|
|
| Toplantı. | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Carla de Bovier Kurtadam
Mesaj Sayısı : 63 Kayıt tarihi : 22/03/10
Bilgiler Quidditch Mevkiî: Rpg Puanı: (100/100) Düello Gücü: (0/0)
| Konu: Toplantı. Salı Haz. 15, 2010 12:55 am | |
| 'Lumos' Geniş ve rutubetli salondaki son meşaleyi de yakmıştım. Oda hâlâ karanlık olmasına rağmen, etrafımı görmeme yetecek kadar ışık vardı. Siyah, eskimiş deri koltuklar, kapalı perdeler ve ortadaki upuzun masa her ne kadar buraya ilk defa gelmiş olan bir muggle'a ürkütücü gelecek olsa da, benim için öyle değildi. Siyah; her şeyi kendine benzetebilecek olan tek renk. Bir bardak suyun içine, siyah boya damlatırsanız, su tamamen siyaha bürünür. Ve biz de aynı 'siyah' gibi, bütün dünyayı kendimize benzetecektik. Sayımız ve gücümüz henüz bunun için yeterli olmasa da, birgün olacaktı. Ve işte o gün, karanlık bütün evreni ele geçirecekti. Buna yürekten inanıyordum. Kendimi deri koltuklardan birine attım. Bu akşamki konsey toplantısı için, bütün hazırlıkları tamamlamıştım. Burayı toplantıya uygun bir hâle getirmek için erken gelmiştim. Tom Riddle'ın, nam-ı diğer Voldemort'un malikanesine yaraşır bir toplantı yapmak istiyordum. Yine de salonu tam olarak ellememiştim, tozlu sehpaların buraya ayrı bir hava kattığını düşünüyordum. Kendi üstümeyse ortama uyan siyah, sade bir elbise giymiştim. Normalde böyle giyinmezdim, ama bu akşam çok özel olacaktı. Önemli kararların alındığı, özel bir toplantı... Derin bir nefes aldım, birazdan konsey burada olurdu.
| |
| | | Marchelle Castineira ♪ Piyanist ♪
Mesaj Sayısı : 71 Mücadele Tarafı : Fandango. Evcil Hayvanı : Yok. Kayıt tarihi : 13/02/10
Bilgiler Quidditch Mevkiî: Rpg Puanı: (100/100) Düello Gücü: (0/0)
| Konu: Geri: Toplantı. Salı Haz. 15, 2010 2:00 pm | |
| Gri renkli hırkamı düzeltirken, vakur bir edayla hâlâ ideallerine taptığım Lord'un malikanesinin salonuna girdim. Doğrusu Daphnée gerçekten mükemmel bir iş çıkartmıştı, etrafı beğeniyle süzdüm. Meşaleler etrafı tam olarak aydınlatmıyordu, bu da mekâna gizemli ve mistik bir hava katıyordu. Karanlığın izlerini, ortak arzumuzun izlerini her yerde görmek mümkündü. Çekili perdeler, içeriye ışık girmesini engelliyordu. Tıpkı kalbimize o zavallı aydınlık safsatalarının girmesini engelleyen perdeler gibi. Çok yakında, tüm umutlarıyla sarıldıkları o ışığı söndürecek, karanlığın mutlak egemenliğini sağlayacaktık. Bakanlık'takilerin gözlerinde gördüğüm şey de bu inancımı pekiştiriyordu, korku görüyordum bu gözlerde, yaklaşan sonları için duydukları korku. Gerçekte kim olduğunu bilmedikleri Marchelle Swenian'a gelecekten kestikleri ümitlerini anlatırlarken titrek bir sesle, ben içten içe kahkahalarla gülüyordum bu durumlarına. Hoş, zaten yakında bu korkunun bir kısmı bana ve ikizime de yönelecekti, yeterince güçlenir güçlenmez kendimizi ortaya koyacak, altmış yıldır süregelen saçmalığa bir son vererecektik. İşte bugün, Dirilişin Sembolistleri, yani bizler, bir kez daha bir araya gelip bunu nasıl yapacağımızı tartışacaktık ve bir adım daha atacaktık zafere doğru. Bunları ummuyordum, bunların gerçekleşeceğini biliyordum ve hiçbir şey bana bu kadar yoğun bir haz veremezdi. Daphnée'nin yanındaki koltuklardan birine oturdum. Bedenimin gevşeyip rahatladığını hissediyordum. Diğer yarımın bana pek benzemeyen yüzüne baktım, her bir ayrıntısına ve gözlerine... Aydınlığın sonuna bu kadar yakın olmaktan onun da zevk aldığını görmemek için aptal olmak gerekirdi. "Merhaba, ikiz," dedim, ciddi bir ifadeyle. Konsey gelene kadar biraz laflamanın kimseye sakıncası olmazdı elbette. | |
| | | Carla de Bovier Kurtadam
Mesaj Sayısı : 63 Kayıt tarihi : 22/03/10
Bilgiler Quidditch Mevkiî: Rpg Puanı: (100/100) Düello Gücü: (0/0)
| Konu: Geri: Toplantı. Salı Haz. 15, 2010 2:34 pm | |
| Bakışlarımı geniş, kemerli kapıdan içeri giren Marchelle'a çevirdim. İkizim. Ruhsal olarak aynı emellere sahip olsak da, fiziksel olarak pek bir alakamız olduğunu söyleyemezdim. Ben ten rengimi, gözlerimi ve daha birçok özelliğimi babamdan alırken, o annemin tıpatıp aynısıydı. Ki bu kötü bir şey değildi. Sonuçta kimse kendisinin tıpatıp aynısı birini istemez. "Merhaba, ikiz," Ah, o cümledeki samimiyete rağmen, sesindeki ciddiyet... Kendimi bildiğimden beri hep böyleydik, böyle olmak için yetiştirilmiştik. Çünkü bu gerekliydi. Birine fazla yüz verdiğiniz anda, bütün saygınlığınızı kaybetmişsiniz demektir. Tüm bunları düşünürken karşı duvardaki karanlık bir noktaya kilitlenmiş olan gözlerimi tekrardan Marchella'a çevirdim. "Hoşgeldin, sevgili ikizim. Ben de seni bekliyordum." Sesimdeki ciddiyet, en az onunki kadardı. Bunun farkındalığıyla dudaklarımın hafifçe yukarı kaymasına engel olamadım. Ailemizi hayal kırıklığına uğratmıyorduk ha? Deri koltuklar nedeniyle elimde oluşan teri, küçük bir hamleyle eteklerime sildim ve şarap koymak için koltuğun yanındaki sehpaya uzandım. Kırmızı şarabın kadehlere dolarken çıkardığı ses, insanı kendinden geçirmeye yetecek türdendi. Kendininkini ikizime verdikten sonra, kadehimi hafifçe yukarı kaldırdım. "Yakında sahip olacağımız zaferimize."
| |
| | | Irma Schantzen
Mesaj Sayısı : 31 Kayıt tarihi : 24/06/09
| Konu: Geri: Toplantı. Çarş. Haz. 16, 2010 1:09 am | |
| Mistisizm’in temel direkleri ikiye ayrılır; panteizm ve pananteizm. Bunlar birbirlerinin tam tersi ve zıttıdır. Yani iki farklı kavrayış ve algılama vardır. Temeli sezgi ve içe bakışla ilgilidir. Benim hangisine inandığımı sorarsan. Ben ikisinde de uygun bir taraf buluyorum. Evren tanrıyla beraber devinmektedir. Aşk, sevgi oynanmaya çalışılan bir oyundur. Gerçekler insanın burasındadır diyerek elimi önümdeki genç delikanlının göğsünde gezdirdim. Genç, nefesini tutmuş sadece gözlerime bakıyordu. Bu tür şeylerde çareyi aramak için çok gençti. Elimi göğsünden çekip önümde duran kartlara götürdüm. “ Tanrı bazı şeyleri biz birleştirelim diye parçalara ayırmıştır. Bu da önümde duran kartlar gibidir. Hepsini açarak – yani parçalardan – kaderini bulacağız. “ Kartların yüzeyinde pütürler elimi sıyırdıkça mutlak gücün hangisinde olduğunu hissetmeye başlamıştım. Ne ara yaktığımı hatırlamadığım tütsünün kokusu tüm odanın hâkimiyetini eline geçirirken dudaklarımdaki kuruluk hissiyle yeniden gözlerimi çocuğa diktim. “ Mistik, Tanrının adını insana söylerken; şizofren insanın adını Tanrıya söyler… Antroposya, gerçeklik. “ Söylediklerimden bir şey anlamadığını çoktan fark etmiştim. Ama bu işin büyüsüne bir kere kapıldığında yarım bırakmak imkânsızdı. Amacım genci korkutmak değildi gerçeklerle gözlerini açmaktı. Fakat o sadece geçerken uğramış birine benzemiyordu ve bende gereken formaliteleri yerine getirecektim. “ Şimdi, sen anlat bakalım. “ Oturduğum kirli tabureden kalkıp aynaya doğru ilerledim. Önümde duran boş şarap şişesi bir saat önceye kadar çok içmiş olduğumu belli ediyordu ama kimin umurundaydı. Ben bu işi yaparken ayık ya da sarhoş hiçbir zaman yakalanmamıştım. “ Qurtzchen kabilesi çoktan yola çıktı. Amaçları burayı yakmak. Fakat ben size Londra’dan haber getiriyorum. “ Gözleriyle beni takip eden genç bunları anlatırken o kadar heyecanlanmıştı ki saçlarının arasında gezinen küçük ter damlacıklarını görebiliyordum. Ne söylemeye çalıştığını anlamamıştım. Büyük ihtimal Londra’daki kabilelerden biri beni çağırıyordu. Tam emin olmamakla birlikte masadan kaptığım şarap bardağıyla gence döndüm. “ Size sadece bir kelime söylemem gerektiğinin üzerinde ısrarla duruldu ama ben çok konuştum sanırım neyse. Size söylemem gereken kelime ise mantar. Açıkçası ben bu kelimeden bir an-“ Elimdeki bardağın yere düştüğünde çıkan sesle yerimden zıpladım. Etrafta kulağımı sağır edebilecek tarzda bir ses vardı sanki. Genç çocuğa hiç aldırmadan çadırımın arka tarafına geçtim. Artık neden çağırıldığımı anlamıştım. Üzerime rengi tozdan griye dönmüş pelerinimi geçirip asamı elime aldım. Etraftaki renkler bulanıklaşırken içimde tarif edilemeyecek büyüklükte bir heyecan vardı. Londra’nın en işlek sokağı gecenin bu saatinde -sanki olacakları hissetmiş gibi- bomboştu. Elimi cebime atarak çoğunluğun batıl inanç olarak kabul ettiği küçük kürelere dokundum. Adımlarım birbirini hızlıca takip ederken malikânenin kapısını sertçe ittim. Gelmeyeli malikâne sanki daha bir yaşlanmıştı. Topuklu ayakkabımın tahta zeminde çıkardığı sesi dinleyerek mırıltıların geldiği odaya yürüdüm. Seslerin sahiplerini tam olarak çıkaramasam da bizden birileri olduklarına emindim. Odanın küçük kapısından geçerken geldiğim yöne doğru dönen suratlara baktım. Sanki yeniden kardeşlerime kavuşmuş gibiydim. Kendi öldürdüğüm kardeşlerime…
| |
| | | Melanie D'armien
Mesaj Sayısı : 10 Kayıt tarihi : 04/06/10
| Konu: Geri: Toplantı. Çarş. Haz. 16, 2010 8:48 pm | |
| Karanlığın bir simgesi olarak sonsuza kadar yaşayacağını düşündüğüm bu evin koridorlarında ilerlemeye başlamışken siyah fularımın çözülmediğine emin oldum. Birkaç adım ötemdeki salondan gelen seslerle anlamıştım biraz da olsa geç kaldığımı. Topuklu ayakkabılarımın çıkardığı seslere aldırmadan bulundukları salona girdim. Odayı şöyle bir süzdükten sonra Daphnée 'nin emeğine hayran kaldığımı anladım. Odanın o eski zamanlardan kalma havası bozulmamıştı. Eşyalar hâlâ tozluydu ve bu içeriye çekici bir hava katıyordu. Az da olsa ışık saçan mumlar ise mistik bir biçimde çevrelemişti etrafımızı. Birkaç adım atarak koltuğun kenarındaki sehbanın üzerinde şarap koydum kendime. Bardağı birazcık yukarı kaldırarak selamladım sevgili karanlık konsey üyelerini. '' Gelecek olan zafere.'' diyerek bir yudum aldım şaraptan. Ortamla uyumlu uzun siyah cübbemi giymekle iyi etmiştim anlaşılan. Diğerlerine keskin bakışlar atarak koltuklardan birine bıraktım kendimi. Ortamdaki sessizlik devam ediyordu. Yeni planlarımızı öğrenmek için sabırsızlanıyordum. Elbetteki benimde birtakım planlarım vardı. Etrafımdaki herbir çehrenin karanlıkla parlaması gerçekten rahatlatıcıydı. '' Ee? Neler konuşuyordunuz?'' | |
| | | Catherine Daphné Caliente
Mesaj Sayısı : 300 Doğum tarihi : 26/04/95 Yaş : 29 Sihirsel Soy : Safkan Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Toplantı. Çarş. Haz. 16, 2010 10:32 pm | |
| Siyah pelerinimi sırtıma geçirirken , aklımda yalnızca gecenin ne kadar önemli olduğu vardı. Amaçlarım uğruna elbette ki her fedakarlığı yapmaya hazırdım. Daha adil bir dünya için , son nefesime kadar savaşmak zorundaydım. Karanlık kesinlikle tamamıyla yok olmamıştı. Yalnızca bir köşede harekete geçmeyi bekliyordu ve karanlığı harekete geçirecekler Dirilişin Sembolistleri yani bizlerdik. Yepyeni bir dünyanın temellerini atacaktık , bulanıkların ve yalakalarının olmadığı bir dünya. Riddle malikanesinin koridorlarında ilerlerken tüm benliğimi fazlasıyla anlamlı bir heyecan sarmıştı. Ela gözlerimin içi tam anlamıyla parlıyordu. Şeytani gülümsemem ise çoktan yüzümde yer edinmişti. Kemerli kapıdan içeri girerken herkesin , toplantı odasında yerini aldığını farkettim. Hepsini tek tek selamlayarak yerime geçmeden evvel bir kadeh viski aldım. İçkimi yudumlarken , boğazımda hafif bir yanma hisseder gibiydim. Ortamın karanlık havası , anlaşılması çokta zor olmayan büyük bir haz veriyordu . Kadehi ince parmaklarımla sıkıca kavrarken , gözlerim tam karşımda yanmakta olan meşalelere ilişmekteydi.
| |
| | | Carla de Bovier Kurtadam
Mesaj Sayısı : 63 Kayıt tarihi : 22/03/10
Bilgiler Quidditch Mevkiî: Rpg Puanı: (100/100) Düello Gücü: (0/0)
| Konu: Geri: Toplantı. Perş. Tem. 15, 2010 7:23 pm | |
| Konseyin tüm üyeleri geldiğinde deri koltuktan kalkarak masaya doğru ilerledim. Ardından masadaki yerlerini almaları için hepsine zarif bir el hareketi yaparak masadaki son şamdanın fitilini yaktım. Oda ılık bir loşluk içinde yüzüyordu. Artık toplantı başlamalıydı. Hoş, toplantı yapsak da yapmasak da zafer bizim olacaktı ama yine de tedbiri elden bırakmamak gerekiyordu. Hepimiz masadaki yerlerimizi aldığımızda, her bir konsey üyesinin teker teker yüzüne baktım. Ne kadar bakarsam bakayım tek bir şey görebiliyordum; Karanlık. Ki görmek istediğim de bu değil miydi zaten? Biz karanlığı yeniden yüceltecek olan kişilerdik. Aydınlık, sihir dünyası üzerinde gereğinden fazla hüküm sürmüştü. Şimdiyse, karanlığın hükümdar olma zamanıydı. Tarafımıza çektiklerimiz gün be gün artıyordu. Adeta yok edilmesi imkansız, ölümcül virüsler gibiydik. İnsanların beynine bir ur gibi yerleşiyorduk, asla gitmemek üzere. Özellikle gençler... Onlara karanlık öyle gizemli ve cezbedici geliyordu ki, amacımız uğruna kendilerini ölüme atacak durumdaydılar. Karanlığa çektiklerimizin arasında en önemli olanlardı onlar zaten. Yarın öbür gün melek ruhlu Caliente öbür dünyayı boyladığında, ondan geriye hiçbir şey kalmayacaktı. Bakanlığı ele geçirmek için, hiçbir engel olmayacaktı önümüzde. Biz de en büyük kozumuzu, ele geçirdiğimiz gençliği oynayıp tüm sihir dünyasını karanlığa boğacaktık. Evet, o gün gelecekti. Yüzümdeki manalı sırıtışı gizleme gereği duymadan, herkese son bir kez baktım ve elimdeki kadehten bir yudum daha aldım. Herkes birbirine bakıyordu, fakat ben de dahil kimse toplantıyı başlatmak için en ufak bir girişimde bulunmuyordu. Bunun sebebi belki de Lord'umuzun malikanesinde, ona saygısızlık etmekten korkmamızdı, kim bilir. Yine de karanlığın yükselmesi için bir çabada bulunmamak ona yapılabilecek en büyük saygısızlıktı. Kadehimi uzun masaya bıraktıktan sonra ince, beyaz parmaklarımla yüzüme gelen saçları bir kenara ittim. "Ne durumdayız?" | |
| | | | Toplantı. | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|