5. Sınıflar ~ Bitkibilim Dersi

Güneş batmasına yakın bitkibilim seralarının son kontrolleri, profesör tarafından yapılır.Her bir saksı ve içinde bulunan bitkiler incelenir.Bir numaralı seraya geldiğinde beşinci sınıflara anlatmak üzere olunan konu iyice gözden geçirilir.Yavaş yavaş toplanan öğrenciler, profesörün sayımıyla , sıraya göre oturtulur.Artık iyice batan gübeşin ışıklarını çekmesiyle bitkibilim seraları iyice soğumuştur.Öğrenciler ders cüppelerini sırtına atmaya çalışırken, profesör dikkatlerini kendisine çekilmesine sebep olacak uyarılar yapmaktadır.

Kavanoz şeklindeki saksıların içini süssüz kılan " Böcek Yiyen Bitki " ince uzun dişleriyle tüm öğrencilerin korkmasına sebep olmaktadır.Geniş tavanı ve toprak kokan havasıyla pekte iç açıcı olmayan sera, profesör tarafından yapılan muhteşem bir büyü ile olduğundan daha farklı kılınır.Taş zemin üzerine kurulu olan parşömenlerin ipi, öğrenciler tarafından meraklı gözlerle açılır ve görünen manzara pekte iç açıcı değildir.Birbirinden ürkütücü uygulamalar meraklı gözlerin, korkuyla bakmasına sebep olmuştur.Artık hazır duruma gelindiğini anlayan profesör asasıyla loş ışıkların dahada parlamasına sebep olacak bir büyü yapar.Artık etraf iyice aydınlanmıştır.Üzerinde " Böcek Yiyen Bitki " yazısı olan büyük parşömen öğrencilerin görebileceği boyutta ve hizada karşıya asılmıştır.

Sıkıcı olmayan bir edayla anlatılan ders, öğrencilerin uygulamaya geçmesiyle daha da hareketlenmesine sebep olmuştur.Kız öğrencilerin çığlıkları ortamın gerilmesine sebep olsa da, erkek öğrencilerin onlara bakarak attığı kahkahalar , kızların utanmasına neden olmuştur.Nithekim sorunsuz anlatılan dersin bitiminde profesör , verilen ödevin kısaca özetini yaparak bitkibilim bir numaralı serasından ayrılmıştır.

* Böcek Yiyen Bitki: Bataklık ve asitli gibi besinden yoksun topraklarda yetişen bu bitkiler, zamanla besinleri toprak dışından temin etmek üzere evrime uğramışlardır. Bunun için oldukça dahiane böcek yakalama yöntemleri geliştirmişlerdir.

Gözlerini açtığında içeri de yoğun ve bunaltıcı bir sıcaklık vardı. Yorganını üzerinden nasıl atacağını bilemedi. Saçları sırılsıklam olmuştu. Yatağından kollarını iki yana açarak doğruldu ve ayağa kalktı. İçerisi çok havasızdı. Tüm pencereler kapalıydı. Hogwarts bahçesine bakan pencereye doğru yöneldi ve pencere kolundan tutarak kendine doğru çekti. Dışarıdan temiz hava aldı ve perdeyi pencerenin üzerini kapatacak şekilde koyarak lavaboya yöneldi. Elini yüzünü buz gibi su ile yıkadıktan sonra kendini iyi hissetmişti. Saçlarının ıslaklığı da az da olsa kuruyordu. Akşam saatlerin de Bitkibilim dersi vardı. Yüzünde bir an için bir tebessüm oluştu ve dolabına yöneldi. Dolabının sağ kapağını kendine doğru çekerek açtı ve içinden giysilerini alarak tekrardan kapattı. Bir kaç dakika sonra üzerini giyinmişti. Ardından aynanın karşısına geçerek başını geriye doğru yasladı ve iki eli ile birlikte saçlarını geriye sarkıttı. Saçlarının ıslaklığı biraz olsun gittikten sonra eline tarağı alarak onları nazik bir şekilde taradı ve şekil verdi. Hazır olmuştu fakat dersin başlamasına daha vardı. Bitki bilim dersi akşam saatlerinde başlayacağı için şuan da hazır olması biraz erkendi. Daha karnını doyurmadığını fark etti aynanın karşısından ayrıldı. Aklın da ders kitaplarını alıp da gitmek geçiyordu. Çünkü şimdi karnını doyurmaya aşağıya inecekti. Daha sonra ders vaktine kadar dışarı da gezmeyi planlıyordu. Tabi zamanı kalırsa. Sonra ders vakti gelince de oradan hemen seraya geçebilirdi. Bir iki kitap ona ağırlık yapmazdı. Ders kitaplarını alarak yatakhaneden çıktı ve Mutfağa doğru yol aldı. Az sonra mutfağa ulaşmıştı. İçeriye girdiğin de bazı arkadaşları ile karşılaşmıştı. Onlara gülümseyerek selam verdi ve boş bir yere oturdu. Kitaplarını güvenli bir yere koyduktan sonra masa da olanları yemeye başladı. Karnı iyice acıkmıştı. Bilip bilmeyen iki aydan beri yemek yemiyor sanırdı. Utanç verici bir durum olsa da yemeğine devam etti. Öğlen kalktığı için bu onun için öğlen yemeği olmuştu. Dersin başlamasına bir saat vardı. Tabii havanın kararmasına da. Karnını iyice doyurmuştu Jasmine. Doyduğunu hissettiğin de önünde tabağı ileriye doğru iterek geriye yaslandı. Arkadaşlarına göz attığın da aralarında konuşuyorlardı. Sanki Jasmine yokmuş gibi davranıyorlardı. Bu biraz tuhafına gitmişti. Neden öyle davrandıkları hakkında hiç bir fikri yoktu. Jasmine ardından bir su içerek masadan kalktı ve koridorda yürümeye başladı. Önünde küçük çocuklar saçma sapan hareketler yapıyordu. Kimiler Jasmine'ye dokunuyor kimileri de onu itekliyordu. Ne kadar aptallardı. Jasmine onları aldırmak istemese de onlar inadına üzerine doğru geliyorlardı. Dayanamayıp küçük çocuklara bakarak bağırdı.

'' Aptal ufaklıklar siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz? ''
'' Ne yapıyormuşuz salak şey? ''
'' Ne! Salak mı dedin sen bana şimdi? ''
'' Kulakların ağır işitiyor her halde. ''

Ufaklıklar sinir bozucu bir şekilde gülüyorlardı. Şimdi onları güzelce benzetmek istiyordu. Kendini zor tutuyordu. Çok sinirlenmişti. Sinirden yüzü kıpkırmızı olmuştu. Şimdi orda onlara bir şey yapsa müdireler veya profesörler ona kızacaktı onun başı yanacaktı. En iyisi oradan sinirli bir şekilde uzaklaşmaktı. Onların çocukluğuna vererek sinirli bir şekilde onlara baktı ve koridordan uzaklaştı. İçinden söylenmeden edemedi.

'' Tövbe tövbe! Bu çocukların hiç büyüklerine saygısı kalmamış. ''

Olaydan sonra hiçbir şey yapmak içinden gelmiyordu. Zaten dersin başlamasına da yarım saat kalmıştı. Bu zamandan sonra gezse derse geç kalabilirdi. Adımlarını seraya doğru yöneltti. Okuldan çıkarak bahçeye ulaştı. Bitkibilim serasına bir kaç adım almıştı. Bahçede yürürken karşısın da tam da güneş batıyordu. Çok güzel görünüyordu. Gözlerini batan güneşten alamayarak yürümeye başladı. Kendini adeta kaptırmış olsa gerek seraya geldiğinin farkına bile varmamıştı. Seranın kapısına çarptığın da anlamıştı. Kendine gülmeden edemedi. Dersliğe girdiğin de güneş tamamen batmış, ortam kararmaya mehilliydi. Seraya girdiğin de profesör herkesi bir sıraya dizdi ve herkesin yerini bulmasına yardımcı oldu. Çeşitli düzenlemelerden sonra profesör dersine geçti. O gün anlatacağı konu Böcek yiyen olduğunu öğrendiğin de yüzünde korku belirmişti. Bu konuyu bilmiyordu fakat bilmekte istemiyordu. O bitkiler insanların yüzüne ne kadar korkutucu bir şekilde bakıyorlardı. Çığlık atamadan duramadı. Kızların çığlıklarında bazı erkek öğrenciler onlara anlamsızca gülüyorlardı. Jasmine biraz da olsa utanmıştı. Çığlık atmamak için kendini tutması gerekiyordu. Profesör herkesin dinlediğini umunca konuyu biraz da olsa anlattı. Dersin sonlarına yaklaştığında ödev verdiği Böcek yiyen bitkinin kısa bir tanımını yaptıktan sonra herkesin anladığını umarak dersi bitirdi. Jasmine az da olsa anlamıştı. Dersi bitirdiğini duyunca dersin biraz hızlı geçtiğini hissetmişti. Ama biraz da sevinmişti. Kitaplarını kolunun arasına aldı ve seradan uzaklaşarak bahçede biraz yürüdü ve yatakhaneye gitti.