Aslında dersleri sevmeme rağmen,bu gün içimden hiç derse girmek gelmiyordu.Tek istediğim güneş ışıkları altında oturup gözlerimi kapatarak hayallere dalmaktı.Fakat Biçim Değiştirme dersim vardı ve 3 yıl boyunca iyi notlarla atlattığım bu dersi,bu sene batırmak istemiyordum.
Kitaplarımı aldım ve yola koyuldum.Dersliğe girdiğimde,hemen hemen dolmuştu.Boş bir yer bulup oturdum ve profesörü beklemeye başladım.Sınıf tamamen dolduğunda,Profesör içeri girdi.3 senedir aynı profesörle ders işliyorlardı,3 senedir profesör sanki onları tanımıyormuşcasına içeri giriyordu.Ne gereği vardı ki?
Profesör dersi anlatmaya başladı.Tavşan heykelini tavşana çevirecektik.Aslında pek hoşuma gitmemişti.Her zaman derslere kusur bulurdum,buna da bulmuştum.Tavşan heykelini tavşana çevirmek çok doğaldı,ama tavşan heykelini kartala falan çevirsek daha ilginç olabilirdi.Kendi kendimle kavga ediyordum.
Saçmalamaya kendimi kaptırdığım sırada,Profesör'ün öksürmesini duydum.Daldığımı görmüş olmalıydı.Hemen silkindim ve dikkatimi derse vermeye çalıştım.Önümüzde,bahsi geçen tavşan heykelleri belirmişti.Acaba,büyü işe yararsa,profesör tavşanları götürmemize izin verir miydi? Evcil hayvan olarak? Tekrar kendimi düşüncelerimden çektim ve dersi izlemeye devam ettim.
Heykelleri,tavşana çevirmek için gerekli olan büyü,"Lapifors" adlı büyüydü.Büyünün adı garipti aslında."Lapifors" kelimesi,bende değişik bir etki bırakmıştı.Asamı çıkarttım,dikkatimi önümdeki tavşana ve bu zorlayıcı büyüye verdim.Bu sefer,haykırmak yerine,daha asil olduğunu düşündüğüm bir şekilde fısıldadım:
"Lapifors..."
Olmuşmuydu,bilmiyordum.O sırada kuzenim Claudia'nın sesini duydum.Onun büyüyü yapışını izledim,sonra da yanına gittim ve derslikten beraber çıktık.