Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Değişmez Kurallar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Adelaide Mondierre

Adelaide Mondierre


Mesaj Sayısı : 432
Doğum tarihi : 03/06/96
Yaş : 27
Mücadele Tarafı : Uğraşmıyor.
Sihirsel Soy : Ela - Gökçe melezi.
Evcil Hayvanı : Adel.
Kayıt tarihi : 16/07/09

Değişmez Kurallar Empty
MesajKonu: Değişmez Kurallar   Değişmez Kurallar Icon_minitimeCuma Kas. 27, 2009 3:23 pm

Güneşin, parlak bir örtüymüşçesine şefkatle okşadığı ipeğimsi sarı saçlarını savurarak, hızlı adımlarla ilerledi. Ürkütücü güzelliği ve sonsuzluğu simgeleyen masmavi gözleri, canayakınlıktan oldukça uzak ve soğuk bir parıltıyla süzüyordu çevreyi. Sabahın erken saatleriydi, güneş, utangaçlığına rağmen olanca güzelliğiyle salınıvermişti engin göğün üstüne... Parlak ışınları, Hogwarts'ın sayısız pencerelerinden içeri giriyor ve ayın hakimiyetini kısa bir süreliğine durdurduğunu ilan ediyordu. Rüzgârın huzursuz esişleriyse, o günün oldukça kasvetli geçeceğini anlatmaya çalışır gibiydi. Etrafa hâkim olan o hafif tozlu koku, o sabah daha bir belirgindi sanki... Merdivenler ise, acımasız bir düşmanmışçasına yükseliyordu kulenin derinliklerine doğru.

Jewelle, aldırmıyordu o an için, hiçbir şeye. Yaklaşık on beş dakika önce, uykusunun tatlı derinliğinden sıyrılıp, sabah ayazıyla üşüyen bedenine yayılan titreme krizinin tam ortasında buluvermişti kendisini. Telaşla cübbesini üstüne geçirmişti ve uykusunun o akşam için geri gelmek üzere çekip gittiğini anlaması uzun sürmemişti. Bunun üzerine, yatakhaneden ve ortak salondan sessizce süzülüp Hogwarts'ın koridorlarında keşfe çıkmaya karar vermişti. Hemen hemen on dakika boyunca beşinci ve dördüncü katta amaçsızca dolanmış, en sonundaysa merdivenlerden uçarcasına inip kendisini girişte bulmuştu. Etrafa hâkim olan ürkütücü sessizlikten çekinen uysal benliğine boyun eğerek, tekrar yatakhaneye dönmeye karar vermişti. Merdivenlerden çıkarken, uykusuzluğun getirdiği ahesteliğe ek olarak bir de yorgunluğu eklenince, kısa sürede hızı kesilmişti. İşte şimdi, sonu gelmeksizin uzayan ve uzayan merdivenlerden çıkmaktaydı... Oyunbaz basamakların tuzaklarının kurbanı olmamak için acele etmesi gerektiğinin de ayırdınaydı. Bu, o an için oldukça zordu.

Bir merdiven dizisi sona erdiğinde, kendini oldukça büyük, vitraylı bir pencerenin kenarında buluvermişti. Pürüzlü yüzeyden süzülen yumuşak gün ışınlarına dalıp gitti. Ta ki gözlerinin yanmaya başladığını hissedene kadar, baktı durdu. Bakışlarını pencereden ayırıp basamaklara geri dönmeye karar verdi. Hızlı bir hareketle arkasına dönmeye hazırlanıyordu ki, çıkık elmacık kemikleri, sarı saçları ve buz mavisi gözleriyle tanıdık bir çehreye sahip olan genç bir cadıyla yüz yüze geldi. Telaşlı bir çığlık savurabilirdi, haykırabilirdi, fakat bunların hiçbirini yapmadı. Tek bildiği, gerçekten ürktüğüydü. Aurelia Crhyseis, tüm muzurluğuyla sırıtarak karşısında duruyordu ve Jewelle Latona, gerçekten çok korkmuştu. Tekrar kendine gelebildiğinde, sitem dolu bir sesle çıkıştı; "Aurelia, bunu bir daha tekrarlayayım deme sakın!" dedi. Sesinin zayıflığı, esaslı bir uykuya ihtiyacının olduğunun göstergesiydi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Değişmez Kurallar Empty
MesajKonu: Geri: Değişmez Kurallar   Değişmez Kurallar Icon_minitimeCuma Kas. 27, 2009 3:47 pm

Adeta koşarcasına indi merdivenleri. Soluğunun kesildiğini farkedebiliyordu, fakat aldırdığı yoktu. Tek düşüncesi, Jew'e yetişebilmekti. Beyhudeydi aslında adımlarının hızlılığı, her halükarda yetişebileceğini biliyordu. Jewelle'ın merdivenleri çıktığını, trabzanlardan eğilip aşağısını gözlediğinde farketmişti. Mavi cübbeli, sarışın silüet, Jewelle Latona'dan başkasına ait olamazdı. Bunun ayırdındaydı Aurelia. Arkadaşıyla konuşmayalı geçen sürenin gerçekten uzun olduğunun da ayırdınaydı. Ve onu özlediğinin de...

Akşamın sert ve hırçın rüzgârları, etrafı terk etmiş ve yerini tatlı bir melteme bırakmıştı. Genelde akşamüstü saatlerine özgü olan bu esintiler, kısa sürede yerini sert rüzgârlara bırakacaktı elbet. İngiltere'nin değişmez kasveti, yine bir ağ gibi sarıp sarmalayacaktı etrafı. Aurelia ise, Bristol'de geçen çocukluğunda da aynı şeylerin söz konusu olduğunu biliyordu, Londra'da geçmekte olan gençliğinde de değişen bir şey olmamıştı. İngiltere'nin huysuz iklimi, her yere yayılmıştı anlaşılan. Çoğu kişi bu duruma boyun eğmişti hiç şüphesiz, hatta insanların bu ortama uyum sağladığı bile söylenebilirdi. Bir İngilizin neşeden uzak ve soğuk bir çehreye sahip olduğu, çoğu kişi tarafından bilinen bir gerçekti. Öte yandan Aurelia, anne tarafından Norveçli idi, bu da soğukluğuna soğukluk katıyor, ifadesinin kayıtsızlığını sinir bozucu bir öfkeyle harmanlıyordu. Aynadaki yansımasında, çoğunlukla kini ve garezi görürdü Aurelia. Annesinin yumuşak huyluluğundan hiç nasibini alamamıştı benliği, daha çok büyükannesi Alacia'ya benzediği söylenebilirdi. Safkan takıntısı vardı ikisinde de şüphesiz, aynı kibir ve benzer narsistlik... Aslında Aurelia'nın bu durumdan hoşnut olduğu bile söylenebilirdi. Etrafa adalet dağıtmaktan hoşlanan bir iyilik meleği olmayı istemezdi, hele gördüğü her olaya atlayan aptal bir cesaret budalası olmayı hiç.

Jewelle'i görmüştü. Bir pencerenin önünde duruyor ve vitrayları inceliyordu genç cadı. Aurelia'nın aklındansa binbir türlü muzurluk geçmekteydi o an için. Bu yüzden sessizce indi merdivenlerden, amacı bariz bir biçimde ortadaydı. Yavaş adımlarla yaklaştı arkadaşına. Jewelle ise, dönmeye karar vermişti ve başını çevirdiğinde Aurelia'nın sırıtan suratıyla yüz yüze gelmesi, onun açısından pek hoş olmamıştı. Yüzünden geçen binlerce ifadenin arasında şaşkınlığı ve korkuyu seçebildi Aurelia. O sırada Jewelle, sinirlenmekle meşguldü. "Aurelia, bunu bir daha tekrarlayayım deme sakın!" Aurelia ise, bu sözler üzerine güldü ve yanıtladı; "Eğlenceli olmadığını söyleyeceksen, bırak basit bir yalan cümlesi sarfetmek için nefesini tüketme. Bu arada, seni özledim Jew. Uzun zamandır göremedik birbirimizi." dedi. Böylesi daha iyiydi, duygularını açığa vurmak. Hâlinden hoşnut bir şekilde gülümseyerek, Jewelle'in güzel yüzüne baktı. Yanıt, gecikmemişti; "Bana Jew demenden hoşlanmadığımı biliyorsun, Crhyseis." Aurelia, yüzündeki gülümsemeyi bozmayarak omuzlarını silkti ve yanıtladı; "Bu sabah pek huysuzsun, Latona. Ben, kişisel sorunlarını kendisine saklamayı beceremeyenlerin aksine, neşeliyim."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Değişmez Kurallar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kurallar
» Kurallar
» Kurallar *
» Odalar, Kurallar, Fotoğraflar, ...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg ::  ||| Başlangıç :: RPG İçi-
Buraya geçin: