Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Ayin

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
Dianne Lewis
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Dianne Lewis


Mesaj Sayısı : 480
Doğum tarihi : 07/03/94
Yaş : 30
Mücadele Tarafı : Babamın cüzdanı.
Sihirsel Soy : Safkan.
Kayıt tarihi : 29/05/10

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Ayin Left_bar_bleue100/100Ayin Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
Ayin Left_bar_bleue30/60Ayin Empty_bar_bleue  (30/60)

Ayin Empty
MesajKonu: Ayin   Ayin Icon_minitimePerş. Ağus. 25, 2011 3:32 pm

Ayin 12269
A Y İ N
Gece Yarısı, Audrey'nin Evi, Hava:Soğuk-Fırtınalı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dianne Lewis
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Dianne Lewis


Mesaj Sayısı : 480
Doğum tarihi : 07/03/94
Yaş : 30
Mücadele Tarafı : Babamın cüzdanı.
Sihirsel Soy : Safkan.
Kayıt tarihi : 29/05/10

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Ayin Left_bar_bleue100/100Ayin Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
Ayin Left_bar_bleue30/60Ayin Empty_bar_bleue  (30/60)

Ayin Empty
MesajKonu: Geri: Ayin   Ayin Icon_minitimeCuma Ağus. 26, 2011 12:11 pm

Linda’nın çığlığını hatırlıyordum. Arabayla kıza çarptığımızda. Aynı anda kız da çığlığı basmıştı. Ondan sonra her şey çok çabuk değişti…
Linda ağlıyordu. Aramızda en mızmız olanı oydu. Ben de korkuyordum ama belli etmiyordum. Sonuçta onların suçu değildi. Kıza ben çarpmıştım. Herkes panik içerisindeydi. Ne yapacağımızı şaşırmıştık. Gaetana biraz yaklaştı ve kızın nabzını kontrol etti. “ Öldü mü? “ dedi şaşkınlıkla. Hayır! Onu öldürmüş olamazdık. Ben de yanına diz çöktüm ve nabzını kontrol ettim. Aynı anda çığlık attım. “ Ölmüş bu! “ Hepimiz oradan hızla uzaklaştık. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Kıza sadece çarpmıştık. Kanı falan akmamıştı. Ama nabzı atmıyordu. Ve bedeni buz kesmişti. Caroline bize dönüp delirmişiz gibi bakıyordu. “ Ne duruyorsunuz? Kaçalım buradan! Biri bizi görmeden hemen kaçalım. “ Hemen arabaya atladım. Buradan hemen uzaklaşmak istiyordum. Aramızda en soğukkanlı olan Anja idi. “ Olmaz. “ dedi hemen. “ Bu şeyi orda bırakamayız. Onu göle atalım. “ Caroline ve ben arabanın içinde birbirimize bakıyorduk. Böyle bir şeyi kaldırabileceğimden emin değildim. Ama Gaetana da başını salladı. “ Doğru söylüyor. “
Linda delirmiş gibiydi. Hala ağlıyordu. “Ona o şey deme Anja! Onu siz öldürdünüz. “ Anja sinirlenmişti. “ Biz mi? Sen de arabanın içerisindeydin aptal! “
“Ama benim hiçbir suçum yok. İçkiyi içmeye beni zorladınız. Arabaya çarpan Dia bir kere! “
Caroline elimi bir şey yapmayayım diye tutmuştu ama hızla asamı çektim ve Lisa’nın üzerine doğru yürümeye başladım. “ Sen! Seni sümsük. Bir porsuktan ne bekleyebilirsiniz ki? Şimdi ağlamayı kes. Yoksa o zavallıya yaptığımın sana da aynısını yaparım. Hadi bir an önce şu işi bitirelim. “
Ve sonra her şey bitmişti. Bu suçtan kurtulmuştuk. Her şey güzel gidiyordu. Gece rüyalarıma girmesine rağmen suçluluk duygusu hissetmiyordum. Hiçbirimiz hissetmiyorduk. Linda hariç. O kuş beyinli hala olayın etkisinden kurtulamamıştı. Polise gerçeği anlatmaktan bahsedip duruyordu. Anja ile ben kaç kez onu tehdit etmiştik. Ama kendinde değil gibiydi. Yine de onu da göz önünde tutmak için bizimle birlikte tatile çıkardık.

“ Niye küçük bir kasabada tatil yapıyoruz? Amerika’ya falan gidebilirdik. “
“Kaç kere söyleyeceğim Dia! Annem sadece yakın bir büyücü köyüne gitmemize izin verdi.” Dedi Geatana.
“Şuradan sola döneceğiz sanırım, ya da öyle bir şeydi. “
“Atıyorsun değil mi Anja? “ dedim ve hepimiz güldük.
Arabayı artık ben kullanmıyordum. Direksiyonda Caroline vardı. Yanında Anja, arkada da ben, Gaetana ve Linda. Yol boyunca hiç konuşmamıştı. İki kilometre daha gittik. Caroline o kadar yavaş kullanıyordu ki artık çok sıkılmıştım. Ama hepimizin içinde bir korku vardı. Sadece dile getirmiyorduk. Geldiğimiz yer garip bir yerdi. Küçük bir köydü burası. Çok az ev vardı ve arkada da orman. Neyse ki kalacağımız yeri biliyorduk. Büyük bir apartmandı. Büyücüler burada ev tutardı ama biz sadece bir haftalığına gelmiştik.
“Bulduk işte.” Dedi Anja.
Caroline göz kırptı. “Zaten bulmamamız imkânsızdı. Birden fazla katı olan bir burası bir de yandaki eski ev var. “
Hepimiz dönüp eve baktık. Bir anda çok kötü hissetmiştim. Sanki kaza gözümün önüne gelmişti. Ve kızın çığlığı. Gözlerimi kapattım. Sanırım uzun yol beni mahvetmişti. Linda ilk defa konuştu. “O ev beni garip hissettirdi.”

Arabadan indik ve apartmana doğru yürüdük. Hayatımızın değişeceğinden haberimiz yoktu.


***

“Çabuk sür! “ diye bağırıyordu Geatana. Elimden geldiğince hızlı kullanıyordum. Ama aklımdan bir şey geçiyordu. Ya Audrey evde yoksa? “ Sanki hala arkamızdan geliyor! “
“Biliyorum G. Sakin olmamız gerekiyor! “
“Sakin mi? Artık ben bile sakin olamıyorum. Lanet olsun!” dedi Anja.
Başımı döndürdüğümde beyaz kızı yeniden gördüm ve arabayı yana kaydırdım.
“Dikkatimizi dağıtmaya çalışıyor! “ dedi Caroline. “Dikkatli olmalıyız! “
Arabayı düzelttim. Linda hala ağlıyordu. “Kes artık ağlamayı seni moron! “
“Evet! Her şeyi başımıza sen açtın!” dedi Anja.
Korkuyordum. Ne kadar bir Muggle olmayıp, karanlık büyüleri bilsek de bu aptal ruh beni tüm hücrelerime kadar korkutuyordu. Arabayı kullanırken yolu bulmaya çalışıyordum. Ya bulamazsam? Gaetana çığlık attı. “ Onu camda gördüm! “ Yutkundum. Artık dayanamayacaktım. İyice gaza bastım.
İşte gelmiştik. İçimden Audrey’nin evde olmasını çok istiyordum. Korkuyla arabadan çıktım. Beşimiz birbirimize yaklaşmıştık. Sırayla karanlık cadının kapısına dayandık. Zili hiç durmadan çalıyordum.
“Hava soğumaya başladı! Yine kötü bir şey olacak! “ dedi Anja. Artık hıçkırıklarıma hâkim olamıyordum. “Audrey, aç kapıyı! “
“İnanmıyorum! Audrey’nin evde olup olmadığını bilmiyor muydun? “
“Onu arayıp düşünecek halim mi var G? “
Sonunda kapıyı açtı. Uyku sersemiydi. Garip görünüyordu. Saçları dağılmıştı ve boş gözlerle bize bakıyordu. “ Tanrım? Neler oluyor burada? “
Cevap vermeden hızla evin içine tıkıştık. Caroline kalkıp kapıyı kilitledi. Anja’da camları. Audrey gözlerini kocaman açmış bize bakıyordu. “ Tanrı aşkına Dia? Neler olu…”
Ama daha sözlerini bitirmeden neler olduğunu anlamıştı.
“Bir ruh bizi takip ediyor Audrey! “ dedim ve ağlamaya başladım. Hepimiz perişan haldeydik. Gözlerini kısarak bize baktı. Ve sığınağa inmemizi söyledi. Burada güvenli değildik. Anja biraz kararsızdı. “ Senin kim olduğunu tanımıyorum. Ve asalarımız var. Kendimizi savunabiliriz. “ dedi.
“Ne önemi var? “ dedi Geatana. Ve ilk aşağı inen o oldu. Ben de hızla aşağı indim. Tabi ki de cadıya güvenmiyordum. Ama yapacağım başka bir şey yoktu. En son Anja da indi. Audrey inerken “Asa özgür olmayan ruhlara yaramaz canım. “ dedi. Nasıl bu kadar soğukkanlı görünebiliyordu ki?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gaetana Moecis
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Gaetana Moecis


Mesaj Sayısı : 229
Mücadele Tarafı : Karanlık.
Sihirsel Soy : Safkan.
Evcil Hayvanı : eylül, bal arısı.
Kayıt tarihi : 11/01/10

Ayin Empty
MesajKonu: Geri: Ayin   Ayin Icon_minitimeCuma Ağus. 26, 2011 1:19 pm

    Sürücü koltuğunun yanında oturuyordum. Çarpma sırasında hiç bir tepki veremedim. Sadece boş gözlerle arabanın önünde yatan beyaz elbiseli kıza bakıyordum. Siyah, uzun,düz saçları önüne düşmüş, gözleri kapalı... Arabadan iner inmez kızın yanına koştum. Aralarında en soğukkanlı bendim belki o an için. Korkmadan yaklaştım kıza ve nabzını kotrol amaçlı bileğinin iç kısmına bastırdım baş parmağımı. Tık yok. "Öldü mü?" Dia yanıma diz çöktü ve çarçabuk nabzını kontrol etti benim gibi. "Ölmüş bu!"

    Bir an kaynar sular boşaldı resmen üstümden. Bir ürperti geçti bedenimden. Titrememem ve kızlara destek olmam gerektiğini biliyordum. Ama elimde değildi, deli gibi zangır zangır titriyordum. Konuştular konuştular ve konuştular. Dinlemiyordum, gözlerim yerde yatan cesetteydi.

    Acaba ailesi var mıydı? Varsa bile, üzülür müydüler onun için? Gecenin bu saatinde, bu havada, ne işi vardı burada, yolda? Hemde üzerinde incecik bir elbiseyle. Büyük ihtimalle bir gecelikti. Evden mi kaçmıştı yoksa? Yoksa bir yerde zorla tutuluyordu da, oradan mı kaçmıştı? Ah, tanrım! Ne kadar da kurguluyorum olayları. Önemli olan bunlar değildi ki! Önemli olan, bu kız ölmüştü. Onu biz öldürmüştük...

    Göle atmaya karar vermiştik cesedi. İşimiz biittiğinde, Linda'nın perişan olduğnu gördüm. Bizler birer Slytherin öğrencisiydik, soğukkanlılığı bilirdik, kötü olmak doğamızda vardı, insanlara acımazdık ama o bir porsuktu, Hufflepuff'ta okuyordu ve o adalet yanlısıydı. İyiliği düşünürdü, kötülüğe katlanamazdı. Bu durum onu perişan ediyordu. sürekli ağlıyor ve mızmızlanıyordu. Ama ben ölü kıza biile acoıyamazken, ona da acımazdım. "Kes mızmızlanmayı Linda." Sesim soğuk ve bir bıçak kadar keskindi. Arabadaki tek ses, Linda'nın burun çekişiydi artık.

    ***

    Sığınağa ilk inen bendim. İçiden bir ses Audrey denilen kadına güvenmemi söylüyordu ama iç sesim çoğunlukla yalan söylerdi. Yinede aldırmadım. O kadına güvenmek istiyordum.

Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Anja Romochka
Slytherin V. Sınıf & Sınıf Başkanı
Slytherin V. Sınıf & Sınıf Başkanı
Anja Romochka


Mesaj Sayısı : 145
Mücadele Tarafı : Karanlık.
Sihirsel Soy : safkan.
Kayıt tarihi : 09/07/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Ayin Left_bar_bleue100/100Ayin Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
Ayin Left_bar_bleue0/0Ayin Empty_bar_bleue  (0/0)

Ayin Empty
MesajKonu: Geri: Ayin   Ayin Icon_minitimeCuma Ağus. 26, 2011 2:58 pm

    Açık camdan dışarıya doğru tebessüm ediyordu hafifçe. Yağmurlu, fırtınaları havaları seviyordu. Özellikle fırtına dindikten sonraki ortamı. Derin bir nefes aldı, ıslanmış toprak kokusu doldu burun deliklerine. Gözlerini kapattı ve kulaklıklarından yayılan müziğin büyüsüne kaptırdı kendisini. En sevdiği bölüm geliyordu şimdi. ''What's the worst that I can say? Things are better if I stay. So long and goodnight So long -'' Nakarat kısmını mırıldanırken ani bir fren sesiyle gözlerini açtı. Kendisini rüyanın en güzel bölümünde uyanmış huysuz küçük kız çocuğu gibi hissediyordu. Neler olduğunu anlamak için gözlerini arkadaşlarının çehrelerinde gezdirdi. Neredeyse hepsi de bir telaş içerisindeydi. Niyeydi bu endişe? Başını camdan uzatarak ayakta duran Gaetana'ya kaydırdı gözlerini. Karanlık bir siluet olarak görünüyordu ancak o saçları nerede görse tanırdı. Sarı saçları omuzlarının arkasında sallanarak Gaetana'ya doğru yürüyen Dianne'yi izledi, onun endişesini görebiliyordu. Hafifçe yere doğru eğildiğinde ancak bakışlarını o tarafa doğru kaydırdı. Siyah saçları yüzüne yapışmış, hareketsiz bir kız yatıyordu yerde. Yağmurdan ıslanmış beyaz geceliği üzerine yapmıştı ve kadınsılaşmaya başlamış vücut hatlarını belirginleştiriyordu. Yanında endişesi sınır seviyesine uğraşmış Linda hızlı bir çıkış yaptı arabadan. Bir şeyler konuşuyorlardı, hızlıca ve öfkeyle. Sonunda Caroline bağırmaya başlayınca çıktı arabadan. Narin parmakları ile müzik çalan aleti kapatarak cebine doğru sıkıştırdı. Söyledikleri şeylere pek kulak misafiri olduğu söylenemezdi, orada yağmur damlaların altında ıslanmışken odaklandığı tek şey hareketsiz yatan kızın bedeniydi. Sonunda bakışlarını diğerlerinin yüzüne çevirdiğinde olan şeyin farkına vardı ve kaşlarını çattı. Mızmızlanmaya ve ağlamaya başlamış Linda'ya doğru dönerek ne dediğini anlamadan ona susmasını söyledi. Herkes bir karara varmış gibi araba yöneldiğinde en akıllıca fikri sundu diğerlerine kendince.

    “ Bu şeyi orda bırakamayız. Onu göle atalım. “ Başka bir zaman olsa korku filmlerine benzeyen bu ironiye gülebilirdi ancak içinde bulunduğu ortam bütün kaslarını sertleştirmiş, hareket kapasitesini kısıtlamış ve genç cadıyı germişti. Olayların akışını algılayamıyordu, diğerleri bir şeyler söylüyor olmasına rağmen onları dinlemiyordu. Bunun nedeni belki de kanına işlemiş küçük orandaki alkol miktarıydı. İçki içmeyi sevdiği söylenemezdi, yalnızca kızların ısrarıyla birkaç yudum şarap almıştı ağzına. Belki şu anki uyuşukluğunun nedeni içkiye karşı dirençsiz olmasıydı. Dikkatini üzerine çeken tek şey ise -şimdi yanlarına almakla büyük hatta ettiklerini anladığı Linda idi. Sert bir sesle onunla tartışırken bu baskıya daha fazla dayanamıyordu.

    ...

    Dianne'nin kendilerini getirdiği bu evin mahzenine doğru söylenerek yol alırken hızla başını salladı. Günlerdir gözüne uyku girmemişti, kabuslar yüzünden. Üstelik yaşadığı bu karanlık olay, yıllardır ruhunun derinliklerinde saklamayı başarabildiği canavarın zincirlerini gevşetmişti. Anja onun daldığı uykudan uyandığını biliyordu, yaşadığı her kötü olayla birlikte daha da güçleniyordu bu canavar. Sığınakta duvarlardan birisine yaslanmış olan koltuğa doğru attı bedenini. Bu canavarı susturabilmeliydi ancak kendi gücü zayıflarken onu içeride tutmak bir hayli zordu. Başını iki elinin arasına aldığında merdivenlerden inmekte olan karanlık cadıya dikti gözlerini.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Caroline Klein
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Caroline Klein


Mesaj Sayısı : 133
Mücadele Tarafı : Mantığın konuştuğu her taraf. ^^
Sihirsel Soy : Melez.
Kayıt tarihi : 17/08/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî: Kovalayıcı
Rpg Puanı:
Ayin Left_bar_bleue96/100Ayin Empty_bar_bleue  (96/100)
Düello Gücü:
Ayin Left_bar_bleue0/0Ayin Empty_bar_bleue  (0/0)

Ayin Empty
MesajKonu: Geri: Ayin   Ayin Icon_minitimeCuma Ağus. 26, 2011 3:41 pm

Yağmur damlaları arabanın camlarından usulca süzülürken, rüzgarın uğultusunu hissedebiliyordu. Uğultu gittikçe sıklaşıyor ve zaten sert olan havayı iyice kötüleştiriyordu. Ellerini başlarının arasına alıp, gözlerini sıkıca kapattığı an büyük bir felakete sürüklendiklerinden henüz haberi yoktu. İçindeki kötü his gittikçe yoğunlaşıyor ve onu çılgına çeviriyordu. Fırtınalardan oldum olası nefret etmişti, içindeki kasveti ve yalnızlığı daha çok büyütürdü bu havalar. Ancak bu sefer boğazına düğüm atılmış gibi hissediyordu, geceden kalma bir halde arabayı süren arkadaşına bakmamayı tercih ediyordu. Etrafta olan biteni görmek ya da duymak dahi istemiyordu hatta. İç dünyasındaki karmaşıklıkları ortadan kaldırmaya ve boğazında düğümlenen o kötü hissi uzaklaştırmaya uğraşıyordu kendi kendine. Ne kadar rahatlatıcı şeyler söylese de içinden, beceremiyordu işte. Bir şey olmayacak. Rahatla, seni kaçık ! İçten içe kendisine söverken, ani bir fren sesiyle başını kaldırdı. Az önce yüzüne düşen sarı saçları ön kapının açılmasıyla fırtınanın etkisine kapılmış, havalanmıştı adeta. İri mavi gözlerini faltaşı gibi açmış, bir anda gelişen olayların şokunu atlatmaya uğraşıyordu. Ani bir hareketle arabadan çıkıp, fırtınayla karışan yağmurun yüzüne çarpmasına ve onu saniyeler içerisinde sırılsıklam yapmasına aldırış etmiyordu. O anda, her şey bir film karesi gibi gözlerinin önünden geçiyordu. Bedeni buz kesmiş gibi duran soluk benizli kız, nabzının atıp atmadığını kontrol eden Gaetana ve Dianne, aklını kaçırmışçasına ağlayan Linda ve kendine gelmesini sağlayan çığlık sesi. ''Ölmüş bu!'' Az önce şoktan kaskatı kesilmiş olan Caroline, şimdi delirmiş gibi olan arkadaşlarına gözlerini dikmişti. Sağ elini yumruk yapıp, iyice sıktı. Duruşunu düzeltti. Sinirlendiği anlarda daima böyle yapardı. Bu kadar saçmalık fazla ama ! İçten içe isyan etmeye başlamıştı. Geceden kalma bir halde yola çıkmışlar, ardından lanet olası fırtına ve dikkatsizlikleri yüzünden birisine çarpıp onu öldürmüşlerdi. Akılsızca yapılan işlere hep kızardı, fakat bu sefer o bile durumu kontrol altına alamamıştı. ''Ne duruyorsunuz ? Kaçalım buradan ! Biri bizi görmeden hemen kaçalım.'' Kaçmak, korkaklıktı ona göre. Ancak şu durumda, bunu önemseyeceği yoktu . Başka çareleri kalmamıştı. Öfkeden ve gördüklerinden dolayı dehşete düşmüş olan Caroline'in gözleri kararmıştı. Bedeni orada bulunuyordu, ancak ruhu bambaşka yerlere uçup gitmişti. Etrafındaki çığlıkları, Linda'nın ağlayışını, yağmurdan yüzüne düşen damlaları ve kulağına gelen huzursuz edici rüzgarın uğultularını.. Hiçbir şeyi duymuyordu o sırada. İçten içe kendisiyle hesaplaşıyordu. Haklı çıkmaktan nefret ediyordu. İçindeki kötü hislerin onun elini kolunu bağlayıp, her şey olup bittikten sonra onu bir aptalmış gibi ortada bırakmasına.. Her şeyden nefret ediyordu o an.

...

Karanlık Cadı'nın evine gitmek, yaptıkları en büyük hata gibi geliyordu ona. Zamanında ailesini katletmiş olan bu Ölüm Yiyenler'den ne gibi bir iyilik gelebilirdi ki ? Godric's Hollow'a ancak böyle karanlığa çalışan büyücülerin yüz karalarına hadlerini bildirmek için gelirdi. Büyücülük eğitimini tamamladığında yapacağı ilk iş, geçmişinin hesabını sormak olacaktı. O günü hırsla bekliyordu Caroline. Bütün bunları düşünürken, yine ortamdan uzaklaşmıştı. Sinirsek bir şekilde nefes alıp verdiğini, ayakta kaskatı bir halde dikildiğini ve karanlık mahzenin duvarına parmaklarıyla hızlı bir ritim tutturduğunu fark etmiyordu bile. Zarif parmaklarıyla tutturduğu ritim o düşüncelere daldıkça şiddetleniyor ve duvarı deliyormuşçasına tiz bir ses çıkarıyordu. Ne ritmi olduğu belirsizdi, içindeki karışıklığı ve olayların sarpa sarmasını yansıtıyordu büyük ihtimalle. Kendine geldiği an ise, o lanet olası cadının sesinin kulaklarına çalındığı andı. ''Şimdi duvarıma zarar vermeyi kesip, buraya döner misin ? Yaptığınız aptallıkları ben çekmek zorunda değilim.'' Audrey denen cadı cümlesini bitirirken, soğuk nefesinin tenine bir buz kütlesi misali çarptığını hissetmişti Caroline. Öfkeden köpürmek üzereyken, yanıbaşında duran Anja, elini sıkarak onu durdurmuştu. O an ortada olan gerçekten nefret etse de, kabullenmek zorundaydı. Başlarına açılan bu derdi sadece nefret ettiği bir Ölüm Yiyen çözebilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ayin
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg :: ||| Büyücü Dünyası :: Büyücü Köyleri :: Godric's Hollow-
Buraya geçin: