Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Unutmak

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Joakim Suman Linares
HijyenZtar Ortağı ve Editörü
HijyenZtar Ortağı ve Editörü
Joakim Suman Linares


Mesaj Sayısı : 60
Mücadele Tarafı : Aşk ve romantizm
Sihirsel Soy : Kovboy
Evcil Hayvanı : Pumpkin adını verdiği Cadı Maki maymunu
Kayıt tarihi : 07/08/11

Unutmak Empty
MesajKonu: Unutmak   Unutmak Icon_minitimePaz Ağus. 14, 2011 12:36 am

Joakim & Aoife Linares çifti ve Gwythyr Wynn arasında kurgu

''Amaan bir hafta kutladık işte, bugün de iş yapalım, bekleme artık kutlama mutlama.'' demiştim sevgili karıma. Hem de gerçekten ciddi bir ifade takınmıştım. ''Hem bir sürü para harcadık, bu gidişle iflas edeceğiz. Onca şaaşalı eğlenceden sonra da kalkıp da bir pasta, mum gibi şeylere de talim etmezsin artık.'' demiştim. Alınırsa alınsın, daha sonra onu şu üzüntüsünden kat be kat mutlu edecektim. Sonuçta artık unutma numarası işe yaramıyordu. Hem zaten kendisi bangır bangır söylüyordu ''hani hediyem'' diye. Pek nazik, asil ve mağrur biri değildi sevgili eşim. Olsun, onu böyle seviyordum. Ona aşıktım, deli gibi aşıktım hem de. Geçmişte olan her şeyde yanımdaydı. Sonra etrafta baykuşun uçuştuğunu fark ediyorum. Merakla kolumu uzatıyorum konması için. Sonra bacağındaki kağıdı alıyorum. Ona gereken iki galleonu da uzattıktan sonra onun uçuşunu izliyorum. İçimde kötü bir his var. Kağıdı açarak masama oturuyorum. İyi ki oturmuşum. Yazı titrek ve hızlı yazıldığı her halinden belli. Bazı yerler ıslanmış belli kı mürekkebi dağılmış, zor okunuyor. ''Armina, kardeşin, öldü. Gel.'' yazıyor. Yüzüm resmen allak bullak oldu. Gene de bugün öğleden sonraki randevuya gitmem gerek eşimle beraber, hem onun doğumgünü bugün. ''Of, gene şu banyo için gereken iksirleri geciktirmişler tembel herifler.'' diyorum sinirli görünmeye çalışarak. Neredeyse ağladı ağlayacak durumdayım. Önce kuzenim, şimdi, Armina. Ah, ne bu çilem benim. Sevdiklerim, yakınlarım teker teker benden alınıyor. İyice karışmış olan yüzümü yeniden toparlamaya çalışıyorum. Gülümsüyorum sonunda. Bugün onun doğum günü, mutlu olmalı. Zaten cenaze yarın. Sanki yeni haberini almışım gibi söylerim ona. Ayağa kalkıyorum sarsak hareketlerle, sarılıyorum Aoife'ye, onun güzel dudaklarını öpüyorum. İçimdeki sızıyı bastırmak için onu iyice kendime bastırıyorum. Gene yüzüm düşüyor, neyse ki görmüyor beni. ''Seni seviyorum, çok seviyorum. Nefes alışını, sıcaklığını, varlığını, her şeyini. Bunu biliyorsun, değil mi? Hep bil bunu.'' diyorum. Sonra yüzüme romantik ifademi yerleştiriyorum, ona aşkla bakıyorum. ''Hadi hazırlan, gidiyoruz.'' diyorum.

Kısa bir süre sonra Büyücü köylerinden birine cisimleniyoruz. Kendime biraz geldim açıkçası, aslında tutuyorum, sıkıyorum kendimi. Yarına kadar dayanacağım, direneceğim içimde kopan fırtınalara. Yanımızda bir de fotoğrafçımız Val Belmont var. Derin bir nefes alıyorum, hava çok taze, içimi biraz kötü yapıyor ama olsun. Karıma gülümsüyorum, bu mutlu günün mahvolmaması lazım. Yürüyorum aceleyle, yıllar öncesinin külleri, isleri çarpıyor gözüme ilk. Bu sirkin mistik ve ilginç hikayesi var. Haklarında bir sürü de söylenti var. Bu söylentilerden bazılarını da biz oluştururuz ne olur ki. Önemli olan dergimizin satışlarının patlaması. Geçen sayı epey sattı zaten. Bir çok cadı ve büyücünün sansasyonel, ilginç haberleri tüm herkesin en büyük açlığı. İnsanlar dedikoduyu seviyor, gerçekleri değil ilginç ve tuhaf olanı istiyor. Saati kontrol ediyorum bileğimdeki. Muggle usülü kol saati değil bu, müşterilerime ayarlı. Gelmelerine ne kadar süre kaldığını gösteriyor. Ona göre ayarlıyorum kendimi genelde. Yavaş adımlarla, temkinle sirkin içine giriyorum. Biraz tozlu kokuyor burası. Etrafta süzülen bir iki hayaleti fark ediyorum. Ancak aldırış etmiyorum. Hemen yakındaki oturma alanına geçiyorum eşim ve fotoğrafçıyla beraber. Beklemeye başlıyorum. Sessizce, şu an bana en iyi gelecek şey bu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://phoenix-ro.yetkin-forum.com/t7561-hepsibiraradaite
Aoife Linares
HijyenZtar Yazarı
HijyenZtar Yazarı
Aoife Linares


Mesaj Sayısı : 9
Mücadele Tarafı : Beyi ne derse odur.
Sihirsel Soy : Beyi
Kayıt tarihi : 09/08/11

Unutmak Empty
MesajKonu: Geri: Unutmak   Unutmak Icon_minitimePtsi Ağus. 15, 2011 1:54 am

Susuzluktan kurumuş ağaçlara benzer için bazen; tepeden köke doğru sararan, esnekliğini günden güne kaybeden, bu haliyle eski güzelliğini, canlılığını ve hayata bağlılığını yitiren cılız bir ağaç gibi henüz hayattayken çürüdüğünü hissedersin.

Susuzluktan kurumuş ağaçlara benzer için bazen; kendine baktığında mutluluğa dair hiçbir emare göremediğinden olsa gerek, başkalarının mutluluğunu kendine mal edersin; farklı bir zamanda ilgini bile çekmeyecek küçük bir gülümseme başkasının yüzünden şöyle bir gelip geçiverdiğinde senin gözünde daha dolgun, daha geniş hale gelir; kendine mal ettiğin o mutluluğu da abartırsın.

Susuzluktan kurumuş ağaçlara benzer için bazen; başkalarını dinlersin her zamankinden daha çok; en çok da kendi hissizliğin nedeniyle geçmiş zamanlarına oranla artık fazlasıyla duyarlısındır; sana ait olmayan tüm o seslerdeki önemsiz dalgalanmaları, kelimelerin üzerine rastgele konulmuş gibi dursa da aslında hiç de rastgele olmadığını ancak kavrayabildiğin vurguları; bu vurguların yansıttığı gizli gerçekleri ya da yalanları her zamankinden daha açık bir şekilde, adeta ruhunla algılarsın.

Geleceğin hakkında hiçbir fikrin yoktur; içinden herhangi bir fikir yürtümek de geçmez zaten; öylece durmuş, öylece seyredalmışsındır olup bitenleri... Kendine yardım edemediğin, hatta bunca zaman sonra buna kalkışmayı bile deneyecek kadar cesaretin kalmadığı için hayatın genel akışıyla ilgili gerçekleştirebildiğin tek şey, başkalarına yardım etmeye çalışmak olmuştur. Anı seyretmeyi tercih etsen de, cesaretini toplayıp onun içine karışmaya kalksan da, hayat senin hayatındır aslında ama sen, bunu tamamen unutmuş ve dahası sanki bunu hiç algılamamış gibi hayatını başkalarının varlıklarıyla oluşturmaya ve onlara bağlamaya devam edersin. Oysa bilir içindeki 'öteki sen', insanın hayatı başkalarından oluşmaz; insan başkalarını, kendi varlığı üzerine inşa eder. Ancek kendinden, kendi varlık durumundan vazgeçtiysen, hayatını başkalarından oluşturmak için çaba sarfeder ve sonunda bunu olağan bir hal olarak görürsün.

İşte Aoife de kendinden vazgeçenlerdendi, hatta denebilir ki o, "ben" diye bir varlığın olduğunun farkına bile varmış sayılmazdı. Bu yüzden bencilce olduğu varsayılabilecek hiçbir duygu taşımazdı içinde, bu yüzden o, gönüllü bir köleydi. Biricik kocası Joakim için köle olmayı kabul edebilirdi. Onun geçmişine dair ne kadar az şey biliyor bile olsa ona sonsuz bir güveni de vardı ayrıca bu şaşkın cadının. "Nasıl? Artık hediye yok mu? Eve gittiğimizde özel bir hediye bile mi yok? Hem daha bir miyon galleonu da unutmadım." diye isyan etti genç cadı. Yine de çok fazla üstelemek yerine dudak bükmekle yetindi sadece oturduğu yerden. Aslında onun şaka yapıyor olduğunu biliyordu. Birlikte oldukları süre zarfında onun gözüne bakarak neler düşündüğünü bile anlayabilirdi. Bu yüzden biraz da onun sürprizini bozmak istemiyordu fazla söylenerek. Fakat bir şey daha vardı kocasında. Sesinin sert tınısına sakladığı bir düğüm vardı sanki. Ona ne olduğunu sormak istedi başta ama vazgeçti. O sinirli hallerindeki yapmacıklık komiğine gitmişti aynı zamanda. Gülmek istedi ama onu da yapamadı. Ellerinden birini kısacık sarı saçlarının arasına attı ve saçlarını karıştırdı. Bir erkek gibi kısa olan saçlarının bu halini çok seviyordu. Hem bugün ne yapsam stresi de olmuyordu. Ağzını kapatmadan ve kocaman açarak esnedi. Ardından yine Joakim'in haline takıldı kafası. Onu inceledi oturduğu yerden. Onun tavırlarında bir yabancılık aradı. İki hafta önceki kavgalarından sonra nerede ise ayrılacaklardı, ama şimdi durup ona aşkla bakıyordu. Hayır, ondan asla ayrılamayacağının farkındaydı Aoife. Ama geçmişini hiç bilmediğini de kabullenmek zorundaydı, her ne kadar uğruna ölümü bile göze alacak kadar sevsede. Mesela daha önce birini hamile bıraktığını o zaman öğrenmişti. Çocuk bir kaza sonucu düşmüştü, ama kaza olmasaydı şu anda bir başkasından çocuk sahibi olacaktı Joakim. Üstelik evli olmalarına rağmen kendisi ile çocuk yapmayı düşünmeyen kocası... Surat astı bu düşüncelerle. Neyseki her şeyi tatlıya bağlamayı başarmışlardı bir şekilde.

Sonra onun sarsak sarsak ayağa kalkması ile Aoife de kalktı. "Kızma onlara. Yapmaya üşendiğim başka bir işi vermiştim onlara. Benim hatam." dedi gülümseyerek. Evet kendisi kocasından dolayı ortak sayılırdı ama resmi ortak değildi. Bu yüzden iş yerinde 'patronu'na hesap vermeliydi. Ardından onun öpücüğüne karşılık verdi aşkla. Onun sonraki szlerini düşündü sarılırken ona sıkı sıkı. Bir şeye bozulmuş olmalıydı morali. "Tamam. Şöyle yapalım o zaman." dedi ona sarıdıktan sonra tekrar yüzüne bakarken. "En azından pasta al, ben de beni ne kadar sevdiğini bileyim." Kıkırdadı. Hazırlan dediğinde anlayamadı ama. Bir yere mi gideceklerdi. Hemen ciddi bir ifade takındı. "Haber mi var?" dedi ve der demez ciddiyetine kahkahalarla güldü. "Gelecek Postası ya da Blood Quil'dekiler benden ciddi olamazlar." Hazırlanması bir dakikasını bile almadı. Sadece sırt çantasını almıştı çünkü. Zaten hiç makyaj yapmadığından da rahattı, makyajım akmış mı, rujumu tazeliyeyim derdi olmadığından. Bir de fotoğrafçı gelmişti onlarla. Cisimlendikleri yer tuhaftı Aoife'ye göre. Şaşkın şaşkn belina sarıldığı kocasından ayrıldı ve etrafta bakınmaya başladı. "Burası çok korkutucu! Buradan olsa olsa dergi için tam sayfa cenaze ilanı falan olur." diye söylendi. Ardından da dudak bükerek bir kaç metre uzaktaki kocasına seslendi. "Joakim, burası ürkünç. Korkuyorum!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gwythyr Wynn
Ölü Sirk Sahibi ve Palyaço
Ölü Sirk Sahibi ve Palyaço
Gwythyr Wynn


Mesaj Sayısı : 79
Doğum tarihi : 02/01/95
Yaş : 29
Mücadele Tarafı : Uzun zaman önce yandı.
Sihirsel Soy : Safkan.
Kayıt tarihi : 11/08/11

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Unutmak Left_bar_bleue94/100Unutmak Empty_bar_bleue  (94/100)
Düello Gücü:
Unutmak Left_bar_bleue0/0Unutmak Empty_bar_bleue  (0/0)

Unutmak Empty
MesajKonu: Geri: Unutmak   Unutmak Icon_minitimePtsi Ağus. 15, 2011 8:29 pm

Yanmış sirk çadırının ölü bedeninden kalanlar yere düşmüş; cüssesi bir köyü kaplayacak kadar büyükmüş. Sirk çalışanlarının külleri rüzgârla dağılmış, seyircilerin de öyle. Kemikleri biraz kararmış; toprağa düşmüş, sertçe. Sirkten uzakta, çimlerin arasında oynuyormuş elinde asasıyla küçücük bir çocuk. Kendini seherbaz sanıyormuş, sirki izlemek için gelenlerden öğrendiği o kötülerin düşmanı süper kahramanlar sanıyormuş kendini. Önüne gelen ağaçlarla savaştığını farz ediyormuş. Arada bir arkasına bakıp sirkten gelen mutluluk dolu kahkahaları dinliyormuş. Ve sonra, kızıl alevleri görmüş. Her yerdeler! Ve sonra gözyaşları, hıçkırıklar... Akıp giden makyajlar, uçuşan küller... Bir süre sonra da havada gezinen birkaç ruh. Birkaç hayalet varmış orada. Nereden geldiklerini anlayamamış çocuk başta. Doğaldır, daha beş yaşında.

Devasa çadırın tam ortasında, sahnenin merkezinde bulunan büyüyle işlenmiş taş, pürüzsüzlük abidesiydi âdeta. Altından yayılan toprak, çatlaklarla dolmuş; yeşilliğini kaybetmişti. Hatırlıyordu, taşın üzerinde gururla dikilen, yüzü makyajlı çocuk, burasının eskiden ne şahana olduğunu. Çimenler vardı yemyeşil, bir halı gibi kaplıyordu zemini. Ve uonların üzerine örtülmüş dev çadır tabanı, beyazdı. Adamın yüzündeki makyaj gibi beyazdı; ancak o da makyaj gibi soyulmaya başlamıştı. Ardındaki çatlakları göstermek adına çabalıyordu. "Sayın seyirciler, sirkimize hoş geldiniz!" dedi, dudaklarını kaplayan kırmızı makyajın yanaklarına doğru uzanmış gülümsemesine uyum sağlasın diye dudaklarını hafifçe bükmüştü, gülümser gibi. Bunu küçüklüğünde de yapmıştı bir kez, sahneye çıkıp herkesi selamlamıştı. Şimdi tekrarlıyordu kendini; ama o an seyircileri olan hayaletlerden fazlasını duydu: bir çıtırtı geldi kulaklarına. Selamlayarak tekrar havada süzülen gümüşî seyircilerini indi taşın üzerinden çıkarttı asasını. Gözünden dökülen yaşlar kesilirken sesindeki ağlamaklı tonun yok olmasını bekledi; ardından dudaklarını kıpırdatarak sözcüklerini davetsiz misafirlerine yöneltti. "Kim var orada?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Unutmak
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg :: ||| Büyücü Dünyası :: Büyücü Köyleri :: Ölü Sirk-
Buraya geçin: