Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Güneş Işıkları

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Troy C. McJohann
Seherbaz
Seherbaz
Troy C. McJohann


Mesaj Sayısı : 142
Doğum tarihi : 18/06/88
Yaş : 35
Mücadele Tarafı : Aydınlık
Sihirsel Soy : Safkan
Evcil Hayvanı : 'Andrew' isimli sarı-beyaz bir Sibirya kurdu.
Kayıt tarihi : 16/01/10

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Güneş Işıkları Left_bar_bleue90/100Güneş Işıkları Empty_bar_bleue  (90/100)
Düello Gücü:
Güneş Işıkları Left_bar_bleue0/0Güneş Işıkları Empty_bar_bleue  (0/0)

Güneş Işıkları Empty
MesajKonu: Güneş Işıkları   Güneş Işıkları Icon_minitimePerş. Şub. 04, 2010 1:19 pm

Saat 15:00 suları
Rochelle Lawrence & Carl Dareàu Jamesson

Ahh... Ellerimi, gözlerime çarpan güneş ışıklarına siper ederek bahçeye çıktım. Hava, bugün olması gerekenden daha güzel gibi görünüyordu. Şu anda esmesi gereken şiddetli bir rüzgar, yağması gereken bir yağmur ve gökyüzünde dolaşması gereken kara bulutlar yoktu. Bunun yerine gökyüzü oldukça maviydi. Güneşin olduğu yerlere doğru ise bu renk, giderek pembeleşiyordu. Gömleğimin cebinde duran güneş gözlüklerini çıkartıp açarak gözlerime taktım. Canım içeride öyle çok sıkılmıştı ki... Biraz hava almaya ve rahatlamaya ihtiyacım vardı. Etrafımda boş ve fazla konuşan insanlar, beni deli ediyor ve aşırı derecede yoruyorlardı. Bu tür durumlarda hep yalnız kalmak isterdim. Yine de benimle aynı şeyleri düşünen ve kafa dengi birileriyle de konuşmak harika olurdu. Etrafa göz gezdirerek böyle birilerini arıyordum. Sanırım bu biraz zor olacaktı. Ağır adımlarla bahçenin ortasına doğru ilerlemeye başladım. En iyisi gölün kenarındaki banklarda birinde oturma olacaktı. Tek tük bankları işga eden öğrenciler, ne yazık ki bunu biraz imkansız kılıyordu. Hiçbirini tanımıyrdum ve yanlarına oturamazdım. Neysi ki Tanrı, o anda bana yardm eli uzatmıştı. Erkek öğrencilerden biri, tek oturduğu ve işgal ettiği banktan kalarak uzaklaşmaya başladı. Şanslıydım. Hızla ilerleyerek banka oturdum. Kafamı sağa sola çevirerek, bana gülen ,hatta yiyecekmiş gibi bakan, kızları süzdüm. Neden hepsinden böyle bir tepki alıyordum? Kim bilir neler konuşuyorlardı? Ahh... Gördün mü ne kadar yakışıklı? Offf... Kafamı başka bir yöne çevirmeliydim. Bunun yerine ellerime bakmaya çalıştım. Kızların benim hakkımda konuştuklar ve gülüşmeleri, hala kulaklarımda yankılanmaya devam ediyordu. Tanıdı ve iyi anlaştığım biryle karşılaşmak, şu anda o kadar iy gelecekti ki...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Melanie Lawrence
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Melanie Lawrence


Mesaj Sayısı : 1654
Mücadele Tarafı : Tarafsız.
Sihirsel Soy : Safkan.
Kayıt tarihi : 11/06/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Güneş Işıkları Left_bar_bleue100/100Güneş Işıkları Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
Güneş Işıkları Left_bar_bleue0/0Güneş Işıkları Empty_bar_bleue  (0/0)

Güneş Işıkları Empty
MesajKonu: Geri: Güneş Işıkları   Güneş Işıkları Icon_minitimePerş. Şub. 04, 2010 2:48 pm

