O günden 24 saat önce. Monica sıcak kumu tüm bedeninde hissediyordu. Yakıcı güneş tenini yalıyordu. Anlamını bilmediği bir yığın kelime kulağında çalınıyordu. " Moon haşlandın." Monica gözlüğünü yukarı kaldırarak Jared'a baktı. Yunanca zırvaların arasından kopup gelmişti bu Fince iki kelime. Monica sevgilisine dil çıkarmakla yetinip tekrar başını yumuşak havlusuna gömdü. Yunan adaları... Evet gerçekten de cennetten bir parçaydı burası. Muggle'lar hakkat yaşıyor diye düşündü Moon. Muggle tütünü, viskisi ve evet Muggle mekanları... Jared dün Londra'ya gelip Monica'yı almıştı. Nereye gideceklerini ne yapacaklarını söylememişti. Moon üzerindeki sıradan muggle giysileriyle havaalanına geldiğinde şaşkınlıktan küçük dilini yutuyordu. Uçmak nasıl birşey çok iyi biliyordu ama böyle bir deneyim... Jared cüzdanından çıkan sahte pasaportlarla ve Monica'nın tanımadığı yabancı para ile -Ahh... Nasıl adlandırılıyordu? Evet, evet Firsth Class'tan- onları Yunanistan'a getirecek uçağa binmelerini sağladı. Monica muggle icatlarından nefret etse de bu kez heyecanlıydı ve tatmin olacağını düşünüyordu. Yerlerini bulduktan sonra Jared'a unutamayacağı bir öpücük vermişti. Uçak kalkarken beklentilerinin karşılanacağından emindi. Kalbi uslu durmuyor ve düzensiz şekilde çarpıyordu. Ama eşsiz maviliğe ulaşıldığında herşey o kadar sıradan bir hal aldı ki Monica bir ara sevgilsinin omzunda uyuyakaldı. Yunanistan'a vardıklarında ise hilal gökyüzündeki yerini almıştı. Çok sert bir dili kullanan insanlar havaalanında üzerlerine üzerlerine geliyordu. Monica Jared'ın koluna daha sıkı sarıldı. Böylece başbaşa geçirdikleri son gün başlamış oldu. Jared Finlandiya'da okuyordu. Monica'dan bir dönem ilerideydi. Herkesin aksine Hogwarts Monica'nın evi falan değildi. O sadece Jared'la geçirebileceğin üç ayın derdindeydi. Burda onun kollarındayken Hogwarts'ın taş duvarları ruh karartıcı bir saçmalıktı sadece. Ama zaman yine Monica onu tutmak isterken hızlıca parmakları arasından kayıp gidiyordu. Jared'ın Fin okulundan birkaç kankası Yunandı. Şafak vakti onların barakaya gitmişlerdi. Buraya kendi aralarında Baraka diyorlardı, Monica kurcalamadı. Costas geri dönmeleri için herşeyi hazırlamıştı. Bukadar uzun mesafeyi süpürge üzerinde alamazlardı. Muggle uçakları ise fazlaca yavaştı. En uygun yolun uçuç tozu kullanmak olduğuna karar verdiler.
Monica belinde Jared'ın kollarını hissetti. Yeşil toz tüm vücuduna yayılırken gözlerinin önünden şömine mazgalları gelip geçiyordu. Yaklaşık beş dakika sonra bir apartman dairesinin şöminesinin içindeydiler. Monica üzerini silkelerken pencereye doğru ilerledi. Aşağısı insan kaynıyordu. Tabiki Londra'daydılar. Monica vedalardan nefret ettiği için her sene olduğu gibi bu sene de Jared'ın istasyona gelmesini istememişti. Dairenin kapısından çıkarlarken Monica parmak uçlarına basarak Jared'a -yaza görüşürüz.- öpücüğü verdi ve koşar adımlarla aşağıya indi. Tıkabasa dolu sandığı ise aynı hızla apartman kapısına kadar onu izledi. Monica durup derin bir nefes aldı ve sandığı peşinden sürükleyerek istasyonun yolunu tuttu. Diğer Slytherin'lilerle tutuk bir kaç kelime birseyler konuştuktan sonra ise gürültüyle hareket etmeye başlayan express'e aldırmadan penceredn dışarı, sabit bir noktaya daldı gitti. Her dönem başlangıcı böyle olmaz mıydı zaten. Hogwarts'a vardıklarında ise biraz daha iyi hissediyordu. Diğer öğrencilerle birlikte büyük salona doğru ilerlerken tüm bu itiş kakıştan kurtulamak için St. Brutes heykelinin sağından batı koridoruna saptı ve koşar adımlarla üst kata çıktı. Tam karsısında kızlar tuvaleti duruyordu. Monica yüzüne su çarpma gereği hissediyordu bu yüzden tuvalete daldı. Tam aynanın karsısına geçip halini görmek için gözlerini kırpıştırdığı sırada en sondaki kabinden gelen sifon sesiyle irkildi. Şu an kimseyle karşılaşmak niyetinde değildi. Yavaşca soldaki kabine daldı ve kapıyı kilitledi. Tuvalette yankılanan sesle baska bir kilidin açıldığını işitti. Monica kendisisni klozetin üzerine bıraktı. Hızlı ve küçük adımlar onun olduğu kabini geçti gitti. Keskin su sesi ve ardına kadar kapanan tuvalet kapısının gıcırdayan sesi... Monica yavaşca kendi kabininden çıktı ve buğulanmış aynanın önüne geçti. Saçları sinir bozucu görünüyordu. Cüppesinin iç cebinden çıkardığı lastikle saçlarını şekile soktuktan sonra yüzüne iki kez buz gibi suyu çarptı ve kaçınılmaz şölene katılamak üzere tuvaleti terketti.