Herzamanki gibi alkol dolu bir günün devamını bakanlıkta sürdürüyordu Barty. Dikkanı önünde duran belgeye odaklayabilmek için hemen yanında duran viskisinden içiyor , bunu yaptıkça da dikkati biraz daha dağılıyordu. Aklında binbir türlü şey varken bu işleri yapması mümkün değildi. Parşomeni katlayarak masasının çekmecesine koydu. Ardından viskisini yudumlamaya devam etti. Fakat viski tek başına yeterli değildi. Masasına tutunarak yerinden kalktı ve yavaş adımlarla yan duvarı kaplayan büyük ahşap dolaba yürüdü. Dolabı açarken çıkan ses odasının dışından bile duyulmuştu. Barty ise bir yandan sövüyor bir yandan dolaptan çıkarttığı büyk bir kitabın sayfalarını karıştırıyordu. En sonunda aradığını bulmuştu. Kitaptan çekip çıkarttığı puroyu ve yaşlı bir Venedik'li arkadaşından aldığı çok keskin viskiyi masasına götürerek tekrar yerine oturdu. Purosunu ağzının kenarına koyup ateşledikten sonra vücuduna yayılan rahatlama ve zevk biraz olsun kendine gelmesini sağlamıştı. Viski çok değişik bir rom şişesinde duruyordu. Onunda tıpasını açıp bardağına doldurarak sıcaklığını vücuna yaydıktan sonra koltuğa yaslanarak gözlerini kapattı. Aklından geçen onca şey yerini büyük bir boşluğa bırakmıştı. Ciğerlerine beyaz dumanı her dolduruşunda rahatlıyordu. Zaten marüannasını çok az sarıp içerdi böle. Vücudunun kontrolünü yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştı. Beyni sanki fonksiyonlarını yitirmiş yerini marüannanın müthiş tadına bırakmıştı. Kafası bidünya olmuş şekilde viskisini yudumluyordu.