Claudine Delaoxn
Mesaj Sayısı : 64 Doğum tarihi : 23/02/94 Yaş : 30 Mücadele Tarafı : Inky Dark. Sihirsel Soy : Asil Kan Kayıt tarihi : 26/07/09
| Konu: Claudine Delaoxn Paz Tem. 26, 2009 8:15 pm | |
| - Spoiler:
İçinde bulunmadığım şu tartışma bile beynimi bulandırmaya yetmişti. Hayır bu hayal değildi. Hâlâ tartışıyorlardı. '' Hadi; ama kızlar. Az sonra tılsım dersine yetişmemiz gerekiyor. Bari ara verin. '' Ellerimi iki yana açmış, oluşan sesizliği anlamaya çalışıyordum. '' Bana öyle bakmayın. Tılsım dersine yorucu bir beyinle girilmez. Beyin hüçrelerim zıplıyor. '' Uzun bir süre birbirimize baktıktan sonra bitmek bilmeyen bir krize yakalandık. Hatta bir ara Hastane Kanadı'na bile gitmeyi düşündüm. Derin nefes alıp vererek kendime gelmeye başardığımda dersin başlamasına on dakika kaldığını fark ettim. Sınıfa en son giren olmaktan nefret ediyordum. Birden ciddileşmiş, az önceki matrak halimdan eser kalmamıştı üzerimde. Endişeli bir halde kitaplarımı nereye bıraktığımı hatırlamaya çalışmıştım. Camın önündeki masa... Koşup canım önüne gittim. Evet. Oradaydılar. Arkamı dönmüş kapıya doğru ilerlerken kızlar hâlâ gülüyordu. Bazen gerçekten cıvıtıyorlardı. Umursamadan ve savsak bir şekilde koridorlarda ilerlemeye başlamıştım.
Bu sabah yine binlerce günaydın demek zorunda kalacak gibi görünmüyordum. Koridorlar, oldukça boş ve sakindi. Bu pek alışık olmadığım bir durum olduğu için çok sıkılmıştım. Adımlarımı hızlandırıp bir an önce sınıfa varmayı diledim. En son gelen... En son gelen... En son gelen... Bu üç kelime sürekli beynimde yankılanıyordu. Sınıfa girdiğim an tüm bakışlar üzerimde toplanacaktı. Derse başlanmamış olsa bile anormal muhamelesi göremekten nefret ediyordum. Bunun hep böyle olması bana yaramış gibide görünmüyordu. Hâlâ derslere geç kalıyorum. Merdivenlere geldiğimde bir an için bu düşüncelerden sıyrılıp çıkmıştım. Kendi dünyama dönmem pek zaman almadı. Merdivenlerde dursamda bir şey düşünürken uçuyormuş gibi hissediyordum ve anlaşılmaz bir şekilde zaman çok çabuk geçiyordu. Üstelik hayal kurarken. Kendime geldiğimde çoktan üçüncü katta olduğumu fark ettim. Buraya ne zaman gelmiştim. Nasıl? Neyse... Artık bu geçmelere ve farkında olmamalara alışmıştım. Hafiften kalabalıklaşan koridorlar Hogwarts'ın canlanmaya başladığını anlatıyordu edeta. Sınıfın kapısına geldiğimde tam kapının yanındaki çatlak gözüme ilişti. Çok fazla göze benziyordu. Hem de çok... Durup incelemek istedim. Merak beynimi tam ele geçirmek üzereydi ki artık önümde duran kapıyı açıp içeri girmem gerektiğini hatırladım. Bununla sonra ilgilenmeyi aklıma yazdıktan sonra ahşap kapıyı aralayıp içeriye girdim.
Merlinin sakalı... Şok geçiriyor olmalıydım. Yada gözlerimde çok ilerlemiş bir bozukluk olmalıydı. Sınıf tamamen boş muydu yoksa ben mi yanlış görüyordum? Yo, hayır. Sınıf gerçekten boştu. Sadece yeni profösör ve ben vardım. Bu bir ilkti. Ne yapsaydım. Günlük felan yazmaya başlayıp bu günün tarihini ilk sınıfa giren kişi olarak mı kaydetseydim, bilemedim. Uzunca bir süre öylece durup boş sınıfa baktığımı fark edince çok utanmıştım. Hemen önlerde bir yere oturdum. İlk defa öne oturmuştum. Sanırım o gün tüm ilklerimi gerçekleştirme yolunda ilerliyordum. Bu boş sınıf olayı beni oldukça heyecanlandırmıştı. Geç kalmaktan bıkmış ve dersimi almış mıydım? Galiba. Sınıfın birden dolduğunu fark etmedim. Bir süre sonra tüm sıralar doldu. Derse başlamak için sabırsızlanıyordum. İnanın nedenini bende bilmiyorum. Profösörün, hızlı konuşması ilk ilgimi çeken şeydi. Hızlı; fakat tane tane.... İnsanın beynini yormaktan çok okşuyor gibiydi. Bizim kızların Bayan Unique'den konuşma dersi alması gerekiyordu. Birde ayakkabılarının çıkarttığı ses yok mu? Orkestra tamamlanmıştı. Ritmi bozuk bir diyafram açıcıya benziyordu. Ne komik ama... Aslında bu sesi küçüklüğümden beri sevmişimdir. Tabi bir yere kadar. Bir süre sonra beyni tırmalamaya başlıyor. Kuzenlerimle buna ne kadar dayanacağımı test etmiştik. Berbat bir şeydi. Bunu yaptıktan sonra uzun bir süre topuklu ayakkabı sesi duymak istemedim; ama sanırım buna katlanabilirdim. Ooo, yoo! Nutuk tutan profösörlerden hiç hoşlanmam. Neyse ki bu kısa bir nutuk olmuştu. İlk dersten ödev vermeyen tek profösördü. Şaşırmıştım. Birden önüme gelip '' Bu sıradan başlayalım. '' demesi beni şaşırtmıştı. Olay dışı hissettim. Ne olduğunu anlamam bir saniyemi almıştı. Hemen konuşmaya başladım. '' Adım; Claudine Delaoxn. Iıı.. Muggle doğumluyum! '' Cümlemi bitirdiğimde sınıftakilerin bazıları bir şeyler mırıldandı. Gözlerimi devirerek devam ettim. '' Aslında bununla gurur duyuyorum. Safkanlar... Yani onarın genlerinde zaten büyücülük var. Ama ben aykırı bir yapıya sahibim. Onlar istenmeselerde büyücü oluyorlar. Bense, özel olarak istendim. Yetenek meselesi.Ailemdeki tek büyücüyüm. Bu da benim farkım. Halimden çok memnunum. Sizi tanıdığımada memnunum, Bayan Unique. '' Kendimi beğenmiş bir gülümsemeyle cümlelerimi sonlandırıp yerime oturmuştum. Sanırım bazıları ağzının payını almıştı.
Uzun süren tanışma faslında gerçekten farklı konuşmalar olmuştu. Konuşmamı eleştirenler bile... Umursamadan sonunu bekledim. İlk konuşan ve ilk kurtulan olmuştum. İlk kurtulan olmak güzel. Evet; ama beklemek... Bunun için aynı şeyi söyleyemem. Kahvaltı yapmadığıma pişman oldum bir an. Karnım deli gibi bağırıyordu. Bir şeyler yemem gerekiyordu. Bunları düşünürken nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde kalabalık koridorlarda buldum kendimi. Yine...
- Spoiler:
Bodies do not stop, A deafening music, Free, full cups, Feel that? Yes! To capture all the excitement of the body, Drop yourself into rhythm...
Nasıl bir son getireyim diye düşünürken bir şeyin beni kolumdan yakalayıp çekiştirdiğini fark ettim. Bu yirmi üçüncü bestemdi. Burada dumuş beni çekiştiren kişiye engel olmaya çalışırken alakasız şeyler düşünmek tamda bana göre bir davranıştı. '' Hadi Lau. Öğle yemeğinde pasta savaşı olacağını duyduk. Biz orada olmazsak olmaz değil mi? '' Pasta savaşı mı? Harika! Heyecandan, istem dışı bir şekilde gözlerimin pörtlediğini va ağzımın beş karış açıldığını hissedebiliyordum. Suratıma yediğim tokat beni kendime getirmişti. '' Aaaa...! Hadi gidelim. '' Şimdi sesim tüm koridolarda yankılanıyordu. Birden tüm okulun durmuş bana baktığını hisseder gibi oldum. Belkide öyle olmuştur. Kimin umrunda. Hep baraber, koşarak Büyük Salon'a giden yolda ilerlemeye başladık. Kahkahalarımız koridorları inletiyordu. '' Kevin'ın tam suratının ortasına bütün bir pasta yapıştıracağım! ''
Hayal kırıklığı. Bundan gerçekten nefret ediyorum. Gerçekten öfkelenmiştim. Elimi yumruk yaparak sordum. '' Eby! Pasta savaşı olduğunu kimden duydun? '' Sinirden kızardığımı hissedebiliyordum. Bakışlarım salonu tararken sorduğum sorunun cevabunu almadan bunu söyleyenin kim olduğunu anlamıştım. Tessa! Slytherin masasının önünde durmuş, yanındaki iki salakla birlikte, kahkaha atarak bizi isliyorlardı. Onlara doğru öfkeli bir şekilde ilerlerken sağ tarafımdaki çilekli pasta dikkatimi çekti. O çilekler Tessa'nın güzel saçlarının üzerinde oldukça güzel görünecekti. Hâlâ onlara doğru ilerliyordum; fakat bu sefer kocaman bir çilekli pasta ile. Biraz tedirgin olsalarda tepki vermemeleri beni şaşırtmıştı. Fırsat vermeden işi bitirmeyi düşünüyordum. '' Pasta savaşı olduğunu duyduk. Sanırım başlatmak için bizi beklediniz. İşte buradayız. Başlayalım mı? '' Birden elimdeki koca pastayı Tessanın suratına yapıştırdım. Attığı tiz çığlık beynimi tırmalamıştı. Şimdi ise salondaki çoğu kişinin kahkaha attığını işitiyordum. Üzerindeki pasta parçalarından birini alıp ağzıma attım. '' Hmm... Tessalı ve çilekli pasta. Oldukça iyi. Belki olmayan zekan nedeniyle işsiz kalırsan bir pasta dükkanı açabilirsin. '' Kıza bir göz kırptıktan sonra arkama bile bakmadan salondan ayrılmıştım. Bu hayatımda ki yaptığım en iyi pasta savaşıydı. En azından hâlâ temizdim.
Kızlardan ayrılmış, Kehanet Dersi'ne yetişmek için merdivenleri çıkmaya koyulmuştum. Koridorlar öğrencilerle kaynıyordu. Tanıdık bir çok kişi vardı; fakat bende selam verecek dikkat yoktu. Hiç konuşmadan ilerlemeye devam ettim. Ne saçmalık. Kapalı kapıdan açıkmışcasına geçmeye çalışmıştım. Bu gerçekten acıtmıştı. Başımı ovalarken bir yandan da kapıyı araladım. Profösör yoktu. En azından son gelen olmamıştım. Bulduğum boş orta sıralardan birine oturdum ve sınıfı incelemeye koyuldum. Şömine gerçekten ısıtıcıydı. Şimdi şömine ateşine dalmış, profösörün gelmesini bekliyordu.
| |
|
Prudencia Léac
Mesaj Sayısı : 460 Kayıt tarihi : 23/05/09
| Konu: Geri: Claudine Delaoxn Paz Tem. 26, 2009 10:14 pm | |
| Birinci rp'yi kesinlikle çok sevdim. Anlatım harika betimlemeler ise hoş. Puanın:100 | |
|