Javier ile kavga etmek en çok beni yoruyordu. Öyle ki bu sabah üzerimde tuhaf bir ağırlıkla kalkmış, göz kapaklarımın kapanmamak için mücadele ettiğine şahit olmuştum. Nedeni üzerinde fazla düşünmeme gerek kalmamıştı tabii ki. Lanet olasıca kardeşimle kavga etmiştim ve gece aklımda binbir düşünceyle uyumaya çalışmıştım. Şimdi biraz rahatlamam gerekiyordu ve ismini bile ağzıma almak istemediğim kardeşimden uzaklaşmak için mükemmel olan şu zamanlama da kendimi " Kara Göl'e " atabilmeyi umut ediyordum.Gerçi orada ne yapacaktım, onu da bilmiyordum, tek bildiğim Javier'la karşılaşma ihtimalinin çok yüksek olduğu Ravenclaw ortak salonundan bir an önce kurtulma isteğimdi. Bu nedenle oldukça seri hareket etmeye çalışıyordum, eğer O'nun yüzünü görürsem, aklıma Peter da gelecekti. Eh, aklıma Peter gelince, yüzümün nasıl bir hâl aldığı aşikârdı. Bu düşünceyle bile kızarmıştı yüzüm, hissediyordum. Elim, ayağıma dolaşmadan önce, kendimi koruyucu sınırların dışına atmıştım neyse ki. Şimdi daha rahattım, Javier'ın henüz kalkmadığını düşünüyordum. Aslında Hogwarst'ın güzelim bahçesinde dolaşabilir, belki koridorlar da biraz gezinmeyle üzerimdeki stresi atabilirdim; ancak bedenim, sanki karşı koyulamaz bir güç tarafından Kara Göl'e doğru çekiliyordu. Orada anılarım vardı, kötü hatıralar... Ama bu sefer, onları bir kez daha yaşamak için gitmiyordum oraya, hiç olmazsa bunu biliyordum. Şimdi çok daha güçlüydüm, geçmişte olanlardan sadece ders alırken, ileriye bakmayı öğrenmiştim. Bunu başarmama yardımcı olan en büyük etken kuşkusuz Eolyn idi. O olmasaydı hiçbir şeyi başaramaz, Rochelle bile olamazdım. Sycorax'ı hatırlayınca gülümsedim, sahi, o nasıldı? Yedi sene içersinde artık her yeri bildiğimi düşünüyordum, bu nedenle nereye gittiğimi görmek için bakışlarımı yerden kaldırmıyordum bile. Ayaklarım nereye gideceğini biliyordu nasıl olsa. Biraz daha yürüdüm, şu an geldiğim noktadan, rüzgârın gölün üzerinde daireler oluşturduğunu görebiliyordum. Ancak bir aksilik vardı, korkunç olduğu varsayılan göl, birçok öğrenciyle çevrelenmişti. İçlerinden biri o göle düşebilirdi ve aynı Adelpha gibi... Bunları hatırlamak için gelmemiştim buraya. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi banklara çevirdim. Aşağı yukarı hepsi doluydu, hatta bazıları tek bir kişi tarafından işgal edilmişti. Bu kadar bencil olmayın, demek geliyordu içimden; fakat bunun yerine kendime oturacak bir yer bakmaya devam ettim ve onu gördüm. Carl... Fazlasıyla sevdiğim arkadaşımın yalnız olduğunu görmek, elbetteki sevinmeme sebep olmuştu; ancak o rahat gözüküyordu. Bunun sebebini de anlamak çok zor olmadı tabii, etrafında onu izleyen o kadar çok kız vardı ki. Ah şu kızlar, diye geçirdim içimden, tamam, Carl fazlasıyla yakışıklı olabilirdi; ama onu bakışlarla taciz etmek? Bu çok... Sapıkçaydı! Gülmemek için kendimi zor tutarak, onun yanına gitmek üzere yürümeye başladım. Yüzüme güzel bir gülümseme yerleştirdim. Carl'ın oturduğu yere gelmek çok zamanımı almamıştı; " Merhaba Carl! Ah seni burada görmek çok güzel. Oturabilir miyim? " Aptallık etmemek için onun cevabını beklerken, bazı kızlar kıskançlık gibi karışık duygularla beni süzüyordu, bunu gözlerinden anlamak mümkündü. Ben Carl ile rahat bir şekilde konuşurken, onlar uzaktan bakmak zorundaydı. Bir kez daha içtenlikle gülümsedim ve cüppeme sarındım. Hava soğumuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Troy C. McJohann
Seherbaz
Seherbaz
Troy C. McJohann


Mesaj Sayısı : 142
Doğum tarihi : 18/06/88
Yaş : 35
Mücadele Tarafı : Aydınlık
Sihirsel Soy : Safkan
Evcil Hayvanı : 'Andrew' isimli sarı-beyaz bir Sibirya kurdu.
Kayıt tarihi : 16/01/10

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Güneş Işıkları Left_bar_bleue90/100Güneş Işıkları Empty_bar_bleue  (90/100)
Düello Gücü:
Güneş Işıkları Left_bar_bleue0/0Güneş Işıkları Empty_bar_bleue  (0/0)

Güneş Işıkları Empty
MesajKonu: Geri: Güneş Işıkları   Güneş Işıkları Icon_minitimePerş. Şub. 04, 2010 3:07 pm

" Merhaba Carl! Ah seni burada görmek çok güzel. Oturabilir miyim? "

Birden kulaklarımda yankılanan ses, benim kurtarıcım olmuştu. Gülümseyerek arkamı döndüğümde Rochelle'la karşılaştım. Arkasındaki kızlara olduğu kadar bakmamaya çalışıp yanımdaki boş yer işaret edip; " Tabii ki. " dedim. Oturduğunda ise derin bir nefes verebilmiştim. O bile kızların beni ne tür düşüncelerle süzdüğü anlamış gibi sırıtıyordu. Kendimi tutamayarak ben de sırıtmaya başladım. " Asıl seni burada görmek çok güzel. " Cübbesini iyice sarılmıştı. Ben ise yiyici bakışlar altında iyice terlemeye başlamıştım. " Eğer biraz daha geç gelseydin, üzerime saldıracaklarına yemin edebilirdim. " İkimiz de kendimizi tutamayarak kahkaha atmıştık. Sonunda onun gibi anlayışlı biriyle sohbet etmek iyi gelecekti. En zor anımda resmen kurtarıcım olmuştu. Ona bütün içtenliğimle minnettar olmalıydım.

Uzun ve derin bir sessizlik olmuştu. Bir ara düşünmüştüm. Bildiğim şeyleri onunla paylaşmalı mıydım? Terry'yi tanıdığımı biliyor muydu? Sonuçta ikimiz de birbirimize benziyorduk. Zor şeyler yaşamıştık. Rochelle'ın Terry'le olan karışık ilişkisini ve sonucunu biliyordum. Bununla birlikte bildiğim o kadar çok şey vardı ki... Onu üzebilecek hatta kahredebilecek... Hımm... " Şeyy... Rochelle... Terry'yi... " Ahhh... Hayır, hayır yapamayacaktım. " Yani şey diyecektim. Tatilde neler yaptın? " Offf... Hayır. Toparlayamadığımı biliyordum. Yaptığım resmen büyük bir saçmalıktı. Neden böyle gerzekçe bir konu açma isteği duymuştum ki? Sorarsa, hiçbir şey bilmiyordum. Onun hakkında hiçbir şey ama hiçbir şey bilmiyordum. Terry de kimdi? Yine de Rochelle'ın surat ifadesi, işkillenmişe benziyordu. Biraz önce yaptığım salaklığı örtmek için içtenlile gülümsemeye çalıştım. Doğal ve rahat görünmeliydim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Melanie Lawrence
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Melanie Lawrence


Mesaj Sayısı : 1654
Mücadele Tarafı : Tarafsız.
Sihirsel Soy : Safkan.
Kayıt tarihi : 11/06/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Güneş Işıkları Left_bar_bleue100/100Güneş Işıkları Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
Güneş Işıkları Left_bar_bleue0/0Güneş Işıkları Empty_bar_bleue  (0/0)

Güneş Işıkları Empty
MesajKonu: Geri: Güneş Işıkları   Güneş Işıkları Icon_minitimePerş. Şub. 04, 2010 3:54 pm

Carl'a sohbet etmek o kadar kolaydı ki! Onun en çok bu özelliğini seviyordum, sanıyorum ki. Önemsiz bir konu hakkında bile söyleyecek bir şeyi elbet oluyordu, onu tanımak gerekti. Sadece dış görünüşü değildi onu Carl yapan, içinde gizli bir inci vardı ve o inciyi herkese göstermek istemiyordu anlaşılan. Kendimi önemli bir şeymiş gibi hissederken, kızların bakışları hâlâ üzerimizdeydi. Carl'ın bundan rahatsız olduğunu anlamak için çokta zeki olmaya gerek yoktu hani. O bu konularda biraz utangaçtı, öyle bir karizmaya, böyle bir kişilik biraz ters gibi gözükse de, düşündüğüm gibiydi her şey. Onun içini bilmek lâzımdı, muhabbetin içindeki gizli anlamı deşifre edebilmeyi öğrenmek lâzımdı, O'nun mükemmelliğini görmek için seneler geçmesine gerek yoktu ki. Şunca senedir tanıdığım Carl aynıydı, gerçekten hiç değişmemişti. Ah, pardon tabii şimdi daha yakışıylıydı sevgili dostum. Gülümsedim bir kez daha, kızların bakışlarından ikimizde rahatsız olmuştuk, kahkaha atmamak elde değildi. Hatta bir an için, sırf Carl'ın yanında oturuyorum diye, beni bile yiyeceklerini sanmıştım, gülmemek elde değildi. " Çok sıkılmıştım, gidecek bir yerlere ihtiyacım vardı, içimdeki sesi seviyorum, senin burada olduğunu anlamış olmalı çünkü. " Ses tonumu olabildiğince tatlı tutmaya çalışarak konuşmuştum. Carl'ı kıracak herhangi bir söz söylememek içinde çaba sarf ediyordum, yanlış anlaması kötü olurdu, benim diğer kızlar gibi onun yakışıklığına vurulmadığımı biliyor olmalıydı gerçi, yani dostluk çerçevesi içersinde. " Bu bakışlardan başka bir anlam çıkmıyor ki, sevgili dostum. Yakışıklı olmak başına büyük bir bela açıyor olsa gerek. " Bir kez daha kahkalarımız atmosferi süslerken, konuşacak bir şey yokmuş gibi sustuk. Sanki söylenecek bir şey vardı da, ikimizde korkuyorduk. Düşüncelerimi şöyle bir taradım, hayır, benim söyleyecek bir şeyim yoktu; ama bu histen de kurtulamıyordum. Carl sanki içimi okumuş gibi ağzını açarken, tereddütle buruşan suratını inceledim. Evet, söylemek istediği bir şey vardı, hatta benim söyleyeceklerinden hoşlanmayacağımı düşünüyor gibiydi. Şey... Rochelle... Terry... Ah! Kahretsin! Düşüncelerim gerçekleşirken, canımın bu kadar yanacağı tahmin etmemiştim. Terry... Onu unutmuştum. Onunla aramda hiçbir bağ kalmamıştı. Kalbimin derinliklerine gömülmüştü, Carl ne yapmaya çalışıyordu. Yüzümün nasıl bir hal aldığını bilmiyordum; ancak Carl korkmuş gibi sustu, bende bir şey demedim. Diyemiyordum; nefesimin kesildiğini hissediyordum, konuşmama engel olacaktı. " Tatil mi? " diyebildim sadece, bunu bile kesik kesik söylemiştim. Eski yaraların deşilmesi hiç hoş bir şey değildi gerçi Carl'ın bunu bilerek ve isteyerek yaptığını sanmıyordum; fakat bu olduğunu gerçeğini değişmiyordu. Gözlerime dolan yaşların farkına vardığımda, kendimi Carl'ın göğsüne yatarken buldum, açılmazmış gibi duran dudaklarımın arasından çıkan birkaç kelimeden fazla değildi; " Neden? Neden... Gitti? "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Troy C. McJohann
Seherbaz
Seherbaz
Troy C. McJohann


Mesaj Sayısı : 142
Doğum tarihi : 18/06/88
Yaş : 35
Mücadele Tarafı : Aydınlık
Sihirsel Soy : Safkan
Evcil Hayvanı : 'Andrew' isimli sarı-beyaz bir Sibirya kurdu.
Kayıt tarihi : 16/01/10

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Güneş Işıkları Left_bar_bleue90/100Güneş Işıkları Empty_bar_bleue  (90/100)
Düello Gücü:
Güneş Işıkları Left_bar_bleue0/0Güneş Işıkları Empty_bar_bleue  (0/0)

Güneş Işıkları Empty
MesajKonu: Geri: Güneş Işıkları   Güneş Işıkları Icon_minitimePerş. Şub. 04, 2010 8:36 pm

Büründüğü surat ifadesi, beni o kadar çok korkutuyordu ki... Kalp atışlarım hızlanmaya, ellerimin içi terlemeye başlamıştı. Ellerimi saçlarıma götürerek telaşla oynamaya başladım. Bir yandan da derin derin yutkunuyor, boğazımdaki yumrudan kurtulmak istiyordum. Ben bir gerizekalıydım. Evet, evet tam anlamıyla bir gerizekalıydım. Niye güzel güzel muhabbet ederken böyle aptalca ve dehşet verici bir konu açmıştım ki? Rochelle'ın canını yaktığım açıkça belli oluyordu. Lanet olsun, diye geçirdim. Söylediğim şeyi, söylememiş olabilmek için çok şey verebilirdim. Off, off, off... Yine de biliyordum, merak ediyordu. Fısıldarcasına " Neden? Neden... Gitti? " dedi. Konuşmakta bile güçlük çekiyordu. Eğer ona bütün olanları anlatırsam, o lanet olası, s*rtük kızın üzerine yürüyeceğine ve okulda şimdiye kadar görülmemiş derecede kötü şeyler olacağına emindim. Geçiştirmeli miydim? Yoksa bilmeye hakkı var mıydı? Bilmemesi en iyisiydi ama beni zorlayacağını, hem de çok zorlayacağını, biliyordum. Sonuçta beni yıllardır tanıyor, içimi görebiliyordu. Şimdiye kadar ona hiç yalan söylememiştim. Şimdi böyle bir şey yaparsam, bana olan güveninin sarsılacağından korkuyordum. Bu yüzden anlatmaya karar verdim. Belki de onu sakinleştirebilir ve O'nun üzerine yürümesini engelleyebilirdim. Böylelikle büyük bir felaket, hiç doğmadan yok edilmiş olurdu. Parmaklarımı birbirine geçirerek kafamı yere eğdim. " Bak, Rochelle. Şimdiye kadar sana hiç yalan söylemedim. Anlatacaklarım sakin kafayla dinlemeni istiyorum. " Derin bir nefes alarak olay yaratan cümleleri dudaklarımdan döküverdim. " Terry, isteyerek gitmedi, attırıldı. Biliyorsun, kim tarafından yaptırıldığını tahmin ettiğini biliyorum. Evet, O yaptırdı. Hem de taciz suçlamasıyla. Bu olay, bir şekilde okula yayılmadı. Bunları kimseye anlatmayacağını biliyorum. Sana güveniyorum. " Şimdi sakinleştirme aşamasındaydım. " Lütfen, hemen sinirlenme. Aslında ilk zamanlar O'nun Terry'yi öldürttüğüyle ilgili birkaç dedikodu bile duydum. Ailesi de dahil kimse, telefonlarıma yanıt vermiyordu ama iki-üç gün önce bana telefon etti. O, iyi. Yalnızca... Yalnızca... Ne bileyim işte! " Gözlerimi kapattım. Onu sakinleştirebilmiş miydim? Bana inandığına emindim ama ne tür bir tepki verecekti, onu bilmiyordum. Sakin olması için Tanrı'ya dua etmeye başladım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Melanie Lawrence
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Melanie Lawrence


Mesaj Sayısı : 1654
Mücadele Tarafı : Tarafsız.
Sihirsel Soy : Safkan.
Kayıt tarihi : 11/06/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Güneş Işıkları Left_bar_bleue100/100Güneş Işıkları Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
Güneş Işıkları Left_bar_bleue0/0Güneş Işıkları Empty_bar_bleue  (0/0)

Güneş Işıkları Empty
MesajKonu: Geri: Güneş Işıkları   Güneş Işıkları Icon_minitimeCuma Şub. 05, 2010 9:17 pm

Evet, Carl gerçekten bana hiç yalan söylememişti. Ancak şimdi söyleyeceklerinden öylesine korkuyordum ki, yalan söylemesinin beni rahatlatacağını düşünüyordum ve bu düşüncelerle, her zaman ki gibi saçmalıyordum. Gözlerime dolmuş yaşların kurumasını bekledim. Sakin olacaktım, Carl'ın söyleyeceklerinin beni yaralamasına izin vermemeliydim, hiçbir şekilde. Ki az da olsa tahmin ediyordum birazdan hava da asılı kalacak sözleri. Sonia ile ilgiliydi kesinlikle Terry'nin bir şey söylemeden gitmesi, o lanet kızın bununla bir ilgisi yoksa, ben kendimi en yakın kuleden atardım hani. Sakin Roche, dedim kendi kendime. Sinirlenme! Carl'ın anlattıklarını büyük bir soğukkanlılıkla dinledim. Aslında şaşırmamıştım, bunun tuhaf olduğunu biliyordum; ama o cadının bu işte bir parmağı olduğunu çok önceden tahmin etmiştim. " Bunlar... " dedim duraksayarak. Boğazımdaki kuruluk konuşmama engel oluyordu, kara göle eğilip, avuçlarımı suyla doldurmak istedim, boğazlarım ıslansın, orada takılan yumru yok olsun istedim ve Marcel'i aklıma getirdim. Bana Terry'i unutturmuştu ve değer vermişti, yani hiç olmazsa ben öyle hissediyordum. Ama Terry'nin arkadaşlığı... İşte o hiçbir şeye değişilmezdi ki. Şimdi anlıyordum aslında, Carl'ı neden bu kadar sevdiğimi. Terry'e öylesine benziyordu ki. Nefesim kesilir gibi oldu; " Anlıyorum... Sonia'nın böyle bir şey yapacağını tahmin ediyordum. Terry'i seviyordum, gerçekten. Ama anlıyorum ki sevgili gibi değil, onun arkadaşlığı çok özeldi, Carl. Seni neden sevdiğimi de anlıyorum, ona çok benziyorsun. Ve şimdi lütfen merak etme, Sonia'nın üzerine filan yürümeyeceğim. Tabii bir şartla. Bana Terry'den haber getireceksin? " Beklenti dolu bakışlarımı Carl'ın suratına yönlendirirken, içimden Sonia'ya bir ağız dolusu küfür yolladım. Yaptıklarının cezasını elbet çekecekti ve o gün geldiğinde ona sadece durup, bakacaktım, belki yüzüne bile tükürürdüm.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Troy C. McJohann
Seherbaz
Seherbaz
Troy C. McJohann


Mesaj Sayısı : 142
Doğum tarihi : 18/06/88
Yaş : 35
Mücadele Tarafı : Aydınlık
Sihirsel Soy : Safkan
Evcil Hayvanı : 'Andrew' isimli sarı-beyaz bir Sibirya kurdu.
Kayıt tarihi : 16/01/10

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Güneş Işıkları Left_bar_bleue90/100Güneş Işıkları Empty_bar_bleue  (90/100)
Düello Gücü:
Güneş Işıkları Left_bar_bleue0/0Güneş Işıkları Empty_bar_bleue  (0/0)

Güneş Işıkları Empty
MesajKonu: Geri: Güneş Işıkları   Güneş Işıkları Icon_minitimeC.tesi Şub. 06, 2010 10:21 am

Roch, beklediğimin aksine anlattıklarımı büyük bir soğukkanlılıkla dinlemişti Ne kaar zor olduğunu tahmin edebiliyordum. Bir anda Mell'i kaybetseydim, neler hissedeceğimi düşünmeye çalıştım. Kahrolurdum herhalde. O, benim en zor anımda karşıma çıkmış ve bütün hayatımı değiştirmişti. Gözlerinin içine bakmadan yaşayabileceğim tek bir anı bile hatırlamak istemiyordum. Üşüyecektim. Yeniden yalnız olacaktım. Evet, biliyordum. Rochelle ve daha niceleri yanımda olacaktı ama ne bileyim işte! Sevgilinin yeri, her zaman ayrıydı. İnsanın düşünmesine engel oluyor, kişi onun uğrunda canını verebilecek duruma geliyordu. Aşk her yerde böyleydi. Terry'nin Rochelle'ı korumak adına Sonia gibi eğitimli bir cadının üzerine yürümesi, bunun en büyük kanıtlarından biriydi. Sonia, öyle aşağılık bir kızdı ki, o anda Terry'yi yaşadığına pişman bile edebilirdi.

Bu olumsuz düşüncelerimden sıyrılıp Rochelle'ın acıyla buruşmuş suratına baktım. " Bunlar... " diyebilmişti yalnızca. Kelimeler boğazına düğümleniyor, ben ise onu bu derecede üzdüğüm için içimden kendime lanetler ediyordum. Sert bir şekilde yutkunarak devam etti. " Anlıyorum... Sonia'nın böyle bir şey yapacağını tahmin ediyordum. Terry'i seviyordum, gerçekten. Ama anlıyorum ki sevgili gibi değil, onun arkadaşlığı çok özeldi, Carl. Seni neden sevdiğimi de anlıyorum, ona çok benziyorsun. Ve şimdi lütfen merak etme, Sonia'nın üzerine filan yürümeyeceğim. Tabii bir şartla. Bana Terry'den haber getireceksin? " Beni yanlış anlamayacağını bildiğim için rahat bir şekilde elimi onun elinin üstüne koyup okşamaya başladım. Benim arkadaşlığımın onda hissettirdiği değer kadar onun arkadaşlığı da bana aynı değerleri hissettiriyordu. Beni Terry'ye benzetmesi bile başlı başına bir olaydı. Hayatımda Terry kadar korumacı ve dürüst birine çok zor rastlardım. Neyse ki Roch da bu rastladıklarımdan bir tanesiydi. Varlığı, benim için gerçekten çok önemliydi. Konuyu kapatıp, onu daha fazla üzmeyecektim. Anlayışla gülümseyerek; " Peki. " dedim. " Söz veriyorum. " Yeniden aramızda derin bir sessizlik başlamıştı. İkimizin de o s*rtüğün başına gelecekleri düşündüğümüze yemin edebilirdim. Doğruydu, okuldaki en güçlü cadılardan biriydi. Özel eğitimler almıştı ama Rochelle'ın onun hakkından geleceğine emindim. O yapamasa bile ben okuyacaktım o cadının canına. Uzun bir nefes aldım. Artık normal, gündelik şeylere dönebilirdik. Gülümseyerek " Eee... " dedim. " Günün nasıl geçiyor? "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Melanie Lawrence
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Melanie Lawrence


Mesaj Sayısı : 1654
Mücadele Tarafı : Tarafsız.
Sihirsel Soy : Safkan.
Kayıt tarihi : 11/06/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Güneş Işıkları Left_bar_bleue100/100Güneş Işıkları Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
Güneş Işıkları Left_bar_bleue0/0Güneş Işıkları Empty_bar_bleue  (0/0)

Güneş Işıkları Empty
MesajKonu: Geri: Güneş Işıkları   Güneş Işıkları Icon_minitimePaz Şub. 07, 2010 4:14 pm

Bunlar benim için, çok... Zordu! Evet, işin bu kısmı yüreğimi öylesine ezmişti ki, Terry'nin adını duyduğumda bile kabuk bağlamış yaralarım tekrar açılıyordu. Üzgündüm... Onunla yaşayabileceğimiz şeyleri engellendiği için ise kızgındım. Ona en başından söylemiştim. Sonia'nın ona bir şans filan getirmeyeceği belirttiğimi sanıyordum. Ama Terry'nin gözü öylesine kör olmuştu ki, benim söylediklerimi anlamamıştı. Ve bana aşık olduğunu sandığı zamanlar da, aslında sadece kendini avutuyordu. Biz her zaman iyi arkadaşlar olmuştuk. İkimizi sevgili olarak hiç düşünmemiştim, çünkü ondan böyle bir şey beklememiştim. Sonia ile olan ilişkisin de bile ona tavsiyeler verirken, iki sene önce nasıl olupta sevgili gibi davranmıştık? Bunlar şu an gözüme saçmalıktan ibaret geliyordu, o zamanlar ise Terry'e aşıktım, değil mi? Ama o ne yapmıştı? O ne yapmıştı? Kendini Sonia'yı teslim ederken, beni bir kez olsun düşünmemiştir eminim ki. Tüm bunları hatırlamak bir kez daha yüreğimde garip bir sancıya sebep olsa da, aklıma Marcel'i getirerek rahatlamaya çalışıyordum. Artık ben, Marcel'e aşıktım, o kendisi nasıl Sonia'ya bıraktıysa, bende kendimi Marcel'a teslim etmiştim. Ve bu teslimiyetten öylesine memnundum ki, Javier'ın düşüncelerimi bile önemsemiyordum. Biliyorum ki, ben doğru olanı yapıyordum. Rochelle Lawrence'ın yapması gereken buydu. Marcel'ın olmak... Düşündüklerim yüzümü kızartırken, kendimi Carl'ın söylediklerine vermeye çalıştım. Aklımda o kadar ses vardı ki, Carl'ın söyledikleri bunların arasına karışıyor, ne söylendiğini anlamaya çalışırken kayboluyorlardı. Aklım ikiye bölünmüştü. Bir yaraf ilk aşkımın Terry olduğunu söylerken, diğer taraf ısrarla Marcel'ı savunuyordu. Bir de orta da duran Javier vardı ki, o iki tarafa da sıcak bakmıyordu. Düşüncelerimden kurtulabilirmişim gibi, başımı salladım. Hayır, bunların hepsi çok anlamsızdı. Şu an olduğum kişiye ihanet edemezdim, Terry bu okula dönse dahi. Beni bir kere yüz üstü bırakmış birine zaten geri dönemezdim de, aklımı karıştırmasına da izin vermemeliydim. Herşey güzel giderken, kalbimden geçen isimlerin beynime sızmasına izin veremezdim. Bu sadece dağılmak olurdu. Ve dağılmak, benim gibi biri için iyi bir şey değildi. Bir kaymak birası içerek herşeyi unutmaya çalışamazdım. Güçlü olmalıydım, daha güçlü... Geçmişi önüme katarak ilerleyemezdim hayat yolunda. Her geride kalana ağlayamazdım. Bu zayıflıktı; " Eh, peki o zaman, Carl. Sana güvendiğimi biliyorsun. " Sesimi olabildiğince neşeli tutmaya çalışırken, sıcak bir şekilde gülümsedim. Carl'ın pişman olmasını istemiyordum. Gerçekleri öğrenmek bazı şeyleri aydınlatıyordu işte. Bende karanlıkta kalmaktan sıkılmıştım zaten. Sadece o Sonia'nın acı çekmesini diliyordum. İhanetin bütün yüreğini damgalamasını ve bu damganın bir ömür boyu onun canını yakmasını... Carl, tekrar önemsiz konulara dönerken, bende rahat bir nefes aldım. Bu konu daha fazla konuşmayacaktım. " Javier'la kavga ettik. Bende ona denk gelmemek için buraya geldim. Biraz hava alırım diye düşünmüştüm. " dedim bende onun uyguladığı taktiği kopyalarak. Hayat her zaman adil olmuyordu. Adaletsizliklerle ise savaşmak gerekirdi. Bende aynısı yapıyordum. Karanlığa küfretmektense, bir mum yakmayı deniyordum. Olayda buydu ya zaten. Olmak ya da olmamak...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Güneş Işıkları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg ::  ||| Başlangıç :: RPG İçi-
Buraya geçin: