Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Melinda Emily D'arcy

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Melinda Emily D'arcy




Mesaj Sayısı : 1
Doğum tarihi : 05/10/93
Yaş : 30
Mücadele Tarafı : kaRanLık
Kayıt tarihi : 17/05/09

Melinda Emily D'arcy Empty
MesajKonu: Melinda Emily D''arcy   Melinda Emily D'arcy Icon_minitimePaz Mayıs 17, 2009 8:25 pm

Tamda perdenin önünde bulunan yatağı, perdenin arasından sızan ışık huzmeleri sayesinde uyanmıştı. Göz kapaklarını ovuştururken, dün gece gördüğü rüyaları anımsadığını fark etti. Hepsi ilginçti ama onları düşünmekten kendini çabucak alıkoydu çünkü aşağıdan annesinin tabak çanakları kırışının, gürültüsü geliyordu. Kollarının iki yana açıp esnerken karşısında bulunan saate baktı ve öğlen olduğunu fark etti. Hemen yataktan doğrulup, masmavi pijamasıyla aşağı indi. İnerken de, yapmaktan çok mutluluk duyduğu şey olan, merdivenlerde kırarcasına yürümeyi de unutmadı. Annesi ayak seslerini duyar duymaz, o tatlı sesiyle “Günaydın oğlum” diye, haykırdı. Karşılık verme gereksinimi duymadan, annesinin saatlerce uğraştığı ve belki de saatlerdir oturmak için onu beklediği sofraya bir anda çöküverdi. Oturmasıyla tıkınmaya başlaması bir oldu. Hızlı hızlı yerken annesine dönüp” Anne biliyorsun fazla kalamayacağım, onun için bence bugün sizinle biraz gezelim ne dersiniz?”diye sordu ağzına hala yemek tıkıştırırken. Annesi de onaylarcasına kafa sallayınca pek bir mutlu oldu. Annesi onun hayattaki tek varlığıydı. Akrabalarıyla pek ilgisi yoktu. Babası da sadece kendisinin bildiği bir nedenden dolayı o küçükken kaybolmuştu. Ama hiçbir zaman ondan başka kimse bilmemişti. Hızlı hızlı yemesinin ardından sofradan kalkıp lavaboya ilerledi. Ellerini ve yüzünü itinayla yıkayarak üst kata çıkmaya yöneldi. Annesine dönüp” ben giyinmeye gidiyorum, sende hazırlansan iyi olur “ dedi, büyük bir tebessüm göstererek. Sonra da odasına gitti. Vakit kaybetmeden gardorabından birkaç parça giysi ve en sevdiği yeşil cüppesini de alarak ayna karşısına geçti. Alex he kendini beğenmiş biri olduğu için yine kendini övdü övdü.Yine sert adımlarını sergileyerek aşağı indi fakat annesi henüz giyinmemiş olmalıydı çünkü mutfakta yoktu. Annesine yardımcı olmak amaçlı asasını kaldırım ortalığı toparladı ve tabiî ki hayranlık duyduğu büyülerini sergileyerek. Tam işini bitirmişti ki merdiven sonunda harikulade gözüken annesi göründü ve ciddi bir tavırla “ben hazırım” dedi. Kendisinin de sebebini bilmediği halde annesinin muhteşem gözüktüğünü dile getirmedi ve “ hadi, o halde cisimlenelim” dedi. Kelimelerinin son bulmalarıyla, dün akşam konuştukları yer olan Londra’nın merkezine cisimlendiler.Ayakları yere bastığında, kendisini hedef almış olan ışık huzmeleri, gözlerini kapatmasına neden oldu. Yüzünü güneşten zıt bir yöne dönünce, yanında bulunan annesine koluna girmesi için göz kırptı. Londra’nın renkli sokaklarını, kavurucu sıcak altında gezmeye koyuldular. Alex’in amacı, hazır gelmişken üzerine başına birkaç parça şey almaktı ama bu sıcakta adım atmak bile ölüm geliyordu. Ama her şeye rağmen adımlarını kuvvetlendirdi ve sağ tarafta cafcaflı bir vitrine sahip olan bir dükkana, büyük bir hız gösterisi
sergileyerek daldı. İçerisi de vitrin gibi capcanlıydı. Yine sağında bulunan ve dans ediyormuş gibi ilgi çeken tişörtlerin yanına gitti. Eliyle birkaçını karıştırdıktan sonra lacivert renkte olan birini beğendi ve kabine girdi. Ne kerametse cuk diye oturuverdi, Alex’te hemen kasaya giderek ücretini ödedi. Dışarı çıkmak için kapıya doğru yürürken birden ayaklarının mekandan uzaklaştığını ve başka bir yere doğru gittiğini hissetti, girdaptaymış gibi uçmaya başladı. Etrafındaki tozlar bedenini sarıyormuş gibiydi etkilenmemek için gözlerini yumdu, birkaç saniye sonra ayaklarının yere değdiğini hissetti ve gözlerini açtı. Sağına baktığında annesinin korku dolu bakışlarla etrafı gözlediğini gördü, ayağına ise yerdeki otlar batıyordu. Neden burada
olduklarını ve buranın neresi olduğunu bilmiyordu ama kafasını kaldırdığında mezarlıkta olduğunu anladırlar. Buraya daha önce bir kere gelmişti ama şimdi neden burada olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu. Annesine sormak için ağzını açmıştı ki karşısından gelen soğuk bir ses” merhaba Marry, seni hiç bulamayacağı mı, hiçbir zaman yaptığını anlayamayacağı mı sandın dimi? Ama unutma çevrem geniştir ve bana casusluk yapanların sonu nasıldır bilirsin.” Dedi, kelimeleri son bulur bulmaz kafasını o yöne doğru çevirdi. Karşısındaki kişinin Lord olduğunu görünce şaşkınlık içinde bakakaldı daha da önemlisi annesinin casusluk yapacağını duyunca inanamadı. Nasıl olurdu hani annesi bir Zümrüdüanka üyesiydi. Yalan mıydı? Yoo… Annesi ona hiç yalan söylemedi ki. Bunların hesabını hemen şimdi vermeliydi ama ne yazık ki bir ses yine onun konuşmasını engelledi ama bu sefer annesinin sesiydi.”Lordum, beni zorunlu bıraktılar, bakanlık duruşmasına çıktım eğer casusluk yapmazsam azkabana gidecektim, benim bir oğlum var oraya gidersem oğlumun yüzüne nasıl bakarım” Dedi, ağlıyordu şimdi, hatta diz bile çökmüştü. Alex inanamayarak olanları seyrediyordu. Annesi önceden bir ölüm yiyen miydi? Sonra.. Sonra da casus mu oldu? Azkabana gitmemek için.. İnanamıyordu? Bu annesi miydi? Resmen dili tutulmuştu. Karşılıklı sert bir konuşma yaptılar;
-“Ama lordum dedim ya oğlum… Ona ne derdim?”
-“Onu ben hallederdim biliyorsun, ihanetin sonunu da biliyorsun Mary! Oysaki sana güvenmiştim!”
-“ Ama.. Lordum..”
-“ Avada Kedavra”
Bir yeşil ışığın ardından annesinin cansız bedeni yerde yatıyordu. Son kelimelerini bile sarf edememişti. Annesi, hayattaki tek varlığı ellerini bırakmıştı. Yapayalnız kalmıştı bu koca dünyada. İnanmıyordu hala inanmıyordu. Kendine hakim olamayarak annesinin cansız bedenine sarıldı, henüz sıcak olan gözyaşları, annesinin yüzünü ıslattı. Hala annesinin kalkıp şaka yaptım demesini bekliyordu ama bedeni ne kalkıyor ne konuşuyor ne de hareket ediyordu, öylece yatıyordu. Büyük bir sinirle ayağa kalktı cesaretini toplayarak ilk kez gördüğü lordu ve yanında bulunan on kadar ölüm yiyene asa çekti. Bunun saçmalığını biliyordu. Ama annesini yok eden o şeye öylece bakamazdı.” Seni aptal varlık, annemi nasıl yok edersin. Bende seni öldüreceğim” Demesiyle lordun sağında bulunan bir kukuletalı, yüzü görünmeyen o şey konuştu.” Sen ha? Lorda karşı çıkmak ha? Seni de o aptal annenin yanına yollayayım da gör! Avada ked-”


Ölüme kendini çok yakın hissetmişti ama yatak arkadaşı John’un o çatlak sesiyle kendisini yatağında buldu. Onu bu kabustan uzaklaştırdığı için John’a minnettardı. Her şey rüyaydı inanamıyordu! Çok korkmuştu. Dört direkli yatağının perdelerini serice açarak, annesine baykuş yollayıp bütün rüyasını anlatmak için baykuşhaneye koşar adımlarını sergileyerek gitti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clementine Delacrousé

Clementine Delacrousé


Mesaj Sayısı : 409
Doğum tarihi : 09/03/94
Yaş : 30
Mücadele Tarafı : Aydınlık
Sihirsel Soy : Melez
Evcil Hayvanı : Clem
Kayıt tarihi : 01/05/09

Melinda Emily D'arcy Empty
MesajKonu: Geri: Melinda Emily D'arcy   Melinda Emily D'arcy Icon_minitimePaz Mayıs 17, 2009 11:26 pm

Pek hoş bir ro olmamış.

Renk uyumu güzel değil. Bazı konuşmaları da renksiz yazmışsınız.
Bazen cümleye küçük harf ile başlamışsınız.
Bazı yerlerde gereksiz noktalamalar var.
Betimlemeler yok denecek kadar az.
Kurgu eh işte.

Puanınız: 55
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Melinda Emily D'arcy
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ~~Melinda Wind Yourkie~~
» ~~Melinda Wind Yourkie~~
» Emily Osment
» Monique Emily Xantel
» Emily Dame Winslet

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg ::  ||| Başlangıç :: RPG İçi-
Buraya geçin: