzünü hatırladı o an, kendisine umutla bakan ve ışığı sönmekte olan zümrüt yeşili gözler...Şu an onunki gibi güven veren bir gülümsemeydi, tek istediği. Kahverengi gözlerini kapattı, içinden bir yerlerden kendisini avutmaya çalışan parçasına tebessüm etti. Henüz çok gençti aslında bakanlığın kendisini dinlememesi gerekiyordu, keşke dinlememiş olsalardı da. Ama dışarıda bir yerde belki de görebileceği kadar yakınında Saf Kötülüğün harekete geçmek üzere olduğunu biliyordu. Ayrıca 'mutlak güç' çoktan Hogwarts'a ulaşmış olmalıydı. Belki de binalar arasında paylaştırılmıştı bile.
Evet...Kimsenin yapamayacağı bir şeyi gerçekleştirdim. Mutlak Güç'ü, o evrenin sonsuz enerjisini, durduğu yerden aldım ve şimdi Hogwarts'ta her binaya bir parçası düşecek biçimde bölündü. Tüm o savunmasız öğrencileri bilerek ölüme sürükledim. Hem de niçin? Yalnızca kısa süreli de olsa onu kötülükten koruyabilmek için. Buradaki en büyük canavar benim.

Sanki kalbini kendi elleriyle sökmüştü. Can çekişlerini duyuyor, yaklaşan ölümün nefesini teninde hissedebiliyordu. İşte bu gerçekti, artık ölüm çok yakındı, herkes için. Özellikle de Hogwarts için ve kendisinden başka kimse fırtına bulutlarını göremiyordu. Ayakkabılarını sürterek, çevresinde kendisini önemsemeyen büyücü topluluğuna aldırış etmeden ihtişamlı kapıdan çıktı. Rüzgar, kumral saçları arasında geziniyor ve kendisini bilmediği arka sokaklara sürüklüyordu. Artık bu savaştaki tüm sorumluluk kendi omuzları üzerindeydi ve evet, savaş çoktan başlamıştı.
Peki, büyücü dünyasının Michael'i çok değerli kılıcın nerede?


& II . KISIM


Genç kız elindeki parşömen kağıtlarına baktı usulca. Nem kokan koridorlar ve tehlikeli olduğunu fısıldayan duvarları aşıp sonunda istediği yere gelince istemsiz bir gülümseme oluştu dudaklarında. Dışlanmışlık, canını acıtsa da ne zaman buraya gelse ruhunun huzur bulduğunu düşünürdü. Bazen yaşadıklarına ağlar bazense sadece gülerdi, dakikalar belki de saatlerce. Aniden, cübbesinin üzerindeki armaya kaydı gözleri. Titrek parmaklarıyla kendisine gülümseyen porsuğun suretini okşadı. Bir Hufflepuff olmanın getirdiği tüm o sosyallik olaylarını hiçbir zaman yerine getirememişti. Kristal bir damla, ardında bıraktığı tuzlu yol ile birlikte süzüldü armanın üzerine. Ardından bir çınlama izledi onu. Birkaç adım ötesinde dehşet ve nefretle bezenmiş bir sesti bu. Elleriyle duymak istemezcesine kulaklarını kapattığında, dizleri bu yüke dayanamayarak büküldü. Bedeni ıslak zemine düştüğünde soğuk parmakların çenesini kavradığını hissedebiliyordu. Gözkapaklarını açtığında etrafını sarmış sis perdesini net bir şekilde görebiliyordu. O sis perdesinin ardından kendisini izlemekte olan elmas berraklığındaki gözleri de. Sırlar odasında olmak tehlikeliydi ve şimdi bu... ''Sen Voldemort musun?'' Titrek sesi boşlukta yankılandığında ürperdi. Voldemort'un öldüğünü kendisi de dahil herkes biliyordu ama bunun başka nasıl bir açıklaması olabilirdi ki? Öyleyse kimdi bu karanlık prens? İçten gelen çekici bir kahkaha sarmaladı ruhunu. Sanki ölümün kokusuydu bu. '' İnan bana, Voldemort benim tırnağım bile olamaz. Ben ondan çok daha kötüyüm. Çünkü ben ilk kötülüğüm, sonsuza kadar yaşayan. Hem Voldemort'u kim eğitti sanıyorsun?'' Karanlığın arkasında belirmeye başlayan çehreyi alaycı bir ifade yönetiyordu şimdi. ''Benden ne istiyorsun?'' Sözcükleri korkak ve ölümü bekleyen bir tonla dökülmüştü dudaklarından. '' Sen özelsin ve bir Hufflepuff olduğun için göze batmazsın. Bu yüzden seni istiyorum. Çünkü bu senin kaderin, çocuk.'' Karşısındaki genç suratın bu kadar bilgece konuşması kendisini şaşırtmıştı. Neredeyse kendisiyle yaşıtmış gibi görünüyordu. Parmaklar dudaklarına doğru yöneldiğinde, zihninin derinliklerinde duygularının harekete geçtiğini duyumsadı. Karşısındaki bu çekici genç adam şimdi daha da yaklaşıyordu kendisine. Dudakları kendi dudaklarını ezdiğinde bir çığlık yükseldi geceye doğru. Karanlığın herbir hücresini sardığını hissediyor, kendisini alıp götürmesine izin veriyordu.

Kötülük artık yalnız değil! Dokunulmuş bir ruh daha var yanında, Hogwarts'a ihanet edebilecek bir hain, bir eş ve bir araç... Yıldızlar kaderin acımasızlığına ağlarken artık o kız bambaşka biri.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ANA KURGU ~ DOKUNULMUŞ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kurgu Karakterleri & Kurgu Konseyi
» Kurgu Anketimiz.
» ~ Kurgu!
» ~ Kurgu
» Kurgu Önerileriniz ?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg ::  ||| Başlangıç :: RPG İçi-
Buraya geçin: