Hava:Yağmurlu, nemli
Zaman:Cumartesi, alacakaranlık
Siyah, kara cüppemin içinde, yüzüme akmış siyah boya ile çok mükemmel gözüküyordum. Dünyanın en kalleş adamıydım. Zorlukla yutkundum ve yağan yağmurda gökyüzüne bakıp küfrettim. Neyse ki telefon kulübesine gelmiştim. İçine girip perdeyi çektim. Ve üzerime her zaman giydiklerimden ipek bir gömlek ile, kadife pantolon geçirdim. Yüzümü de mendille temizledikten sonra eski, temiz halime dönmüştüm. Şemsiyemi çıkarıp kulübeden çıktım. O korkunç giyinimli moronlar bana bakıyordu. Hem de aç gözlerle. Burnumu kırıştırdım. İğrenç görünümlüydüler. Buradan nefret ediyorum. Ama babamın bana verdiği işi yerine getirmem gerekirdi. Saatime baktım geç olmuştu. Zaten görevi de yerine getirmiştim. Onların iğrenç kılığına girip bardaki barmenden ejderha yumurtasını almıştım. Siyah çantamdan ejderhanın sesleri geliyordu. Sanırım zamanı gelmişti. Birkaç saat sonra yumurtadan çıkacaktı. Onu çabucak yetiştirmem gerekiyordu.
Tam Diagon Yoluna çıkacakken bir kızın çığlığı kulağıma geldi. Ve o sesi tanıyordum. Kulağıma kazınmıştı. Sebebi belliydi. İğrendiğim, bir moron daha. Belki biraz güzeldi. Tamam, fazla güzeldi. Onun yanında konuşamıyordum. Daha doğrusu gayet güzel konşuyordum ama tavırlarım dingil gibiydi. Evet, ben dingilin önde gideniydim. Ama bir hufflepuff kızından hoşlanmayı kendime yediremiyordum. Bu iğrenç bir şeydi. Babam duyarsa kesin beni inferius dolu bir çukura atar, üzerime de türk malı çimentolardan dökerdi. Ah, Türk diyince. Canım baklava çekmişti. Bir de lokum. Sanki ramazanda oruç tutan müslümanlar gibi olmuştum. Her neyse. Şimdi bunu niye düşünmüştüm ki? Tereddüt etmeden kızın yanına koştum. Çıkmaz sokakta sıkışıp kalmıştı ve koca şişko adam ondan bir şeyler istiyordu. Bu adamı tanıyordum. Bu en az benim kadar dingil Georgu'du. "Hey! Dingil George. Bırak onu yoksa seni tezek çukuruna atarım. Hey, duydun mu beni koca kafa?" Bu yarı dev adam bana yöneldiğinde tüm cesaretim gitmişti. Kükreyerek bir şeyler geveledi. Ve çöp tenekesini üzerime fırlattı. Neyse ki ucuz kurtulmuştum. Sonra bir şey aklıma geldi. Ben bir büyücüydüm. Tabi ya! Sanki müslümanlar gibi oruç tutuyordum da kafam durmuştu. Tanrım! Bu konuyu niye düşünüyordum ki? Asamı çıkartarak deve göz kırptım.