Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 2.Sınıflar / 1.Ders

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




2.Sınıflar / 1.Ders Empty
MesajKonu: 2.Sınıflar / 1.Ders   2.Sınıflar / 1.Ders Icon_minitimeC.tesi Mayıs 30, 2009 2:09 pm

Güneş olmasına rağmen soğuk bir hava hakim. Dersliğin yarısı dolu. Profesör içeri giriyor. Masasının etrafında bir kaç kez dönüyor. Derslikteki öğrencileri süzüyor. Bulutsular ve oluşumlarından bahsediyor. Ertesi ders için verilen ödev bir yıldız haritası bulmak.

*Gezegenimsi / bulutsu, başlangıç kütlesi sekiz Güneş kütlesinden az olan bir yıldızın hafif patlama, kırmızı dev yıldızlarının dış katmanlarını atması, sonucunda oluşan gaz bulutuna verilen isimdir. Yıldızın geçirdiği değişim sonucu yıldızlararası ortama attığı dış katmanları, yani atmosferinden oluşur.

Not" Ro'larınızın sonuna mutlaka yıldız Haritasını eklemelisiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Summer Calypso Black

Summer Calypso Black


Mesaj Sayısı : 111
Doğum tarihi : 28/08/89
Yaş : 34
Mücadele Tarafı : Henüz belirlemedi...
Sihirsel Soy : Muggle doğumlu ama nedense annesinin bir cadı olduğunu düşünüyor xD
Kayıt tarihi : 17/06/09

2.Sınıflar / 1.Ders Empty
MesajKonu: Geri: 2.Sınıflar / 1.Ders   2.Sınıflar / 1.Ders Icon_minitimeC.tesi Ağus. 01, 2009 4:07 am

Saçlarımı savuran bu incecik hava tabakasının nasıl olup da bu kadar dondurucu olabileceğini düşünerek, hızlı adımlarla Hogwarts bahçesinde yürüyorum. Belki de biraz koşmak daha yararlı olur ısınmak için ama buna da hiç halim yok. Yüzüme çarpan soğuk havanın yüzümü tıpkı güneşin yaptığı gibi kızartacağını yalnız bu kez bronzlaşmak yerine çatlamış bir cilt sahibi olacağımı biliyorum. Kış güneşine aldanıp yüzümü ve ellerimi sıcak tutacak önlemler almadığım için kendime kızmaktan başka elimden bir şey gelmiyor. Bari ders kitabımı bir sırt çantasına koysaydım elimde taşımak yerine diye düşünüyorum. Daha dışarı adım atmadan bu kadar çok hata yapmak, bugünden korkmama yol açıyor biraz. Kendine gel diyorum gülümseyerek, bir Gryffindor’lu yeni günün getirdiklerinden korkmaz. Evet, korkmuyorum; hayatın bana getireceği iyi, kötü, sıkıcı, yorucu ne varsa yaşamaya hazırım ama yine de bir atkı ve bir eldiven hiç fena olmazdı demekten kendimi alamıyorum.
Bir an hiç bitmeyecekmiş gibi gelen yürüyüşümün ardından nihayet kulelerdeyim. Astronomi kulesi dışarıdan mitoloji kulesine çok benziyor; onun biraz daha büyük hali gibi ve ikisinin de üstleri açık. Bu ayazlı havada dersliğin bir şekilde yalıtılmış ve ısıtılmış olmasını umuyorum; vücut ısımın normale çıkabilmesi için bu şart. Koşar adımlarla kule merdivenlerinden çıkıyorum, neyse ki burası dışarısından daha ılık ama istediğim sıcaklıkta olmadığı da kesin. Sonunda dersliğimi buluyorum, henüz birkaç Hufflepuff’lı ve bir de Gryffindor’lu yerlerini almışlar, ders başlamasına çok olmalı diye tahmin ediyorum.
Kendime uygun bir sıra bulup oturduğumda açık tavanlı sınıfımdan gökyüzünü seyrediyorum, pek kayda değer bir şey yok. Biraz önce beni gafil avlamış olan altın sarısı yuvarlak, sahtekar bir ışıltıyla parlıyor, ona bulutsuz ama yine de berrak olmayan bir gökyüzü eşlik ediyor. Geçen sene, bahar mevsiminin tüm sıcaklığıyla hissedildiği ve giderek uzayan gecelerde astronomi dersi olduğu zamanki keyfimi hatırlıyorum. Tek yaptığımızın uzanıp gökyüzüne bakmak olduğu o saatlerin, içimdeki astronomi merakına ve sevgisine temel oluşturduğunu düşünüyorum. Daha sonra aklıma, teorik bilgiler ve tanımlarla dolu ilk ders geliyor; parşömenleri doldururken astronomiye de bir cadı olmaya da lanet okuduğumu anımsayıp gülüyorum… Dersi gece değil de gün içinde yaptığımız için bugün de teorik olacağını düşünüyorum, bu biraz canımı sıkıyor. Oysa dakikalarca gökyüzüne bakıp, ilk önce gerçekten bir şeyler anlamaya çalışmanın ve daha sonra başaramayınca boş vaktin tadını çıkarmanın ne kadar güzel olduğunu biliyorum. Değiştirebileceğim bir şey olmadığından yazı yazmak üzere parşömenimi, tüy kalemimi ve gerektiğinde başvuracağım ders kitabımı masanın üzerine hazır bırakıyorum.

Bir süre sonra Profesör sınıfa geliyor, sınıf tümüyle mevcut değil; Profesör, belki de diğerlerini beklediğinden bir süre derse başlamıyor. Masasının etrafında dolaşıp önce sınıfı sonra da bizleri tek tek süzüyor. Ben de merakla onu izlediğim için göz göze geldiğimizde biraz heyecanlanıyorum. Birkaç öğrencinin daha gelmesiyle birlikte Profesör daha fazla vakit kaybetmeden derse geçiyor. Tahminlerimin doğruluğunu birkaç cümle sonra tam olarak anlıyorum. Bugünün konusu bulutsular ve oluşumları. Profesörün belki yıllardır sürekli tekrarladığı bu bilgileri yinelemekten sıkılıp sıkılmadığını merak ediyorum parşömenime notlar alırken.
“ Bulutsu, başlangıç kütlesi sekiz Güneş kütlesinden az olan bir yıldızın hafif patlama, kırmızı dev yıldızlarının dış katmanlarını atması, sonucunda oluşan gaz bulutuna verilen isimdir. Yıldızın geçirdiği değişim sonucu yıldızlararası ortama attığı dış katmanları, yani atmosferinden oluşur.
Bulutsu, yapısında yıldızlar bulundurur ve bu yıldızların ışığıyla görünür hale gelirler.Bulutsular yıldız dönüşümünün ilk aşamasıdır.
Bulutsu terimi önceden yıldızlar gibi noktasal olmayan tüm bulut benzeri cisimler için kullanılırdı.Örneğin Andromeda Galaksisi galaksiler keşfedilmeden önce Andromeda Bulutsusu olarak geçerdi." Profesör bulutsular hakkında bilgiler vermeye devam ederken, kulağıma anlamlı gelen son cümlenin bulutsuların diğer bir adlarının “nebula” oluşu ve oluşma şekillerine göre isimler verildiği bilgilerini içeren bir cümle olduğunu fark ediyorum. Astronomide galaksiler, kozmik ışınlar, yıldız takımları varken bulutsuların biraz sıkıcı kaldığını düşünüyorum. İstememe rağmen aklımı derse tam olarak veremiyorum, Profesörün beni fark etmeyeceğini umarak gökyüzüne bakarken, elim normalde ders notlarını yazmam gereken boşluğa farklı farklı yıldız desenleri çizmekle ilgileniyor. Bu pervasızlığı kendime yakıştıramıyorum; dersler Hogwarts’ta belki de tek var olma alanımken bu yaptığım aslında çok sorumsuzca ama kendimi çok da zorlamak istemiyorum.
Profesör, beni vicdanımla daha fazla baş başa bırakmamak istercesine dersi bitiriyor. Gelecek ders için ödevimizin bir yıldız haritası bulmak olduğunu söyleyerek derslikten çıkıyor. Profesörün çıkışıyla birlikte aceleyle eşyalarını toplayıp çıkan veya derin bir uyuklama halinden çıkıp dersin bittiğini anlayan dönem arkadaşlarıma bakıyorum. Hepsine öyle yabancıyım ki bunu düşünmek beni ani bir şoka sokuyor. İsterikli bir havaya bürünmek istemediğim için hemen aklıma ödevin bir yıldız haritası oluşunu getiriyorum. Nihayet eğlenceli bir şeyler işleyeceğimizi hayal edip kaçmak üzere olan keyfimi yakalıyorum. Neşemi, moralimi hep korumalıyım çünkü ne yazık ki üzgün olduğumda etrafımda beni teselli edecek dostlar olmayacağını biliyorum. Bunun bir gün değişeceğini ummaktan başka çare olmadığını söylesem de öyle olmadığını biliyorum. İnsanlarla kaynaşmak, tanışmak konusundaki bu tembelliğim şu andaki durumuma sebep oluyor. Yeni yeni gelen keyfimi tekrar kaçırmamak üzere iç sesimi susturuyorum.
Artık derslikte kimse yok; bu kadar ıssızlık yeter diyerek Hogwarts bahçesine gitmek üzere sınıftan çıkıyorum.

Dışarıda beni bekleyen kış güneşinin bir faydası dokunmayacağını artık biliyorum; derse gelirken yapmadığımı şimdi yapmaya karar verip koşmaya başlıyorum. Etrafımdaki insanların meraklı, endişeli, umursamaz veya alaycı bakışlarına aldırmadan yatakhaneye dek böyle gitmeye karar veriyorum. Koşarken sanki ayağımın ucunda bir futbol topunu sürüklüyormuş gibi keyifle gülümsüyorum…

Ödev : Yıldız Haritası

Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
2.Sınıflar / 1.Ders
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg ::  ||| Başlangıç :: RPG Dışı :: İlan Panosu Geçmişi-
Buraya geçin: