|
| | Yabancı Bir Ev | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Caroline Klein Ravenclaw V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 133 Mücadele Tarafı : Mantığın konuştuğu her taraf. ^^ Sihirsel Soy : Melez. Kayıt tarihi : 17/08/11
Bilgiler Quidditch Mevkiî: Kovalayıcı Rpg Puanı: (96/100) Düello Gücü: (0/0)
| Konu: Yabancı Bir Ev Perş. Ağus. 18, 2011 2:37 am | |
| Şehrin ışıkları gözlerinin önünden yavaşça silinirken, buğulu bakışları hala tek bir yöne dikilmişti. İleriye, yol kenarındaki bakımsız eve bakmaktaydı. Gözlerinin dolduğunu hatta bir damla yaşın gözlerinden süzüldüğünü fark eder gibi olduğunda, yaşları elinin tersiyle itti. O, duygulanmamalıydı. Duygular kimin içindi ki ? Yıllar boyu mantığın hüküm sürdüğü yaşamında, duyguları bir kenara atmıştı hep. Ailesi gözleri önünde öldürülürken bile.. Yıllar önceydi evet, buna rağmen hala canlıydı tüm anıları. Hepsi de karşısına dikilmişti şimdi. Hogwarts'a gelmeden bir önceki gün, ailesi katledilmiş bir şekilde uyanmıştı. O zaman bile ağlamamıştı. Daha doğrusu, ağlayamamıştı. Şokun etkisini yıllar geçse bile iliklerine kadar hissedebiliyordu. O loş ışık yayan sokak lambasının altına koşuşunu, seher vaktini.. Güneşin verdiği aydınlık küçük Caroline'in gözleri önüne serilse bile, içindeki dehşeti örtemiyordu. Gözlerinden yaşlar akmak bilmemişti o gün. Beş yıl.. Günler aylara karışmış, yıllar birbirini kovalamıştı. Değişmeyen tek şey, kendisine verdiği sözdü. Ailesinin ölüm sebebini yıllar boyunca araştırmış, Ölüm Yiyenlerden kaynaklandığını öğrenmişti. Bazı Sytherin öğrencileri bunları koz olarak kullanıp, onun canını acıtmaya çalışmıştı. Onları umursamıyordu aslında, söyledikleri ne kadar ağır gelse de. Mantığı buna izin vermiyordu. Ailesinin ölümünde bile onu ağlatmayan mantığı, buna da izin vermemişti. Şimdi, iyi bir büyücü olması için alması gereken bütün eğitimleri almıştı. Geçmişini karartan sır perdesini aralamak ve peşine düşmek için herşeyi tamamdı. Fakat bir gün olsun kendine izin vermek istemişti. Çocukluğunun geçtiği, ailesinin katledilmesinin ardından ilk defa göreceği evine doğru ilerliyordu. Ev, Forks Kasabası'nın sık ağaçlı bölgesinde bulunuyordu. Beş yıl boyunca giren çıkan olmamış, terk edilmiş, kırık dökük bir evdi. Hoş, önceden de pek şatafatlı olduğu söylenemezdi fakat görünüşe göre gerçekten daha kötü olmuştu. Arkadaşından bir günlüğüne ödünç aldığı kamyonetten usulca çıkıp, eve doğru sessizce ilerlemeye başladı. Ağzını bıçak açmıyordu, kendi nefesini zor hissediyordu o an. Kendine hakim olmaya çalışır gibiydi, gözyaşlarını tutup gerçek bir duygusuz olduğunu göstermek ve mantığına uymak için. O, zeki ve başarılı bir kızdı. Zavallının teki değildi. Fakat, bu düşüncelerin hepsinden bir anda sıyrılmasına sebep olan tek bir şeydi. Kapının kenarına iliştirilmiş, eski püskü bir resim. Dudaklarını ısırarak, resmi eline aldı. Küçük, sarışın bir kız birinin elini tutmuş kameraya bakıyordu. Üzerinde pudra pembesi tonlarında kısa bir elbise vardı. Elini tuttuğu kişi ise ondan hayli büyüktü. Hafif sakalları vardı ve dalgın bakışlarla kameraya yönelmişti. İçi acıyarak, fotoğraftaki kişiyi tanıdı. Babası, Kevin Klein, eski bir fotoğrafta karşısına çıkmıştı işte. Ve o anda zihnini anılar sarmaya başlamıştı usulca.. Hogwarts'a götürülüşü, yepyeni hayatına alışma süreci ve zihnindeki çatışmalar.. Hepsi bir film karesi gibi gözlerinin önünden geçiyordu. En sonunda fotoğrafı elinden düşürüp hızla ödünç kamyonetine yöneldi. Orada daha fazla durdukça, kendi geçmişini değil, Ölüm Yiyenleri hissediyordu. Kamyoneti çalıştırmadan önce son kez bir yabancı evi gibi gördüğü, çocukluğunu bıraktığı kırık dökük eve baktı. ''Ölüm Yiyenlerin tüm izlerini sileceğim üstünden. Geçmişim, bekle beni. Çok yakınız..'' Usulca oradan ayrılırken, kendi kendine tekrardan and içmişti adeta. | |
| | | Audrey Widmore Karanlık Cadı
Mesaj Sayısı : 111 Mücadele Tarafı : Widmore. Sihirsel Soy : Safkan. Kayıt tarihi : 22/08/11
Bilgiler Quidditch Mevkiî: Rpg Puanı: (96/100) Düello Gücü: (0/0)
| Konu: Geri: Yabancı Bir Ev Ptsi Ağus. 22, 2011 8:34 pm | |
| Kestane tonlarındaki saçlarını havalandıran soğuk rüzgar onu etkilemiyor, aksine içindeki ölümcül kötülükteki güçlere güç katıyordu. Hoş, hayatı hep karanlık dört duvarların arasında geçmişti. Geceleri yaşardı adeta. Gün yüzü görmediği söylenebilirdi. Onu solmaya yüz tutmuş gibi gösteren teni, bunu gerçekten iyi açıklıyordu. Forks Kasabası sevdiği bir yerdi. Kara büyülerini orada yapmaktan, en kötüsü de ölümlere sebep olmaktan ayrı bir haz alırdı orada. Sık ağaçların hüküm sürdüğü bu kasaba, onun dışında vampirler ve kurtadamlar gibi yaratıkları da barındırırdı. Onları çıkarlarına alet etmekten hiç kaçınmamıştı bugüne kadar. Lord'u için çalışmaktan, karanlığın ellerinde süren hayatından çok memnundu. Kendisi gibiler etrafında bolca bulunurdu. Yeşil gözlerinin silinmeyen buğulu bakışıyla, her zamanki kendinden emin duruşuyla beraber ıssız bir sokağın kenarında duruyordu. İri gövdeli bir ağacın ardına saklanmıştı. Gözlerini bir yöne dikmişti, her an harekete hazırdı. Beklediği an, gelmişti. Yıllar önce Lord'una karşı çıkan ailesini katlettikleri kız, o kırık dökük haldeki evine gelmişti. Caroline Klein.. Zekasıyla övünüp duran işe yaramaz bir melez. İçinden bunları geçirirken, yüzüne çarpık bir gülümseme yerleştirmişti Audrey. Caroline, Hogwarts Akademisi'ne başladığından beri, ailesinin ölümünün ardındaki sırrı bulmaya çalışmış ve en azından bazı sonuçlara varabilmişti. Karanlık Taraf'ın işi olduğunu bulabilmişti. Aslında Audrey, onu zekasından dolayı takdir ederdi. Fakat karşı olduğu taraf, onun hayatıydı. Ölüm Yiyenlere karşı olmasa, işine yarayacak bir büyücü olabilirdi elbet. Aslında biraz bu yüzden onu uyarmaya gelmişti. Caroline'in kalkışacağı iş, onu aşardı. Üstün zekalı olan bu genç kızı, kendi taraflarına çekmek için konuşmaya gelmişti. Hoş, onun konuşmaları pek iyi bir şey olarak sayılmazdı. Adımlarını hızlandırarak, adeta uçarcasına ilerlemeye başladı. Caroline, eski püskü kamyonetine binip oradan uzaklaşacakken, son hamlesini yaptı. Arabanın önünde müthiş bir hızda belirivermişti. Çarpık gülümsemesi yüzünde biraz daha büyümüştü. Üzerindeki eski siyah kotu yağmur bulutlarının altında daha bir soluk duruyordu, ucundan kıvırdığı gri tişörtü ise hiç yıkanmamış gibiydi. Kestane tonlarındaki dağınık saçları Forks'un ilikleri donduran rüzgarında havalanıyordu. Karanlığa yıllarını vermiş olan Audrey, şimdi konuşma yapacağı kızın karşısındaydı işte. Üzerinde ölümün kokusu, karanlık bakışlarındaysa tarafının izleri belirgindi. Caroline, onu yine şaşırtmamıştı. Sarı saçları rüzgarda havalanarak, Audrey'in yanına koşmuştu. Ölüm Yiyen olduğunu anlaması pek uzun sürmüşe benzemiyordu. Sanki herşey bir anda gelişmişti. ''Seni aşağılık Ölüm Yiyen ! Kabusa çevirdiğiniz berbat evimi mi görmeye geldin ?'' Audrey'in çarpık gülümsemesi yerini kahkahalara bırakmıştı. Genç kadın, kendine ve Karanlık Taraf'a yakışır korkunç kahkahasını atmıştı. Karşısındakini iliklerine dek donduran ve kaskatı kesen, ölümü çağırırcasına çığırtkan bir kahkahaydı bu. Aslında o an, Caroline'in zekasına biraz daha hayran kalmıştı Audrey. Nasıl oluyordu da bu kadar çabuk çözebiliyordu herşeyi ? Bir Ölüm Yiyen olsa, birlikte dünyayı alt edebilirlerdi. Ancak, davranışlarına bakılırsa akıllanacağa pek benzemiyordu. Boğazını hafifçe temizleyerek konuşmaya başladı Audrey. ''Caroline Klein.. Sahip oldukların sana hiç yakışmıyor farkında mısın ? Öyle mükemmel bir zekaya sahipsin ki.. Tarafımıza geçseydin, evreni karanlığa boğabilirdik birlikte. Belki de o zaman hayata olan hıncını alabilirdin, değil mi ? Çünkü aileni öldüren aslında biz değil, senin kara talihindi. Ne demek istediğimi anlıyorsun genç büyücü..'' Az önceki kahkahasından eser kalmamıştı sözlerini bitirirken. Asıl derdi Caroline'in canını yakmak, bu sayede onun intikam arzusunu kendi taraflarına çekmekti. Fakat, Caroline'in okyanus kadar mavi gözlerine baktığında, içindeki nefreti görebiliyordu. Her an kavgaya girişecek gibi bir hali vardı. Öfkesini püskürüyordu sonunda. ''Söylediğin bu saçmalıklara inanacağımı düşünmedin heralde, adi Ölüm Yiyen ? Kader ve talih denen şeylere zerre kadar inanmıyorum. Bu kadar zeki olduğumu bilseydin, küçük bir Slytherin çocuğu kandırır gibi beni de kandırmaya kalkışmazdın.'' Çabuk sinirlenen birisi sayılırdı Audrey, bu sözler onu çığırından çıkarmaya yetmişti bile. Hangi akla uyup da gelmişti ki oraya ? Bu zeki sandığı, gözü kendi yolundan ve intikamdan başka bir şey görmeyen kızı nasıl kendi tarafına çekebileceğini düşünmüştü ? Caroline'in üzerine yürümeye başladığında, uzaktan görünen manzara belliydi. Biri salaş görünümlü, kestane tonlarındaki saçları dirseğine kadar uzanan tehlikeli bakışlı, diğeriyse üstü başı pürüzsüz olan kendinden emin duruşlu bir sarışın olmak üzere iki kız.. Az sonra kavgaya girişecek olan, iki kız. Ancak aralarındaki hesaplaşma, geçmişten bugüne taşınmıştı. | |
| | | | Yabancı Bir Ev | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|