Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Elysées Mischa Cartier

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Elysées Mischa Cartier

Elysées Mischa Cartier


Mesaj Sayısı : 4
Kayıt tarihi : 25/06/09

Elysées Mischa Cartier Empty
MesajKonu: Elysées Mischa Cartier   Elysées Mischa Cartier Icon_minitimePerş. Haz. 25, 2009 8:25 pm

Hissizlik…Kendimi koca bir boşluğun içinde süzülüyormuş gibi hissediyordum. Tek hissettiğim hiçlikti. Bulunduğum mekan,evim dediğim yer bile umurumda değildi. Mavi gözlerimdeki tek merak,oydu. Daha kendimi bile alıştıramadığım,beynime ağrıların aniden saplanmasına neden olan bu düşünceye ayak uydurmamı bekliyorlardı benden. O kadar güçlü müydüm? Hayat niye bu kadar acımasız olmak zorundaydı? Söylenenleri,anlatılanları hiçe sayıp devam edebilir miydim? Hiç sanmıyordum. Kendime yeni bir kardeş bile istemiyorken nereden çıkmıştı bu üvey kardeş mevzusu. İstemiyordum. O bana hiçbir zaman yakın olamazdı ki. Hayatımı bir anda alt üst eden bir kıza nasıl yakın davranabilirdim? Anlamıyorlardı,anlamayacaklardı…

Beni nasıl dipsiz bir kuyuya ittiklerinin farkında değillerdi. Babamın bu duruma alışması gerektiğinin farkındaydım. O,onun kızıydı. Peki ya annem? Her zaman bildiğini okuyan,başına dik anneme ne olmuştu? Nasıl kabullenmişti bu durumu? Babama tekmeyi basması gerekmez miydi? Keşke öyle olsaydı. Çok kızgındım babama. Kalın,itaatkar sesi bile bende en ufak etki uyandırmıyordu artık. Bizi bu duruma düşüren o değil miydi? Annemin,babamın ikinci eşi olduğunu biliyordum ve bu yadırgadığım bir şey olmamıştı hiç. Fakat onu kabul edemezdim. Arkadaşlarım duyduklarında neler düşüneceklerdi? İğrenç bir ucubeyle kardeş olduğum gerçeği onları rahatsız eder miydi?

Kime benziyordu o? Birbirimize benziyor muyduk? Babam,nedense ona pek bir düşkündü ve hep onun kendisine benzediğini söylerdi. Bunu düşündükçe içim öyle rahatlıyordu ki…Neden mi? Babamdan aldığım sadece mavi,iri ve tuhaf bir şekilde ışıldayan gözlerimdi. Sarı saçlarım,beyaz tenim,zarif ellerim ve narin duruşum… Hepsi annemdendi onların.

Annemin,kendisininkinin minyatürü olan ellerime dokununca kendime geldim. Sıcak dokunuşu biraz olsun bana cesaret vermişti. Benimkine nazaran küçük,ela gözlerine baktım. Endişe vardı gözlerinde. Görebiliyordum… Ya da sezebiliyordum. Annemin hissettiklerini anlamakta hiç zorluk çekmemiştim. Şimdi de çekmiyordum.

“Güçlü olmalısın hayatım.”

Bu kadın neden bahsediyordu? Niye babama destek oluyordu. Başımı aniden yere eğdim ve sol elimi sıkı bir yumruk haline getirdim. Her an patlayabilirdim. İçimdekileri döküp,ufak bir çocuk gibi ağlayabilirdim. Annemi kırmak istemiyordum.

“Ne için anne?”

Bana sertçe bir bakış attı. Her zamanki “saçmalamayı kes “ bakışıydı bu. Uzun bir iç çektim ve etrafımdakileri incelemeye başladım. Birbiri ardına uzanan merdivenler,hareket eden adam ve kadınlardan oluşan aşina tablolar… Geçen sene ne ilgi çekici gelirdi bana. Şimdi ise hiçbir şey ifade etmiyorlardı benim için. Boş gözlerle bakıyordum etrafa. İtiraf etmeliydim,kapana sıkışmıştım. Kurtulmak istiyordum. Birinin elimden tutup beni buradan çıkarmasını bekliyordum. Kendi içimden… Hiçsizliğe kaymış düşüncelerimden...

“Benden ona kardeşimmiş gibi davranmamı beklemeyin. Çünkü onu sevmiyorum. Birçok konuda olgun davranmam sizi yanıltmasın. Hala bu duruma alışabilmiş değilim. Anne,o bir ucu-…"

“Şşş…”

Ucube… Tam bu sözü sarf ederken annem tarafından susturuldum. Saçlarımın rengine uygun,düzgün kaşlarım aniden birbirine yaklaştı. Kontrol edemiyordum kendimi. Yine başa dönüyorduk. Tüm bu zırvalıkları dinlemek istemiyordum artık. Beni rahat bırakmaları gerekirdi. Kendi dünyamda mutluydum ben. Kendi dünyamı hatırlıyordum. Anılar ufak ufak süzülüyordu aklımdan. Eğlencenin doruğuna vardığım anlar…Ve arkadaşlarım. Şimdi o karşıma birden çıkmış babamı istiyordu. Bencil bir kızdım ben,paylaşmayı sevmezdim. Ona ne kadar kızgın olsam da o benimdi. Bizim asla olmadı,olmayacaktı…Onu elimden almasına izin vermeyecektim. Aniden hırsla sarsıldım. İçimde tuhaf bir ürperti hissediyordum. Onu mahvetmek istiyordum. Anne dediğim inanılmaz yüz hatlarına sahip bu kadın endişeyle bana baktı. Kendimi toparladım ve pembe dudaklarımı zoraki bir şekilde gerdim. Gülümsemeye çalıştım.

“Babam nerede? Geç kalmama sebep o değil miydi? Sanırım beni bunun için cezalandırmaları gerekecek.”

“Creissant ile beraber tatlım.”

Gülümsememi biraz daha kuvvetlendirmek istercesine kendimi zorladım. Kafamı çevirdiğim de pencerenin camındaki yansıma kendimi aptal gibi hissetmeme neden oldu. Neden zorluyordum ki kendimi. Kim benim gibi hissediyordu ki? Niye onlar benden vazgeçmişken,ben kendim gibi davranmaktan sırf onlar için vazgeçiyordum. Bıraktım kendimi aniden merdivenlerin soğuk taşlarına. Tatilim mahvolmuştu,Hogwarts’tan nefret ediyordum,bana bunları yaşattığı için ondan nefret ediyordum. Tutamadım kendimi. Üzerimde taşımaktan büyük gurur duyduğum mavi cüppeme aktı göz yaşlarım. Usulca ıslattı pembe yanaklarımı. Annem ise ne olduğunu anlamamıştı. Yanaklarımdan yaşları tuvale fırçayı dokundururmuş gibi narince sildi. Ufak çenemden tutup yüzümü ışığa doğru çevirdi. Islak gözlerimin ışıltısına bir süre baktı.Artık gitmelisin dercesine kocaman bavulu elime tutuşturdu. Belli ki o da bu duruma artık dayanamıyordu. Belki de yanlış bir şey yapacağından korkuyordu. Belki de o da nefret ediyordu ondan. Vazgeçmeliydi artık rol yapmaktan. Tuvale dokundurduğu fırçayla çizdiği gibi çizemezdi ya sonsuza kadar ifadelerini. Ama anlamı yoktu. Artık vazgeçemezdi. Ben de vazgeçemezdim. Her seçiş bir vazgeçişti…

“Seni seviyorum.”

“Ben de seni anne.”

Sesimin titremesi umurumda değildi. Acizliğim beni korkutmuyordu annemin yanındayken. Sarı saçlarımın ön kısmından aldığım bir tutamı geriye doğru attım.Pencereden sıza ışık artık tümüyle yüzümü yalıyordu. Hissedebiliyordum… İçimdeki gücü hissediyordum. Ben hiçbir zaman aciz,hastalıklı bir kız olmamıştım. Olmayacaktım. Bavulumu sıkıca kavradım. Dengemi tam anlamıyla bulmuşken –bu biraz zor olmuştu- ayağa kalktım. Beni baştan aşağı süzen anneme hafifçe gülümsedim. Zarifçe elimi kaldırıp,ona doğru salladım. Sırtımı dönüp merdivenlerde sakin bir şekilde ilerlemeye başladım. Onun yerine arkadaşlarımı ve yepyeni bir yılı düşünmek için çabaladım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Melanie Lawrence
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Melanie Lawrence


Mesaj Sayısı : 1654
Mücadele Tarafı : Tarafsız.
Sihirsel Soy : Safkan.
Kayıt tarihi : 11/06/09

Bilgiler
Quidditch Mevkiî:
Rpg Puanı:
Elysées Mischa Cartier Left_bar_bleue100/100Elysées Mischa Cartier Empty_bar_bleue  (100/100)
Düello Gücü:
Elysées Mischa Cartier Left_bar_bleue0/0Elysées Mischa Cartier Empty_bar_bleue  (0/0)

Elysées Mischa Cartier Empty
MesajKonu: Geri: Elysées Mischa Cartier   Elysées Mischa Cartier Icon_minitimePerş. Haz. 25, 2009 8:27 pm

Sanırım... İlk puanınız geçerli. Yani, 85.
Yalnış biliyor olabilirim, diye başlığı kilitlemeyeceğim.
Herhangi bir admin başlığa baktığında gerekeni yapar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Elysées Mischa Cartier Empty
MesajKonu: Geri: Elysées Mischa Cartier   Elysées Mischa Cartier Icon_minitimePerş. Haz. 25, 2009 8:28 pm

İlk puanınız geçerlidir. Derslere başvurarak puanınızı artırabilirsiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Elysées Mischa Cartier
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg ::  ||| Başlangıç :: RPG İçi-
Buraya geçin: